Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mülkiye’de hitabet derslerini Nurettin Sevin ve Ulvi Erbay birlikte verirlerdi. İkisi de Mülkiye’de İngilizce öğretmeniydi.

        Nurettin Bey aynı zamanda Mülkiye öğrencilerine fonetik bilimi öğretirdi. Ses kullanmanın, kelimelere mana yükleme sanatından daha cazip etkinlik yarattığını anlatırdı.

        Bana sorarsanız, Mülkiye’nin en zor dersi, Nurettin Bey’in “hitabet” dersiydi...

        Mesela bir hüküm cümlesi vardı ki, bugün bile isabeti, ancak “mükemmelle” izah edilebilir...

        Rahmetli derdi ki, “bazen olaylar sizi öyle şaşırtır ki, bu abartılı tesir, aslında güleç yüzlü bir tesadüften ibarettir...”

        Hakikaten öyle mi?

        Galiba” sorusunu aklımda tutarak makul sayıda ve moda deyimle “ortak akıl” erbabına sordum, soruşturdum.

        ***

        Yaklaşık on beş yıldır İzmir / Urla’da yaşıyorum. Çok mutluyum.

        İki şeyi çok merak ediyordum. Birincisi, fuarın eski günlerini andıran (minik dahi olsa) bir nostaljik hatırlama gecesinin yapılıp, yapılamayacağı idi...

        İkincisi de, teleferik nostaljisi idi...

        Dün teleferik faaliyete geçirildi. Törenin keyifli değerlerini ve estetik inceliklerini izlemek fırsatım oldu...

        Eğer bu törenden doğal ve makul yollardan haberim olmasaydı, talihsizliğimin tesadüfî kahrını kimseye karşı izah edemezdim...

        On altı aydan beri İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi üyesiyim. Bir dönem Kültür Komisyonu Başkanlığı da yaptım. Bu arada saptamalarıma göre 86 adet irili ufaklı kültürel ve turistik karakterde düzenleme ve eylem gerçekleştirmeleri, yatırım ve işletme çalışmaları yaşandı...

        Bu 86 etkinliğin hiçbirisi hakkında İBB’nin kültür ve turizm yönetiminin çağrısına muhatap olmadığımız için (yani açık deyimle davet edilmediğimizden); İzmir’de kültürel, sanatsal, yaratıcı ve yönlendirici değerlendirmelerin, hangi doğrultularda, hangi içeriklerle, hangi gelişmeler olduğunu bilmiyorduk ve izleyemiyorduk.

        ***

        Birden allak bullak oldum.

        Komisyon arkadaşlarıma sordum; meğer onlar da, allak bullak olmuşlar...

        Çünkü ilk defa çok orijinal bir davetiye ile, İzmir (nostaljik) teleferiğinin açılışı için bir davet mektubu alıyorduk.

        Bu davetiye öyle sıradan “işler yolundayız / biz de peşindeyiz” türünden değildi. Aziz Bey, yürekten bir ifadeyle, bizi törene davet ediyordu.

        Aziz Bey diyordu ki, “İzmir’in nostaljik teleferiğini Avrupa Birliği standartlarında yeniledik. Daha modern, daha güvenli ve daha keyifli bir hale getirdiğimiz Balçova Teleferiği’nin ilk yolculuğunda siz değerli Meclis üyelerimizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağım.”

        (Yerim müsait olsaydı davetiyenin fotoğrafını burada kullanırdım.)

        ***

        Bu bir tesadüf mü diye baktım.

        Değerli okuyucularım garipsemeyiniz, maalesef bu üslup bir tesadüf...

        Bu tesadüf sadece Aziz Bey’in yönetim üslubu ve yöntem ahengiyle ilgili değil...

        Daha önce merhum Piriştina döneminde de ve ona takaddüm eden Özfatura döneminde de belediye başkanlık makamının, Belediye Meclisi üyelerini değerlendirme ve değerlerini yorumlama üslubu hep bu imiş...

        Şöyle bir genel değerlendirme ihtiyacı duydum ve mukayeseli kültürel eylem matrisi yapmaya çalıştım: Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra iki önemli ilçemizin kültürel ve sanatsal faaliyetleri parmak ısırtacak kadar geniş alanlı ve derin kapsamlı örneklerle dikkat çekiyor.

        Bunlar sırasıyla Konak ve Karşıyaka belediyeleri... Hemen her gün bir faaliyet ile dikkat çekiyorlar.

        ***

        Bunları İzmirli hemşerilere aktarmanın ne kadar önemli olduğunu tekrarlamak istemiyorum. Ama bunları düşünen, kotaran, örgütleyen ve sergileyen herkesi kutluyorum.

        Teleferik İzmirliler’e hayırlı olsun...

        Diğer Yazılar