Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Martin Linnes hakkında az bilinen gerçekler

Giriş: 16.01.2016 - 00:57 | Güncelleme:

Galatasaray'ın Norveçli oyuncu Linnes, bugün ilk kez bir Süper Lig maçında forma giyecek

ALPER ÖCAL - HABERTURK.COM

aocal@haberturk.com

Gökhan Gönül dokuz sezon önce transfer olduğu Fenerbahçe'de 243 lig maçına çıktı. Galatasaray aynı süre zarfında sağ bek pozisyonuna Serkan Kurtuluş, Emmanuel Eboue, Salih Dursun, Veysel Sarı ve Tarık Çamdal transferlerini yaptı. Bonservis toplamları 12.7 milyon € tutan 5 futbolcu parçalı formayı ligde 131 kez terletirken, beğenilmediği için üzerine sürekli gül koklanan Sabri tam 198 kez görev yaptı.

Cimbom'un yılan hikâyesine dönen sağ bek macerasının son halkası ise Norveçli milli oyuncu Martin Linnes. Molde forması giyerken Fenerbahçe karşısında sergilediği performansı dışında futbolcu hakkında bilinenler sınırlı. Ülkesinde ligin en iyi savunma oyuncusu seçildiğini biliyoruz. Keza savunmadaki kalitesini ve ortalardaki isabeti de istatistiki olarak tescilli. Galatasaray'ın tam da aradığı nitelikler.

Galatasaray'ın alternatif denebilecek takımıyla ilk kez görücüye çıktığı Akhisar Belediyespor ile oynanan Ziraat Türkiye Kupası maçında 2 aydır lig maçı oynamamasına ve asıl pozisyonunun dışındaki sağ bekte görev almasına rağmen bu özelliklerini gösterdi. Hakkındaki ilk izlenimler oldukça olumluydu. Kastamonu ve Gaziantepspor maçında da bu izlenimleri pekiştirdi. Martin Linnes'in sunduğu kalite bir tarafa bilhassa fizik olarak hiç sorun yaşamamış olması dikkat çekiciydi. Sürpriz olmadığını belirtmek lazım.

Madalyonun diğer yüzündeyse Galatasaray'ın 9 sezondur 6 oyuncu denediği sağ bek problemini Türkiye altyapıları, Almanya'daki gurbetçi kaynakları ve Brezilya, İspanya, Fransa gibi yetiştirici ülkeler dururken Norveç'e giderek çözmesi ilginç. 5 milyon nüfuslu bu küçük İskandinav ülkesinin futbolcu yetiştirme düzeni ve Linnes'in özgün hikâyesi de. Filmi başa saralım.

Önce Saha

Norveç futbolu 1994-2000 yılları arasında altın çağını yaşamıştı. Erkek milli takımı üç büyük turnuvaya katılma başarısı gösterirken, kadınlar Dünya, Avrupa ve Olimpiyat şampiyonlukları tatmış ve Rosenborg altı sezon üst üste Şampiyonlar Ligi'ne katılarak Avrupa'da saygı duyulan kulüplerden biri hâline gelmişti. Sonrasında keskin bir düşüş yaşandı. Vasat yabancıların ülkeye girişinin artması ve oyunda gittikçe artan rekabete Norveç'in sert kış şartlarından ötürü kısa süren sezonla ayak uydurulamaması düşüşün temel nedenlerindendi.

İzlanda örneğinde olduğu gibi Norveçliler vaziyeti tersine çevirmek için ilk iş olarak sentetik ve kapalı sahaların sayısını arttırdı. Kar ve kışın içinden dolandı. 1977 yılında ilki yapılan suni çim zeminli sahaların inşasına 2000 yılından itibaren hız verildi. Çocukların talebi ve ailelerin desteğiyle başlatılan "Ja til kunstgress" yani "suni çime evet" eylemlerinin hızı arttırdığını ayırca belirtmek gerek.

