Kalkan balığının YENİ ADRESİ
İSTANBUL'DA en iyi balıkçı denince gerek hizmeti gerekse konumu ve lezzetiyle aklıma gelen yerlerden biri Park Fora. Park Fora Arnavutköy Balıkçısı'nı farklı kılan birçok özelliği var. İş ve sanat dünyasının en çok tercih ettiği yerler arasında yer alıyor. Reklam yapmaya ihtiyacı yok. Her gelen ünlüyü kapıya kadar uğurlayıp orada bulunan kameraların çekim yaptığı sırada kafasını arkadan çıkaran, sanki sanatçının bin yıllık dostuymuş görünümü veren bir mekân sahibi yok. Park Fora'nın kendine özgü bir tarzı var. Gelen ünlüyü ispiyonlamak yerine korumayı tercih ediyor.
BALIK KONUSUNDA BİR ANSİKLOPEDİ
Mekânın ortağı Ali Rıza Yılmaz balık konusunda tam bir ansiklopedi. Balık konusunda bilmediği bir şey yok. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla uzun süredir gitmediğim Park Fora'ya gitmeye karar verdim. Ünlü modacı Taji bütün organizasyonu yapmış. Saat 19.00 gibi ParkFora'da buluşmaya karar verdik. Taji çok ünlü bir modacı. New York'ta mağazası var. Diğer mağazası Nişantaşı'nda. Ama Taji'yi Türkiye'de yakalamak mümkün değil. Hep bir yerlerde. Dünyanın her yerine özel dikim için hizmet veriyor. Sırbistan Hükümeti'nin yarısını Taji giydiriyor. Bizimkileri saymıyorum. Zaten herkes Taji'ye gidiyor. Uzun süredir görüşmediğim için iki lafın belini kıralım dedik. Gecenin ilerleyen saatlerinde Ali Rıza Yılmaz da işini bitirip bizim masaya gelince sohbet uzadıkça uzadı.
AĞZIM AÇIK DİNLEDİM
Ancak o konulara geçmeden önce ne yedik, neyi beğendim, neyi beğenmedim onları sizlere aktarayım. Sizi balıktan iyi anlayan, tezgâhın başında duran biri karşılıyor. Oturmadan önce size tezgâhta bulunan tüm balıkları tek tek anlatıp kilosunun kaç para olduğunu, ortalama kaç porsiyon çıkacağını söylüyor. Nasıl pişirildiğini bile anlatıyor. Ağzım açık dinledim, hayran kaldım. Altı üstü bir balık yiyeceğiz diye düşünürken, sonrasında ne kadar isabetli bir iş yaptığınızı anlıyorsunuz. Neyse hemen merdivenlerden aşağıya inip kapalı alana giriyorsunuz. Sağlı sollu kocaman bir salon. Hemen önünde sigara içenler için bir yer yapılmış. Ben dışarıda oturdum çünkü bizim Taji öyle uygun görmüş. Masaya oturduk, orta yaşlarda bir garson bize bakıyor. Ancak salonda 4 tane şef var, olan biteni kontrol ediyorlar. İlk olarak semiz otlu haşlanmış brokoli ve cherry domatesle yapılmış salata geldi. Çok lezzetliydi. Sosları iyi şekilde yapılmış. Ağızda güzel bir tat bırakıyor. Bu arada bizim masaya bakan garson işini o kadar güzel yapıyordu ki sorma gereği duydum. 27 yıldır Ali Rıza Yılmaz'la birlikte çalışıyormuş. Musa Değirmenci garson olarak emekli olacak. Ancak hiçbir şikâyeti yok. İşinin hakkını öyle veriyor ki takdir etmemek elde değil.
AHTAPOT VE KALAMAR AYVALIK'TAN
Daha sonra levrek marina, arkasından deniz börülcesi derken ara sıcaklara geçtik. Ahtapot ve kalamar geldi. Çok lezzetliydi. Her iki ürün de ithal değil, Ayvalık'tan geliyormuş. Şarap olarak California ürünü Robert Mondavi'yi tercih ettik. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Yemekler lezzetli olunca insanın kendine güveni geliyor, yemek kötü oldu mu kan şekerim düşüyor. Gecenin sonunda balık olarak tercih yapma zamanı geldi. Ne yiyelim diye düşünürken Ali Rıza Yılmaz, "Kalkan tandırı denemenizi tavsiye ederim" diye öneride bulundu. "Tamam' dedik. Yarım saat sonra masaya öyle güzel bir kalkan geldi ki anlatamam. Garson tek tek ayıklayıp servis etti, son dönemde yediğim en güzel kalkan balığıydı. Bazı başka yerler de kalkanı güzel yapıyor ama o kadar yüksek fiyat yazıyorlar ki eve gelene kadar ödediğin hesabı düşünüyorsun. Park Fora'da fiyatlar uygun. Abartmadığınız sürece sorun yok. İçki dahil kişi başı ortalama 150-200 TL arası bir hesap ödüyorsunuz.
Mekânda yaklaşık 85 kişi çalışıyor. Masaya gelen her şeyin çok hijyenik bir ortamda hazırlandığı belli
oluyor. Ürünlerin hepsi çok taze ve yerlerinden geliyor. Mutfakta 18 kişilik bir ekip varmış. Başında 32 yıllık aşçı Mehmet Şahin var. Vallahi tebrik ediyorum. Şöyle gecenin sonunda bir baktım Park Fora klasik bir balıkçı değil yenilikçi bir balıkçı. Burada tiramisu ve cheesecake gibi tatlıları da bulmak mümkün.
