Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MUĞLA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından Zekeriya Kuzu, duruşmada, Marmaris'teki saldırıya ilişkin "Hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu otele gelene kadar bilmiyordum. Orada 'Cumhurbaşkanı nerede' diye sorduklarında hedefin kim olduğunu öğrendim. Çatışma esnasında polisi kimin şehit ettiğini bilmiyorum, görmedim, karanlıktı." dedi.

        Duruşma boyunca savcılık ve emniyetteki ifadelerini kabul etmeyen Zekeriya Kuzu, duruşmadaki ifadesinde, 15 Temmuz'dan 1,5 ay önce gelen bir emir üzerine Muharebe Arama Kurtarma personelinin Güneydoğu'da yürütülen operasyonlara katılma durumuna karşı faaliyetlere başladıklarını belirtti.

        Binbaşı Taner Berber'in de personeli "derleyip toparlamak" için kendisinden yardım istediğini belirten Kuzu, 15 Temmuz'da kendisini arayan Berber'in "Gökhan Şahin Sönmezateş'in geldiğini ve beraber nezaket ziyaretine gitmelerini söylediğini" aktardı.

        Kuzu, "Burada Sönmezateş, Taner Binbaşı'ya 'Bir görev çıksa kaç kişi toparlayabilirsiniz?' diye sordu. O da 12-13 kişi toparlayabileceklerini söyledi. Ben de ihtiyaç durumunda gelebileceğimi söyledim ve gruba dahil oldum." dedi.

        Zekeriya Kuzu, 13 kişi için yeterli malzeme ve teçhizat için depoda çalışma yaptığını kaydederek, görevde kullanılan çelik yeleklerin hiçbirinin kurşun geçirmez özelliğinin olmadığını, hepsinin atıl durumda olduğunu savundu. Akşam saatlerinde Taner Berber'in "bir terör örgütü operasyonuna gidileceğini", ekiplerinin de sadece çevre emniyeti sağlayacağını söylediğini ifade eden Kuzu, "Göreve gidecek personeli Taner Binbaşı belirledi. 15 Temmuz'da da mesai sonrası evlerine giden personeli görev için Taner Binbaşı çağırdı. Bütün personelin teçhizatları hazırlandı. Bu arada İstanbul'dan bir özel kuvvet ekibinin Çiğli'ye geldiği söylendi. Ben de araçlarla onları almak için gittim. Ekibi alarak depoya getirdim." diye konuştu.

        Hazırlık yapılırken telsiz eksikliğini gidermek için ayrıldığını ve döndüğünde kendisi için ayırdığı malzemenin de yerinde olmadığını gördüğünü kaydeden Kuzu, eksikleri olan malzemeleri hazırladığını ve koşarak helikopterlerin olduğu alana gittiğini anlattı.

        - "Memlekette ne olup bittiğinden haberimiz yoktu"

        Depoda ve helikopter başında Sönmezateş'in ekiptekilere herhangi bir konuda açıklama yaptığını duymadığını, helikopterler çalışır vaziyette uzun süre beklediklerini belirten Kuzu, şu iddialarda bulundu:

        "Ne olduğunu biz de bilmiyorduk. Bu arada telefonlar toplatıldığı için memlekette ne olup bittiğinden haberimiz yoktu. Uzun bir bekleyişin ardından neresi olduğunu bilmediğim bir yere geldik. Biz işin başından beri kendimizi özel kuvvetler ekibine teslim ettik. Benim ekibim iki ekibin tam ortasındaydı. Çatışma ve ateş sesleri duymaya başladık. Ne olup bittiğini algılamaya çalışıyorduk. Ateş seslerinin çoğalması üzerine hemen ikaz geldi ve bize ateş edilmemesi talimatı verildi ancak ormanlık alanda ağaçların arasından bize doğru ateş ediliyordu. Kendimizi yere attık. İlk ateş karşıdan geldi. Bir süre sonra bağrışmaları duydum. Duyduğum en önemli şey ise 'Eğer dışarı çıkmazsanız roket atacağız' oldu. Daha sonra bunun da korkutma amacıyla söylendiğini öğrendim."

        - "Hiçbir polis memurunun parasını da cüzdanını da gasbetmedim"

        Bu arada sivillerin olduğu kalabalık bir grubun getirildiğini, diğerlerinin yanına gitmesi için kendisinin de bir kişiye refakat ettiğini kaydeden Kuzu, hiçbir memurun ya da sivilin malzemesine dokunmadığını ve gasbetmediğini ileri sürdü.

