Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -PARİS-

        ETNİK, dini, politik nefret ve cinayet, “terör”; inancına hizmet ettiğini zannederken, başka niyet ve nefretlere de hizmet ediyor.

        Fransa dün iki cenaze etrafında “birleşerek” biraz daha “bölündü!” Birçok ülke gibi.

        BELTRAM VE KNOLL

        Sabah, kendini rehineyle takas edip bıçak darbeleriyle ölüme giden “Fransa’nın kahramanı” Yarbay Beltrame için “Fransa büyükleri”nin yattığı Pantheon’dan Invalides’e tören vardı.

        “Invalides” yani “Gaziler Evi”. 14. Louis’nin, ortada bırakılmalarını protesto eden gazilerin bakımı ve ikameti için 1671’de yaptırdığı dev kışla. Bugün askeri müze. Kilisesinde Napolyon’un mezarıyla. “Harbiye” yakınında! 1789’da “devrimciler”in basıp Bastille’i yerle bir eden toplara el koyduğu yer.

        İkinci tören, 1942’de işbirlikçi Fransız polis ve jandarmasınca “Naziler adına” toplanıp Auschwitz’e yollanan Yahudiler arasından kurtulup 2018’de evinde 11 bıçak darbesiyle öldürülen, bir de yakılan 85 yaşındaki Mireille Knoll için, Nation Meydanı’ndan evine kadar.

        TÜRKLERE SALDIRI

        İlkinde, 3 de sivil katledip kendisi de öldürülen Fas doğumlu Fransız Lakdim “DEAŞ adına” seri eyleme girişmişti. Katolik Fransız iken “Müslüman” ve “cihatçı” olan, evine gelen polisleri tekbirle karşılayan 18 yaşındaki sevgilisi Marine P. de dün tutuklandı. O da, Lakdim gibi “devlet için tehlike” sayılan “S fişli” çıktı.

        İkincide, biri 85 yaşındaki kadının komşusu, iki kişi yakalandı. Birbirlerini suçlamalarından, bir tarafı soygun da olan cinayette, “Yasin”in “tekbir getirdiği” kimliklerinden önce duyuldu. Ve cinayet “antisemit” tanımına girdi. Fransızlar, tabii milyonlarca Müslüman Fransız’ın da varlığını unutmadan, her iki “kanlı şiddet”te “nefret” gördü. Siyasetçiler ve medya “nefret”in adını, aktörlerinin de şiddetlerini açıkladığı biçimde, hemen “İslamcı” koydu!

        Ortak teşhis edilen “nefret”, ortak olmayan başka “nefret” türlerinin sökün etmesine, ses yükseltmesine, kiminin “her Müslüman”a, hatta “her yabancı”ya nefret kusmasına...

        “Nefret”i yabancıları savunan Fransızlara da uzatmasına “vesile” oldu.

        Grenoble’da geçen hafta bir ölümle sonuçlanan “Türk marketi yangını”ndan sonra Flers’de Türklerin yaşadığı, kafe çalıştırdığı binanın “kundaklanması” da belki o dalganın sonucu, belki “bizdeki terör”ün uzantısıydı. Belki de “rekabet” savaşı!

        BİRLEŞİRKEN BÖLÜNME

        Kahramanlığı kadar Katolikliği de kimilerince öne çıkarılan “Yarbay”ın (ve 3 sivilin) katledilmesiyle, merkez sağ ve aşırı sağdan, hatta önceki sosyalist başbakandan “nefrete karşı nefret önerileri” sökün etti:

        “Bütün S fişli olanları, eylemi olmasa dahi sınır dışı edelim... Salafizmi yasaklayalım” gibi.

        Kendi de merkez sağdan gelen Başbakan Philippe, Meclis’te “İnsan Hakları Beyannamesi 10. Madde. Bir fikri yasaklayamayız. Cumhuriyet kanunları, toplumsal hayatın asgari esasları ve kamu düzenine aykırı tutumlarını cezalandırabiliriz” diye cevap verdi.

        Birleşirken, bölünmenin bir örneği buydu!

        Üniversitelerde, bazı kentlerde birileri daha da ileri gitti: Aşırı sağcı milliyetçiler, “solcular”ı hedef aldı. Onlar da “faşolar”ı. Toulouse girişinde şehir tabelası altına, “Yabancı düşmanı Avrupalılar” hareketi diyebileceğimiz elemanlar “Cihatçı giremez” tabelası dikti.

        CENAZEDE İSTENMEYENLER

        85 yaşındaki Knoll için törene Yahudi örgütü Crif sahip çıktı. İlk çağrı “Katolik, Protestan, Yahudi, Müslüman, Budist herkes katılsın” şeklindeydi.

        Sonra Crif Başkanı “yabancı düşmanı” ve yer yer “antisemit” saydıkları Milliyetçi Cephe’yi istemediklerini söyledi. Cephe Lideri Marine Le Pen, “Üyelerimiz, sempatizanlarımız mutlaka katılsın, ben de oradayım” dedi.

        Parti yönetiminden Aliot kendilerince herkesin adını koydu, “Yahudileri kimin tehdit ettiğini, sansürcü, sekter Yahudi örgütünden öğrenecek değiliz. Tehlikenin ne olduğunu biliyoruz. Bunlar, İslamcılıktan ziyade, İslamcılığın gerçek düşmanlarına karşı çıkıyor!” deyiverdi. Tweet’lerini de “İslamcısolcular” diye “tag”ledi!

        Yahudi örgütü, “solcu” Boyun Eğmeyenler hareketinin de katılmasını istemedi: “İsrail’i boykot kampanyası, İsrail devleti ve Yahudi nefreti anlamına geliyor”du! Onların lideri Melenchon da katılma kararı aldı.

        Yaşlı kadının oğlu ise ayrımcılık yapan Yahudi örgütünü eleştirip “Herkes katılsın istiyoruz” diyecekti.

        TERAKKİ VE TEKERRÜR

        Fransa’da 5.7 milyon kişiyle, toplam nüfusun yüzde 8.8’i kadar Müslüman var. 2050’de yüzde 20’ye yaklaşacağı tahmin ediliyor (12.6 milyon kişi).

        Geniş bir araştırma; Fransızların Müslüman oranının yüzde 31 olduğunu, 2020’de yüzde 40 olacağını sandığını belirlemişti. Cinayet ve saldırıların körüklediği “karşı nefret” bir de bu “cahil korku”dan besleniyordu!

        Invalides, 1894’te, “Yahudi” Yüzbaşı Dreyfus’un suçsuzken, kimliğinden ötürü “vatan hainliği”yle suçlanıp rütbesinin söküldüğü yer. Fransa’nın (hatta Avrupa’nın) adalet ile nefret arasında bölündüğü simge vakalardan. Zola’nın “Suçluyorum” manşetiyle “hâkim devlet ve hâkim milletin önyargılı nefreti”ne isyan ettiği olay. 12 yıl sonra aynı Invalides’de Yüzbaşı’nın itibarı iade edilecekti.

        Tarih terakki ederken, bir biçimde tekerrürü de ihmal etmiyor!

        Diğer Yazılar