Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MALUM geçtiğimiz hafta bayram tatiliydi. Kaçamak yapanlar tayfasına ben de katıldım. Bu yaz hizmete giren, fakat denk getirip bir türlü gidemediğim Maxx Royal’in Kemer’de açtığı yeni oteline sezon sonunda da olsa gitmek kısmet oldu. Maxx Royal üst segment turist grubuna hitapeden oteliyle yıllardır Belek bölgesinde boy gösteriyor. Kemer’de açtıkları otelde çıtayı bir tık daha yukarıya taşıyarak hizmette ve lükste daha ileriye gitmişler. Gizli bir vaha gibi adeta, doğayla iç içesiniz. Lobinin olduğu bölüme giriş yaptığımda önce kıpırdamadan durup etrafı süzdüm, zaten o sırada sağdan soldan karşılamaya gelen görevlilerin yönlendirmesiyle bir elimde çilek, bir elimde şampanyayla buldum kendimi. Buz kovalarında şişe şişe şampanyaların olduğu bistrolar, hemen önünde çikolata çeşmeleri, envai çeşit çikolatanın, çileğin olduğu bir bar var. Zaten Chocolatier Bar dedikleri bu bölüm ve otelin pastanesi epey meşhurmuş. Hatta otelin çikolata şefi Ioulia Hancı ve pastane şefi Fikri Börek otelin en meşhur ikilisi Otele ilk girdiğinizde kahverengi ve tonlarında tasarlanmış olduğunu görüyorsunuz. Yerler ise kemik renginden kahverengine doğru döşenmiş. Evet çok lüks, fakat bir o kadar da sade, göz yormuyor. Dışarıya ise farklı isimlerde ve boyutlarda villalar yerleştirmişler. Villaların olduğu bölümde bildiğiniz lagün oluşturmuşlar. ve iş tısı Tayfun Topal , Süleyman Balaban, Mehmet Ersoy, Hani şu meşhur ‘Mavi Göl’ filmi gibi ya da bizdeki Ölüdeniz gibi düşünün. Bu proje otelin iç mimarı Mahmut Anlar’a aitmiş. Dış bölümler ise Baraka Mimarlık’tan Abdurrahman Çekim tarafından tasarlanmış. Mimarların adını verdim, çünkü bir yapıya hayat verenlerin usta mimarların dokunuşları olduğunu düşünüyorum. Odama çıktım, lüks ve göz yormayan detaylar burada da hâkim.

        AÇIK BÜFE TARİH OLMUŞ

        Daha sonrasında bir şeyler yemek için aşağıya indim. Restoranların bulunduğu, ismi Azure Court olan bir sokak yapmışlar. Türk, İtalyan, deniz ürünleri ve dünya mutfaklarının olduğu dört ana restoran var. Sokağın sonunda bir de steakhouse var. Öğlen vakti Türk restoranına gidelim dedik. Adeta Antep’tesin, geçtik ocak başına, patlıcan ve kebapları kendimiz pişirdik. Her şeyi yerindeydi. Çam ağaçlarıyla bezenmiş iki tepe arasında konuşlanmış bir koy. Turkuvaz rengi, akvaryum gibi bir deniz. Etrafta tepelerden inen dağ keçileri. Gözlerinizi kapayıp bir hayal edin. Doğayla iç içesiniz. Akşam yemeği için bu sefer deniz ürünleri restoranını tercih ettik. Maxx Royal tedarik olayını çok iyi çözmüş. Günlük taze deniz ürünü sunmak benim diyen balıkçının altından kalkacağı bir iş değil. Ben o gece ıstakoz yedim, yanında da deniz levreği. Dünya mutfaklarından bir mönü derlemişler. Çoğu yabancı misafirlerden oluşan bir kitle vardı o akşam. Herkes en şık kıyafetleriyle gelmiş restorana. Otelde olduğunuzu unutup şehrin en şık restoranındaymışsınız hissini yaşıyorsunuz.

        SERPME KAHVALTI BİLE VAR

        Servis, lezzet ve ambiyans o akşam benden tam puan aldı. Oteldeki tüm restoranlarda sabah kahvaltısı da dahil olmak üzere masanıza gelip siparişinizi dana daha aldım. bir da ile Süleyman Orakçıoğlu, Ozan Ersoy, Metin Malaz alıyorlar. Otelin sabah kahvaltısı ise müzelik. Simitler, börekler, poğaçalar, şarküteri ürünleri ve peynirlere bakarak gezerken insanın karnı doyuyor. İlk gece yediğim deniz ürünlerinden sonra ertesi gün İtalyan restoranına gittim. İtalyan şeflerin hazırladığı mönüden dana incik osso bucco aldım. Utanmasam bir porsiyon daha siparişim edecektim, o kadar lezzetli yapmışlar.

        KEMER’DEN MİKONOS’A GEÇTİM

        Ertesi gün havayı güneşli görünce hem denize girerim hem de güneşlenirim diyerek soluğu sahilde aldım. Çok fazla kalabalık değildi, doğayla iç içe bir ortam. O sırada garson arkadaş yanıma gelerek “Beyefendi yan tarafta da bir beach’imiz var, orayı da görmek ister misiniz” deyince şaşırdım açıkçası. Çünkü etrafta görünen başka bir yer yok. Daha sonra garsonun yönlendirmesiyle koyun sonuna doğru gidince vallahi ağzım açık kaldı. Geçtiğim o küçük köprüden sonra bir anda Mikonos’a, St Tropez’e gelmiş gibi oldum. Oteli görmeyen, sırtını çam ağaçlarıyla bezeli bir tepeye yaslamış beach club’ta buldum kendimi. Locaları, barları, yeme içme yerleri ile 24 saat canlı bir alanla karşılaşınca çok şaşırdım. Gündüz daha sakin, güneş batmasına yakın müzik yükseliyor ve salsa konseptli parti başlıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde dünyanın ünlü DJ’leri performans

        KEMER MIAMI OLUR MU?

        Şimdi efendim genel olarak oteli değerlendirirsem bir kere yarattıkları konseptte, yani “grand butik otel” konseptinde tekler. Başkasının iki tane otel dikeceği araziye bir otel yapmışlar. Toplam 286 oda var. Ve oda başına 3 personel düşecek şekilde istihdam yaratmışlar. Bir de bunun üstüne lüks eklendi mi fiyat ne olursa olsun insanlar koşa koşa geliyor. Çünkü dünyadaki lüks trendi bu şekilde. Oraya gelen adamın belli bir hayat gustosu var. Bu tarz yatırımlarla turizm bacasız sanayi olacak, dünya jet setinin uğrak adresi olacağız. Bayram olduğu için otel ağzına kadar dolu ancak siz bunu hissetmiyorsunuz. Maxx Royal’in patronu Mehmet Ersoy otelde bulunan diğer misafirlerle birlikte bize Kemer’deki koyları tek tek gezdirdi: Emar’ın CEO’su Ozan Balaban, Damat-Tween’in sahibi Süleyman Orakçıoğlu, Parla Mücevher’in sahibi Bülent Eriş, çocukluğumuzun meşhur kibriti Malazlar’ın sahibi Metin Malaz. Otelden ayrıldıktan sonra yolda giderken derme çatma bir sürü otel vardır. Keşke hepsi Maxx Royal gibi olsa. İşte o zaman Kemer, Miami gibi olur.

        Diğer Yazılar