        Kuzu, şöyle konuştu:

        "Toplanan sivillerin kimliklerini ve malzemelerini Abdülhamit bir çantaya doldurmuştu. Bu malzemeler de çantada kalmış. Kaçış esnasında bir kısmı bölgeye saçılırken, bir kısmı da arazide çantada çıktı. Ben hiçbir polis memurunun parasını da cüzdanını da gasbetmedim. Onların polis olduğunu da bilmiyordum. Arazide Şükrü Binbaşı yanımıza geldi. Birkaç gruba ayrılacağımızı söyledi. Bunun için bazı ihtiyaçların olacağını söyledi ve para toplamak istedi ancak herkesin üzerinden çok para çıkmadı. Ben de 'Abdülhamit'in çantada topladığı malzemeler arasında para var' dedim. O da buna çok kızarak serzenişte bulundu ve bu paraları kimse almadı."

        - "Cumhurbaşkanımıza kesinlikle hakarette bulunmadım"

        Mahkeme başkanının "Hani inlerimize girecektiniz, sizin ininize girdik." sözlerini söyleyip söylemediğini sorması üzerine Kuzu, şu cevabı verdi:

        "Ben basit bir argo kelime için bile personelime ahlaki otokontrol veren bir insanım. Tatlıyla cezalandıran bir insanım. Hayatımda böyle bir şey kullanmadım. Sinkaflı söz kullanmadım. Cumhurbaşkanımıza kesinlikle hakarette bulunmadım. Bunlar zorla baskı altında yazdırıldı. Yıllarca kendisine saygı duyup desteklediğim, mağdur insanların yanında olan birisi olan Cumhurbaşkanına kesinlikle böyle bir hakarette bulunmadım. Zaten hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu da otele gelene kadar bilmiyordum. Orada 'Cumhurbaşkanı nerede' diye sorduklarında hedefin kim olduğunu öğrendim. Çatışma esnasında polisi kimin şehit ettiğini bilmiyorum, görmedim, karanlıktı."

        Ateş sesini duyduğunu ancak başka hiçbir şey görmediğini, bilmediğini öne süren Kuzu, "Otele geldiğimizi bile bilmiyordum çünkü gittiğimiz yer yazlık villaların olduğu bir yerdi. Ben öyle zannediyordum ama orası otelmiş. Otele gittiğimizde de oradaki polis memurlarına bağırma çağırma haricinde darp, şiddet ve kötü muamelede bulunmadık ki onların polis olduğunu bile bilmiyordum ve onların kelepçelendiğini de arazide öğrendim." iddiasında bulundu.

        Mahkeme başkanının "Polisin silahını neden aldınız?" sorusuna da Kuzu, yerde bulduğu bir silahı aldığını, Taner Berber'in kızması üzerine attığını söyledi.

        Çatışma devam ederken yoğun ateş altında kaldıklarını ve ekibiyle sürünerek otele girdiklerini belirten Kuzu, kendilerini korumaya çalıştıklarını ve yanımdaki arkadaşlarına "Biz kesinlikle kimseyi öldürmek için gelmedik, gerekirse teslim olalım." dediğini ileri sürdü.

        Bir süre otelde kaldıktan sonra etraflarının kuşatılmaya başlandığını ve özel kuvvetlerin yönlendirmesiyle otelden çıkıp bir eve sığındıklarını anlatan Kuzu, buranın da yoğun ateş altında olduğunu söyledi.

        Eski başçavuş Zekeriya Kuzu, şu iddialarda bulundu:

        "Burada da yanımdaki personele 'Sakın hiçbir görevlinin üzerine hedef gözeterek ateş etmeyin. Zorda kalırsanız havaya ateş edin' dedim. Otellerin olduğu bölgedeki çatışmaya biz katılmadık. Çatışma özel kuvvetler ile korumalar arasında yaşandı. Özel kuvvetler ekibi sıcak bölgedeydi biz onların arkasındaydık. Ben arkadaşlarımdan polislere ateş eden kimseyi görmedim. Orada sürekli polisler ateş ediyordu. Biz kimsenin evine, arabasına ateş etmedik, zarar vermedik. Baskı ateşine rağmen arkadaşlarıma hedef gözeterek ateş ettirmedim, havaya ateş ettirdim. Daha sonra bölgeden kaçarak araziye geçtik."

        Kuzu, hakimin "Arazide bir kişinin 'Aramızda hizmet hareketinden olmayan var mı?' sorusuna hiç kimsenin ses çıkarmadığına şahit oldunuz mu?" sorusu üzerine, "Ben bu açıklamayı da sonuna kadar reddediyorum. Böyle bir konuşma hiçbir zaman olmadı. Bunu bana ve bazı arkadaşlarıma da ifadelerde zorla söylettirdiler." cevabını verdi.

