Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yetmiş yıla yakın bir süredir siyaset izlerim.

        Uzunca bir süre bilfiil siyaset yaptım.

        Parlamenter sorumluluk üstlendim. Bakanlık yaptım; hükümet sözcülüğü yaptım.

        Anadan, sıradana kadar bütün muhalefet unsurlarının sessiz kaldığı, sorumluluğuna bu kadar bigane davrandığı bir başka örnek görmedim.

        ***

        Ortada bir iktidar var.

        Usulüne uygun kurulmuş, cumhurbaşkanının onayından geçmiş, Meclis’te güvenoyu almış bir iktidar var.

        İzlenir nitelikli televizyon kanallarının hemen hepsi, bu hükümetin çalışmalarını ve bakanlarını her vesile ile Türk ve dünya kamuoyuna sunuyor.

        Saatlerce hükümet eylemlerini, beyanlarını, tartışmalarını, cevap yetiştirmelerini izlemekle vakit geçiriyoruz.

        ***

        Peki, ya muhalefet ne yapıyor?

        O ne yapar? Veya ne yapması gerekir?

        Kaç adet muhalefet var? Kaçı ne iş yapar; kaçı ne iş yapmaz?

        ***

        Şu anda ana muhalefetin gündeminde bir kadın milletvekilinin, diğer bir kadın milletvekilini itham eden, fakat nedense işin aslının, esasının bir türlü tartışmaya alınmadığı bir Mustafa Kemal Atatürk keyfiyeti yaşıyoruz.

        İddiaya göre, CHP Ankara milletvekili Aylin Nazlıaka, yine CHP’li bir kadın milletvekilinin makam odasındaki Atatürk fotoğrafını indirttiğini görmüş. Gördüğünü etrafa söylemiş. Ama meslektaşının adını zikretmemiş...

        Şimdi sorun şu: CHP’de, bir kadın milletvekilinin, bir başka kadın milletvekili için böyle bir eylem şikayetinde bulunmasının, yaratacağı sonuçları düşünebiliyor musunuz?

        ***

        Memleketin bunca derdi, kasveti ve kasaveti arasında, her şeyi bir yana bırakıp, muhalefetin ve hele (hele) ana muhalefetin neyle uğraştığını görüyor musunuz?

        Türkiye’nin karmaşa içinde kıvrandığı günlerde, iki kadın milletvekilinin, bir birini itham ettiği anlamsızlık münakaşasında ülkenin aklıseliminin hangi rafa kaldırıldığını fark ediyor musunuz?

        ***

        Peki, CHP böyle bir ithama bigane kalabilir miydi?

        Hayır kalamazdı.

        Nitekim kalmadı. Kemal Bey, Aylin Nazlıaka’dan iddiasının ispatını istedi. Hukukun en temel hükmünü ileri sürdü: “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir” dedi.

        Aylin Hanım’ın ima ettiği kişi, kamuoyuna bir açıklama yaparak, bu iddianın doğru olmadığını söylüyor.

        Ama Aylin Hanım hala ispat sadedinde değil; “partimi yıpratmam” diyor...

        Bunun üzerine, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla, bir inceleme komisyonu kuruluyor. Ve yapılan inceleme sonunda Aylin Hanımın iddia ettiği eylemin ispatını sağlayacak tek bir açıklama gelmediği için komisyon, Aylin Hanım’ın kesin ihraç talebiyle partiden uzaklaştırılması kararını veriyor.

        Ve iki kadın arasındaki ihtilaflı manzaranın bir başka yansıması olarak, itham edilen milletvekili de, Aylin Hanım hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

        Ve Kemal Bey Komisyonu, Aylin Hanım’ın kesin ihracı kararını veriyor.

        Aylin Hanım’ın ihracı için, Parti Meclisi’nin kararı gerekiyor.

        CHP şimdi bu aşamayı yaşıyor. Herkesin içinde bir PM merakı var...

        ***

        Kaç haftadır, ana muhalefetin yoğunlaştığı konu bu...

        Muhalefet bütün unsurlarıyla Şili ve Peru gezileri üzerinde konuşuyor da konuşuyor...

        Haksız değiller...

        Ama haklı olduklarını makul ölçeklerde ispatlama aşamasına gelince, maalesef ikna edici bir şey sergileyemiyorlar...

        İşte ana muhalefetin durum vaziyeti bu... Sadece ana muhalefetin mi? Hayır!

        Bütün muhalefetin ortak zaafı bu işte...

        Diğer Yazılar