Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

MUSTAFA ŞEKEROĞLU/HABERTÜRK

YAZI DİZİSİ 1

BAŞLARKEN...

Küreselleşme, her alanı kapsayan bir kavram ki; Türkiye de kendi suçluları yetmezmiş gibi, ithal suçluların boy gösterdiği ülkeler arasında yer almaya başladı. Fuhuşla başlayan yabancı suç zinciri, hırsızlık, soygun, gasp ve cinayetlerle devam ediyor. Son yıllarda yaşanan hırsızlık ve soygun olaylarında ortaya çıkan yabancı suçlu profili, polisi bile şaşırtıyor.

Komşu ülkelerin yanı sıra binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerden, Güney Amerika ve Asya kıtalarından gelen suçluların karıştığı hırsızlık, soygun, cinayet olayları giderek artıyor. Kimi güvenliğin en üst seviyede sağlandığı yerlerde bile milyonluk soygunlar yaptıktan sonra ülkesine kaçıyor, kimi ise İstanbul’un göbeğinde cinayet işliyor. Polisten kaçmayı başaramayanlar da var elbette. HABERTÜRK, yabancı suçluları yabancı suçluları ve çeteleri mercek altına aldı

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasının ardından üniversite eğitimi almış, ancak işsiz binlerce kişi İstanbul ve Karadeniz Bölgesi’ne akın etti. Önceleri bavul ticareti yaparak geçinmeye çalışan yabancı uyrukluların bir kısmının adı, bir süre sonra fuhuş sektörüyle anılmaya başlandı. 10 yıl öncesine kadar Aksaray ve Laleli denildiğinde, akıllara fuhuş geliyordu. Rusya, Moldova ve Ukrayna’nın yanı sıra Romanya’dan gelenlerin fuhuştan kazandıkları paraları çeteler de fark etti. Bunun üzerine Türk ve Rus organize suç örgütleri fuhuş sektörüne yöneldi. “Beyaz kadın ticareti” içinde yer alan yabancı ve Türk çeteler kısa sürede çoğaldı. Çetenin yabancı ayağını oluşturan grup, kendi ülkelerinde iş bulma vaadiyle kandırdıkları kadınları İstanbul’da buradaki çete üyelerine teslim ediyordu. Getirilen kadınlar arasında öğretmen, doktor ve mühendisler bile vardı. Fuhuş yapmaya zorlandılar. Karşı çıkanlar, zorla ev ya da otel odalarına kapatıldı ve hapis hayatı yaşadılar.

İŞKENCE YAPTILAR

Büyük bir rant oluşturan fuhuşla mücadele etmek için polis operasyon üzerine operasyon düzenlemeye başladı. Tespit edilen çetelerin tüm hareketleri takip altındaydı. Antalya’da yapılan bir operasyon zorla fuhuş yaptırılan kadınların dramını net bir şekilde ortaya çıkarmıştı. Operasyonda gözaltına alınan Rus uyruklu Natali T.’nin yüzünde morluklar ve şişlikler, vücudunda yanık izleri vardı. Ülkesinde çocuk doktoru olan ve “iş bulma vaadiyle” Türkiye’ye getirilen genç kadın, fuhuş yapmayı reddettiği için işkence görmüştü. İşkence nedeniyle akıl sağlığını da yitiren genç kadın, Türkiye’de koruma altına alındı. Tedavi edilip ülkesine gönderildi. Operasyonlarla çetenin Türk üyelerinin yanı sıra yabancı üyeleri de yakalanmıştı ve uzun süre cezaevinde kaldılar. Fuhuş yapmaktan haklarında işlem yapılan ve sayıları binleri bulan kadınlar ise ülkelerine gönderildi.

GÜRCÜ ÇETELER

Polis fuhuşla mücadelesini sürdürürken “olaylar” da çeşitlenmeye başlamıştı. İstanbul’da Mayıs 2001’de bir olayı araştıran polis, önce basit bir hırsızlık olduğunu düşünmüş ancak ulaştığı her delil sonrasında biraz daha şaşkınlığa uğramıştı. Zanlılar Gürcistan uyrukluydu ama olayın şaşırtıcı olan yanı yabancı olmaları değil kullandıkları yöntemdi. Polisi bile şaşkınlığa düşüren olay şöyle yaşanmıştı: İstanbul Maltepe’de bankadan 150 bin TL çeken işadamı A.K., para dolu çantayı otomobilinin arka koltuğuna koyarak işyerine gitmek için yola çıktı. Bir süre sonra lastikten ses geldiğini fark eden işadamı, otomobili yolun kenarına çekerek kontrol etmek istedi. A.K. lastiği kontrol ederken yanına yanaşan otomobilden inen bir şahıs yardım etme bahanesiyle oyalamaya başladı. Bu sırada otomobildeki diğer kişi fark ettirmeden arka koltuktaki para dolu çantayı aldı. Parasının çalındığını fark eden işadamı hemen polisi aradı. Polis, önce sıradan bir hırsızlık olduğunu düşündü. Ancak işadamı parayı bankadan çektiğini söyleyince polis araştırmasını derinleştirdi. Bankanın kamera kayıtlarını inceleyen polis, işadamının bankadan çıktıktan sonra takip edildiğini belirledi. Daha sonra hırsızların kullandığı otomobilin plakası tespit edildi. Otomobil Gürcistan plakalıydı. 2 hafta boyunca iz süren ekipler, 1’i kadın, Gürcistan uyruklu 5 kişiyi düzenlenen operasyonla gözaltına aldı.

ÖZEL ÇİVİLİ TUZAK

Gürcü çetenin kaldığı evde yapılan aramalarda ele geçirilen delillerden biri de lastiğin patlamasını sağlayan özel yapım çivilerdi. Gürcistan’dan İstanbul’a soygun amaçlı geldiklerini itiraf eden çetenin soygun yöntemi şöyleydi: Çete üyeleri ilk iş olarak uygun bir banka şubesi belirledi. Bir kişi bankanın içerisinde yüklü miktarda para çeken müşterileri takip etti, bir diğeri de dışarıda bekledi. İçeriden gelen bilgilerle dışarıdaki kişi, aracın lastiğinin altına özel çiviler yerleştirdi. Müşteri bankadan parayı alıp aracını hareket ettirdiğinde çiviler lastiği patlattı. Patlayan lastik hemen inmediği için hırsızlar otomobili durduğu yere kadar takip etti. Müşteri lastiğin patladığını fark edip durunca, hemen yanına yanaştılar. Biri yardım bahanesiyle müşteriyi oyalarken, diğeri çantayı çaldı.

HEDEF ÜNLÜLER

Gürcü hırsızlar ve polisi karşı karşıya getiren ilginç bir olay da 2 ay önce yine İstanbul’da yaşandı. Hedefte bu kez 72 yaşındaki kuyumcu Leydi Agavni Opsar vardı. Opsar, Nişantaşı’ndaki evinde 2 gaspçının saldırısına uğradı. Gaspçılar, yaşlı kadını dövdü,; ellerini bağladı ve ağzını bantladı. Zanlılar, 1.4 milyon TL’lik mücevher ve antika eşyayı alarak kaçtı. Gaspçıların Türkçe konuşmadığı belirlendi. Kamera görüntülerinden, apartmana 2 kişinin eli boş girdiği ve 2 bavulla çıktığı anlaşıldı. Zanlıların gittiği otele baskın yapan polis, Gürcü 2 şüpheliyi sevgilileriyle birlikte gözaltına aldı. Çetenin diğer 2 üyesi de Sapanca’da yakalandı.

6 maskeli, ünlü sanatçı Tınaz’ı dövüp evini soydu

İstanbul'da 2010 yılında şarkıcı Faruk Tınaz’ın Yeniköy’deki evine gece yarısı giren maskeli 6 kişi, Tınaz’ın eşi ve Rus uyruklu hizmetçilerini bağladı. Gürültüye uyanan Tınaz’ı yakalayan hırsızlar, ünlü sanatçıyı feci şekilde dövdü. 700 bin TL tutarında para ve mücevherleri alan hırsızlar, Tınaz’ı da bağlayıp kaçtı. Kaburgaları kırılan Tınaz, “Maskeli saldırganları bir anda karşımda gördüm. Alt kattaki balkon kapısından girmişler. Silahı kafama dayayıp kasanın yerini sordular. Direnince tekme tokat dövdüler. Şifreyi söylemek zorunda kaldım” dedi. Benzer bir olay, Tarabya’da Tekfen Holding Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ahmet İpekçi ve eşinin villasında gerçekleşti. İpekçi ve eşini etkisiz hale getirip 600 bin TL değerinde mücevherleri gasp eden 5 kişi ortadan kayboldu. Zanlıların Rusça konuştuğu belirlendi. Her iki olayın failleri de şimdiye kadar bulunamadı.

