Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hani hep her sohbette konunun uzmanından, normal vatandaşın ağzından çıkan bir kelime vardır ya ‘markalaşma’ diye. İşte et konusunda Günaydın, bu yolda ilerleyen, bunu büyük ölçüde başaran kurumlardan bir tanesi yeme içme sektöründe. Tabii ki bizlerin isteği Günaydın gibi örneklerin daha da artması, çünkü bunlar arttıkça istihdam artıyor, bunlar arttıkça son yıllarda ivme kazanan yeme içme sektörümüz daha da gelişiyor. Bunu gören yabancı yatırımcı da Türkiye pazarına gözü kapalı giriyor, örnekleri ortada.

        İSTANBUL İLE AYNI KALİTEDE

        İşte Bostancı’daki ufak kasaptan bugün açtıkları farklı konseptlerdeki mekânlarıyla İstanbul’da özellikle köfte ve steak deyince insanların aklına gelen bir marka oldu Günaydın. Sonrasında da Ankara’ya adım attı. Ankaralılar 2010 yılından beri farklı noktalarda tam 7 tane mekânıyla hizmet veriyor. İlerisi için hedeflerini ise “Günaydın sayısını 10’a çıkaracağız” diyor Cüneyt Asan. Şimdi Ankara o eskinin memur şehri Ankara’sı değil. Lüks konutların her yerini sardığı, alışveriş merkezlerinin bir bir yükseldiği ve en önemlisi dışarıda yemek yeme kültürünün daha da geliştiği bir şehir. Ve genel anlamda baktığınızda ise mutfağında eti sunan mekânlar diğerlerine göre daha fazla iş yapıyor. İşte ben de Ankara’nın yeme içme kültürünü daha yakından görmek için geçtiğimiz günlerde soluğu Ankara’da aldım. Günaydın’ın hem kebap hem de steakhouse olarak Çayyolu’nda hizmet veren restoranı geçtiğimiz ocak ayında açılmıştı. Bu bölge son yıllarda gelişen, oturan kitle olarak da belirli bir yaşam gustosu olan insanların bulunduğu bir bölge. Zaten sorduğumda da restorandaki müşteri trafiğinin gayet iyi olduğunu söylüyor. Ben de o akşam önden tadımlık olarak steak aldım.

        İstanbul’da yediğimden hiçbir farkı yok. Pişirmesinden et kalitesine hepsi aynı. Daha sonra ortaya karışık kebap geldi. E şimdi Günaydın’ın etine lezzetine söyleyecek bir lafımız yok zaten. Her şey çok lezzetliydi. Arkadan da tatlı olarak havuç dilim baklava geldi. Antep’e özel olarak yaptırıp günlük olarak Antep’ten getiriyorlarmış. O akşam yediklerimizin hepsi çok lezzetliydi, servis keza öyle. Uzun uzadıya Çayyolu’ndaki steakhouse’çuyu anlatmaya gerek yok, zira Günaydın bu konuda rüştünü ispat eden bir kurum. Burada üzerinde durulması gereken, Günaydın’ın her yerde aynı servis kalitesini, aynı lezzeti nasıl tutturduğu, Günaydın’ın sektöre ne kazandırdığı. Bir kere Günaydın sıradan bir etçi değil, profesyonel bir şirket olarak yönetiliyor. Belirli bir stratejik plan üzerinden hareket ediyorlar. ET da insan ufaklı için bir şefi çok

        Tedarik konusunda Balıkesir’de kurmuş oldukları çiftliklerinde yetiştirdikleri hayvanlar sayesinde her zaman aynı kalitede eti müşterilerine sunuyorlar. Cüneyt Asan ise ben patronum demeden bu kocaman ekibe kaptanlık ederek belki de en çok çalışan isim oluyor. Hâlâ yeri gelip mutfağa geçtiği zamanlar oluyor. Bir ayağı Ankara’da, bir ayağı İstanbul’da, bir ayağı da üretim çiftlikleri Balıkesir’de.

