Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doğup büyüdüğüm muhitlerde insanı kutsayan güzel saptamalar vardı. Her cümle bir atasözü kadar kutsallaşır ve saygı görürdü. Laleli Camii’nin hocası Abdullah Efendi, “terlemeyen alna kimse şefaat etmez” derdi...

        ***

        Hengâmeli bir seçim döneminden geçiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti konuşmacıları dışında bütün siyasetçilerin en çok eleştirdikleri konu işsizlikti.

        Evet!

        Siyaset tartışmalarının en yoğun başlığı işsizlikti, ama etkinlik ölçekleri kolayca kavranmıyordu. Bu tartışmaların yer aldığı zeminlerde insanı şaşırtan bir gerçek yaşandı.

        Yaşandı ama bu gerçek gözlerden kaçırıldı, kuytularda bir yerde gizlendi.

        ***

        İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı basına yaptığı açıklamada, yüz bin işin hazır beklediğini ve hiçbir şekilde işsizlerin bu işler için başvurmak gereğini bile duymadıklarını açıkladı.

        Düşünebiliyor musunuz; gül gibi yüz bin iş hazır bekliyor ve bu işler için istihdam edilecek nitelikte ve ehliyette iş isteyen bulunmuyor...

        İşte sorunun asıl düğüm noktası bu: Endüstrinin istediği nitelikte iş gücü yetiştiren bir eğitim düzenimiz yok.

        Çünkü mevcut iş ve iş gücü modelinde okula adam yazmayı marifet sayan bir siyasetçi zaafı var. Bu zaaf, hemen her vesileyle istihdam ve sanayide iş gücü değerlerinin daha hızlı biçimde kötüye gidişini hızlandırıyor.

        ***

        İŞKUR yetkilileri, bu çapraşık manzaranın gerisinde; giderilmesi zor, hatta imkansız bir eğitim ve istihdam politikasının yattığını söylüyorlar.

        Bundan 45 yıl önce, Türkiye’nin nihai ekonomik düzeyi olarak İtalya’nın ulaştığı sanayi seviyesini hedef almıştık. Aylarca basında ve siyaset zeminlerinde bu benimseme alay konusu olmuştu.

        İleri sürülen en önemli eleştiri sebeplerinin başında, yetişmiş işgücünün yokluğu geliyordu. Aradan geçen bu zaman sonrasında, sanayinin gelişme seviyesinin üstünlüğü parmak ısırtacak bir başarı simgesiydi.

        Ama maalesef hala Türk sanayi bütün üstün hedeflerine, ekonomik ve ticari maharetlerine ve yönetim becerilerine rağmen, istihdam edilebilir seviyede işgücü yokluğu bütün ağırlığıyla devam ediyor.

        ***

        Türk sanayinde, istihdamın patronu özel sektördür.

        Özelleştirmenin ulaştığı seviye sonunda istihdamın içerikleri, eleman yetiştirilmesinin önemini ortaya koydu.

        Ama bu tespit, henüz iyi kalitede istihdam kadroları yetiştirecek eğitim düzeyini sağlayamadı. Son kırk yılın bütün hükümetleri, bütün ihtilalci kudretlileri bu konuda ayıplanacak ağır bir ihmal içinde, sorumsuzluklar sergilediler.

        Ve sonuç ortada...

        ***

        Ekonomi, bünyesindeki eksikliklerin büyük bölümünü çözdü. Özelleştirme ile aşırı istihdama çare üretildi. Ama gerekli istihdamın nitelikleri ve sayısallar konusunda istenen olumlu hiçbir sonuç alınamadı.

        İşte örnek!

        Geçtiğimiz ay itibariyle İŞKUR, 174 bin eleman açığı için işçi daveti çıkarmasına rağmen, hala 100 binin üzerindeki iş talebini karşılayacak nitelikte eleman bulunamadı.

        ***

        Türkiye’nin eğitim politikasında tek iftihar bahsi İmam Hatip Okulları olarak ileri sürülüyorsa, bu acı manzarayı aklımızdan çıkarmayalım...

        Diğer Yazılar