2000 yılından bu yana ülkede her sene ortalama 100 civarı suni çim zeminli nizami saha, neredeyse 200 mini saha yapılıyor. Her birinin maliyeti alttan ısıtmasıyla birlikte 170.000 ila 350.000 € arasında değişiyor. 2000-13 yılları arasında yapılan saha sayısı 3500 üzeri. Ulusal bir politika haline getirilen saha yapımıyla gençlerin açık saha sporlarını yapmasının önündeki yer sorunu çözülünce sonraki adım olan yetiştirme aşamasına geçildi.

İki ayaklı planın biri eğitim sezonu dışında işleyen ve Norveç Futbol Federasyonu ile bir gıda firması olan TINE sponsorluğunda ülke çapına yayılan özel futbol okulları. Diğeri de eğitim sistemiyle iç içe geçen okul - kulüp - federasyon sırasını takip eden yetiştiricilik düzeni. Her iki tarafta da olağanüstü başarı elde edildi.

Sosyal sorumluluk ile iç içe futbol

Tine işbirliğiyle geliştirilen sosyal sorumluluk projesinde 6-12 yaş grubundaki 70 bin çocuk her sene ülkenin tüm bölgelerinde açılan toplam 450 futbol okulunda 3 ila 5 gün eğitim görüyor. 10 bin antrenör hizmet veriyor. Antrenörler, internet üzerinden aldıkları eğitimin ardından federasyonun yerel temsilciliklerinde sınava tabi tutuluyorlar. Başarılı olanlara sertifika verilerek göreve başlıyorlar. Çocuklar burada geçirdikleri süre zarfında sadece futbol konusunda değil genel egzersiz yöntemleri ve doğru beslenme hakkında da bilgilendiriliyor. Yetiştiricilikten ziyade spor sevgisi ve bilinç aşılamaya yönelik bu programın sonraki adımı okullar, kulüp ve federasyon üçgeni arasındaki işbirliği.

Okul entegrasyonu denince akla ilk gelen örnek Birleşik Devletler organizasyonu fakat Norveç farklı bir yöntem izliyor. Örneğin okul ligleri yok fakat kulüpler kendi imkânlarını herhangi bir şart aranmaksızın, çok cüzi miktarlara öğrencilere açıyor. Karma futbol çok yaygın ve Norveç'te özellikle kadın futbolunun gelişmesinin başlıca nedeni de bu açık kapı politikasıydı.

2012 verilerine göre sadece 6-12 yaş grubunda 50.000 üzeri kadın futbolcu ve 7745 kadın futbol kulübü var. 28 bini bulan toplam kulüpler içindeki payları da % 27 gibi hiç azımsanmayacak bir oran. Buna rağmen durmak bilmiyorlar. UEFA'dan gelen yardım fonunu Hordaland bölgesindeki 12-17 yaş aralığındaki kadın kalecilerin keşfedilip yetiştirilmesi için kullanacakları bir programa geçen sene start verdiler.

Erkekler özelinde de aynı kararlılık mevcut. Sahaların artmasıyla birlikte çocuk oyuncuların sayısında olağanüstü bir sıçrama söz konusu. Kulüpler açık kapı politikası sayesinde oyuncu bulmak için bölge bölge dolaşıp futbol okulu vb. örgütlenmelere gitmek zorunda kalmıyor ve okullar aracılığıyla ayaklarına gelerek altyapılarında futbol eğitimi alıyor. 3 aşamadan oluşan temel bir plan var. Beceri odaklılık, beceri kullanımı ve sonuç.

"Çocuklardan neredeyse hiçbiri sonunda üst düzey futbolcu olamasa da istisnasız hepsi rekabet etme fırsatı buluyor. Birey ve futbolcu olarak gelişiyorlar. İniş ve çıkışları birlikte deneyimleyip sağlam bir sosyal çevreye kavuşuyorlar." Tom Høgli - Milli Futbolcu

Okul, kulüp ve federasyon işbirliği

İskandinavya yarımadasının en az nüfusa sahip olan ülkesi Norveç'te futbolun temas, fizik güç ve savunmaya dayalı eski yapısı böylelikle kırıldı ve tüm sene boyunca çalışabilecekleri sahalar sayesinde top kontrolü, pas becerisi ortalaması eşik atlayarak ofansif anlamda da üstün özelliklere sahip futbolcular yetiştirmeye başladılar.