        ET KONUSUNDA AKADEMİ GİBİ

        Bu üç yer arasında mekik dokuyor. Bunun yanında Günaydın et konusunda bir akademi gibi sektöre insan yetiştiriyor. Bugün baktığınızda dönercisinden köftecisine, burgercisine ve kebapçısına kadar irili ufaklı 41 tane mekân var bünyesinde. Şimdi buralar için yapmış oldukları istihdamı bir düşünün bir de Balıkesir’deki tesisleri var. Sonuç olarak yeme içme sektörünün kazandığı ivmeye katkısı yadsınamayan bir Günaydın var elimizde. O gece bize mekânın şefi Necdet kardeşim hizmet etti. Çok başarılı. İstanbul’da bile böyle bir eleman lazım. Ben olsam hemen İstanbul’da bir şubenin başına koyarım. İşe çok hâkim ve çalışkan.

        Trafik polisleri çile çektiriyor

        Günlerden cumartesi, hava güzel, insanlar bir nefes almak için sahil şeridine akın ediyor. Her yer ana baba günü. Kimi çay-kahve içiyor kimi yemek yiyor. Her yerde asayiş berkemal bir tek Lucca’nın önünde işler ters gidiyor. ‘Lucca’ya gelen zengin şımarık züppe’ algısı memur kesiminde bitmeyen bir duygudur. Araçlar her yere park eder kimsenin sesi çıkmaz ama yer Lucca olunca “Bunlar ayyaş bunlar içiyor” diyerek bir trafik polisi ortalığı yaygaraya veriyor. Neyse o gün olanları şöyle bir özetlemek gerekirse birkaç tane çekici, birkaç tane motorlu trafik polisi, birkaç tane de araçlı polis. Ben bu kadar polisi bir arada görmedim. Sahil şeridini hallaç pamuğuna çeviriyorlar. Onu kaldırın, bunu kaldırın, oraya park etmeyin buraya park etmeyin. Sanki memleket otoparktan geçilmiyor, vatandaş bilerek yollara park ediyor.

        BEBEK’TE OTOPARK YOK

        Kardeşim Bebek’te otopark var da biz mi park etmedik. Tamam kuralları çiğneyen, uymayan varsa tabii ki gereken uyarı yapılmalı. O gün Lucca’da tam caddeye bakan masada oturuyorum. Bir tane polis aman Allah’ım herkese nasıl gider yapıyor. Yolda duran bütün araçlara cezayı kesti. Kesmediği yetmezmiş gibi bir de araçları yerinden kaldırdı. O da yetmedi bütün valelere fırçayı kaydı. Tam bir servet düşmanlığı sergiledi gözümün önünde. Öyle tavırlar bir afralar tafralar. Dünyada vergi verene saygı duyulur, ayrı bir yere konulur, bizde ise tam tersi. Vergi vereni dövmekten beter ediyoruz. Lucca’nın ne kadar vergi verdiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız gidin sorun. Şimdi böyle bir yere düşman gibi davranmak kimin işine gelir çok merak ediyorum. Böyle yerlerin daha çok açılması gerekiyor. Sadece burada 70 kişi çalışıyor.

        İŞSİZLİK AZALIR

        Bu mekânlar gibi yüz tane daha açılsa işsizlik azalır. Hani vatandaş polis el eleydi. Hani güven için polis vardı. Ama polis huzursuzluk yaratıyor. O gün herkesin keyfini kaçırdı. İstanbul Trafik Şube Müdürü Metin Alper’in umarım tüm olan bitenlerden haberi vardır. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok çok başarılı bir bürokrat. Bu işe bir el atması gerekiyor. İstanbul polisi sanki toplumsal bir olaya gidiyor gibi sokaktaki vatandaşa o şekilde muamele ediyor. Artık polis dedin mi güven kalmadı. İki kişi kavga ediyor, polis çağıralım diyor. Diğeri oğlum boşver, gel başımızı belaya sokmayalım diyor. Vatandaştaki bakış açısı bu.

        Diğer Yazılar