Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hükümet kuruluşlarında hiç kuşku yok ki etkinlik ölçüsü olarak başbakanlar öne çıkarlar. Zaman içinde kabinelerin diğer üyelerinden bazıları temayüz etse bile, genel ölçekli kabul kriteri değişmez.

        Yani başbakan, başbakandır... Bunun lamı cimi yoktur.

        Hele Tayyip Bey üslubunda bir başbakan sonrasında o makamı, aynı etkinlikte doldurabilmek, gerçekten çok yüksek düzeyde siyasi dirayet, mesleki anlamda maharet gerektirir.

        Tayyip Bey hükümetlerinde bu nitelikte bir hükümet üyesine rastlanılamadı... Hatta buna, bugünkü başbakanımız bile dâhildi.

        ***

        Davutoğlu hükümetinde ise başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan, hem olaylara ilişkin bilgilendirmelerde, hem de bu gelişmelerin sonuç tahlillerinde farklı bir üslup sergileyerek dikkat çekiyor.

        Yalçın Akdoğan’ın bu niteliksel farklılık ile bakanlar kurulunda dikkat çeken bir özel konum kazandığı görülüyor.

        Kobani’de yaşanan olayları sadece insanlık dramı olarak değerlendiren yaklaşımların tamamını, tahlil zaafı sergileyen siyasi yorum olarak değerlendiriyorum.

        Eksik, hatta bir ölçüde beceriksiz buluyorum.

        Ne zaman Kobani’den söz edilse, hükümet yetkililerinin uzun uzadıya insanlık dramı üzerinde durmadan asıl konuya girip meselenin özünü tartıştıklarını göremiyorum.

        Buna eski dışişleri bakanı, şimdiki başbakanımız da dahildir.

        ***

        Akdoğan’ın açıklamalarında da bu husus satır başlarında yer alıyor. Ama bazı önemli ilave açıklamalar daha getiriyor ki konunun asıl önemli tahlil içerikleri işte bu noktalarda ortaya çıkıyor.

        Son olaylar karşısında Akdoğan’ın NTV’deki açıklamalarını izledim. Olayların mahiyet tahlillerini polisiye olay tarifinin dışına çıkaran bir siyasal yaklaşım sergiliyordu.

        Akdoğan son yaşanan olayları Öcalan’ın tahrik ettiğini ifade ediyor. Diyor ki, Kobani olaylarında Öcalan’ın rolü olduğunu düşünüyorum.”

        Sonra Öcalan’ın, olayların gidişatına bağlı olarak hangi yaklaşımı, hangi gerekçeyle sergilediğinin yorumunu yapıyor. Can alıcı nokta burası...

        Diyor ki, olayların gidişatına göre Öcalan boşa düşmemek için hemen bir pozisyon alıyor. Bu pozisyon alma girişimi; zaman zaman, olayların içeriklerine göre örnekler halinde sergilendi. Ama son olaylarda böyle olduğu kanaatinde değilim...”

        Akdoğan’ın yorumuna göre yaşanan olaylarda Öcalan’ın yarattığı tahrikin tesiri, aşikar olarak görülüyor.

        ***

        Buna ek olarak, HDP’nin, Öcalan’ın yaklaşımını araziye farklı biçimde yansıtmış olabileceğini de belirtiyor. Öcalan’ın bağlamından kopmuş bir yorum tesiriyle, HDP aktarımının bu büyük felakete sebebiyet verdiğini belirtiyor.

        Öcalan’ın beklediği kontrollü gerginliğin büyük felakete dönüşmesinin, HDP’nin olayları makul siyaset zemininde isabetle tahlil edememesinden kaynaklandığını vurguluyor.

        Diyor ki: HDP’nin algı yanlışlığı, süreci çok negatif noktaya getiren tesir yarattı ve sonunda çıkmaz sokağa girip duvara çarptılar...

        ***

        Yalçın Akdoğan’dan beklediğimiz bir tahlil daha var: Bu tahlil, Amerika’nın Türkiye’den gizli saklı davranarak iki yıldan beri Türkiye’nin arkasından iş çevirmesini nasıl yorumladığıdır.

        Bu; tahlil sağlıklı yapılmazsa bir süre sonra halkın kafasında şu algı oluşacaktır: IŞİD olayında, Amerika ne derse, Türkiye harfiyen onu uygulayacaktır.

        Diğer Yazılar