Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - PARİS -

        20 Eylül’de Garanti Bankası KAP’a bir açıklama yaptı:

        “Paris’te finansal suçlarda yetkili mahkemede devam eden, karbon emisyon ticaretinden kaynaklanan vergi kaçakçılığı ile ilgili davaya bankamızın dahil edilmesinin nedeni, suçlananların bankacılık hizmetinden yararlanmalarına yardımcı olma iddiasıdır. Mahkeme, şahısların Türkiye’de hesap açtığı döneme ilişkin 8 milyon avro cezaya hükmetmiştir. Vergi ziyaına neden olanlardan tahsil talebi yüzünden, 25 milyon avroya kadar tazminat da söz konusu olabilir. Temyize ilişkin yasal aksiyonları planlıyoruz.”

        Bu haber böylece çıktı ama olay neydi, nasıl bir kaçakçılıktı, “karbon” nasıl bir karaydı?

        KARBON DÖNME DOLABI

        O mahkemede dün de bir kadın “ve çetesi” yargılanıyordu: 385 milyon avroluk dolandırıcılıkla!

        Daha önce başka gruplar, 283 milyon, 263 milyon, 156 milyon, 146 milyon avro gibi suçlarla yargılanmış, kimi mahkûm olmuştu.

        Artık hangi yüzyılın ise, “Yüzyılın en büyük dolandırıcılığı” deniyordu; Fransa’daki toplam 1 milyar 600 milyon avroyu, Avrupa Birliği’nde 5 milyar avroyu buluyordu.

        “Hayali ihracat, KDV soygunu, naylon fatura” gibi gündelik meselelere alışkın olan bizlerin zor anlayacağı şey belki de “karbon emisyonu ticareti.”

        Yani “havayı kirletme hakkı”nın alınıp satılması ve o arada, yüz milyonlarca avronun hava cıva olup ceplere atılması!

        Buna “Karbon dönme dolabı” adı verildi.

        KİMİ KAÇTI, KİMİ...

        Mesele, “küresel ısınmaya karşı tedbirler” alınırken, “karbon monoksit emisyonu hakkı” diye kotaların bırakılması ve bunların elden ele satılmasından doğdu. Yani çevre yasaklarının bir istisnası olan “karbon monoksit saçan üretim yapma hakkı”nın istismarıyla.

        Bu hakların bir piyasası oluşmuş ve kotalar hisse senedi gibi el değiştirir olmuştu.

        Dolandırıcılığın özü de kabaca, paravan, naylon şirketlerle bunları “katma değer vergisiz” ülkelerde alıp misal Fransa’da KDV eklenmiş fiyattan satmak, ama o KDV’yi devlete ödemeyip cebe atmak: Yani yüzde 19.6 kâr!

        “Yüzyılın dolandırıcılığı”nın esas kotarıldığı dönem, AB bürokrasi ve devletlerin hatalarından da dolayı, 2008-2009’da 11 aylık bir süreç.

        Bu ticarette 1 milyar avro ciro yapan bazı şirketlerin sıradan emekliler tarafından yönetildiği şüphesiyle başlayan soruşturma, kimi bağlantılı, kimi bir ötekiyle bağlantısız, çoğu “Fransa-İsrail vatandaşları”ndan oluşan grupları ortaya çıkardı.

        Özellikle de, ünlü, “tatlı hayat” yaşayan, kimi kaçmış, kimi havaalanında yakalanmış üyelerini.

        PAROLA: TEL AVİV İÇİN GELDİK

        Yargıda dün 59 yaşında bir kadın, Korsika asıllı Marsilyalı Christiane Melgrani, şirketleri planlayan avukatı Goueta, toplam 36 sanık vardı: Bilgi işlem ve elektronikte yüksek lisanslı, eski matematik öğretmeni, bar işletmecisi... 385 milyon avroyla en büyük pay sahibi. Letonya, Singapur, Yeni Zelanda, Cayman Adaları... 15 ülkede hesaplar, “Tel Aviv için geldik” parolasıyla el değiştiren 500’lük banknot dolu çantalar, Marsilyaİsrail hattı.

        Daha önce 9 yıla kadar hapse, 1’er milyon avro ceza ile kaldırdıkları tüm parayı geri ödemeye mahkûm olanların başrolünde, Arnaud Mimran vardı. Oyuncu Patrick Bruel ile top model Bar Rafaeli’nin arkadaşı. Yatlar, özel jet, Rolls oto... ve bu soygundan önce olsa da, İsrail’de Netanyahu’ya yollanmış 1 milyon avro! Kankası Mardoşe (Marco) Mouly ile.

        Bir de, çetenin esas lideriyken, kaçtığı İsrail’den Aralık 2010’da Paris’e dönüşünde, tam Mimran ile buluşacağı gün iki motosikletlinin öldürdüğü Samy Soouied ve cinayette şüpheler! 283 milyon avroluk soygun.

        Çünkü bir başka grup üyesi, İsrail’den dönmeyen ama muhbirlik yapan Jeremy Grinholz, cinayette doğrudan eski dostunu işaret etmişti.

        Soygundan 8 yıl yedi; Polonyalı ortak Klapacki de 7 yıl.

        SUÇ MÜHENDİSLİĞİNDE YENİ DÜZEY

        Bir üçüncü “ünlü”, Cyril Astruc, ya da İsrail’e kaçtığında aldığı isimle Alex Khaan. Cezayir’den göçmüş bir Yahudi ailenin zeki çocuğu. Tekstilci. İsrail, Hong Kong, Rusya, Türkiye ve İsviçre’yi “kara para aklama turizmi” açısından iyi bildiği söylenen bir şahsiyet.

        Ondan şüphe, özel uçakla gittiği bir kayak âlemindeki harcamalarıyla başladı. AB’de bu düzenlemenin sonlandırılması tartışmalarının sürdüğü 15 Mayıs-9 Haziran 2009 günlerinde çete ciroları patlamıştı. Hepsi “Fransız İsrailli” ortaklarıyla 9 yıla kadar hapis aldılar; sonra büyük paralarla şartlı tahliyeler oldu; iç edilen parayı tamamen ödemek üzere.

        Onun davasında, bu soygunlara “Suç mühendisliğinde yeni düzey” dendi.

        Mirage uçaklarının patronu Serge Dassault, Picasso’nun torunu, Catherine Deneuve gibi komşularının bulunduğu bir apartman grubunda oturmuş, Rus oligarklardan Berezovski ile iyi dost olmuş, kaçtığı Los Angeles’da “Şarlo Charlie Chaplin villası”na yerleşmiş, sonra kaçtığı Tel Aviv’in en cafcaflı restoran ve karaoke barını açmıştı. Hepsi bu soygunla değil, daha önceki işleriyle de!

        Her grupla yolu kesişmiş 40’larındaki Gregory Zaoui ise 156 milyon avroluk bir dosyayla Interpol tarafından aranıyor.

        Bankanın KAP’a yaptığı, medyada o kadarlık haber olan açıklamanın ardındaki mesele esasen buydu: “Yüzyılın dolandırıcılığı”ndan Türkiye’ye sıçramış bir damla!

        Tabii şimdilik bu kadar mesele!

        Elde bir de, eski polis, oyuncu ve yönetmen Olivier Marchal’ın “Marsilya dizisi” aktörleri Benoit Magimel, Gerard Depardieu ve Johny Hollyday’in kızı Laura Smet’le yaptığı “Karbon” filmi var.

        Diğer Yazılar