Martin Linnes de bu akımın temsilcilerinden. Eğitim aşamasında tüm gençler ebeveyn ve antrenörleriyle birlikte karar verme sürecindeki yönetime katılarak gelişimlerinde etkin rol oynuyorlar. Kimi haftada 1-2, kimi 3-5 ve kimi de 10-12 seanstan oluşan antrenman sisteminden geçiyor. 

Hangi yapıya dahil olacakları üç adımlı bir piramit metodu dahilinde belirleniyor. Yerel, bölgesel ve ulusal şeklinde yükselen piramitte, bir yandan kulüplerin altyapılarında oynarlarken bir yandan da benzer yetenekteki gençlerden oluşan gruba dahil edilerek profesyonel hocalar eşliğinde özel çalışıyorlar. Gelişim gösterenler bir üst gruba alınıyor. 

Nasıl çalıştırılacakları federasyon yönergelerinde tek tek belirlenmiş. Örneğin 13 yaşına kadar kesinlikle 11-11 oynamıyorlar. 7-7 metodu hâkim. 19 yaşına kadar da himâye altındalar. Profesyonelleşme yaşı bu yüzden biraz geç olabiliyor. Okullar ise bu esnada spor bilimleri üzerine teorik dersler vererek gençlerin bilgi birikimini ve profesyonellik anlayışını uluslararası standartlarda dahi zor bulunur bir düzeye çıkarıyor.

Çıkamayanlar için Tom Høgli'nin söyledikleri çok önemli. Türkiye'deki ezbere konuşan futbolcu profiliyle bu kültüreden yetişen Avrupalı arasındaki farkı deneyimlemek hiç de zor değil.

Martin Linnes kimdir ?

Martin Linnes, milli takımdan takım arkadaşı Tom Høgli ile aynı tornadan geçerek binlerce genç arasından sivrilen ve sonunda en üst kategoriye çıkma fırsatını bulan azınlık içerisinde. 24 yaşındaki sağ bek, profesyonel kariyerine nüfusu 20 bin civarı olan Kongsvinder isimli bir kentte başladı. Futbol geleneğiyle sivrilen bir yer değil. Stig Inge Bjørnebye dışında şehrin futbol takımından geçmiş üst düzey oyuncu da yok.

8 yıl başarıyla Liverpool forması giyen Bjørnebye de ne tesadüftür ki, Linnes gibi bir kanat bekiydi. Norveç futbolunun hem milli takım hem de Rosenborg ile kulüpler seviyesinde şahikasına ulaştığı 90'larda ülkenin en tanınan yüzlerinden biriydi. Bjørnebye uluslararası arenaya Rosenborg'u basamak olarak kullanıp atlarken, Linnes'in yolu şimdilerde Rosenborg'un yerini alan Molde üzerinden Türkiye'ye ulaştı.

Bosman kuralından faydalanarak Kongsvinder'den Molde'ye gelen sağ bekin ismi Galatasaray'a gelmeden önce iki sezondur da Beşiktaş, Nürnberg ve Stuttgart başta çeşitli Avrupa kulüpleriyle anılıyordu.

Solak babanın solak oğlu

Avrupa yolunda Linnes'in en büyük şansı sistem ve o sistemin hizmetkârlarından biri olan babası Bjørn Linnes. Kısaca KIL olarak bilinen Kongsvinder IL futbol takımında bir dönem futbol oynayan ardından da Sander takımında antrenörlük yapan Bjørn Linnes, 18 yaşına dek oğluna sırf babalık değil antrenörlük de yapmış. Martin Linnes'in küçüklerden yıldız kategorisine kadar tüm futbolculuk altyapısı bir nevi babasının eseri. Kısa bir ayrılıktan sonra Sander as takımında da birlikte çalışmışlar. Sadece babası değil, aynı zamanda ikiz kız kardeşi de üniversite dönemine kadar lisanslı futbol oynamış bir sporcu. 

