Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belki siz öyle düşünmüyorsunuzdur da, “iktidarın dış (ve içli dışlı) politikası neden başarılı”, biliyor musunuz?

        ***

        Başbakan henüz Dışişleri Bakanı iken “Esed’in gitmesi yıllarla değil, artık haftalarla, aylarla ifade edilecek bir şey” dedi.

        Ondan epey evvel de önceki Başbakan Esad’a gidip geliyor, Esad ve eşiyle Türkiye tatil köylerinde, teknelerde poz poz resimler veriliyor, “Kardeşimiz”den başka şey denmiyordu.

        Türkiye içeride (şimdi “sözde çözüm süreci” olduğu anlaşılan) barış umudu sırasında, bir yandan da sınır ötesinde savaş kotarıyordu. Bir kısım “Suriyeli muhalif”in Türkiye’nin sınır komşusu olması için. “Kobani düştü düşecek” denmesi bu yüzdendi.

        Kobani’yi düşürecek olanlar kimdi?” derseniz, Işid miydi, Daeş mi, Daiş mi?

        Kobani düşmedi!

        Ankara “terörist” dediği YPG-PYD’ye eskortluk yaptırıp Türbe’yi Işid’den kaçırdı; bir de onlara emanet etti, sonra yine “terörist” dedi. Bugün İncirlik’ten kalkan uçaklar onlarla birlikte savaşıyor! ABD kadar Rusya da!

        ***

        TIR’lar fır fır “insani yardım” taşıyordu.

        Sorun, o “insanlar” kimdi?

        TIR’lar “bir darbe girişimiyle” beş-on asker ve savcı tarafından indirilince, önce “insani yardım” dendi, sonra “Bayırbucak Türkmenlerine silah” oldu.

        Onlar bugün Rusya-Suriye ittifakına teslim mi oldu, teslim mi edildi?

        Neden derseniz, Şam tamam Ankara’nın düşmanı ama Rusya değil! Hele hele Rusya’nın ABD (ve dolayısıyla NATO) ile neredeyse müttefik haline geldiğini düşünürsek… Düşünmeyelim!

        ***

        Musul Konsolosluğu Işid’e “Mukavemetsiz teslim” edildi. Rehineler de öyle.

        Oysa hudut karakolunda Işid elemanları yakalayıp duran Astsubay Özgür sınırın az ötesinde Işid’e rehin düşünce, “mukavemetsiz teslim olup terör örgütü propagandasına vesile olarak TC ve TSK’nın itibarını zedelemek” suçuyla er yapılıp ordudan atıldı.

        Işid konsolosluktakileri “rehin” alınca, en tepeden en sert çıkışımız, “Bak Işid, Müslüman’san onları bırakırsın” olmuştu!

        O yüzden, Suruç ve Ankara’da Işid’in tek başına Paris’tekinden daha fazla insan öldürmesine inanamıyoruz; yanına “daha terörist ortaklar” katıyoruz.

        ***

        Sırasıyla gitmiyorum, devletimiz bağışlasın:

        Mursi kardeşimizdi. Türkiye-Mısır-S.Arabistan askeri kanka oldu. Katar matarı da katarsan“Sünni Blok” tamamdı.

        Görünürde “lider ülke”ydik; bir de “Suud patron” vardı!

        S.Arabistan’ın İran korku ve nefreti (aynen İsrail gibi) “Sünni Blok”un önce İran’ın arka bahçesi saydığı Suriye’yi halletmesini buyurdu.

        Tabii Suudiler için “Sünni Saddam”ı temel düşman sayıp hallettikten sonra bu kez “Şii Irak” da tehlike idi.. El Kaide derken Işid nasıl da orada patlamıştı!

        İçli dışlı politikamız o kadar başarılıydı ki, “Sünni Blok”ta bloklar arası bir felaket oldu:

        S. Arabistan; belki biraz başına buyruk olduğundan, belki “fazla kibirlenen” Ankara’nın kanadını da kırmak için, esas Arap dünyasında “vicdani-insani uyanış ihtimalleri”ni boğmak, baharı tam kış yapmak için Mısır darbesini örgütleyip finanse etti, yüzlerce insanın katledilmesine destek oldu.

        Ankara “darbeye darbe dedi” ama S. Arabistan’a bir türlü “Darbenin patronu” diyemedi.

        ***

        S. Arabistan temel düşmanı İran ve Şiiliğe karşı Irak ve Suriye’nin canına okunması için herhalde “dua” etmişti! Bunun taşeron örgütleri de vardı, müteahhit müttefikleri de!

        Arap baharı” umudu, yani “Devrim ateşi”nin bir gün S. Arabistan ve benzeri kirli krallık, sultanlık, emirlikleri de sarma ihtimali daha bebekken boğulmuş; baharın gırtlağı bizzat Işid ve benzerleri tarafından kesilmişti.

        Dünyada tüm demokrasi-insan hakları mücadelelerini heyecanlandıran “Her tür despota karşı Arap baharı ihtimali” yerine “Katillerin hükmü” hakim kılınmıştı.

        ***

        Ankara durmadan Batı, NATO, ABD ve Rusya’yı “Esed’in gitmesi” için ikna etmeye uğraşıyordu. Bugün hepsi “Esed yerine Işid’in gitmesi” için birlik oldu!

        Ankara bir ABD’ye bir Rusya’ya koşuyor, ikisinin çelişkilerine oynuyordu. Bugün ikisi neredeyse ortak.

        Ankara “Suriye’nin kaderi üzerinde temel belirleyici” pozu veriyordu. ABD, Rusya ve İran oturup konuşuyor bugün.

        Türkiye’nin bu süre içinde, bence insanlık tarihi açısından en önemli işi, onca mülteciye kapı-kucak açmak oldu.

        O kapı bile kirlendi, Işid, El Nusra ve benzerleri için de epeyce çalıştı.

        ***

        Ankara, ABD’ye İncirlik’i teslim etti, Işid’i bombalasın diye; iki seçim arası PKK’yı da bombalayabilmek için bir nevi takas oldu.

        Ankara, ABD baskısıyla Çin füzelerinden vazgeçti.

        ABD şimdi Türkiye sınırını kontrolden söz ediyor; Türkiye’nin “Yüz milyonlarca dolarlık Işid kazancı”na yol olduğunu ima ediyor.

        Türkiye birden Işid operasyonları yapıyor; yakalıyor, bırakıyor, yakalıyor; bombardımana bile çıkıyor.

        Hoş operasyon yapan kimi polis, “terörle mücadele” derken bir halka topyekun “Işidvari” hakaretler ediyorsa da ona karşı genelge yayınlandı!

        ***

        Çok şey var ama ben sonuca geleyim:

        İktidar çok başarılı çünkü yüzde 50 oy aldı.

        Çok başarılı, çünkü ne olursa olsun ABD ve Batı’nın ve elbet S. Arabistan’ın has müttefiki!

        Bu başarılı politika sonucu Başbakan Cumhurbaşkanı oldu; Dışişleri Bakanı da Başbakan.

        Çünkü patlak tekerli bir TıR’ı böyle oradan oraya sürmek hakikaten maharet ister!

        Diğer Yazılar