Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’nın efendileri “Ortadoğu’nun efendisi” olmaktan, “bölge ve dünya lideri devlet”likten çok söz etti, etti…

        Noktayı Sisi koydu!

        ***

        Ortak Arap ordusu”nu Mısır’ın “kanlı darbe paşası” Sisi ilan etti.

        Bundan bir utanç onlara düşsün de, bir de buralara düşer.

        Belki “Sisi de nihayetinde sandıktan çıkmıştır artık” der, yutkunursunuz.

        Belki çoktan Suudi Sarayı’nda aynı kasaya konmuştur, sözde aynı masaya oturmayanlar!

        ***

        Sisi, Ortak Arap Ordusu ilan ederken…

        O orduda bulunmayan ama “desteklediğini” beyan eden NATO Ankara’sı, İran’la da “NOTA komşusu” haline geldi.

        Sıfır sorundan sıfırlanmış komşulara, ne yolculuk!

        Afedersin” Ermenistan diye bir komşu zaten yok.

        Onu da dediler” Gürcistan var. Karşıda Kırım yok.

        Suriye yok. El Nusra, Işid var. Kabul buyurun, bir de Rojava var!

        Sınırda Irak da pek yok. Orada da İran var, Işid var.

        Kasr-ı Şirin’in şirinliği limonileşti!

        Yunanistan iyiydi; hem de Syriza ortağı biri yine çıkıp “Ege Yunan denizi” deyiverdi; baktı ki bugünlerde “komşuluk” böyle.

        ***

        Rezaleti daha iyi anlamak için şöyle bakın:

        (Şiilere karşı Sünni) Arap ordusunun kuruluşu özellikle Sisi’ye ilan ettiriliyor.

        Ülkesinde “öteki Müslümanlar”a karşı, “öteki Sünniler”e karşı da kanlı darbe zaferi kazanmış paşaya!

        Genelkurmay başkanlığından gelmiş “Başkan”a!

        Suudi Sarayı’nın esas gözdesine.

        Başkentinde elçi bile bulundur(a)madığınız Mısır darbecileri, desteklediğiniz bir savaşın eş komutanı çıkmış çoktan!

        Siz, yok eski Kral’ın yasıydı, yok yeni Kral’ın pasıydı diye daha yeni iki kez koşturmuşsunuz, Suudi Sarayı’na.

        Koskoca Türkiye” dediğinizi Kral yedeğine almış…

        Sisi’ye darbe tepkisinin gazını almış…

        Ankara oturmuş “Ortak Arap ordusu”nun krallarını, darbeci paşalarını, şeyhlerini desteklediğini açıklıyor dünyaya.

        İçinde var mısın? “Etnik” haliyle yok.

        Kenarından kenarından Kral’dan çok Kralcı olmanın ayıbı yok mu? Var!

        ***

        Özetleyelim de, “derinlik”in nasıl çukur haline geldiğini…

        Bu utancın nasıl bir uçuruma dönüştüğünü…

        Şaşmaz, yanılmaz, tutarlı iktidar çizgisinin nasıl da zikzak olduğunu, bir Mehter takımı kadar dahi gidemediğini kısaca görelim:

        Diktatör” Esad el ele tutuşulan kankamızdı; kanlımız oldu!

        Libya “kardeşimiz”di; ama Kaddafi’ye “arkadan” vurduk; Libya bakiyesinde Türkiye hiç yok artık.

        Meğerse S. Arabistan tarafından darbeye hazırlanan Mısır ordusuyla ortak tatbikat yapılıyordu; Mursi kardeşimizdi; o ordu onu devirdi; tavır aldık, tamam.

        Şimdi o ordu “Ortak Arap Ordusu” ilan ediyor Yemen için; diyemiyorsunuz artık “Bu adam darbeci” diye; S. Arabistan isteğiyle o orduyu destekliyorsunuz. Kahire’de elçiniz bile yokken!

        İran ikinci evimiz”di; artık bozuk notaları dinliyorsunuz!

        Stratejik detonelik işte!

        ***

        Paranın, petrolün gücü “Saray saraydan üstündür” vaziyeti karşısında eğilip bükülen şu çizgi…

        Tek başına “Sisi macerası”nda bile Ankara’nın “paralel” eğrisi övgüye değer!

        En tutarlı” görünen mevzuda dahi, hale bakar mısınız lütfen.

        Belki de “Sisi’ye kumpas kurulmuştur” ve maalesef sizi de milleti de yanıltmışlardır!

        Hiç yakıştı mı şimdi…

        Kanlı darbeci Sisi’nin ordusu”na esas duruşta selam durmak?

        BU CENNETTE CİNNET NASIL OLUR!

        Haber” kafadan öyle geliyor:

        Asker cinnet geçirip iki askeri vurdu!

        İntihar ve cinnet denenlerin arkasındaki sistemli, örgütlü, hiyerarşik ve “normal” sayılan sebepleri anlamaya, yazmaya çalıştım sık sık.

        Benim anladığım bu değil.

        Alttaki mecburi askerleri de profesyonelleri de “çıldırtan” örgütlü bir düzen var.

        Ona hiç bakmadan, düşürenlere göz atmadan sürekli düşenlere bakarsanız, sadece tabut görürsünüz.

        Kendinde hiç hata bulmayan ordu aristokrasisi (ve iktidar) bu insanları “ailevi sorun, borç, cinnet”le baş başa bırakıp sıvışıyor.

        Öyle ya, safi bir cennet var; cinnet nasıl olur Paşam!

        Son vakanın yeri, Çiğli Jet Üssü’nü daha yenilerde anmıştım:

        Gizli kamera sistemi” döşenmesi özel firmaya ait olduğu halde, o işten anlamayan profesyonel askerler de “kayıtsız emir”le işe koşulmuş, genç bir astsubay kablo döşerken düşüp ölmüştü.

        Bildiğin iş cinayetiydi!

        Askeri savcılık, esasen kural olarak ifadesini dahi alamadığı komutan paşanın makamından neredeyse azar işitecekti!

        Karşılıklı yazışmalarda Savcılığın bir ifadesi başka bir soruna da işaret ediyordu:

        Son günlerde artan güvenlik zaafları!”

        Uçak ve helikopterlerin arka arkaya düştüğü ülkede, demiştim.

        Kısacası, hiç sorun yok:

        Bu insanlar kendi kendilerine düşüyor…

        Kendi kafalarına göre kendi kafalarına sıkıyor…

        Sebepsiz cinnetlerle cinayet işliyor!

        Hani “tetikler kilitleniyor”du; Havuz medyası müjde vermişti:

        Artık silahı çenesine doğrultup intihar edemeyecekler” diye!

        Diğer Yazılar