KAPKAÇA BMW’YLE GELDİLER

 

İstanbul'da yaşanan 2 ayrı kapkaç olayında ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Ümraniye’de bankadan para çekerek çıkan Ahmet Ç., aracına binerken kapkaça uğradı. 14 bin TL kapkaç yapan zanlı, kayıplara karıştı. Olaydan 1 hafta sonra yine aynı bölgede bir başka bankadan para çeken Sinan D. benzer yöntemle kapkaça uğradı. Olayla ilgili soruşturma açan polis, iki olayda da zanlının kırmızı renkli BMW ile kaçtığını ortaya çıkardı. Plakası tespit edilen aracın Gürcistan’dan geldiği belirlendi. Sarp Sınır Kapısı’ndan alınan bilgilerle kimliği tespit edilen Denis Z., İstanbul’da bir otelde yakalandı. Arkadaşı David K. ise otomobille Gürcistan’a kaçmak isterken Artvin’de ele geçirildi. Denis Z.’nin Gürcistan’da boksör olduğu ortaya çıktı. 2 kapkaççının dikkat çekmemek için BMW araçları ile İstanbul’a geldikleri belirlendi.

4 çete çökertildi

Yakalanan ilk Gürcü hırsızlar son olmadı. İstanbul, Trabzon, Ankara, Antalya, Artvin ve Samsun başta olmak üzere pek çok ilde Gürcü hırsızlar yakalandı. İstanbul’da son bir yılda Gürcistan uyruklu suçlular 20’ye yakın olaya karıştı. Hırsızlık, gasp ve kuyumcu soygunlarında yer alan Gürcülere yönelik düzenlenen operasyonlarda 4 çete çökertildi. Yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı. 20’si tutuklandı.

5 ayda 1.3 milyon lira çaldılar

İstanbul'da 2014 yılının son 5 ayında Sultangazi, Avcılar, Başakşehir, Maltepe, Bahçelievler ve Tuzla’da meydana gelen kapkaç ve hırsızlık olaylarının faili Gürcü çetesi çıktı. Tapu dairesi ya da bankalardan para çeken vatandaşları otomobille takip eden çete üyeleri, 5 ayda 1 milyon 300 bin liralık soygun yaptı. Yakalanan Gürcistanlı 4 kişinin her olaydan sonra Gürcistan’a kaçtıkları ve bir süre sonra tekrar İstanbul’a geldikleri tespit edildi.

Taksiciyi bıçaklayarak öldürdü

Suç işleyen yabancılar içinde öne çıkan Gürcistanlılar, sadece soygun ve dolandırıcılık değil cinayete de karıştılar. Gürcistanlı İraklı V., İstanbul Fatih’te 25 Aralık 2014 tarihinde bir takiciyi bıçaklayarak öldürdü. Taksici Bekir Dil’I bıçaklayıp öldüren zanlı, aracın kaza yapması sonucu başını çarparak arka koltuğun önündeki boşluğa düştü. Gürcü katil, aldığı alkolün de etkisiyle sızıp kaldı. Polisin incelemesi sırasında takside bulunduğu ortaya çıkan ve “Ne yaptığımı hatırlamıyorum” diyen zanlı, tutuklandı.

108 ülkeden 2 bin 936 mahkûm

2014 rakamlarına göre Türkiye’de 108 ülke ve özerk bölgeden 2 bin 936 mahkûm bulunuyor. Türkiye’deki cezaevlerindeki yabancılar arasında 622 kişiyle Suriyeliler ilk sırada yer alıyor. Onları, 426 kişiyle İran, 208 kişiyle de Gürcistan uyruklular izliyor. Latin Amerika’daki 13 ülkeden toplam 218 kişi ise Türkiye’deki cezaevlerinde bulunuyor.

YAZI DİZİSİ 2

AJANLARDAN SERİ CİNAYETLER

Ruslar, Çeçenler, Moldovalılar, Filipinliler, Guatemalalılar, Kolombiyalılar, hatta Dominikliler... Kimi infaz, kimi soygun, kimi dolandırıcılık için Türkiye’yi mesken tutmuş. Bir de Türkiye’yi yalnızca mekân olarak kullananlar var. Mücevher fuarına gelen Çinlileri İstanbul’a kadar takip edip restoranda yemek yerken soyan Kolombiyalılar gibi...

Türkiye'de faili yabancı olan ve en çok ses getiren olaylar Çeçenlere yönelik suikastlardı. Çoğunun faili yakalanamadı. Ancak polis ve MİT’in yaptığı çalışmalar perde arkasında Rus ajanların olduğunu ortaya koydu. Son olarak 2 ay önce İstanbul Zeytinburnu’nda “Özbek Hoca” olarak bilinen Abdullah Buhari, kurucusu olduğu dernek binasına girerken sırtından vurularak öldürüldü. Olayın faili olarak bir kişi tutuklandı. Ancak cinayetin arkasında Rus ve Özbek istihbaratının olduğu belirtildi. Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov’un muhalifi olan Buhari’nin Özbekistan’da savaşacak militanlar yetiştirdiği için hedef alındığı iddia edildi. Güpegündüz gerçekleşen bu infazdan önce, benzer başka cinayetler de işlendi.

