Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Paralel” artık siyasi, hukuksal, sosyal bir kavramımız oldu ya…

        Geometri dersimiz esasında öyle başlamamıştı.

        Konumuz cennet vatanımız olduğu için, diyebiliriz ki, “paralel hukuk” öyle böyle hep vardı.

        Buna elbet “Herkes kanun önünde eşittir… Kimseye imtiyaz tanınamaz… Zümre egemenliği olamaz” gibi anayasal masalları kafadan dahil edebilirsiniz.

        Yüksek mahkemelerin bazen olumlu, bazen tuhaf varlığının yarattığı, hatta aynı olağan ve olağanüstü mahkemelerde farklı heyetlerin aynı kanunlarla farklı yorumlarını da.

        Yahut “bağımsız yargı” ile “bağımsız askeri yargı”nın çift başlı “bağımsız” sistemini.

        Fakat esas konum “yargı içi” değil!

        “Paralel hukuk-paralel yargı” dedin mi, alası bizatihi hukuksuz, yargısız, önyargılı infaz, ceza, tehdit ve baskılar.

        Ülkenin esas “paralel hukuk”u bu.

        ***

        Mesela, bunu her gün askerler yeniden yeniden yaşar.

        Başkaları da başına gelenlerden çok iyi bilir.

        Askerler; Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nin mahkum ettiği, adaletsizlik dediği, insan haklarına aykırı bulduğu ama cumhuriyetçi ordunun da, paşalara “paralel yargı”nın yargısız infaz silahı Disiplin Kanunu’nu armağan eden demokrat hükümetin de münasip gördüğü “yargısız hapisler”le bilir.

        Daha mahkemesi bitmeden ordudan atılmakla, her gün hukuksuz tehdit ve baskılarla; intihara sürükleyen cenderelerle, cephanelikte havaya uçuran bilgisiz ve haksız otoriteyle; çoluk çocuğunu dahi mahkum eden aşağılama, ceza, sindirmelerle bilir.

        ***

        Nice kişi ise, evladını, babasını, kardeşini, annesini, ablasını, kocasını, karısını, 12-13 yaşında çocukları bir köşede kıstıran, gözaltında kaybeden, asit kuyusunda eriten, kimsesizler mezarlığına atan, kafasına sıkan, küçücük bir bedene bile 13 mermi boşaltan yargısız infazlardan da bilir.

        Esas “paralel hukuk” budur; esas “paralel yargı” bunlardır.

        Kasalarınıza, masalarınıza, kutularınıza, oğullarınıza ilişen yahut dershanelerinize bulaşan değil.

        İnsanın hayatına, haysiyetine yargısız ceza, kanunsuz infaz, keyfi hapis, kalleş ölüm biçen “paralel hukuk”tur.

        ***

        Bitmedi.

        Canını sıkan gazeteciyi kovdurmak; yargı yoluna başvurmak değil, baskı-tehdit-işinden etmek gibi yargısız cezalar…

        Yok Gezi’ye katıldı diye kamu görevlilerini sürmek…

        Gezi’ye yanaştı diye öğrencileri yurttan atmak, kredisi kesmek…

        Öğrencisine kitap tavsiye etti diye öğretmeni kuşatmak…

        Pankart açtı, mitingde yan baktı, parmağı kalktı diye evinden insanları toplatmak, mahkumiyete sürüklemek…

        Soru sordu diye azarlamak, itiraz etti diye hırpalatmak, sesi çıktı diye susturmak…

        Binlerce insan için etnisitesine, inancına, mezhebine, inançsızlığına, özel hayatına dair fişler, kara listeler hazırlamak…

        Sansür, otosansür, yasak, karartma için her tür hukuksuzluğu zorlamak…

        Hepsi “paralel hukuk… yargısız infaz… hukuksuz ceza… anti-demokratik baskı… ayrımcılık suçu”dur.

        Darbe diyorsanız; insana ve adalete; demokrasiye, kuvvetler ayrılığına, millet iradesine, temel hak ve özgürlüklere her gün vurulan haksız, insafsız, imansız darbelerdir.

        Ayıptır, günahtır; esasen suçtur!

        ***

        Bir zamanlar sizi de ötekileştiren, fişleyen, dışlayan ne varsa; olanca gücünüzle, ötekileştirmeyi, fişlemeyi, şişlemeyi, dışlamayı, kazımayı, intikamı imtiyazınız kılmaktır paralel hukuk.

        Kanun yapıcıyken kendinizi kanun sanmak…

        Hukuka hesap da vermesi gerekirken, kendini hukuka hesap soran saymak…

        Hukuksuz, denetimsiz, dikensiz, kontrolsüz, günahkâr ve tamahkâr bir otorite histerisine kapılmak…

        Bağımsız yargıya titizlenmesi gerekirken hazımsız yargı ve önyargılarla her gün ceza kesen, infaz yapan bir zihniyet de “paralel yargı”dır Sayın Mahkeme Heyeti!

        Esas paralel yargı, bırak demokrasiyi, inanca da aykırı olan kin ve intikam hukukudur!

        Gözdağı, misilleme ve yargısız infaz hukuksuzluğudur!

        Diğer Yazılar