Oyun bilgisi ve antrenmanlardaki çalışkanlığıyla harmanladığı iyi tekniği onu bugünlere getirdi. Øvrebyen Lisesi'nde geçirdiği iki yılın da çok faydasını gördü. Bjørn Linnes
 Øvrebyen Lisesi(ØVS) hakkında ayrı bir parantez açmak lazım. Bölgenin en iyi spor bilimleri programlarından birine sahip olan okulda eğitim gören Martin Linnes, burada antrenman bilimi teorileri ve profesyonel yaşamanın gereklerine dair çok şey öğreniyor.

14 Ocak'ta eski okulunu ziyaret ederek çocuklarla sohbet ettiği panelde okuldaki idman ve fitness tarzının onu pek çok sakatlıktan koruduğunu belirtmişti. 16-18 yaş arasındaki gelişim sürecinde kesinlikle biseps vb. özel kas gruplarına yönelik antrenman yapılmaması ve irileşmemesi tembihlenip tüm üst vücudunu çalıştırarak güç ve dayanıklılık kazanması gerektiği öğretilmiş. Yine de hedefe giden yolda her zaman dikensiz gül bahçelerinden geçmediği dönemler de var.

Nordlie kâbusu

Sistem ne kadar kurulu bir saat gibi tıkır tıkır işlese de çemberin dışında kalanlar oluyor. 18 yaşında Øvrebyen Lisesi'nde üçüncü yılını geçiren ve Sander formasını terleten Martin Linnes, 3. ligde 18 kez fileleri havalandırıp gol kralı olarak Kongsvinder ile 2+1 yıllık sözleşmeye imza atarak profesyonelliğe adım attı. 

Sezon başında HamKam takımından kontrat teklifi almasına rağmen 3. lig yerine kendini daha yüksek bir seviyede test etmek istemesi, tercihinin altında yatan nedendi. İleride Bundesliga kulüplerine de yetenek avcılığı yapacak dönemin sportif direktörü Martin Kristiansen o dönem forvet oynayan Linnes'i takıma kazandıran kişiydi.

6 Kasım 2009 tarihinde, kulübün resmi sitesinden transferi "topla son derece çabuk hareket etmekte uzmanlaşmış çok yönlü bir hücum oyuncusu. Martin bölgenin yerlisi olduğu için onunla çalışmak büyük bir avantaj ve keyif olacak fakat onu müthiş yeteneği ve muazzam potansiyelinden dolayı transfer ettik." diyerek duyurulsa da işler ilk başta istediği gibi gitmedi.

Tom Nordlie gençlere şans vermiyordu. Tek düşündüğü sonuçlardı, yetenek değil. Gitmesi benim için iyi oldu. Martin Linnes
İyi başlayan rüya daha sonra pişmanlıkla mücadele arasında gidip gelen bir kâbusa dönüştü. Martin Linnes, sezon ortasında takımı kümede tutması için göreve getirilen Nordlie'nin fizik odaklı tarzında çelimsiz bulunarak formaya hasret kaldı. Talihinin yeniden dönmesi için başarılı olan Nordlie'nin yeni sezonda kulüpten ayrılıp Frederikstad'ın başına geçmesini beklemek zorundaydı. Genç yetenek bu gelişmeye karşı kayıtsız kalamadı ve açık konuştu. Sonunda da haklı çıktı.

Eide dönemi ve yükseliş

1981 doğumlu Øyvind Eide yeni teknik direktör olarak Kongsvinder'de sazı eline alması Linnes için "yürü ya kulum" döneminin başladığı kırılma noktası. Profesyonel futbolculuk kariyeri olmayan fakat spor akademisinden futbolcu gelişimi üzerine uzmanlaştıktan sonra antrenörlük yapmaya başlayan Eide, ülkedeki standardize olmuş akademi dişlinin en işlevsel çarklarından biri ve Linnes için de kusursuz bir eşleşme.

Kongsvinder takımında dönem dönem süren birinci hocalık deneyiminde Linnes'in yaşıtları arasında çelimsiz gibi görünse de tekniği ve oyun zekâsıyla handikapını avantaja çevirdiğinin farkına varan ilk isim Eide oldu. Uzun süre kulüpte yardımcı antrenörlük yapan Eide, altyapılarda forvet ve ofansif kanat oynadıktan sonra bir üst seviyede kanat bekine evrilen Linnes'in çok yönlülüğünü beraber çalıştığı birinci teknik adamlar döneminde de göz önünde bulundurdu ve ülke genelinde saygı görmesinin kapısını araladı.

