Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BURSA (AA) - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "Biz evet 15 yılda 3,5 kat büyüdük ama eğer vesayet odakları olmasaydı, çift başlılıktan kaynaklı yapı bozukluğu olmasaydı biz bugün 10 kat büyüyen Türkiye'yi, 2023 hedeflerini yakalamış daha sonraki hedeflerini konuşan bir Türkiye'yi konuşuyor olacaktık." dedi.

        Arslan, Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) faaliyet gösteren Durmazlar Makine'yi ziyaret etti. Fabrikayı gezip, burada üretilen tramvaya binen Arslan, işçilerle yemek yedi. Arslan, yaptığı konuşmada, 15 yılda sadece ulaştırma alanında 320 milyar lira yatırım yapıldığını kaydetti.

        Bu miktarın aşağı yukarı 100 milyar dolara denk geldiğini aktaran Arslan, şunları söyledi:

        "Geldiğimiz bu nokta çok önemli. Geçmişi unutmadan geleceği yakalamamız lazım. Tezgahın başında 2 tane ustabaşı var. Ya da 2 tane formen var. Her birinin ayrı bir tarafa çektiğini düşürseniz o tezgahtan bırakın bugün ürettiniz üretimi yapmak, bugünkü ürünü almak 40 sene önceki o rahmetli Ali Bey'in kurduğu tezgahtan üretilen ürünleri dahi üretemezsiniz. Türkiye'deki çift başlılığın geldiği noktayı göstermek adına söylüyorum. Sizin gibi fiilen atölyede çalışmış sonra tersanede, atölyede fiilen mühendislik yapmış, sonra genel müdürlük yapmış, milletvekilliği, bugün de nasip oldu bakanlık sorumluluğuyla konuşan biri olarak diyordum ki, nerede olursa olsun eğer bir çift başlılık varsa oradan verim alma şansımız yok. Biz tamam 15 yıldır çok şey yaptık. Türkiye'yi 3,5 kat büyüttük. Ama inanın ki bu, cumhurbaşkanları ile başbakanların aynı anlayışta olması, aynı hedefe yürümesi ve iki başlılık yapmamasından kaynaklandı."

        - "Türkiye 20 yıl çift başlılıktan çok çekti"

        Ülkenin 1982- 2002 yılları arasındaki 20 yılda çift başlılıktan çok çektiğini ifade eden Arslan, şöyle konuştu:

        "Rahmetli Özal Cumhurbaşkanı oldu, yerine kedi partisinden birilerini başbakan yaptı. 'Çok güzel, aynı düşünceden geliyorlar' dedik, 3 gün sonra kavga başladı. Kavga başlayınca zararını ülke olarak biz çektik, sanayi olarak sanayicilerimiz çekti, çalışanlar olarak sizler, bizler çektik. Sonra 1994'te rahmetli Demirel Cumhurbaşkanı oldu. Yerine 'Kızım' dediği ve siyasete soktuğu bir profesörü başbakan yaptı. Dedik ki, 'Ne güzel baba-kız bu ülkeyi çok iyi idare edecekler, biz de kalkınacağız.' Ama ne oldu. 5 Nisan 1994. Dolar birden yarı yarıya arttı. Yine denebilir ki, 'Ya bana ne dolar artarsa artsın, bugün de arttığı oluyor.' Bugün de ekonomik olarak Türkiye'yi zayıf göstermek için oyunlar oynuyorlar ama biz bundan etkilenmiyoruz. Doğrudur bugün etkilenmiyoruz. Niye? Çünkü sistemimizi kurduk, istikrarımız var, güçlü bir şekilde yürüyoruz. Ama o gün öyle değildi. O gün patron işçisinin maaşını ödemek için kapı kapı dolanıp borç arıyordu. Ülke memurunun maaşını ödemek için, Cottarelli'ye dileniyordu, IMF'ye dileniyordu. Hastanelerde tıbbi cihaz yok, eczanede ilaç yok, alabilmek için borç peşinde koşuyorduk. Öyle olunca 5 Nisan 1994 kararlarıyla bir gecede yarı yarıya fakirledi, birçok iş yeri kapandı.

