Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “FRANSIZ vatandaşı olan ve yakalanmış IŞİD’liler” meselesi, diplomatik-hukuki bir kriz olmaya devam ediyor.

        Aralarında çok önemli isimlerin ve kadınlar ile çocukların da bulunduğu 40 kadar IŞİD üyesi Fransız, YPGPYD’nin elinde.

        Irak’ın elinde de bazı Fransız IŞİD’liler var.

        Kriz, onların geri istenip istenmeyeceği noktasında; çünkü hepsi kendilerinin Fransa’ya iadesini ve Fransa’da yargılanmayı talep ediyor. Gerekçeleri basit:

        1. Fransız vatandaşıyız. Küçük çocuklar da öyle ve onlar savaşmadığı için zaten “masum”.

        2. Fransa’da yakalanma emrimiz, hakkımızda açılmış davalar, tutuklama kararları, hatta mahkûmiyetler var. Dolayısıyla Fransa adaleti bizi teslim almak zorunda; adaletten kaçıramaz.

        3. Her ne kadar Kürtler, “Bizde idam yok” dese de, onlar bir devlet değil. Irak ise bir Rus, bir Irak asıllı İsveç vatandaşını idam etti. İlk kez bir kadın, bir Alman da idama mahkûm oldu. Oysa vatandaşı olduğumuz ülkelerde, Fransa ve Avrupa’da ölüm cezası yok.

        AVUKATLAR: İADE EDİLMELİLER

        İade edilmelerini savunanların en önemli gerekçesi, avukatların da söylediği gibi, “Kürtler bir devlet değil ki Kürt adalet sisteminden bahsedelim. Dolayısıyla adil yargılamadan da bahsedemeyiz”.

        Buna destek için Türkiye’nin operasyonuna da atıf yapılıyor: “Bölge ülkeleri, Türkiye ve İran bu Kürt grupları terörist sayıyor. Dolayısıyla bu da Fransa’nın dikkate alması gereken bir husus.”

        Irak için de, “Ortada işleyen bir devlet ve adalet sistemi yok. Kaldı ki Irak cezaevlerinden rüşvet vb. yöntemlerle yahut firarla çıkmak çok mümkün. 15 yıla mahkûm olup kaçan Peter Şerif gibi” deniyor.

        “İadeleri gerekir, kendi ülkelerinde yargılanmalılar” diyenlerin diğer gerekçeleri de şunlar:

        1. Kürtler bu Fransızları Fransa’ya karşı diplomatik koz olarak kullanabilir.

        2. Bunları, “Fransa IŞİD’i besledi” demeye başlayan Şam yönetimine kullanması için teslim edebilirler. (Madem bir “devlet” aranıyor!)

        3. Kürt grupları Fransa’nın yarın nasıl tanımlayacağı meçhul; ya Fransa’ya karşı “terörist” eylemlere girişirlerse!

        4. Bunlar Fransa’nın elinde olmadıkça hep tehdit olmayı sürdürecekler.

        5. Bugün “masumiyet”inden bahsedilen çocuklar da orada kaldıkça bilenecek, potansiyel terörist haline gelecek!

        6. Fransa’ya getirilirlerse, IŞİD’e karşı istihbarat kaynağı olabilirler. Oysa onlardaki bilgiler şimdi başkalarının elinde.

        FRANSA SAĞI: GETİRİLMESİNLER

        Başta Fransa sağı, resmi Fransa ise (şimdilik) onların getirilmemesi, “oralarda yargılanması”ndan yana.

        En yaygın ifade biçimi sebep, “Fransa’ya ihanet ettiler. Herhangi bir vatandaşlık hakları yok” şeklinde; bir bakıma ölüm cezalarına çarptırılmalarını da temenni ederek!

        Bir başka gerekçe ise şu: “Bu Fransızlar, ki bir kısmı Arap ve Müslüman kökenli değil, sonradan Müslüman olma, Suriye, Irak ve Kürt topraklarında terör uyguladı, katliam yaptı. Onların yarattığı acı, dehşet ve şiddete maruz kalanların da onları yargılama, mahkûm etme hakkı vardı.”

        VARACAĞI YER ULUSLARARASI HUKUK

        Ahlaki açıdan tartışmanın nihayetinde varacağı yer de ulusal ve uluslararası hukuk.

        O noktada soru tek: “Orada yargılansınlar demek, adil yargılanabilirler, demek; bir devletten söz etmektir. Orada bir devlet var mı? Bir devlet yoksa, adil yargılama bir yana, yargılama mümkün mü?”

        Türkiye üstünden gidenler, Türkiye üstünden dönmek isteyenler yanında; “Türkiye’den gidenler” açısından da önemli sorular peş peşe gelecek aslında.

        Bir devlet olması ille “adil yargılama” anlamına gelmiyor elbet, ama bir devlet olmaması da “yargılama” yı mümkün kılmıyor!

        Diğer Yazılar