Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk kamu yaşamının üst düzey tartışma zeminleri “Şura”lardır.

        En ünlüsü Yüksek Askeri Şura’dır. General terfileri ve subay ihraçları ile gündemde yer alır.

        Diğer ikisi Sağlık ve Milli Eğitim şuralarıdır. İkisi de fevkalade önemli tavsiye ve karar kurumlarıdır.

        Nimet Çubukçu beğendiğim bir bakandır. Biraz asık yüzlü görünür. Ama ciddiyet tarifi biraz da asık yüzlüdür. Yönetim disiplini sergileyen tavır ve davranışları vardır. Temel konularda kısa ve kapsamlı anlatımları olan üslubu vardır.

        Eğitim Şurası sonrasındaki açıklamalarını dikkatle dinledim. Kendisiyle ilgili yargılarımı sarsmayan bir konuşması vardı.

        Bir konuyu önemli bulduğum için Nimet Hanım’ın konuşmasını gündeme getirmek istedim.

        Bu konu, 8 yıllık kesintisiz eğitimin 13 yıla çıkarılması adı altında yeniden İmam Hatip Okulları’nın işlerliğe kavuşturulmak istenmesidir. Bu yoldaki iyi niyetli olmayan önerilere sessiz kalışından söz ediyorum.

        Amaç, 12 yıl önce Erbakan’ın gündeme getirmek istediği, Şevki Yılmaz’ın ve Salih Kapusuz’un aşırı gürültülü tavırlarına rağmen engellenemeyen 8 yıllık kesintisiz eğitimin ortadan kaldırılması girişimidir.

        Cumhuriyet’in 100. yıl dönümünü hedef alan 2023 eğitim ilkeleri arasında böyle bir düzenlemeyi “Milli Eğitim Şurası”nın geleneğine ve meslek ahlakına yakıştırmakta zorlanıyorum.

        Bir an için 8 yıllık kesintisiz eğitim yasasının görüşüldüğü günleri hatırlayalım. Erbakan’ın direktifiyle “arka bahçe elden gidiyor” telaşı yaratılmıştı. O zamanki Refah Partisi, Erbakan’ın tek ve kesin direktifi altında bu düzenlemeyi engellemek için İç Tüzük oyunlarıyla Meclisi oyalama taktiğine başvurmuşlardı.

        Bu tüzük oyunlarının Meclis aritmetiği karşısında sonuç sağlaması mümkün değildi. Ama Erbakan halkın kafasında “teşevvüş” (yani zihin bulanıklığı) yaratarak siyasi prim toplamak istiyordu.

        Uygulamanın mimarı Salih Kapusuz’du. Vaveylalı oturumların yaratıcısı da Şevki Yılmaz’dı. (O görüşmelerin Meclis tutanaklarını okuyanların dudakları uçuklayabilir.)

        Görüşmelerin hafızalardan silinmeyen ismi Uluç Gürkan’dı; tam 38 saat aralıksız toplantıyı yöneterek tasarıyı kanunlaştırmıştı.

        O günkü uygar eğitim hedeflerinin bugün geriye götürülmek istenmesini Cumhuriyetin eğitim şurasına yakıştırmakta zorlandım.

        Şura’da alınan 220 karar, eğitimin değişik alanlarında yeni öngörüleri içeriyor.

        Türkiye’de siyaset önümüzdeki 13 yılı öngörecek kadar sakin tabiatlı değildir. Dolayısıyla bu kararların büyük bölümü sadece seçimler için fırsat kapısı açmaya yönelik olabilir.

        Milli Eğitim Bakanı olarak Nimet Hanımı, Cumhuriyet duyarlılığı içinde karar almaya yönlendiren meslek değeri ve siyaset emeli, bu noktada gösterecektir.

        Siyasette en önemli algılama (idrak) değeri, bir emeli, ideale dönüştüren irade ve cesarettir.

        Eminim Nimet Hanım bu iradenin cesaretini sergileyecektir.

        Diğer Yazılar