        2001'e geldik rahmetli Ecevit başbakan, kendi düşüncesinden birini Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Sayın Sezer'i Cumhurbaşkanı yaptı. Yine dedik ki 'Ne güzel aynı düşünceden iki kişi bu ülkeyi çok güzel idare ederler.' Öyle olmadı. Sebebi ne? Cumhurbaşkanının ayrı yetkileri var, başbakanın ayrı yetkileri var. Tabiri caizse tezgahın başında 2 tane usta var ama her birinin amacı farklı. Biri sacı eğeceğim diyor, öbürü hayır düzelteceğim diyor. Nitekim bir anayasa kitapçığı fırlatma hadisesi yaşadık."

        "Biz evet 15 yılda 3,5 kat büyüdük ama eğer vesayet odakları olmasaydı, çift başlılıktan kaynaklı yapı bozukluğu olmasaydı biz bugün 10 kat büyüyen Türkiye'yi, 2023 hedeflerini yakalamış daha sonraki hedeflerini konuşan bir Türkiye'yi konuşuyor olacaktık." diyen Arslan, şöyle devam etti:

        "Tamam bugün başbakan ile cumhurbaşkanı çok iyi anlaşıyor olabilir. Sizin desteğinizle cumhurbaşkanımız bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapabilir ama ya yarın? Eskiden ülkede planlama uzun soluklu yapılmıyordu. Çünkü bir sonraki ay maaşını verip veremeyeceğini bilmeyen bir ülkenin 5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık planlama şansı yoktu."

        "Diyoruz ki biz tekrar 2002 öncesine dönmeyelim"

        Arslan, AK Parti hükümetlerinin 2023'ü, 2053'ü planladığını anlatarak, "Diyoruz ki biz tekrar 2002 öncesine dönmeyelim. Çift başlılık olmasın. Tek merkezden yönetim olsun ve bu tek merkezden yönetimin adı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin anlamı şu: Seçim günü en az yüzde 50'nizin oyunu alan bir cumhurbaşkanı olacak ve o da hükümeti kuracak. Ama şunu bilecek. Hükümet kurma görevi bana verildi mi, verilmedi mi, güvenoyu aldım mı almadım mı, yarın benimle ilgili gensoru verilir mi verilmez mi? Bunları düşünmeyecek. Seçtiğiniz gün kimi hükümet ettiğinizi bileceksiniz. Beş sene sonra hesabı da kime soracağını bileceksiniz. O da beş sene sonra size hesap vereceğini bilecek ona göre ülkeyi yönetecek." yorumunu yaptı.

        "Efendim bütün yetkileri veriyorsunuz. Cumhurbaşkanı sınırsız yetkili olacak ve bu ülkeyi istediği gibi yönetecek." denildiğini aktaran Arslan, "Bugün tam da onu tarif ediyor. 1982 darbe anayasası cumhurbaşkanına o kadar yetkiler vermiş ki, ne yaparsa yapsın hiçbir şeyden hesap soramıyorsunuz. Sadece vatana ihanet ederse... Onu da Allah'a şükür bu ülke 15 Temmuz'da gösterdi. Bu milletin hiçbir ferdi, hainler hariç vatana ihanet etmez. Vatanı için gerekirse ölümü göze alır, şehit olur. Bugün hiçbir şeyden cumhurbaşkanının yaptığı hiçbir işle ilgili hesap soramıyorsunuz." ifadesini kullandı.

        Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kurulacağını, cumhurbaşkanının yaptığı bütün işlerden, ne iş yaparsa yapsın hesap vereceğini dile getiren Arslan, "Mahkemeye gidebilecek. Öyle dokunulmazlık yok, şu yok, bu yok, bunlar söz konusu değil. Bu çok önemli bir şey. Bugün Cumhurbaşkanı Meclisle anlaşamadı, 'Sizi seçime götürüyorum' dedi, gönderebiliyor ama kendine hiçbir şey olmuyor. Yeni sistemde cumhurbaşkanı Meclisle anlaşamadı, Meclisi seçime götürdüyse kendisi de gidecek. Şu anki sistemde Meclis cumhurbaşkanını seçime götüremiyor. Yeni sistemde Meclis de cumhurbaşkanını seçime götürebiliyor ama onun da şartı var."

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler