Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YEME içme sektörü aldı başını gidiyor. Ama hâlâ bunun farkında olmayanlar var. Bazen bakıyorum “Yazık, hem de çok yazık” diyorum. Geçtiğimiz günlerde Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı, Bağdat Caddesi’nde yaptığı dört bloklu gökdelen için pazar günü bir brunch verdi. Evler şahane ancak verdikleri brunch’ta maalesef sınıfta kaldılar. İnsanlar için bir pazar günü çok önemli. Eğer davet veriyorsanız ona göre hazırlanmanız gerekiyor. İşin özü paradan kaçmamak gerekiyor. Emrullah Bey’in eli açık da yanında çalışanlar belki o vizyonda olmayabilir. Sonuçta daha çok duracağımız yerde yarım saat durup kaçtık. Çünkü sıradan bir organizasyon yapmışlar. Bağdat Caddesi’nden çıktığında insanın aklına önce Kalamış geliyor. Kalamış’ta çok sayıda mekân var. Develi Kebap ve Divan bunların arasında en çok bilinen iki mekân. Biz de öğlen olduğu için Divan’da bir kahve içip Avrupa yakasına öyle geçeriz diye düşündük. Aracımızı park ettikten sonra yılların Divan’ına gitmek için yola düştük. Yıllar önce bir kere gitmiştim akşam olduğu için çok fark edememişim. İlk adım attığınızda Çınarcık’ta bir çay bahçesi havasında bir mekân sizleri karşılıyor. Ve aynen o zihniyete sahip personel var.

        İŞLER YOLUNDA GİTMİYOR

        İçeriye girdik “Bugün açık büfe var” dediler, eyvallah deyip kahve içeceğimizi söyledik. Sol tarafta güneşin başımıza vurduğu alana aldılar. Daha doğrusu alır gibi yaptılar. Biz güneşin altında biraz bekledikten sonra garsonlardan biri bize bakma zahmetinde bulundu. İki kahve bir su 40 TL. Ben işin orasında değilim. O kadar güzel bir yerin bu kadar kötü işletiliyor olması beni rahatsız etti. Müdür ortada dolanıyor, dünyadan bihaber. Garsonlar komiler hepsi akıllara ziyan. Tepede cavlak güneş var, insan bir şemsiye koymaz mı kardeşim? Öyle bir düşünceleri yok. Mekân zaten iş yapıyor, ne yaparsak yapalım düşüncesi hâkim. Hatta masada ben espri yaptım, “Divan dinlenme tesisleri olmuş” diye. Yanımda bulunan arkadaşlarım da buna yüzde yüz katıldılar. Tüm samimiyetimle şu kadarını söyleyeyim, bildiğiniz belediye tesisleri Divan Kalamış’tan daha iyi işletiliyor. Koskoca Koç Grubu bu işin üstesinden nasıl gelemiyor anlamış değilim. Kişi başı 85 TL’den açık büfe kahvaltı koymuşlar ama bir görmeniz lazım. Ben meraktan şöyle bir baktım. Eski kafa işletme mantığı hâlâ devam ediyor. Büfe açık ama sanki iki yıldızlı bir oteldeki açık büfe gibi duruyor. O kadar uzağa gitmelerine gerek yok, Cadde’de şöyle bir gezseler nasıl hizmet verildiğini görürler. Kabahat kimde orasını bilemiyorum ama güzelim mekânın helak olduğunu adım gibi söyleyebilirim. Mekâna ne girerken ne çıkarken kimsenin sizden haberi olmuyor. Bir garson bulup kahve sipariş edebilmek büyük mutluluk. Hele hele o kahve masaya geldiği zaman daha da mutlu oluyorsunuz. Çünkü gelmeyecekmiş gibi bir hava var ortada. Umarım bu yazdıklarımdan yola çıkılarak düzeltirler kendilerini. Koskoca Divan markasını bu hale getirenler şapkalarını önlerine koymalılar.

        REINA'DA son durum

        İSTANBUL gece hayatının en önemli mekânlarının başında şüphesiz Reina geliyor. Reina bu sene 12’nci yılını dolduruyor. Şimdi piyasada konuşulan bir dedikodu var: Reina kapanıyor. Benim duyumlarıma göre ise öyle bir şey yok. Reina’nın ne zaman tahliye edileceğini kimse bilmiyor. Üç sene mi beş sene mi orasını ben de kestiremiyorum. Reina gibi mekânlar bizim tanınmamızda yüz akımız olduğu için daha hassas davranmak gerektiğini düşünüyorum. Reina sadece Mehmet Koçarslan ile Ali Ünal’ın değil Reina kanaatimce hepimizin. Nasıl yurtdışında bir yere gittiğimizde o şehirle özdeşleşen bir yere gidiyorsak, İstanbul için de bana göre bunu gerçekleştiren yerlerin başında Reina geliyor. Ne zaman mekâna gitsem yarısı yerli, yarısı yabancı turist. Reina gibi yerlerin ayakta durması bizim imajımızı daha üst seviyelere çıkarıyor. Gelen turist böyle yerleri görünce Türkiye’nin ne kadar modern bir ülke olduğunu görüyor. O yüzden hepimizin daha hassas olması gerekiyor.

        HERKES LOCA KAPMA YARIŞINDA

        Reina başka yere taşınır mı, başka yer arıyor mu hiç zannetmiyorum. Mehmet Bey’in öyle bir kaygısı yok. Sonuçta bu işi alnının akı ile yaptı. Zaman neyi gösterecek hep birlikte göreceğiz. Reina zaten bu kadar popüler, yerine ne açsak gider diye bir mantık varsa hiç umutlanmasın. Çünkü marka kendi içinde güçlü olur. Bunun daha önce birçok örneğini yaşadık. Çok iş yapan mekânın yerine biri gelip yer açtığı zaman çok iş yapar diye bir şey yok. Reina İstanbul gece hayatında hem çok sevilen hem de sevilmeyen bir yerdir. Reina’ya gidenlere başka gözle bakan bir kesim var. Ancak o kesim kafayı buldu mu Reina’da bir köşede oturabilmek için yırtınır durur. Ama lafa gelince mangalda kül bırakmazlar. Benim için öyle bir yer değildir. Oldum olası hep sevmişimdir. Hele hele 3-5 beş yıldır tam zirve yaptı. Kimi ararsanız Reina’da. Locaları kapmak için herkes yarış halinde. Sadece yerliler değil yabancılar bile aynı şekilde.

        YABANCILARIN TERCİHİ REINA

        Gelen paralı yabancı turist en iyi yerde oturmak istiyor. Kaldığı otel kulübe gereken bilgiyi veriyor, ona göre bir yere oturtuyorlar. Son gittiğimde şöyle dikkatli bakınca locaların yarısının yabancı, yarısının yerli misafirlerden oluştuğunu gördüm. Yakın zamanda bizimkiler yer bulamazsa hiç şaşırmam. Çünkü İstanbul’a o kadar kaliteli turist geliyor ki akşam oldu mu mutlaka bir yere gidiyorlar. E o adamın da Aksaray’da bir yere gidecek hali yok. En popüler yer neresi ise oraya gidiyor. Mekân da açıldığı günden beri personel kadrosuna çok dikkat ediyor. Hemen hemen bütün garsonlar aynı. Restoran bölümüne Sabri bakıyor. Sabri bildim bileli Reina’da çalışıyor. Çok kibar ve çok hatırşinastır. Kimi nereye oturtması gerektiğini çok iyi bilir. Muhammed namı diğer Mami gece kulübüne bakıyor. Artık hangi müşterinin ne sevdiğini, kimin kiminle dost, kiminle küs olduğunu bile bilir. Erkan ve Kemal de aynı şekilde. Fakat asıl mekânı orkestra şefi gibi yöneten sinirleri alınmış bir adam var.

        ALI ÜNAL DERS OLARAK OKUTULMALI

        Mekânın işletme ortağı Ali Ünal nasıl bir adam yıllardır çözemedim. Bu kadar sakin nasıl olabiliyor. Binlerce kişinin girdiği ve hemen hemen yarısının sorun yarattığı geceleri nasıl idare ediyor. Hakikaten uzmanlara örnek olarak Ali Ünal’ı vermek gerekiyor. Ders olarak okutulması lazım. Tam bir tez konusudur. Çünkü herkes kaprisli, herkes ünlü, herkes hesap ödüyor. Böyle olunca egolar çok yüksek. Bir de işin içine alkol girince daha başka oluyor insanlar. Ama Ali Ünal bunların hepsini idare ediyor. Vallahi helal olsun. İşini hakkıyla yapan ender adamlardan biri.

