Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Adalet Bakanlığı Star ve Akşam gazetelerini yalanladı” haberini görünce, medya tabiriyle “şoke” oldum!

        Kroke veya nakavt olmaktan iyidir ama, “artık orada bile yalan haber çıkıyorsa” diye tedirgin oldum; şoktayım ya!

        Derin nefes aldım; alıştıra alıştıra okuyayım diye.

        Neyse ki onlar değil, “haberlerini çarpıtan bazı internet siteleri”ymiş galiba.

        ***

        Yalanlama şöyle:

        “Bakan Bozdağ’ın söz konusu gazetelerdeki demeçlerinde, bazı internet sitelerinde iddia edildiği gibi, ‘Bülent Arınç 2011 seçimlerinde FETÖ’cülerin listeye girmesi için çok uğraştı’ şeklinde açıklaması kesinlikle olmamıştır.”

        Hakikaten de öyle.

        O gazetelere göre aslında nasıl bir açıklaması olmuş?

        “Bunlarla irtibatlı ne kadar kişi varsa hepsi aday adayı oldu. Cumhurbaşkanımız buna izin vermedi. Hatta Bülent Bey gitti geldi ama Cumhurbaşkanımız kimseye onay vermedi. Sadece bir, iki kişi. Biri Muhammed, biri İlhan İşbilen. Hakan Şükür sporcu vasfıyla kondu bir yere. Birkaç kriptocu sonra çıktı, istifalara bakarsanız 10’u bile bulmadı. Başarmış olsalardı AK Parti’yi böleceklerdi.”

        ***

        Hakikaten de çarpıtacak çarpıcı bir durum yok.

        “Bülent Bey gitmiş, gelmiş” ama git gel Konya, daha doğrusu Manisa kaç saat? Ne için gittiği, ne için geldiği meçhul. Yalanlamaya bakılırsa, hatır sormaya!

        ***

        Gelgitlere rağmen iktidar partisinin büyük başarısı var:

        AK Parti’ye bunları sokmama başarısı!

        Tabii “aday adayı” olan “bunların hepsi”nin AKP’den aday adaylığı için CHP’ye mi, MHP’ye mi, HDP’ye mi üye olduklarını sormak saçma!

        ***

        Gerçekten de kutlanacak bir şey. Öyle ya, bırakın Türkiye’yi, 140 ülkede bu “başarı”yı gösterebilen ikinci bir kurum var mı? Devletimiz, Emniyet, TSK, yargı, üniversiteler hele!

        Bunu da yine Sayın Bakan’ın açıklamalarındaki yalanlanmayan açıklamasından anlıyoruz:

        “Emniyet İstihbarat neredeyse yüzde yüze varacak şekilde ellerindeydi. Efkan Bey bakan olduğu zaman Murat’ı alıyor yerine Nuh’u getiriyor sağlam diye. Halbuki Nuh’u Murat’ı kontrol için koymuşlar. Ondan daha FETÖ’cü. Beni alıyor yerine Bilal’i getiriyorlar. Halbuki Bilal’i senin için koymuşlar. Şimdi sen bunlardan olmayan birini getirmeye çalışıyorsun ama bunlardan olmayanı yok. Herkesi böyle yerleştirmişler.”

        Şimdi “Murat, Nuh, Bilal”e ne oldu, neredeler, bilmiyorum; Sayın Bakan neden bilhassa o isimleri seçti örnek verirken, onu da anlamış değilim.

        Lakin görüldüğü gibi “AK Parti” kendini “bunlardan” çok iyi korumuş ama o arada “Emniyet İstihbarat yüzde yüze varacak” olmuş!

        Yine Sayın Bakan’a göre, “2 Anayasa Mahkemesi Üyesi, 141 Yargıtay Üyesi, 48 Danıştay Üyesi, 5 HSYK üyesi dahil, 3 bin 690 hakim ve savcı için soruşturma… 2 bin 194 hakim ve savcı tutuklu… 160 kadar Yüksek Mahkeme ve HSY üyesi tutuklu… 163 general, 6 bin 269 subay, astsubay, uzman çavuş, askeri öğrenci tutuklu… 7 bin 140 Emniyet mensubu tutuklu… 19 vali, 76 vali yardımcısı, 58 kaymakam, 18 bin 190 memur, toplam 34 bin 259 kişi tutuklu… 77 bin 545 kişi şüpheli.”

        Buna İstanbul’da “Çözülme 2 Operasyonu”nda polisin dün gözaltına aldığı 125 polis dahil değil!

        Anladığım “Çözülme 2”den önce “Çözülme 1” var. Ondan öncesi ise “Çürüme 1, 2, 3…” diye gitmiş!

        ***

        Her şeyi “anlamış” gibi yapıyorum ama “anlamadığım” şu:

        “Efkan Bey”in (bu vesileyle Yeşilçam’ın çok özel jönlerinden Efkan (Efgan) Efekan’ı da ölümünün 11’inci yılında anmış olayım), yani Efkan Ala’nın İçişleri Bakanı olup “Emniyet İstihbarat’ta Murat, Nuh, Bilal ve yüzde yüz”le karşılaşması en erken 2013 sonu!

        O sıra “bunları 2011 seçiminde partiye yanaştırmama başarısı gösteren AK Parti”, iktidarının 11 yılını “bunlarla” idrak etmiş zaten!

        Bakar mısınız, “Emniyet İstihbarat yüzde yüze varacak şekilde bunların elinde.” Hani “Emniyet İstihbarat 2” olsa, orayı da dolduracaklar! Yüzde yüz olamasa da seksen mesela.

        Nitekim Ala da, görevden gitmeden önce “7 bin istihbarat elemanının 6 bin 500’ü Fetöcüydü” demişti.

        ***

        Ancak şu soru hep havada:

        Misal Ramazan Akyürek, Trabzon’da “Dink Suikastı hazırlıkları” ile “Rahip Cinayeti” ve “linç” dönemleri Emniyet Müdürü iken, Emniyet İstihbarat’ın başına adı “Murat, Nuh, Bilal” zannedilip mi tayin edildi, yoksa bizzat “Ramazan” olduğu için mi?

        Anlamakta zorluk çekiyorum ya, daha açık sorayım:

        Tayin edildikten sonra mı “Cemaatçi” olduğu ortaya çıktı…

        Yoksa zaten “Cemaatçi” olduğu için mi Emniyet İstihbarat Daire Başkanı yapıldı?

        Kim istedi, kim tayin etti, kimlerin imzasıyla?

        Görevden alındıktan sonra mahkeme kararıyla dönünce nasıl Strateji Daire Başkanı olarak devam etti, nasıl 2012’de bile Teftiş Kurulu Başkanlığına terfi ettirildi?

        ***

        Bu kadar şey sordum, ama hala kim çarpıtmış, kim neyi yalanlamış, anlamış değilim!

        Diğer Yazılar