Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fotoğrafı bizim mahallede, Galata’da çektim.

        Harika bir baba: Bir yanı Beşiktaşlı “Quaresma”, bir yanı Galatasaraylı (?) “Sneijder”

        Galatasaraylı babanın Galatasaray Liseli ama Beşiktaşlı oğlu babam, liseden olmasa da sıkı Galatasaraylı ağabeyimle, Galatasaray Lisesi’nde 12 yıl Beşiktaşlı kalan benim elimden tutuyor sanki!

        Bizim formalarda öyle isimler yazamazdı. Formalarda isim yoktu. Lisanslı forma yoktu.

        Esas; o formalar içinde kendimiz olmak isterdik! (Kaleci ağabeyim de ben de, öyle böyle, sağdaki formayı giydik!)

        Sırttaki formanın sırtında numara yazsın, yeterdi. Önde arma olsun, daha ne isterdin.

        Hayallerini Quaresma, Sneijder olarak değil, kendi adınla kurardın.

        Ortada pek Quaresma, Sneijder da yoktu. Elbet idol vardı ama “yerli malı haftaları” gibiydi.

        Kabul ediyorum artık çok geç, artık çok geçti! Futbol “globalleşmenin en global sahası.”

        Kendi liginden sıkılsan, karşında dünya top oynuyor! Bahisçiler Peru 2. ligini bile biliyor! Neee? 3’üncüyü de mi!

        Oyun global, beklenti, oyuncu, kulüp, transfer global! Yuvarlak topa, dünya, tekmelenen yamuk küre pek münasip düşüyor.

        “14 yabancı”ya karşılık “altyapıdan 4, Türkiye’de yetişmiş 4” filan kafi.

        Tamam, “Avrupa” da öyle! Mesele şu:

        Belli başlı tüm liglerde sayısız, sınırsız “yabancı” varsa, “yabancılar” nerede yerli oluyor? Premier League’deki Fransızlar “yabancı” olsa da, Fransa’da yerli değil mi? Yetiştikleri yer Fransa, Belçika, Hollanda, İsveç, İzlanda, İtalya, İspanya, Almanya, Hırvatistan filan değil mi?

        O ligde oynayan “üç Türk” de Alman Milli değil mi!

        Bizim yerli-yabancı problemimiz şu o zaman: Yerli idol çıkaramıyorsun; çıkan yok oluyor, tükeniyor, çürüyor, tepki ve tasfiye konusu haline geliyor. Kendin “global” oyuncu çıkaramıyorsun.

        Bir çocuk Selçuk değil, hep Sneijder olmak istiyorsa; Semih, Hakan Balta, Cenk Tosun, Hasan Ali, Salih Uçan filan olmak istemiyorsa, öyle stat isimleri değiştirince “yerli” ve “futbol kültürlü” olamıyoruz.

        Şampiyon Beşiktaş “altyapı kuralı” yüzünden 2 senedir Atınç’ı kiralıyor; oysa orada belki daha çok gelişecekti. Amatör şube donduruyor; yabancıya sıcak para için!

        “Globalleşme, yabancı sayısı, formada Q7 ya da Wesley”e itirazım yok.

        Hüzün, yurtdışında “bizimkiler”in adı yazılı forma sayısının bir 11 bile çıkaramaması. Hüzün, burada yerlilerin bir türlü pişmemesi! Acı; 78 milyonluk ülkenin Enes Ünal, Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder’e (artık 30 olsa da Arda Turan’a) sarılması, altyapı diye!

        2015’te “Romalı Salih” Altınordulu Cengiz’e öğüt vermiş: “Roma’da korkmadan oynuyorsam, bu altyapı sayesinde. Kıymetini bilin, çok çalışın” diye. O sıra Salih’in “piyasa değeri” 3 milyon Euro; Cengiz 50 binlik mukaveleyle oynuyor.

        2 sene sonra Salih burada; Cengiz Roma’da. Biri 2 milyona düşmüş, diğeri 13’e fırlamış.

        Biz kalabalığız, gürültümüz çok, ama hikayelerimiz çok ıssız. Çok kurak!

        Diğer Yazılar