SİLAHLAR DİKKAT ÇEKİCİ

Suikastlar serisi 2008 yılında İstanbul Başakşehir’de Çeçen komutan Gazi Edilsultanov’un öldürülmesiyle başladı. Rusya ile Çeçenistan arasındaki savaşa katılan Edilsultanov, 2004 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’de yaşamaya başlamıştı. Çeçen komutanı vuran kişi tespit edilemedi ama Edilsultanov’u öldüren 2 merminin Rus gizli servisinin kullandığı “Silent Pistol” marka silahtan çıktığı tespit edildi. Bu cinayetten 3 ay sonra Aralık 2008’de Çeçen komutan İslam Canibekov, Ümraniye’de öldürüldü. Olayda kullanılan 6.35 mm çapındaki silah Türkiye’de çok rastlanan bir model değildi. Her iki cinayetin de perde arkasında Rus ajanların olduğuna ilişkin deliller bulunsa da ikinci cinayet de ilki gibi faili meçhul kaldı.

ZANLININ YÜZÜ NET DEĞİLDİ

Üçüncü cinayet ise 3 ay sonra Şubat 2009’da Zeytinburnu’nda işlendi. Hedefte bu kez Rusya’ya karşı savaşan Kafkasya Emirliği Örgütü’nün temsilcisi Ali Osaev vardı. Çeçen komutan Osaev, evine girerken 3 kurşunla öldürüldü. Kamera kayıtlarında zanlının yüzü net değildi. Olaydan bir süre sonra polis, olayın faili olarak “Zona” lakaplı Temur Makhauri’yi gözaltına aldı. Tutuklanan Gürcistanlı Makhauri, mahkemede “Ali Osaev’in öldürüldüğünü Tiftis’te öğrendim. Cenazeye katılmak için uçakla İstanbul’a geldim. Cebimde para olmadığı için geri gönderildim” dedi. Mahkemenin resmi makamlardan istediği belgeler de Makhauri’yi doğruladı. Belgelere göre olay tarihinde Türkiye’ye giriş yapmamıştı. Ancak diğer deliller ışığında şüpheli “Zona” halen cezaevinde.

3 CİNAYET BİRDEN

Sıradaki suikastın adresi yine Zeytinburnu’ydu. 16 Eylül 2011’de Çeçen asıllı Berg Khanz Musaev, Ameriev Zaurbek ve Rustem Altemirov sokak ortasında kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Cinayetlerde 6 Rus ajanın görev aldığı tespit edildi. Zanlıların kaçtığı otomobil, Rus uyruklu Alexsander Zharkov ve Nadim Ayupov tarafından kiralanmıştı. Rus ajanı oldukları saptanan 2 zanlıdan yola çıkan polis, şüphelilerin İstanbul’da 5 ayrı araç kiraladığını da belirledi. Polisin ulaştığı çarpıcı bir başka bilgi ise Alexander Zharkov’un 2008 yılında Ümraniye’de öldürülen Çeçen komutan İslam Canibekov suikastından 11 gün önce İstanbul’a gelmiş olmasıydı. Rus ajan İstanbul’da 3 gün kalmış ve ayrılmasından 8 gün sonra da Çeçen komutan öldürülmüştü. Rus ajanın bu seyahati soruşturma dosyasında yer aldı ve suikast planını hazırladığı belirtildi.

Ölüm listesini doğrulayan belge

Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın 9 Kasım 2012 tarihinde 81 ilin emniyet müdürlüklerine gönderdiği “Gizli” ibareli belgede, özel eğitimli 3-4 kişilik bir suikast timinin Türkiye’ye giriş yaptığı ve Çeçen mültecilere yönelik suikastlar düzenleyebileceği bilgisi yer aldı. Ajanlarda Çeçenistan Devlet Başkanı Ramazan Kadirov karşıtı kişilerin isim listesi bulunduğu belirtilen yazıdan 6 ay sonra, Ankara’da Çeçenistan Cumhuriyeti İçkerya Türkiye Fahri Konsolosu Medet Ünlü öldürüldü.

Siyah kâğıttan dolar dolandırıcılığı

Türkiye'de polisin ilk kez karşılaştığı olaylardan biri de Afrikalı dolandırıcıların kullandığı yöntemdi. İstanbul’da polise başvuran 31 yaşındaki işadamı İ.A., 3 kişi tarafından dolandırıldığını söyleyerek şikâyetçi oldu. A., “Güney Afrika’ya yaptığım ithalat sırasında tanıştığım kişi, kâğıt görünümündeki dolarları yurtdışına çıkarmaya çalıştığını, bu kâğıtların özel bir solüsyonla yıkandığında 100 dolarlık banknotlara dönüştüğünü söyledi. Deneme yaptılar, inandım. 30 bin dolar istediler. Paranın iki katını kâğıtları paraya çevirdikten sonra bana vereceklerdi. Parayı onlara verdim. Sonra dolandırıldığımı anladım” dedi. Polisle işbirliği yapan işadamı, şüphelileri arayarak 20 bin dolar daha vermek istediğini söyledi. Bir oteldeki randevuda parayı almaya gelen Kamerunlu Albert N., Fransa uyruklu Aik N. ile Liberya uyruklu Charli T. yakalandı.

İnternet üzerinden dolandırdılar

İstanbul'da polise başvuran Ercan Ö., “Yabancı kaynaklı bir kumar sitesine üye oldum. Birkaç gün sonra mail ve telefonla büyük ikramiye olan 600 bin sterlin kazandığım söylendi. Havale ve vergi ücretleri için 20 bin sterline yakın para istediler, verdim” diyerek dolandırıldığını söyledi. Polis olayı soruştururken Ercan Ö.’yü bir kez daha arayan dolandırıcılar, ödülün zamanaşımına uğradığını ve paranın Gana BM Fonu’na aktarıldığını ifade etti. Birkaç gün sonra ise Ganalı avukat olduğunu kaydeden bir kişi ödülü alması için 25 sterlin karşılığında yardımcı olabileceğini söyleyince Ö., bir kez daha soluğu poliste aldı. Bir otelde Ö.’nün verdiği randevuya gelen Nijerya uyruklu dolandırıcı, yakalandı.

HAVALİMANI HIRSIZLARI

İthal hırsızların görüldüğü yerlerden biri de İstanbul Atatürk Havalimanı. Son 3 ayda Atatürk Havalimanı’nda hırsızlık yapan 14 yabancı uyruklu şahıs yakalandı. İthal hırsızlar, özellikle havalımanının dış hatlar terminalinde uyuyan yabancı yolcuları hedef alıyor.

MOLDOVALI soyguncular

Yaklaşık 3 ay önce İstanbul Kağıthane’deki bir döviz bürosundan gece yarısı yan duvarı delinerek 1 milyon lira değerinde döviz, nakit para ve altın çalındı. Zanlılar bu kez Moldovalıydı. Gözaltına alınan 4’ü erkek 6 Moldovalının evlerinde, çalınan paralar ve ziynet eşyalarının yanı sıra duvar delmede kullandıkları çok sayıda alet de ele geçirildi. Çetenin İzmir’de de bir döviz bürosunu aynı yöntemle soyarak 800 bin TL aldıkları ortaya çıktı. Çete üyelerinin soygunlardan sonra eğlence yerlerine giderek kutlama yaptıkları da ortaya çıktı.

MİLYONLARCA DOLARLIK SOYGUN YAPIP KAÇTILAR

Son 10-15 yılda Türkiye’nin tanıştığı yabancı uyruklu suçluların geldikleri ülkeler de oldukça dikkat çekici. Binlerce kilometre uzaklıktan; Afrika, Asya, Güney ve Kuzey Amerika kıtasından gelenler de oldu. Polis kayıtlarına göre Dominik Cumhuriyeti, Guatemala, Kolombiya ve Venezüellalı hırsızlar da olaylara karıştı. Moldovalılar da listeye girdi. Bu ülkelerden gelen hırsızların karıştığı olayların büyük bir kısmı faili meçhul kaldı. Milyonluk soygun yapan hırsızlar, arkalarından iz bırakmış olsalar da yakalanmadan Türkiye’den çıkmayı başardı.

SOYGUN İÇİN SURVIVOR ADASINDAN GELDİLER

Tatil cenneti Dominik Cumhuriyeti’nden İstanbul’a gelen soyguncular film gibi operasyonla yakalandı. Fatih’te bir kuyumcuya ait altın taşıyan motosikletli kuryeyi takip eden şüpheliler, 500 bin TL değerinde altını çaldı. Polis, zanlıların yabancı uyruklu olduğunu ve bir kısmının karayoluyla Yunanistan’a doğru kaçmaya çalıştığını tespit etti. Takip edildiklerini anlayan ve altınların bir kısmını Meriç Nehri kenarına gömen şüpheliler, sınır kapısına yaklaştıklarında, polis tarafından düzenlenen operasyonla yakalandı. Olayla ilgili toplam 14 kişi gözaltına alındı. Zanlıların yarısı Kolombiyalı diğer yarısı ise Survivor yarışmasının çekimlerinin yapıldığı Dominik Cumhuriyeti vatandaşıydı. Altınlar da gömüldükleri yerden çıkarılarak İstanbul’a getirildi.

YÖNTEMLERİ TÜRK İŞİ AMA FAILLER YABANCI

İSTANBUL’da 6 ay önce banka ve tapu dairelerinden para çeken vatandaşların paralarının çalınması olaylarının artması üzerine polis olayları mercek altına aldı. Yerli hırsızların sık başvurduğu yöntemin yabancı suçlular tarafından da kullanıldığı ortaya çıktı. Venezüella uyruklu bir kadının kiraladığı otomobilin 5 ayrı benzer olayda kullanıldığı tespit edildi. Adresleri belirlenen 2’si Venezüellalı, 1’i Kolombiya uyruklu 3 kişi gözaltına alındı.

Mücevher fuarında kusursuz soygun

MART 2011’de İstanbul’da CNR EXPO’da 32. İstanbul Mücevher Fuarı açıldı. Güvenlik en üst seviyedeydi. Önlemlere rağmen, zümrüt ve pırlantadan oluşan 1 milyon dolarlık bir gerdanlık çalındı. Güvenlik kamerası görüntüleri hırsızın Filipinli Janice Apostol olduğunu ortaya koydu. Polis 2’si kadın toplam 7 kişiden oluşan hırsızlık çetesinin olaydan 3 gün önce Türkiye’ye giriş yaptıklarını ve fuarda dikkat çekmemek için çok şık giyindiklerini belirledi. Çete üyeleri Janice Apostol, Armanda Fajardo, Edgaro Ramos, Cesar Galves, Rosita Panalıo, Armando Adona ve Hebire Cruz’un aynı gün Dubai uçağına binecekleri de öğrenildi ancak uçak çoktan havalanmıştı. Şüphelilerin isim ve görüntüleri Dubaili yetkililere iletildi. Şüphelilerin havalimanından hiç çıkmadan Filipinler’e giden uçağa aktarma yaptıkları haberi geldi. Interpol aracılığı ile şüphelilerin yakalanması için çalışma başlatıldı ve kırmızı bülten çıkarıldı. Buna rağmen hırsızlar bulunamadı.

4 KİLO ALTIN DA GİTTİ

Bu olaydan bir yıl sonra açılan mücevher fuarında bu kez bir önceki sene yaşanan olay nedeniyle güvenlik önlemleri daha da artırıldı. Buna rağmen fuarın son gününde, bir stanttan içinde yaklaşık 4 kilogram altın ve 40 bin TL para bulunan bir çanta çalındı. Hırsızların 1’i kadın 4 kişi olduğu belirlendi. Kolombiyalı oldukları tespit edilen hırsızlar, Filipinliler gibi yakalanmadan Türkiye’den ayrılmayı başarmıştı.

ÇİNLİLERİ SOYDULAR

Geçen yıl İstanbul’daki mücevher fuarında yine benzer bir olay yaşandı. Olay bu kez fuarda gerçekleşmedi ancak katılımcı Çinli işadamları, Kolombiyalı hırsızlar tarafından soyuldu. Fuara katılan 4 Çinli, fuar bittikten sonra takıların bulunduğu valizleri yanlarına alarak Levent’teki bir restorana yemeğe gitti. Altınları otomobilde bırakan 4 Çinli yemek yerken araçtaki 1 milyon dolarlık mücevher çalındı. Kamera görüntülerinden Çinlilerin Türkiye’ye giriş yaptığı gün 3 Kolombiyalının da havalimanından giriş yaptıkları ve Çinlileri takip ettikleri belirlendi. Polis, Heber P.C., Pinzon Torneros E.H. ve Alvarez Ortız M.H.’yi Türkiye’den çıkmadan yakaladı. E.H. tutuklandı ancak çalınan mücevherler bulunamadı.

YAZI DİZİSİ 3

EVLERi DE MESKEN TUTTULAR

Ev çalışanlarının karşılaştıkları olaylar incelendiğinde ilk dikkati çeken yabancı uyrukluların oranı. Türkiye’de sayıları oldukça fazla olan yabancı uyruklu kahya, bahçıvan, hizmetçi ve çocuk bakıcıları çok sayıda cinayet ve hırsızlık olayına karıştı. Aralarında ünlü isimlerin olduğu birçok vatandaş bu kişiler tarafından ya soyuldu ya öldürüldü

İstanbul'da cinayet ihbarı üzerine Beşiktaş Mediko Sitesi’ndeki eve giden polis, Ören Bayan’ın eski sahiplerinden Jack Karako ile eşi Georgia Karako’yu öldürülmüş buldu. Karako çifti defalarca bıçaklanmıştı. Polis, çiftin oğlundan, evde yabancı uyruklu hizmetçilerin çalıştığı bilgisini aldı. Polis, geldiklerinde evde olmayan hizmetçi karı-kocanın peşine düştü. Sitenin incelenen kamera görüntülerinde, şüphelilerin sabah 07.00’de çağırdıkları taksiyle siteden ayrıldığı görüldü. Yaşlı karı-kocayı bıçaklarken kendileri de yaralanan çift Fatih’te bir hastaneye gitmişti. Hastane kayıtlarından isimleri belirlenen ve Özbekistan uyruklu F.Y. ve eşi G.Y. olduğu tespit edilen zanlılar kısa sürede yakalandı. Polis elini çabuk tutmasa aynı gün ülke dışına çıkacaklardı.

‘GEL CESEDİ ATALIM’

Bir diğer olayda ise failer bu kez Türkmen’di... Türkmenistan uyruklu Tirlis Maşadov, polise başvurarak kız arkadaşı Maya Güzel Kerimova’nın kayıp olduğunu bildirdi. Bu ihbardan birkaç gün sonra kimliğini açıklamayan Türkmenistan uyruklu bir erkek polise “Sevgilim beni aradı. ‘Arkadaşımı öldürdüm, gel cesedi atalım’ dedi, kabul etmedim, polise teslim olmasını istedim” ihbarında bulundu. İki olayın aynı olduğunu değerlendiren polis, Kerimova’nın yakın arkadaşı olduğunu belirlediği Türkmenistanlı Şahjemal A.’yı gözaltına aldı. Kerimova, gazeteci Mehmet Barlas’ın oğlu Cemil Barlas’ın, Şahjemal A. ise 70 yaşındaki bir İngiliz kadının villasında hizmetli olarak çalışıyordu. Gözaltına alınan A., önce suçlamayı reddetti, Kerimova ile çok yakın arkadaş olduklarını söyledi. Hatta birlikte çekilmiş fotoğraflarını bile gösterdi. Ama sonra her şeyi itiraf etti. Şahjemal A., cinayeti şöyle anlattı: “Uzun vadede ödemek üzere ondan 2 bin dolar almıştım. Evde yalnızdım, gelip parasını istedi. Daha sonra vereceğimi söyleyince tartışma çıktı. Bıçakla saldırdı. Mutfaktaydık. Bıçakladım. 3 katlı villanın banyosuna götürdüm. Bu sırada ev sahibi kadın gelip üst kata çıktı. Cesedi parçaladım. Üç ayrı poşete koydum. Poşetleri de iki ayrı valize yerleştirdim. Sabah taksi ile Sarıyer’e götürüp ormanlık alana attım.”

 

BAŞINI TAŞLA EZDİLER

Bir cinayet de Büyükçekmece’de 2009’da işlendi. Bir otoparkta bulunan aracın bagajından tekstilci işadamı Hasan Hüseyin Aydın’ın cesedi çıktı. Başı taşla ezilmişti. Polis, işadamının Türkmenistan uyruklu hizmetçileri B.H. ve sevgilisi M.B. tarafından öldürüldüğünü belirledi. Zanlılar, Aydın’ı evinde öldürdükten sonra cesedini otoparktaki otomobilin bagajına koymuşlardı. Villada buldukları tüm parayı da alıp kaçmışlardı. Hizmetçilerin peşine düşen polis, zanlıların, ülkelerine kaçtığını tespit etti. İki ülke emniyet teşkilatları arasındaki yazışmalar sonrası B.H. ile M.H., ülkelerinde tutuklandı.

ACIYIP EVİNE ALMIŞTI

Cinayet işleyen yabancılara geçtiğimiz günlerde, sayıları her gün artan Suriyeliler de eklendi. İstanbul’da sokakta soğukta titreyen Suriyeli genç acıyarak evine alan 63 yaşındaki ilkokul öğretmeni Aydemir Çardak, bıçaklanarak öldürüldü. Olayı araştıran polis, öğretmenle aynı evde yaşayan annesinin ifadesi doğrultusunda cinayeti eve aldığı Suriyeli gencin işlediğini belirledi. Polis kısa sürede zanlıyı Aksaray’da yakaladı. Cinayeti itiraf eden Ahmat M.A., “Yemek yedik. Benimle ters konuştu. Ne oldu anlamadım, bıçakladım” dedi. Zanlı tutuklandı.

‘Biz polisiz, hizmetçiniz sizi soydu, kaçarken yakaladık’

Polis hırsızlık zanlılarına karşı İstanbul Kapalıçarşı’da özel ekipler kurdu. Yabancı uyruklu bir kadının kuyumcu kuyumcu gezdiğini fark eden ekip kimlik kontrolü yaptı. 23 yaşındaki Özbekistanlı Nargiza T.’nin çantasından 200 bin dolarlık pırlanta yüzük, inci kolye ve broş çıktı. Bahadır İnşaat’ın sahibi Cem Bahadır’ın Sedat Kent’teki evinde yatılı hizmetçi olarak çalıştığını anlatan, çantasında o güne ait Özbekistan uçak bileti de bulunan T., ifadesinde “2 ay önce işe girdim. Yatak odasındaki kasanın anahtarının kopyasını yaptırdım. Ev sahibim Almanya’ya gidince takıları aldım, satmak için Kapalıçarşı’ya gittim” dedi. Sorgudan sonra Sarıyer’deki eve gidildi, kimse yoktu. Bahadır’a cep telefonundan ulaşan polis, “Biz polisiz. Hizmetçiniz sizi soydu. Kaçmaya çalışırken yakaladık” dedi. Bahadır, inanamadı, eve kayınvalidesini gönderdi ve olay ortaya çıktı. Nargiza T. tutuklandı.

Daha 1.5 aylıkken ev sahibini soydu

Gürcistan'da öğretmen olan Giuli M., İstanbul Kartal Dragos’ta oturan Nilgün M.’ye (60) ait villada hizmetçi olarak çalışmaya başladı. Nilgün M., 1.5 ay sonra polise başvurarak 200 bin TL değerinde altın ve takılarının çalındığını söyledi. Hırsızlık Bürosu tarafından sorgulanan Giuli M., önce inkâr etse de daha sonra suçunu itiraf etti. Zanlı, “Ziynet eşyalarının saklandığı gizli bölmeyi öğrendim. Ev sahibimin evde olmadığı bir sırada ziynet eşyalarını çorap ve keselerin içine koyarak bahçedeki kulübeye sakladım. İlk izin günümde de altınlarla kaçacaktım” dedi. Yapılan aramada, ziynet eşyaları ile 2 bin 100 TL para bulundu.

150 bin TL’lik ziyneti 8 bine sattılar

Koşu atları sahibi işadamı Edip Çizmeci, evindeki kasasından 150 bin TL değerinde ziynet eşyası çalındığını belirterek polise başvurdu. İşadamının evinde hizmetçi olarak çalışan Moldova uyruklu Elena E. de kayıplara karışmıştı. Bir numaralı şüpheli olan hizmetçinin yakalanması için harekete geçen polis, sitenin güvenlik kamerası görüntülerinden hizmetçinin elinde çantayla çıktığını ve köşede bekleyen yeşil renkli bir otomobile bindiğini belirledi. Otomobil kiralıktı ve Türkmenistan uyruklu Devlet G. kiralamıştı. Polis G. ile sevgilisi Elena’yı Rusya’ya gidecek olan uçak kalkmadan yakaladı. İki sevgili, çaldıkları ziynet eşyalarını 8 bin TL’ye sattıklarını söyledi. Kuyumcular tespit edildi ve altınlara el konuldu. İki sevgili tutuklandı.

İlk sırada İranlılar var

İstanbul'daki tırnakçılık olaylarında dikkat çeken, birçok failin İranlı olması. Bozdurma ve alışveriş sonrası para üstünü sayarken el çabukluğuyla bir kısmını çalan İran uyrukluların, polisteki bir başka suç kaydı da sahte polislik. Dolandırıldığını belirterek polise başvuran Faslı Ahmet Y., “Bana Interpol polisi olduklarını söylediler. Üzerimi aradılar. Cebimdeki paraları incelemeye başladılar. Daha sonra paraların sahte olduğunu söyleyerek aldılar ve gittiler” dedi. Soruşturma, aynı kişilerin Beyazıt’ta da Kosova ve Libya uyruklu 2 turistin dolandırılması olayını gerçekleştirdiklerini ortaya koydu. Gözaltına alınan ve üzerlerinden sahte kimlik çıkan şüphelilerin İranlı olduğu anlaşıldı.

Ünlü oyuncuyu hizmetçisi soydu

Türk sinemasının ünlü isimlerinden Ekrem Bora da yabancı hizmetçisi tarafından soyulanlar arasındaydı. Bora, polise 2 gün önce ortadan kaybolan Moldova uyruklu hizmetçisi Stratieva P.’nin, kendisi için manevi değeri yüksek olan bazı ziynet eşyalarını çaldığını ihbar etti. Polis, hizmetçinin yurtdışına kaçmaması için havalimanı yetkililerini uyardı. Hizmetçi kadının takıları Kapalıçarşı’da satabileceği düşünülerek bir ekip de buraya yönlendirildi. Polisin tahmini boş çıkmadı ve hizmetçi kadın Kapalıçarşı’da takıları satmaya çalışırken yakalandı. Hizmetçi, memleketine dönmek istediğini ancak yeterli parası olmadığı için hırsızlık yaptığını söyledi.

BAKMADAN GEÇME