        - Menfezde yakalanmaları

        Kaçtıktan sonra kendi aralarında konuştuklarını ve teslim olmaya karar verdiklerini anlatan Kuzu, "Polise teslim olursak ciddi sıkıntılar yaşarız diye düşündük. Birliğimize veya jandarmaya teslim olmaya karar verdik. Zaten Taner Binbaşı rahatsızlanmıştı. Jandarmaya teslim olmak için yola çıktık. Yoksa bu kadar kaçtıktan sonra neden menfezde yakalanalım." dedi.

        Kuzu, mahkeme başkanının "Generaller sana 'Paşa' diyormuş. Doğru mu?" sorusu üzerine, kendisinin böyle bir lakabının olmadığını, komutanlarının sevdiği herkese "Paşa" dediğini, bu nedenle bu ifadenin oradan kaldığını söyledi.

        Bunun üzerine mahkeme başkanı, "O kadar kişiye 'Paşa' dedi, bir tek sende mi kaldı?" dedi.

        Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Timinde 30 yıl boyunca görev yaptığını ve "hayatının insan kurtarmak" olduğunu söyleyen Kuzu, "Biz vatanseveriz, bayrak için ölürüz. MAK timi bayrak için canını verir. Bizlere 'Deliler ekibi' derler." diye konuştu.

        Kuzu'nun bu ifadelerinin ardından sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş ayağa kalkarak, "Ben deliler ekibinden değilim." diye itirazda bulundu.

        Duruşma yarın MAK üyesi diğer sanıkların dinlenmesiyle devam edecek.

        - Zekeriya Kuzu önceki ifadelerini reddetti

        Sanık Zekeriya Kuzu, emniyet ve savcılıktaki ifadelerini, mahkemede reddetti.

        Daha önce FETÖ üyesi olduğunu itiraf eden Kuzu, mahkeme heyeti karşısında ise "FETÖ'ye üye değilim, hiçbir zaman olmadım. İfadelerimde belirttiğim zaman ve şahısların yüzde 99'u hayali. Üzerimdeki baskı nedeniyle böyle bir senaryo kurdum." ifadelerini kullandı.

        Kuzu, yakalandıktan sonra Muğla Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde, FETÖ ile Konya'da görev yaptığı 2005-2006 yıllarında tanıştığını, İzmir'e tayini çıktığında da Bornova'ya gelen bu kişinin kendisini "Öğretmen Arif" olarak tanıtan başka bir kişiyle tanıştırdığını belirtmişti.

        Israrla soy ismini öğrenmek istediği bu kişinin kendisine bu yönde bilgi vermediğini, soru sorulmamasını rica ettiğini kaydeden Kuzu, "Arif ile yaptığımız sohbetlerde artık Fetullah Gülen'in ismi geçtiği gibi kitaplarını da okuyorduk. 2012 yılı temmuz ya da ağustos ayına kadar bu şekilde buluşmalarımız devam etti. O dönemlerde bana tayininin çıktığını söyledi. Israrlarıma rağmen nereye çıktığını söylemedi. Arif, bundan sonra görüşeceği kişi olarak 'Tahir' isimli, yine öğretmen olduğunu söyleyen bir kişiyle tanıştırdı. Tanıştığım bu 3 kişinin de ortak özelliği telefon kullanmamalarıydı." ifadelerini kullanmıştı.

        Savcılıktaki ifadesinde, "Bir dinlenme sırasında İsmail Yüzbaşı (sanık İsmail Yiğit) isimli özel kuvvetçi bize dönerek, 'Burada hizmet hareketinde olmayan var mı?' diye sordu. Kimseden cevap gelmedi. Bu konuşma olduğu sırada biz 18 kişiydik." diyen Kuzu, mahkemede bu diyaloğun sorulması üzerine, "Ben bu açıklamayı da sonuna kadar reddediyorum. Böyle bir konuşma hiçbir zaman olmadı. Bunu bana ve bazı arkadaşlarıma da ifadelerde zorla söylettirdiler." cevabını verdi.

        Söz konusu diyalog, iddianameye "İsmail Yiğit'in mola verdikleri bir esnada diğer şüphelilere dönerek 'Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı' diye sorduğu, diğer şüphelilerin ise bu soruya sessiz kalarak onay verdikleri, bu sözlerin şüpheli Zekeriya Kuzu tarafından da duyulduğu ve bu hususun ifadesinde yer aldığı..." şeklinde geçmişti.

        Mahkemedeki ifadesinde "Hiçbir polis memurunun parasını da cüzdanını da gasbetmediği" yönünde savunma yapan Kuzu'nun "Ben ilerisini de düşünerek, bir polisin cüzdanını aldım, araç temininde kolaylık sağlaması için bir polis kimliği ve telefonunu aldım" şeklindeki sözleri iddianameye geçmiş, iddianamede, bu sözlerin sanıklar Şükrü Seymen ve İsmail Yiğit tarafından da duyulduğu bilgisine yer verilmişti.

        (Bitti)

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Muğla haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Muğla Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler