Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Görev unvanı ve siyasal konumu ne olursa olsun...

        Hangi siyasal sorumluluk ve fikri bağımlılık içinde bulunursa bulunsun...

        Genel kapsamlı ve bol denekli anketler ne sonuç verirse versin...

        Ya da aklınıza gelen gerekçeler hangi içerikleri süslerse süslesin...

        Hangi sayısallarla takviye edilirse edilsin...

        Veya bunların karşıtlarının egemen olduğu konum sonuçları dikkate alınırsa alınsın, netice değişmez...

        Türkiye’yi ve Türklüğü aşağılayan olayın gerekçesi ne olursa olsun, Türk halkı ülke aleyhine davranışı hazmetmez ve kabul etmez.

        ***

        Sadece reddiyeleri ileri sürmüyorum; bütün genel kabuller ve özel kredilendirmeler de dâhil, Türk halkı, ülkesinin haysiyeti ve Türklüğün izzet-i nefsini en üst düzeyde tutar.

        Bu üslubun sahibi kim olursa olsun, bir karar alternatifi söz konusu ise, bu yaklaşımın sahibini benimser ve ondan yana tavır alır...

        Bunun güzel bir örneğini hafta sonu katıldığım bir yemekte, çevremdeki aydınların ve iddialı siyaset erbabının yorumlarında gördüm.

        ***

        Paralel devlet adını verdikleri uygulamada, hükümet kanadı, ülkenin en hassas duygusallıklarını değerlendiriyor. Kararlarını ve uygulamalarını siyasette kullanmaya yöneliyor.

        En üstadane uygulama maharetini de Tayyip Bey elde tutuyor.

        ***

        Avrupa Birliği’nin hemen her vesileyle Türkiye’ye yüklenip, sıygaya çeken tavrından Türk halkı bıktı. Ülkemizi aşağılar gibi bir tavırları var.

        AKP’nin daha önceki AB Bakanı, genelde sakin tabiatlı tavırlarla işi geçiştirme kültürünün egemenliğindeydi.

        AKP dışında hemen her birimi ve siyasal konumu dalga geçme zemini sayarak AB’ye pek laf söyletmezdi.

        AB’nin Türkiye’yi tezyif eden (aşağılayan) lisanına cevap veren bir ciddiyeti ya da hiddeti görülmemişti.

        ***

        Bu işi önceki gün Tayyip Bey yaptı...

        Ve müsabaka kültürünün deyimi ile parsayı topladı...

        “Ey Avrupa Birliği sen kimsin (ya da kim oluyorsun) dedi.

        AB’nin hukuk devleti iddiasıyla Türkiye uygulamasını suçlama alışkanlığındaki gına getirici tekrarına, Tayyip Bey kendi lisanıyla cevap verdi.

        Ve sorusunu sordu: “Ne yani, AB hukuk devleti de, Türkiye “guguk” devleti mi?”

        Eminim Türkiye’nin hemen yer yerinde ve birçok zemininde bu “guguk devleti” sıygasından sonra Tayyip Bey iltifat toplayacaktır.

        Ama Tayyip Bey’in iltifat toplaması, ciddi bir sorun yaratıyor.

        Kamuoyundan destek alınca, istediğini söylemek ve istediğini yapmak için her fırsatı vesile saymaya başlıyor.

        ***

        Türkiye çok hassas günlerden geçiyor. Ülkenin son derece önemli ve değerli kurumları tehlike altına girme eşiğinde bekletilmeye başlanıyor.

        Örneği basın sektörü, kendi varlığının vazgeçilmezlerinin disiplininde çok ciddi sorunlar eşiğinde...

        Ama Tayyip Bey algı yaratmada ve takdiri şahsında toplama maharetinde her fırsatı kendi için nimete çeviriyor.

        AB’ye sert çekti; “sizi gidi gugukçular” dedi.

        Parsayı topladı ve siyasi itibarının doruk patikasında bir kat daha yukarı yükseldi.

        Ama bu tırmanış, ne AB sorununa çare üretiyor; ne de basın hürriyetine...

        Elli yıldır beklediğimiz kapıda, elli birinci yıla giriyoruz.

        Yarın da diyeceğiz ki, “ağlayıp da gözden mi olak...”

        Diğer Yazılar