Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu nasıl bir "iddia" diyeceksiniz ? Lütfen sonuna kadar okuyun! Değerli dostlar, bildiğiniz gibi Danıştay geçmişte "Türkiye'de kamu alanlarının rant alanına dönüştürülüp satılmasına" engel olma yolunda "çok önemli kararlar almış" ve özellikle hâlâ yeşil kalabilen birçok alanı kurtarmıştı! Bunlardan birini net olarak hatırlayalım... Bildiğiniz gibi Danıştay 6. Dairesi Zincirlikuyu'daki Karayolları arazisinin "nazım imar planı değişikliğini" oybirliğiyle iptal etti... Peki sonra ne oldu? Danıştay Dava Daireleri Kurulu ne yaptı! Orası ayrı ve çok uzun bir tartışma, ona da gireceğim! Değerli dostlar, 6. Daire tarafından alınan ilk karar; "İstanbul'a nefes aldıran" ve belki de bugün yaşadığımız "şehirleşme felaketi sonucu" bir daha sorgulamamız gereken bir adımdı! Peki bu karar ve konu neden bu kadar önemliydi! Değerli dostlar, sonrasında "ne karar alınırsa alınsın"; bu adım bence "dur" deme adına çok önemliydi ve hatırlanması gereken detayları var... Detaylara birlikte bakalım ve soralım; bu arsa nasıl satılacak hale geldi? Aslında "neydi"? Karayolları arazisi, İstanbul'un kavşak alanı olarak planlandı ve araştırmalarıma göre geçmişte kamulaştırma yoluyla bu hale getirildi. Bildiğiniz gibi son dönemde 'bırakın kavşak alanı' olmayı, imar planı değiştirilerek satışa çıkarıldı ve az katlı yayılmış bir yerleşime dahi izin verilmezken 'gökdelenler' ile doldurulacak bir model ortaya çıktı. Daha açıkçası; arazide inşaat izni verilen yaklaşık 81 bin metrekarelik net alan üzerinde 226 bin metrekarelik inşaat yapılabilecek bir "durum" yaratıldı! Bina yüksekliği için öngörülen 1.5-2 emsale göre 28 kat ve üstü yüksekliğinde bina yapılması mümkün hale geldi... Bu arada inşaat alanının daha da artırılabileceği konuşulanlar arasında... O da ayrı bir "facia"! Bu noktada daha da detaya inelim ve çok önemli yeni sorular soralım! 1- Zamanında 'kamu menfaati' düşünülerek 'kavşak' bölgesi olarak bırakılan, sahiplerinden "kamu yararı" denerek toplanan bu alan, nasıl oldu da bir anda üzerinde dev binaların yükseleceği ve İstanbul halkı yerine sadece parası olanların 'yararlanabileceği' bir alana dönüştü? 2- Hangi hukuki gerekçeler ile 'kamu yararı' özel sektöre transfer edildi? 3- Bu alana İstanbul halkının sosyal ihtiyaçlarını karşılayacağı bir alan, bir park, bir kültür merkezi yapılamaz mıydı? 4- Bana ulaşan bilgiler doğruysa ve Karayolları arazisi için zamanında 'kavşak alanı' başlığı altında kamusal çıkarlar adına kamulaştırma yapıldıysa, kamu yararı ile ilgili gerekçe ortadan kalktığı anda arazinin 'satılması' değil, eski sahiplerine iade edilmesi gerekmez mi? 5- 6. Daire bu konuda bu kadar "net gerekçeler" ile karar alırken, "rant sahipleri" karar sonrası yaptıkları açıklamalarda "Son kararı dava daireleri genel kurulu" verecek ifadesini neye güvenerek bu kadar emin bir şekilde kullanıyorlar! Değerli dostlar, hangi iktidar döneminde yapılırsa yapılsın, 1960 sonrası "bu dönüşümlerle" dolu! Bugün doğa "Bize saldırıyorsa, bizi alıp götürüyorsa"; altında bizim eski adımlarımız var! Peki buraya "beton" dökülürse ne olur? Defalarca yazdım, yine yazarım... Doğanın bozulması haricinde daha önemli detaylar da var. Bu girişim "hepimizin olanın-hepimizden karayolu yapılacak diye toplananın" birilerine "para karşılığı transfer edilerek" eşitlik-sosyal devlet-bireyin hakları gibi kavramların hiçe sayılması! Değerli dostlar, yukarıda gerekçelerini aktardım! Karayolları arazisine bana göre "çivi" bile çakılamaz! Her çakılan çivi, her atılan bir avuç beton "hepimizin doğa ile ilişkisine ve hakları" üstüne düşen gölgelerdir! Sonuçlar... 1- Soruyorum: Karayolları arazisi bölgesinde geçmişte kamulaştırma yapıldı mı? Yapıldı ise kamu yararına yapılan bir işlem, nasıl oldu da ticari bir satışa döndü? Bu arsa, amacı dışında nasıl satılıyor? 2- Hukukun hiçe sayılarak kamu değerlerinin, bu kadar kolay, 'para giriyor aman satalım' denerek transfer edildiği bir ülkede 'hak, adalet, sosyal devlet' gibi olgulardan bahsetmek mümkün mü? 3- Park yapılsa bütün İstanbul halkının yararlanabileceği bir alandan, bu şekilde bir satış ile sadece parası olanın, üstelik şehrin görüntüsünü bozar, üstüne yük bindirir şekilde yararlanacak olması, hangi hukuki mantık içinde açıklanabilir? Son söz: Sel "bizi neden aldı" diye düşünenler, yukarıdaki örneği iyi okusunlar! İstanbul'un "nefes alanını" yok edersek, hem hukuk hem de doğa bize gerekli "dersi" er ya da geç verecektir! Danıştay birçok bölgede bugüne kadar aldığı kararlarla seli engellemiş, doğayı durdurmuş olabilir!

        Diğer Yazılar