Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - PARİS -

        2 kıdemli gazeteci 3 saat Cumhurbaşkanı’yla “söyleşi” yapmadı, adeta “sorguya çekti”.

        Fransa Cumhurbaşkanı, tam PSG Paris’te şampiyonluk maçı oynarken, “Chaillot Ulusal Tiyatrosu”ndan canlı yayında, “sert muhalif gazeteci” Plenel ile Bourdin’in karşısına oturdu. Plenel, eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin “Libya paraları”nı ortaya çıkaran medya sitesi Mediapart’ın kurucusu.

        Chaillot, Eiffel manzarasıyla, 70 yıl önce İnsan Hakları Beyannamesi’nin BM tarafından ilan edilip imza edildiği mekândı; gazeteciler cumhurbaşkanlığının “Elysee’de olsun” teklifini reddetmişti. “Hiçbir sorunun önceden iletilmediğini” açıkladılar.

        Yayın gerilim doluydu; kimine göre “nihayet doğru dürüst bir cumhurbaşkanı röportajı”ydı; kimine göre “gazeteciler haddini aşmış”tı.

        Sorular “Sayın Cumhurbaşkanı” diye değil, “Emmanuel Macron” diye başladı (Gazetecilere göre “eşitlik”ti), sorular damardandı; Cumhurbaşkanı’na, “Siz öğretmen değilsiniz, biz de öğrenci” diye çıkıştılar; o da, “Siz de polis, savcı, yargıç, cellat değilsiniz” diye misilleme yaptı.

        İLK SORUDA TÜRKİYE

        Bu “ahval ve şerait”te, daha ilk soruda Macron, Türkiye’yi andı:

        1. Suriye kimyasal tesislerine saldırı, uluslararası camianın itibarı için zorunluydu. Gerçek çözüm için İran, Rusya ve Türkiye ile konuşmamız gerekiyordu. (Saldırının Fransa ve müttefiklerini “çözüm süreci”nde etkili kılacağını ima etti.)

        2. Bir masaya Sünni ve Şiileri oturtabilmemiz lazım. Fransa herkesle konuşuyor. İran nükleer anlaşmasında da ABD ile mutabık değiliz. Rusya, Türkiye, İran’ın Astana sürecine alternatif grubumuz var zaten. Hedefim, Rusları ve Türkleri masaya geri getirmek.

        3. Erdoğan, Putin, Ruhani ile birlikte olmak için Ankara’ya gitmeye kararlıydım. Suriye rejimi Guta saldırılarını yoğunlaştırınca olmadı. (Macron’un Astana-Soçi sürecine müdahil olma, onu Cenevre’ye eklemleme isteği açık. Çok istediğini biliyorum ama neden gidemediği tam anlaşılamadı; 3 liderden kabul görmemiş olması muhtemel!)

        4. Füze saldırısıyla Rusya ve Türkiye’yi birbirinden ayırdık. Biri karşı çıktı, biri destekledi. Fransa, Türkiye’nin desteğini çok önemli gördü.)

        ‘BİZ İKNA ETTİK’

        Saldırının gerekliliği, başarısı ve meşruiyetini savundu:

        1. Suriye’ye savaş ilan etmedik.

        2. Ruslar, “Kimse ölmedi” diyor; istediğimiz tam da oydu. Ruslara da hiç zayiat verdirmedik.

        3. Müdahalede, 2013’te BM’de alınan “Kimyasala karşı kuvvet kullanma” kararı yeterli.

        4. Savaş kararı değil. Meclisi toplamak gerekmiyordu; 3 gün içinde bilgi vermek yeterli. (Dün yapıldı.)

        5. O tweet’ten sonra, Trump’ı, saldırının kimyasal tesislerle sınırlı kalmasına biz ikna ettik. Suriye’den çekilmemeye de biz ikna etmiştik. (ABD Başkanı, ilk önce “Bekle Rusya, taze füzelerimiz geliyor” demişti. Macron, onu ikna dışında, Putin’i de füzelerin sadece binalara gideceğine ikna etti! Mayısta Rusya’ya gideceğini tekrarladı. ABD dün Suriye’den çıkma hedefinin sürdüğünü duyurdu.)

        GERGİN ATMOSFER

        Gazeteci-Cumhurbaşkanı “soru-cevap savaşı”nın diğer cepheleri de gergindi:

        Demiryolu grevi, emekli öfkesi, hastane isyanı, vergi kaçıranlar, Macron’un dostu, Louis Vuitton’un sahibi Arnault’nun durumu, üniversite işgalleri, yeni havaalanının yapılmasını (cidden) engellemiş çevreciler, polis müdahaleleri, bakımevlerinin hali, yeni mülteci kanunu, terör.

        Bazılarını yeniden değerlendirme sözü verdi; bazısında geri adım atmadı.

        Asistanlık yaptığı felsefeci Ricoeur’e atıfla, “Mutlak güç illüzyonu içinde değil misiniz?” sorusu yine gerdi:

        “Mutlak güce inanmam. Demokrasiye, kurumların gücüne inanırım. Otorite, mutlak güç değildir. Dayanağı seçimdir!”

        Plenel, “Millet programınız etrafında birleşerek değil, aşırı sağa karşı, kaza eseri sizi seçti” diye iğneleyince, “Paylaştığım şey, ülkede uzun süredir adaletsizliklere öfke olduğu. Seçilmemin bir açıklaması istenirse, işte o öfkedir” diye öfkelendi.

        RADİKAL İSLAMCILIK

        Bourdin, “Bu ülkede insanlar İslam’dan korkuyor; bunun farkında mısınız” diye sordu: “4.5 ile 6 milyon Müslüman var. Cumhuriyet açısından yeni bir olgu. Fransa tarihi Katoliklik, Protestanlık, Musevilikle ilişkili. (Onca zaman sömürgelerde İslam’la ilişki aklına gelmedi!) Çok kişi bu yüzden korkuyor. Birlik istiyorsak, din ve inanç özgürlüğünü kabul etmeliyiz. Korku, yüzleşmemiz gereken şeyden kaynaklanıyor: İslam’la alakasız radikal İslamcılık! Çocuklara musallat olmuş cihatçıları engellemek için yetkiler çıkardık. 3 cami kapatıldı, kimileri sınırdışı edildi. Bu arada, Irak veya başka yerde Fransız cihatçılar idama mahkûm olursa, hapse çevrilmesini isteriz. Başörtüsü, kadın-erkek eşitliğine ve cumhuriyete aykırı ama hoşgörmeliyiz.”

        Diğer Yazılar