Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hollanda, Kanada ve Singapur gibi eğitimde ön plana çıkan ülkeler arasında yer alan Finlandiya, kendi gelişimsel ihtiyaçlarına göre inovasyon (t/icat) yapabilmekte. Bu konudaki deneyimlerini de HundrED ve FINAL gibi girişimlerle de pekiştiriyor. Fin fenomeni üzerine çok fazla yazılıp çizildi ve kaynak yayınlandı. Bunlar arasında yeni çıkan bir kitap dikkat çekici: “Cansen Mavituna”nın çevirdiği ve “Metropolis Yayıncılık” tarafından basılan “Pasi Sahlberg”in “Eğitimde Finlandiya Modeli”. Kitaba “Özgür Bolat” ve “Üstün Ergüder” de katkıda bulunmuşlar. Sahlberg; Fin eğitim sisteminin temel nitelik ve kaynaklarını anlatırken, dünyadaki eğitimin girişimlerini de başlıklandırıyor.

        REKLAM

        AMERİKAN MİRASI

        Sahlberg, öncelikle Amerika ve Harvard Üniversitesi’ndeki kendi akademik deneyimlerinden bahsediyor. Ve ardından Amerikan eğitim sistemindeki tıkanıklığı ve yöneticilerin kendi icraat ve teknikleri konusundaki geçersiz kanaatlerini dile getiriyor. Aşama aşama “John Dewey” ve “Howard Gardner” gibi abidevi eğitimcilerin fikir ve uygulamalarından Fin eğitim modelinin nasıl doğduğunu anlatıyor. Çocukların aceleye gelmemeleri ilk ilkelerden birisi. “Acele”, aslında öğrencilerin başarısızlıklarına izin vermek demek. Sahlberg’in öne çıkardığı ilkeler şunlar: Eğitimde hak gözetmek (“Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın”), başarıları efsaneleştirmemek, küçük verileri büyük verilerden fazla önemsemek, ödevlerin düşük bir önem düzeyinde kalması, fiziksel aktivite ve molaları çoğaltmak ve mesleki öğrenime ağırlık vermek.

        REKLAM

        ARAŞTIRMACI ÖĞRETMEN

        Eğitimci sahada olduğu için her tür gözlem ve araştırmasını ilk elden yapabilmektedir. Öğrenmeyi bir işbirliğine çevirerek ve muhtelif zekâların varlığını kabul ederek kendisinin de öğrenmesini sağlayabilir. Sahlberg, Finlandiya’da eğitimi etkileyen diğer şartları sayarken, 311 yerel yönetim biriminin, bölge koşullarına göre kendilerini düzenlemekteki özgürlüğünü vurguluyor. Hatta uygulama ve öğrencilerin öğrenmesi için kendine has yollar bulma tutumu, 2014 yılında tasarlanan “Ulusal Eğitim Müfredatı”yla esnek bir standarta kavuşmuş. Ders konularının bütünleştirilmesi ve disiplinlerarası bir hale getirilmesi, sistemdeki en büyük bileşen. Her 13 Ekim’de kutlanan, “Finlandiya Milli Başarısızlık Günü” gibi ulusal kültür ve tutumların da, eğitimde süreçleri gözden geçirmek ve yeni faaliyetlerde bulunmak açısından ufuk açıcılığına dikkat çekiyor. Kitapta bir mesleki motivasyon ve vaat olarak, “Finlandiya Eğitim Sendikası” tarafından yayınlanan “Comenius Öğretmen Yemini” de var.

        REKLAM

        VELİ VE SEYAHAT EN İYİ AR-GEDİR

        Sahlberg’e göre bir eğitimcinin baş ödevi, öncelikle kendi şehrinin ve okullarının en iyi öğrencilerden birisi olmasıdır. Eğitim mekânlarını, uygulamaları, etkileşimi ve sonraki süreçleri çok iyi gözlemlemelidir. İş dünyasındaki yeniliklerin çoğu, laboratuvarlardan değil, müşterilerden ve vatandaşlardan çıkar. Bu yüzden ebeveynlerin deneyimi, önerileri ve talepleri girişimcilere hem para hem de zaman kazandırır. Günümüzde son derece hızla gelişen sektörel şartlar, bazen araştırma faaliyetlerini geride bırakmaktadır. Eğitim alanında yararlanılabilecek fikir ve teknikler, aslında dünyanın her tarafında bizleri bekler. Bir eğitimci sık seyahat etmeli, işine yarayabilecek tüm fikirleri not alıp geliştirmeli ve uygulamalıdır.

        FİN EKOLÜNDEN ÇIKARIMLAR

        Öncelikle okulları çatışan taraftar grupları gibi rakipleştirmek yerine, onları işbirliğine teşvik etmelidir. Hatta bu durum İngilizce, Fransızca, Almanca ve Türkçe eğitim veren ve neredeyse öğrencileri ayrı dünyalarda yaşayan kurumlar arasında zorunlu hale de getirilebilir. Müfredatlar ve kurumlar merkezileştirme, standartlaştırma ya da uyumlulaştırmadan ziyade, esnetilmeli farklı alanlarda uzmanlaşmaların önü açılmalıdır. Meslek dışı personeli çoğaltmadan, yönetici ve öğretmenleri profesyonelleştirmek ve onlara ceza yerine güven vermek bir huzur ortamını sağlayacak asıl başarıdır. Öğretmenlerin ve idarecilerin sürekli uluslararası bağlantılar kurması ve iş odaklı geziler yapması yararlıdır. Finlandiya’da son 1 yıllık bir süreçte, ülkenin bağımsızlığının 100. yılını kutlamak için HundrED adı altında yeni bir eğitim girişimi başlatıldı ve öğretim kurumlarından heyecan verici fikir toplanarak pilot okullarda denendi. Bu fikirler artık tüm öğretmen ve idarecilere açık halde. Önümüzdeki yazıda HundrED eğitim seferberliğinden bahsetmek ve ilham almayı özendirmek istiyorum. Sanat ve kültürel faaliyetlerde olduğu gibi eğitimde de manifestolar ilan etmenin bazen çok yararlı sonuçları olmaktadır. “Eğitimde Finlandiya Modeli” adlı kitap kısa ve özlü biçimde Fin deneyiminin uyarıcı fikirlerini verebilmekte. Metropolis Yayıncılığa Sahlberg’in “Küresel Eğitim Değişimi Üzerine Zorlu Sorular” çalışmasını da öneririm.

        Diğer Yazılar