        KENAN DOĞULU'NUN sürpriz yaptığı düğün

        YAZ sezonunda malum düğünler arka arkaya yapılıyor. Bütün arkadaşlarım evlendi, ben evde kaldım. Gerçi ben öyle düşünmüyorum ama her gittiğim düğünde aynı sorular aynı şakalar devam ediyor. Bu evlilik işleri kısmet ama dinleyen yok. En son gittiğim düğün mücevher konusunda uzman olan arkadaşım Karun Kıraç’ınki oldu. Four Seasons’ın bahçesinde gerçekleşen düğün inanılmaz güzeldi. Mönü seçiminden tutun süslemeye kadar her şey başarılıydı. Oldukça para harcandığı belli. Bir görevli bütün gece elinde telsizle geziyordu. Ben de çok merak ettim kim diye. Inside Flower and Events’in ortağı Selin Saral’mış. Her şeyle yakından ilgileniyor. Masada bir çiçek düşse müdahale ediyor. Gece bitene kadar bir yere ayrılmadı. Artık süsleme işi Türkiye’de aldı başını gidiyor. Neredeyse otele verdiği para kadar süslemeye de en az o kadar veren var. Herkes rekabet halinde olduğu için işlerin kalitesi de çok yüksek. Nikâh saati geldi, gelin ve damat ortaya kurulan sahneye çıktı.

        PİYANONUN BAŞINDA KENAN

        Nikâhı Beşiktaş’ın yeni belediye başkanı avukat Murat Hazinedar kıydı. Son dönemlerde gördüğüm en kibar belediye başkanı diyebilirim. Nikâh 5 dakika bile sürmedi. Kibarca sorması gerekenleri sorup lafı hiç uzatmadan nikâhı kıydı. Bazı düğünlerde memurlar insanı canından bezdiriyor. Toplumsal mesaj vereceğim diye saçmalayanlar bile var. Ama Murat Başkan yeni olmasına rağmen çok güzel, hiç sıkmadan nikâhı kıydı. Hatta daha sonra eşi ile piste çıkıp dans bile etti. Pek alışık olmadığımız bir durum. Şimdiye kadar birkaç belediye başkanına nikâh kıyarken denk geldim. Samimiyet yok, hemen kıyıp hemen kaçayım peşinde. PR çalışması için gelenler çok oluyor. Yeni başkan Murat Hazinedar’ı çok sevdim. Sanki bir bürokrat gibi davranıyor. Hatta ayaküstü sohbet ettim. Beşiktaş için yeni dönemde bence büyük bir şans. Tam nikâh kıyılırken Kenan Doğulu’nun sesi geliyor. Ben önce CD’den çalıyor sandım ama sonra sahneye baktım piyano başında Kenan Doğulu var. İlk dans müziğini canlı canlı söylüyordu yeni evli çift için. Davetliler önce fark edemedi ne zaman ki ışıklar yandı herkes o zaman anladı Karun’un bu güzel sürprizini.

        GEVEZE GRUPTAN ESPRİLER

        İlerleyen saatlerde Urfa’dan gelen Kazım Çiriş ve grubu sahneye çıktı. Belli dünya para verilmiş, 30 dakikalık program için geceye çağrılmışlar. Kötü bir İbrahim Tatlıses konuşması ve taklidi, ardından kötü bir müzik yaptılar. Herkes halaya kalktı ama davetlilere “Yerinize geçin şimdi başka bir şey okuyacağım” dedi. Espri herkese yakışmaz. Davulcu piste inip para toplamak için kendinden geçti. Bu tarz grupların derdi kimden ne koparırımdan başka bir şey değil. Neyse aradan çok geçmeden after party’ye geçildi. Parti büyük balo salonunda. Biz içeriye girdik muhteşem bir gece kulübü ortaya çıkarmışlar. Dev bir orkestra sahnede. Çok geçmeden Kenan Doğulu sahneye çıktı. Bütün gece yıkıp geçti. Zaten partiye yüz kişi kalmıştı herkese muhteşem bir gece yaşattılar.

        Diğer Yazılar