Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İktidar”ın ilk 5 yılını “darbe ihtimali” ile geçirdik.

        2007’den 2013’e “darbecilere darbe”yle geçirdik.

        2013’ten itibaren “darbecilere darbe yapanların darbeci olduğu”yla ve “darbecilerin başka darbeciler tarafından yapılan darbe teşebbüsünün kumpas kurbanı olduğu”yla geçirmeye koyulduk.

        Bu arada gördüğünüz gibi “İktidar” hiç yanılmıyor.

        Hep her şeyi bilen, her şeyin en iyisini ve doğrusunu bilen, öteki herkesi cehaletle, müsveddelikle, hainlikle suçlayan o.

        Yanıltılmış, yanılmış, yanıltmış ama her zaman hiç yanılmaz olduğuna inanmamızı bekleyen o!

        Nitekim Ergenekon’da “Savcıysa savcı” olanlar artık “Hakim!”

        Ergenekon savcıları ise “Hain!”

        Yani savcılar milleti yanıltmış, kumpas kurmuş, artık “terör örgütü üyesi” bile sayılıyorlar; lakin o gün “Ben de savcıyım” diyenler daha da terfi etmiş!

        ***

        Yargıtay kararıyla “Dava esastan çökmüştür” deniyor.

        Fakat “esas” ne?

        Esas”ın içinde “İktidar esansı” da yok mu?

        İktidar” da milleti bu davaya inandırmadı mı, inandırmak için uğraşmadı mı?

        Bu dava(lar) sayesinde “Askeri vesayeti bitirmek”le övünmedi mi?

        Şimdi “kumpasçı, darbeci, casus, hain, terör örgütü üyesi” denen hakim, savcı ve polis şeflerini o makamlara bizzat getirmedi mi?

        Madem dava esastan çökmüştür, o vakit İktidar nasıl hiçbir şey olmamış gibi ayakta dik durabilir? Hiçbir utancı, özrü, özeleştirisi, hesap verme ameliyesi olmaz mı?

        ***

        Bugün “darbeci” dediklerinle işbirliği yapıp dün “darbeci” dediklerini halledeceksin…

        Sonra bugün ikincileri “kumpas kurbanı” ilan edip birincileri halletmeye soyunacaksın…

        Ama hiç utanmayacaksın!

        Ya herkesi bir ötekine karşı kullanıp çöpe atacak, perişan edecek kadar zeki, çevik, ahlaklı ve de pişkin olmak lazım…

        Ya durmadan kandırılacak, yanılacak, yanıltılacak, yanıltacak kadar ne yaptığını bilmez, şaşkın, saf, naif olmak şart.

        Normal hukuk devleti ve demokrasiye ikisi de bir noktadan sonra çok ağır gelir ama zeytinyağı gibi hep su üstüne çıkınca İktidar hafifliyor olmalı!

        (Şahsi kanaatim, adı, planı, hiyerarşisi ne olursa olsun 2002’den beri “darbe tasavvur, heves, plan ve tasarıları” olduğu yönünde. İnancım hep böyle. Bu tabii ki yargılamanın eksik, geçersiz; hele hele yargılanan, mahkum edilen kimi insanın tamamen masum olduğu gerçeğini değiştirmez. İktidarın, ortağının ve dönemin hayatını, hayatından yıllarını çaldığı, haysiyetiyle oynadığı herkese tazminat ve hesap verme yükümlülüğünü de!)

        ***

        İktidar tayfası ve kimi Havuz medyası “Ergenekon ve davası” için onca lafı, onca manşeti, yazıyı nerede saklayacak?

        Üfleyecek mi küfleyecek mi?

        Naftalinle mi saklayacak kezzapla mı yakacak?

        Tinerle mi kazıyacak olduğu gibi mi yutacak?

        Hani o sıra henüz “kaset kumpası mağduru” olmamış Baykal demişti ya, “Demokrasilerde muhalefet bütün mazlumların avukatı olur. Ben hakkı yenen, insan hakları ihlal edilen, mağdur, mazlum bütün insanların avukatı olmaktan şeref duyarım” diye…

        Sanki “Ergenekon’un avukatıyım” derken, başta ezilen alttaki askerler, hayattaki tüm mağdur ve mazlumların avukatı olmuşlar gibi!

        Devrin Başbakanı da, “Demokratik sürece darbe vurma iddiasıyla suçlanan illegal yapıların avukatlığını ancak demokratik hukuk devlet anlayışına inancı zayıf olan bir siyasi anlayışın alkışlanmasıdır. İktidarı yıpratmak uğruna bindiği dalı kesen, içinde bulunduğu gemiyi batırmaya çalışan siyasetçi tipi, soruyorum sizlere, bu millete ne verebilir? Sadece belli bir zümrenin siyasi menfaatlerini düşünerek hareket edenler, maskeleriyle birlikte deşifre oluyorlar” buyurmuştu, illegal yapılar için!

        ***

        Şimdi ben de “soruyorum sizlere”; maskesiz sorularla:

        Davanın çöktüğü, yere düştüğü memlekette…

        Şaşmaz, yanılmaz, istikrarlı, tutarlı politikalar neticesinde sıvasız haneler çöküyor; polis, asker “şehitler” düşüyor, işyerlerinde her sene 1500’den fazla işçi düşüyor, çocuklar, kadınlar, siviller, gençler düşüyor, kentler, ilçeler çöküyor…

        Ergenekon’da yanılmışsınız, Balyoz’da yanılmışsınız, Suriye’de yanılmışsınız, İsrail’de yanılmışsınız, Gazze’de yanılmışsınız, barışta çözümde yanılmışsınız, “paralel”de yanılmışsınız, darbede, kumpasta yanılmışsınız, kendi çocuklarınıza, mensuplarınıza suikast haberlerinde yanılmışsınız, Kabataş’ta yanılmışsınız, YÖK’te, RTÜK’te, HSYK’da yanılmışsınız, yargıda, Emniyet’te, TSK’da yanılmışsınız; parti kurucularında, bakanlarında, ortaklarında, yol arkadaşlarında yanılmışsınız, Soma’da yanılmışsınız…

        Esastan hepsinde milleti yanıltmışsınız…

        Hala tek bilen, en yanılmaz, hep doğru nasıl olabiliyorsunuz?

        Her şey montaj, dublaj da bir siz mi hakikisiniz, hakikatsiniz, hakkaniyetsiniz?

        Diğer Yazılar