Santos U-21 takımında Robinho, Diego gibi isimlerle altyapılar konusunda uzmanlaşmış Trond Amundsen gibi kulüpte görev yapan diğer çalıştırıcıların da katkısıyla Linnes fiziki açığını kapatarak artık daha yukarıya göz kırpamaya başladı.

Ülkenin en üst ligi olan Tippeligaen'e yükselen kırmızı beyazlı takımla ilk sezonunda 15 maça çıkarak yerini sağlamlaştırdı. Onun bu gelişimine eski hocası Tom Nordlie de kayıtsız kalmayarak takdir etmesine rağmen Linnes'in cevabı açıktı: "Söylediği kadar iyiysem beni de Frederikstad'a götürseydi. Onun tarafından övülmek tuhaf, o bir yetenek geliştirici değil."

İronik olan ise ikilinin bir sezon aradan yeniden yollarının kesişmesiydi. Alt lige düşen Kongsvinder yeniden, sezonun bitimine kısa bir süre Tom Nordlie anlaştı ama hızını çoktan alan Linnes kulübeyi ısıtmadı. 27 maç oynadığı ligi 2 gol 4 asistle kapattı. Sonrasında Nordlie ile bu kez yolları kendisi ayırdı. Pekçok talibi arasından Molde'yi seçti. Ole Gunnar Solskjaer isminin bu seçimindeki etkisi büyük.

"Solskjaer bana inanıyor. Onunla birlikte gelişim gösterip as takımda oynayabileceğime ikna oldum. Sonraki adım Norveç milli formasını giymek ve Avrupa'da oynamak." Martin Linnes

Daha hızlı, daha yükseğe, daha güçlü

Yirmibir yaşında koyduğu hedeflerin hepsine henüz 24 yaşına gelmişken ulaşmasının derinlerinde, okul döneminden itibaren aşılanan yönetime katılma alışkanlığının etkileri görülüyor. Üstelik kendi tabiriyle "geç açılan" bir karaktere sahip olduğu halde. Aile ve okuldan aldığı düzgün beslenme, uykunun önemi konusundaki titiz eğitim; parti ve içki düşkünü bir arkadaş çevresinden uzak olması da Linnes'in yolunu açan tamamlayıcı unsurlar. Okul öncesi ve sonrasında, hafta sonları futbol oynarken tüm sömestrı da devamsızlık yapmadan bitirebilecek düzeyde disiplinli bir yaşantısı var.

Piramidin en altından en tepeye ulaşırken hiç bırakmadığı profesyonellik ve güvendiği saf yeteneğinin yanı sıra hedeflerini sürekli taze tutması ve bu doğrultuda özeleştiri mekanizması geliştirebiliyor olması Linnes'in potansiyelini canlı tutanlar arasında. 2015 yazında ismi sürekli çeşitli Avrupa kulüplerinin alınacaklar listesinde geçerken dahi bu prensibinden taviz vermiyor. Transferi gerçekleşmeyip sezon kapandıktan sonra ülkenin saygın gazetelerinden Aftenposten ile yaptığı söyleşi en büyük delil.


Norveç'in en çok satan ikinci gazetesi olan VG ile yaptığı bu röportajdan 6 ay sonra Linnes dediğini yaparak Galatasaray'a geldi. Beşiktaş ile geçen sezon başında görüşmeler yapıldığında da isteğini gizlememişti. İstanbul'u "heyecan verici" bir şehir olarak nitelemiş ve Beşiktaş'ın da arkasına aldığı güçlü taraftar desteğiyle "sıradışı" bir kulüp olduğunu söylemişti.

Belki erken olacak ama zamanı geldiğinde de Galatasaray'dan ayrılmaktan da çekinmeyecek bir profesyonelliğe sahip, çünkü rüyasında Premier Lig var. Galatasaray'dan aldığı gibi bir başka "reddedilemeyecek" teklif alırsa bundan hem sarı kırmızılıların hem de Linnes'in kazanması işten bile değil.

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN?