Armaya adanmış hayat; 'Setrak Yelegen'

Kendi elleriyle işlediği 4 yıldızlı montu ile tanıdı herkes Setrak Yelegen'i. Sosyal medyada hızla yayılan fotoğrafı ile Galatasaray- Lazio maçı öncesi gerçekleştirilen koreografiye bile konu olan Setrak amcanın Galatasaraylılık hikayesi uzun bir geçmişe dayanıyor. Kilisedeki işinden olduktan sonra Galatasaraylıların desteğiyle Beyoğlu GS Store'de çalışmaya başlayan Setrak Yelegen, futbolla 7 yaşında tanıştığını söylüyor. 1948 Kayseri doğumlu olan Yelegen Kayseri'nin ara sokaklarında başlayan futbol aşkının başlangıcını şöyle özetliyor; '7 yaşında Erciyes İlkokulu’na başladım. Yaşadığımız Sümer Semti’nde oynanan amatör maçları  içeri girmeden, tel örgünün arkasından takip ederdim. Futbola o günlerde aşık oldum ama benim oynamak için maddi imkansızlıklardan dolayı topum yoktu. Ben de mahallemizde teneke yağ kutusundan top yapar oynardım. Futbolcu olmayı çok istedim fakat babam buna çok karşı çıkardı. Diğer yandan mahalledeki Türk arkadaşlarımız ise topun günah olduğunu söylerlerdi. Onlara da dedeleri bu şekilde söylerlermiş'.

Setrak Yelegen ve ailesi 1966 yılında İstanbul'a yerleşirken 78 yılında konfeksiyon işi yapmak için Fransa'ya yerleştiğini belirtiyor Setrak amca. Ortanca çocuğu olan Oliver Fransa'da doğarken, Yelegen ailesi en küçük çocuklarını Türkiye'de dünyaya getirmek için doğumdan 2 ay önce İstanbul'a geri dönüyor. Şu an 3 çocuğu ve eşiyle birlikte Koca Mustafapaşa'da yaşayan Setrak amca Galatasaray sevdasının hikayesini ise 'Çocukluk yıllarımda Kayseri'de Erciyes İlkokulu’nda okuduğum için Erciyesspor’u tutuyordum. O zamanlar Kayserispor kurulmamıştı, Erciyesspor’un renkleri ise sarı kırmızıydı. İstanbul’a taşınacağımız vakit ben Galatasaray’ı da, renklerini de bilmiyordum. Ben de büyüklerimize İstanbul’da hangi takımın renkleri sarı kırmızı diye sordum. Büyüklerimiz de Galatasaray olduğunu söyledi. Ben de 7 yaşından itibaren Galatasaraylı oldum. O günden itibaren de hep Allaha dua ettim, teşekkür ettim Galatasaraylı olduğum için. Gittiğim ilk maç ise PTT’yi 1-0 yendiğimiz maçtı. O maçı hiç unutamam' diye anlattı.

Sosyal medyada büyük ses getiren, kendi elleriyle işlediği 4 yıldızlı montun oluşma hikayesinin kaynağı ise Fenerbahçelilere dayanıyor. 'Mahallemizdeki Fenerbahçeli arkadaşlarım 6-0’lık maç yüzünden hala ve hiç bıkmadan benimle alay ediyorlardı' diyen Setrak amca sözlerine şöyle devam etti; Ben ise ne 7-0’lık maçı, ne 5-1’lik maçı, ne de Aydınspor’un Fenerbahçe’ye 6 gol attığı maçı bir kere bile yüzlerine vurmadım. Geçtiğimiz sezon da 4. yıldızı almamız için Allah’a çok dua ettim. Şükürler olsun ki 4. yıldızı alınca da benimle dalga geçen Fenerbahçelilere en güzel cevabı kazandığımız 4 yıldızı montuma işleyerek vermek istedim. Ben nasıl ülkeme kazasız, terörsüz, bolluk içinde, kimseye muhtaç olmadan geçireceğimiz bir yıl için Allah’a dua ediyorsam, Galatasaray için de şampiyonlukların, kupaların, başarıların olduğu bir yıl için dua ediyorum. Şükürler olsun ki Allahım beni her zaman gördü ve duydu.

Sosyal medyadaki bu patlamanın ardından Galatasaray'ın özel davetlisi olarak Türk Telekom Arena'da ki Lazio maçına Galatasaray tarafından özel davetli olarak çağrılan Setrak Yelegen'e  koreografiyi ilk gördüğü anı sorunca gözleri yaşararak; 'Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Gerçekten beni inanılmaz mutlu ettiler, onore ettiler. Başta ultrAslan olmak üzere emeği geçen bütün Galatasaraylılara çok büyük teşekkür ediyorum. 7’den 77’ye hepsinin tek tek ellerinden öpüyorum' diye konuştu. ‘Peki o koreografinin videosunu tekrar açıp izliyor musun?’ diye sorduğumuzda ise Setrak amca ‘Bir kere bile izleyemedim maalesef’ cevabını alınca şaşkınlığımı gizleyemedim.

Ali Sami Yen Stadı ile Türk Telekom Arena'yı karşılaştırmasını istediğimde ise Setrak amca biraz bocalıyor. İki stadı da çok sevdiğini söyleyen Yelegen, Ali Sami Yen’in yeri bende başka. Adından dolayı bile Ali Sami Yen diyebilirim. Ben eşimle nişanlı olduğum yıllarda bile eşimi görmeye gitmek yerine geceden bilet kuyruğuna girer, ertesi gün maç saatine kadar stadyum önünde beklerdim. Şimdi ise maçları bazen televizyondan takip edebiliyorum. Maddi durumlardan ötürü maçlara gidemiyorum. Televizyondan izleyebildiğim zamanlarda ise gol yediğimiz zaman acıdan televizyona bakamıyorum. Çoğu maçı izlemeyi bu yüzden tamamlayamıyorum. Geçtiğimiz sene deplasmanda oynadığımız bir maçı çalıştığım kilisenin orada bir kafede izliyordum. İlk yarıyı 2-0 mağlup bitirince dayanamadım ve maçın ikinci yarısını izleyemedim. Eve gittiğimde ise 3-2’lik sonucu görünce dünyalar benim oldu' dedi.



Sadece Galatasaraylıların değil bütün futbol severleri üzen işten çıkarılma hikayesinde ise biraz kızgın, biraz da umursamaz bir ifade beliriyor Setrak amcanun yüzünde. Kilisede yaptığı işlerden herkesin her zaman çok memnun olduğunun altını çizen Setrak Yelegen 'Çalışmalarım için bana her zaman teşekkür ederlerdi. Ben de hiçbir işimi baştan sağma, eksik asla yapmazdım. Benim bu şekilde gündeme gelmemden sonra performansımdan ve çalışmamdan memnun olmadıklarını söyleyerek işime son verdiler fakat Beşiktaşlı olsaydım işime devam ederdim diye düşünüyorum’ dedi tebessüm ederek.

'İşten çıkarıldığım gün eve gelince evdekilere bişey söylemedim ama betimin benzimin attığını gördükleri zaman kötü bişey olduğunun farkına vardılar. Bunun üzerine ben de ‘Vardır bu işte bir hayır’ diyerek olan biteni anlattım. Evde tek çalışan ben olduğum için çok üzüldüler, çok ağladılar. Geçmiş zamanlarda durumumuz çok kötüydü. İki yıl önce maddi imkânsızlıklardan dolayı bunalıma girip, Galata Köprüsü’nde denize atlayarak intihar ettim. Yüzme bilmiyorum. Birileri beni kurtarmış hatırlamıyorum. O kişilere minnet borçluyum. '

Sarı kırmızı renkler çerçevesinde çalışmaya başlama serüvenini gözleri yine dolarak ve gururla anlatıyor Sertak amca; 'Ertesi gün yolum Kadıköy’e gitmek için Kabataş İskelesi’ne düştü. O gün de şansıma yoğun sis dolayısıyla vapur seferleri iptal edildi. Ben de tam geri dönerken sisin içinden bir grup yaklaştı. Bana kendilerinin ultrAslan olduklarını söylediler. Halimi, hatırımı, moralimi sordular. Ben de boş bulundum ve işten çıkarıldığımı, keyfimin olmadığını söyledim. İçlerinden birisi ‘Sen hiç merak etme, şimdi ben bir ağabeyimi arıyorum’ dedi. Az bir vakit sonra beni Türk Telekom Arena’daki kulüp binasından Filiz Hanım aradı, olanı biteni sordu. Beni kulüp binasına çağırdılar. Gittim, görüştük. Bana çok iyi davrandılar. Ertesi gün de işe başladım. Benim için rüya gibiydi. Başkanımız Dursun Özbek’e, yönetim kurulumuza Allah ne muratları varsa versin'.

Setrak Yelegen'le son derece keyifli ve Galatasaray dolu yaptığım söyleşinin ardından son olarak Dünya'da ki bütün Galatasaray taraftarlarına seslendi Setrak amca; Taraftarlarımız lütfen kulübümüzün yanında olsunlar. Biz 35–40 milyon taraftara sahip bir camiayız. 5–10 bin kişiye maç oynamak bize yakışmıyor. Eski günlerdeki gibi kenetlenip, bu zor zamanları birlikte aşalım. Bize her sevdadan geriye kalan sadece Galatasaray.