Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR “internet sitesinin” periferisindeki “gazeteci görünümlü” personel ile Atatürk’ün kurduğu CHP’nin iki Genel Başkanı ve bazı yardımcıları arasında yaşananların “ortaya dökülüşünü” üzülerek izliyoruz. Bir anamuhalefet partisi, Türkiye’nin “en köklü tabanından” gelip, en çok oy alan “ikinci partisi” konumundayken neden “bu insanlar” ile böyle tuhaf ilişkilere girer, bir basın mensubu ve bir vatandaş olarak anlayabilmiş değilim...

        İnanın üzülerek yazıyorum ve günlerdir kendime soruyorum; nasıl olur? Bir “eski genel başkan” ile “bir yeni genel başkan” arasında “bir kız” nasıl laf taşır, nasıl onlarla konuşmalarını kayıt altına alır ve bunları neden bir “hukuk organizasyonunun tepesindeki” isimle tartışır... Bir vatandaş olarak bu “ilişkilerden” ve Atatürk’ün partisinin, Atatürk’ün kurduğu partisindeki koltuğunun “kimlere emanet” olduğunu kabullenemiyorum ve soruyorum: Bu tip “arkadaşlarla” bir şeyler yapmaya neden ihtiyaç duydunuz?..

        Kapsamlı bir açıklamanın, çok sevdiğim ve takdir ettiğim bir isim olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından yapılacağını umuyorum...

        Her şeyi anlıyorum ama ‘Balbay’ı aklileştiremiyorum’

        AYNI başlığı defalarca attım ve hep aynı soruyu sordum, Balbay’ın aday olması sonrası yine soruyorum: Bir “insan”, sadece hakkında birileri “şüphe etti” diye “özgürlüğünden alıkonabilir mi”? Dikkat edin lütfen; yapmadı, etmedi demiyorum... Yargı sürecine saygı duyuyorum! İtirazım Balbay’ın yargılanmasına değil, tutuklu kalmasına... Sevgili dostlar, Mustafa Balbay başta olmak üzere bazı isimler, “darbeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklu yargılanıyorlar! Tekrar ediyorum; neden yargılanıyorlar asla demiyorum! İddia vardır, yargılama yapılır, sonuç ortaya çıkar... Mustafa Balbay, aynı sürece, evinde, bebeği büyürken de katılabilir; dışarıda olması darbe yapacağı-yapabileceği anlamına gelmeyeceği gibi henüz “suçlama” aşamasında olan bir “süreç içinde” güçlü deliller ve şüpheler var, “neyimize lazım, içeride kalsın” gibi bir mantık asla yürütülemez!

        Sonuç: Bugüne kadar “herkes” için yukarıda okuduğunuz tepkiyi vermedim, tanımadığım isimler için de vermem mümkün değil! Balbay için aynı çağrıyı “beşinci” yapışım ve yapmaya da devam edeceğim. Evde çocuğu büyüyen bir “gazeteci”, sadece hakkında şüpheler var diye, özgürlüğü kısıtlanarak demir parmaklıklar ardında tutulamaz! Bundan toplum vicdanı yara alır, bundan kitlesel duygular zarar görür!

        Son söz: Konuyu tanıdığım bir isim olduğu için Balbay üstünden ele aldım... Tekrar ediyorum: İtirazım yargılamaya-davaya değil, davanın işleyişine ve sürecin ortaya çıkardığı “hak ihlallerine”! Davalar açılır, yargılamalar yapılır, suçsuzlar mutlaka aklanır, suçlular da cezasını bulur!

        Erdoğan’dan ‘çarpıcı iddia’!

        BAŞBAKAN dün yaptığı grup konuşmasında Türkiye’de bir ilke imza attı ve uzun süredir savunduğum “yurtdışı bağlantılı gazeteci kavramını” isimler ve olayları detaylı şekilde anlatarak ortaya koydu. İlişkiler ağı da oldukça ilginçti: İngiltere-İsrail ve Türkiye uzantıları... Çok da önemli bir vurgu yaptı; kurma kolu dışarıda olan “bu gazetecilerden bizde çok var, bunlara da büyük gazeteci” diyorlar...

        Sevgili dostlar, bu mesleğe girdiğim ilk günden bugüne, “kurma kolu” dışarıda olanlarla her zaman mücadele ettim, onlar tarafından işlerine gelmediğinde daha da önemlisi “Türkiye’nin menfaatlerini savunduğum” her dönemde mağdur edildim... Çalıştığım “kurumlar” görünürde “yerliydi” ama yönetenlerde “dışarıdan gelenleri” her zaman hissettim... Bir örnek vereyim: Türk basınında bazılarının neden “Kıbrıs’ın Türkiye’ye rağmen AB’ye ait olması gerektiği” fikrini ölesiye savunduklarını asla anlamadım... Veya Türkiye’nin her şeye rağmen neden İsrail ile hareket etmesi gerektiğine dair çıkışlarını...

        Sonuç: Türk basını hakkında Başbakan seviyesinde yapılan bu tespitleri çok önemsedim, önemsiyorum... Bu mesleğe emek veren, yıllarını, her şeyini bu yolda sarf eden meslektaşlarımdan çok özür dileyerek ve onların da “gasp edilen” haklarını savunabilmek adına konuyu daha da açmak ve önümüzdeki günlerde “basınımıza zarar vermeden” içimizdeki “İngiliz Kemal” kardeşlerimizi sorgulamak istiyorum... Konu hakkında “görüşlerinizi” ve bilgilerinizi sizler de lütfen iletin...

        Diğer Yazılar