Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir iktidar ve etrafında toplananlar, onun medya borazancısı olarak faal olanlar; hepsi hepsi, demokrat, dindar, ahlaklı, namuslu, haktan ve hakkaniyetten yana olacak…

        Allah’ın her şeyi gördüğünden, bildiğinden” emin de olacak…

        Sonra aynı anda iki şeyi yapacak:

        1. Başörtülü bir kadının uğradığı söylenen saldırıyı, ispatlanmadan çokça istismar edildiği halde halde, “ayrıntılı yalan” olduğuna dair de ispatlar bulunduğu halde, olmuş göstermek için çırpınacak…

        2. Ancak, 14 yaşında bir çocuğun uğradığı “vurulmasından, komada kalmasından ve ölmesinden besbelli” bir saldırıyı da mazur, makul kabul ettirmek için çocuğu bunu hak etmiş gibi gösterecek.

        ***

        Bu bildiğin vicdansızlıktır!

        ***

        Elbette bu ülkede başörtülüler de aşağılandı, fiziki yahut sözlü saldırıya uğradı.

        Belki bu iktidardan önce daha da çok.

        Bu sütunda daha yakınlarda, karışı başörtülü olduğu için Uludağ’da askeri dinlenme tesisinden kovulan astsubayı da, Ankara’da lojmana giriş kartı verilmeyen, iktidarın bakanlığının mahkemede bu yasağı savunmasına maruz kalan başörtülü astsubay eşini de yazdım.

        Ama bu ülkede kadınlar, genç kızlar, çocuklar her gün çok şiddetli saldırıya uğruyor.

        İnancından veya inançsızlığından, kılığından, kıyafetinden, fikrinden, tavrından veya sadece zayıf olduğu için her gün saldırıya uğruyor insanlar.

        Bu ülkede kimileri, kadınların, genç kızların, çocukların uğradığı saldırı ve tacizleri mazur göstermek için de çırpınıyor; yargı sistemi bazen kolluyor, ayırıyor, kayırıyor saldırganları.

        Aramana gerek yok; vicdanınla, hakkaniyetle bakarsan “saldırıya uğrayan” o kadar çok ki zaten.

        Sabah’ın üstün zekâ elemanlarının “grafik” çizip utanmadan temsili resimle tasvir etmesine bile gerek yok.

        Bak, yeter.

        Gör, yeter.

        Karakolda dövülen kadınlar, başından vurulan çocuklar, kafasına nisan alınmış gençler, tekme ve sopalarla dövülüp öldürülenler, yerde tekmelenenler, tokatlananlar, dayak yiyen öğrenciler, 26 herifin saldırısına uğramış çocuklar, cezaevinde tecavüz mağduru küçükler, generalin platinli gazi bacağını tekmelediği profesyonel asker, yumruk yemiş koskoca askerler, hakaret ve şiddete maruz kalmış erler.

        Bunları keşfetmene, grafiklemene, uyduruktan çiziktirmene bile gerek yok Daldal!

        ***

        Bir kadının maruz kaldığı şiddet”i resimleyen gazete yönetimine tavsiyem, bizzat o gazetede, o müessesede, erkek çalışanlara da, ama ille kadınlara en aşağılık küfürleri eden, herkesin bildiği ve ispatlanmış bir ahlak ve nezaket timsali olan bir daldalı grafiklesinler…

        Madem kadına şiddet, mobbing, ahlaksızlık üstüne grafik dalında ödül istiyorlar!

        Hem böylece 28 Şubat’la da kesin hesaplaşmış olurlar:

        Öyle ya, zaten itibarsızlaştırma, fadimeşahinleştirme, montajlama, bantlama, yalan, kara liste, işten attırma, ekonomik-siyasal-polisiye tehditleriyle 28 Şubat’a master yaptıran bu dönemde; klasik 28 Şubat’ın o eski, en adi tetikçilerini de kullanmamış, işte hesaplaşmış olurlar!

        28 Şubat’tan 27 Nisan’a, bir dönem başkalarının kullandıklarını şimdi tepe tepe kullanmak, çok ahlakiyse, o vakit o bambaşka bir ahlak Laklak!

        NE İÇİN, KİMİN İÇİN ÖLDÜLER!

        Fotoğrafta bir “şehit evi”. O sıvasız hanelerden yine. Dışında bayraklar asılı. Acılı insanlar o bayraklara tutunmaya çalışıyor.

        25 yaşındaki “Havacı Şehit Astsubay” Gökhan Yıldırım, işi olmadığı halde, komutan emriyle çıkarıldığı asma tavandan düşerek öldü.

        Oraya, “kendilerini izleyecek” gizli kameralar döşemesi emredilmişti.

        Bir sorumlusu var mı? Yok!

        M. Dinçer Yamak ise “çok başarılı” olduğu için seçilmiş, kursa alınmış, fakat paşanın !Hiç başarısız olan yok mu bu kursta” demesinden vazife çıkaran komutanlar onu “başarısız” olarak ilan etmişti!

        Kursu bitirseydi bir yıl kıdem ve de 120 TL tazminat alacaktı!

        Emirle başarısız ilan edilmeyi yediremedi; kendini vurdu.

        Var mı bir sorumlusu? Yok!

        İntiharlar ve mobbing” bugün Ankara’da konuşuluyor; Barolar Birliği ve TEMAD sempozyumunda.

        Sorumlular orada olacak mı? Yok!

        Fikr-i takip arşivinden:

        Diğer Yazılar