Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi kapsamında haklarında dava açılan 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin yargılandığı davada ifade veren sanık Abdülkadir Öngör, "Saat 10.00-10.30 sularında uçak sesleri duymaya başladık. Ne olduğunu anlayamadık. İnternetten askerlerin boğaz köprüsünü kapattığını öğrendik. Bunu önce terör saldırısına karşı önlem olarak değerlendirdik. Saat 24.00 sularında Yüzbaşı Kenan Baştuğ'un emriyle gazinoda toplandık. Buradaki televizyonda darbe bildirisini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını dinledik ve darbe girişimini öğrendik." dedi.

        Paraşüt eğitimi için İstanbul'dan Ankara'ya gelen 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın görülmesine Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı.

        Kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından savunmasını yapan Öngör, 11 Temmuz'da 2 kargo uçağıyla paraşüt eğitimi için İstanbul'dan Ankara'ya geldiklerini ve Kara Harp Okulunda kaldıklarını söyledi.

        15 Temmuz günü eğitimin ardından okula döndüklerini ve yemeğin ardından istirahata çekildiklerini anlatan Öngör, akşam 8 ya da 9 sularında Yüzbaşı Kenan Baştuğ'un kendilerini içtimaya çağırdığını, bu içtimada komutanın hafta sonu evci çıkabileceklerini belirterek, izin usullerine ilişkin bilgi verdiğini aktardı.

        İçtimanın ardından tekrar odalarına çıktıklarını belirten Öngör, saat 10.00-10.30 sularında uçak sesleri duymaya başladıklarını, ne olduğunu anlayamadıklarını, internetten askerlerin boğaz köprüsünü kapattığını öğrendiklerini, bunu önce bir terör saldırısına karşı önlem olarak değerlendirdiklerini söyledi.

        Saat 24.00 sularında Kenan Baştuğ'un emriyle gazinoda toplandıklarını belirten Öngör, burada bulunan televizyonda darbe bildirisini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını dinlediklerini ve darbe girişimini öğrendiklerini anlattı.

        Yüzbaşı Baştuğ'un, kendilerine, "Bizim bu konuyla alakamız yok. Biz burada misafiriz. Benden habersiz kimse bir yere gitmesin. Odalarınıza çıkın" dediğini aktaran Öngör, bunun üzerine koğuşlara geçip beklemeye geçtiklerini, bu sırada savaş uçaklarının alçak uçuşları nedeniyle camların kırıldığını, daha sonra komutanın güvenli bir bölgeye nakledileceklerini belirterek, eşyaları toplayıp Celal Dora Meydanı'na geçmelerini emrettiğini söyledi.

        Saat 03.00 sularında meydana 2 helikopterin yaklaştığını anlatan Abdülkadir Öngör, helikopterlerin ne maksatla geldiğini bilmedikleri için çekindiklerini, bazı öğrencilerin ateş edileceği korkusuyla ağaçların arkasına saklandığını belirterek şöyle devam etti:

        "Helikopterler meydana indikten sonra pilotlar yanımıza gelip helikoptere binmemizi istedi. Biz binmek istemedik. Yüzbaşı Kenan Baştuğ da binmeyeceğimizi belirtti. Tam teçhizatlı karacı bir yarbay, helikopterlere binmemizi istedi. Yüzbaşı Baştuğ ile yarbay arasında tartışma oldu. Helikopterlerin etrafında bir kargaşa yaşandı. Yarbay bizi esas duruşa alıp 'Siz ne biçim askersiniz' diye bağırıp çağırmaya başladı. Yan tarafta silahlı 30-40 kişilik karacı subaylar vardı. Bizi gruplara ayırdılar ve helikoptere bindirdiler. 6 sortiyle 91 arkadaşımız Etimesgut'a gitti. Biz de 51 kişi okulda kaldık. Sabaha kadar alandan ayrılmadık, helikopteri bekledik. Sabah 08.00 sularında emir üzerine odalarımıza geçtik. Kara Harp Okulu'ndan hiç ayrılmadık. 25 Temmuz'da da tutuklandık."

        - "Biz burada misafiriz"

        Öngör, "F kasa" hesabına yatırdıkları paranın sorulması üzerine, "Askeri lise filo kasası adı altında bankada açtığımız hesaba para topluyorduk. Filo içinde faaliyetler oluyordu. Bu faaliyetler için ortak yapılan harcamaları karşılamak amacıyla alınan bir para. Komutanlarımızın bilgisi dahilinde, filomuzun kontrolünde. Hesap sahipleri bizim dönem arkadaşımız. Onlar sorumlusuydu." dedi.

        Abdülkadir Öngör, ağabeyi Mustafa Öngör'ün sendika üyeliğinden dolayı öğretmenlikten ihraç edildiğini, bunu serbest bırakıldıktan sonra evde öğrendiğini, hiçbir terör örgütü üyesi olmadığını ve suçsuz olduğunu belirterek beraatını istedi.

        Sanıklardan Adem Çelik de tam bir sene önceden planlanmış olan paraşüt eğitimi kapsamında Ankara'ya geldiklerini ve Kara Harp Okulunda kaldıklarını söyledi. Sincan yakınlarındaki bir birlikte paraşüt eğitimi gördüklerini, 15 Temmuz akşamı normal saatlerde harp okuluna döndüklerini belirten Çelik, şunları söyledi:

        "Yüzbaşı Kenan Baştuğ, saat 08.00 sularında bizi içtimaya çağırdı. Bize izin usullerini anlattı. Ardından odalara çıktık. Bir süre sonra jet sesleri duymaya başladık. Çok korktum. Bizi saat 10.30 sıralarında gazino diye tabir edilen yere çağırdılar. Burada televizyon izlemeye başladık TRT'de darbe bildirisi okundu. Cumhurbaşkanımızın konuşmasını dinledik. Bunları duyunca şok olduk. Kötü şeyler olacağını anladım. Bu sırada sonik patlamalar oldu. Komutanımız bize 'Bizim bu konuyla alakamız yok. Biz burada misafiriz. Gidin dinlenin' dedi. Ardından bizi güvenli yere götüreceklerini söylediler. O gün gerçekten korktum, sadece canımı kurtarmayı düşündüm. Patlamalar sırasında masaların altına girdik. Çoğu arkadaşımız ağlıyordu. Bizi meydana topladılar. Ellerimizde valizler vardı. Çoğumuz spor elbiseler giymişti. Saat 03.00 civarı 2 helikopter geldi. 'Binin' dediler. Binmeyiz tarzında direnmeler oldu. Kargaşa yaşandı. Alanda Kara Harp Okulunda görevli tam teçhizatlı subaylar vardı. Amirimiz olmayan bir yarbay bizi sıraya soktu. 'Siz nasıl emirlere karşı gelirsiniz. Siz tarihin yüz karasısınız' gibi sözler söyledi. Silah zoruyla helikoptere bindirdiler. Arkadaşlarımız gruplar halinde helikopterlere bindi. Helikopterler 3 sorti yaptı. Daha sonra gelmedi. Biz 51 kişi alanda kaldık."

        Para yatırdığı "F kasa" hesabının filonun gezi, piknik gibi ortak giderlerini karşılamak için komutanların bilgisi dahilinde oluşturulan bir hesap olduğunu söyleyen Çelik, hakkındaki tüm suçlamaları reddedip beraat istedi.

        Sanıklardan Adnan Yıldız da 15 Temmuz akşamı önce uçak sesleri duyduklarını, ardından İstanbul'da boğaz köprüsünün askerler tarafından kapatıldığını öğrendiklerini, darbe girişimi olduğunu anlamadıklarını, bunu terör saldırısına karşı bir önlem olarak olarak değerlendirdiklerini söyledi.

        Gece yarısı gazinoda toplandıklarında darbeyi öğrendiklerini belirten Yıldız, savunmasını şöyle sürdürdü:

        "Gece güvenli yere gideceğimiz söylendi, içtima alanında toplandık. 2 helikopter alçalmaya başladı. Bize ateş edileceğini düşündük ve saklandık. Karacı bir yarbay helikopterlere binmemiz yönünde bize emir verdi. Yüzbaşı Baştuğ ve biz ona karşı çıktık. Karacı yarbay bizi tehdit etti. Etimesgut'a geçeceğimiz, oradan da alaya döneceğimiz söylendi. Gruplar halinde helikopterlere binmeye başladık. Helikopterle 3 sorti yaptıktan sonra dönmedi. Biz alanda kaldık. 24 Temmuz'da bir savcı birliğe geldi ve bizden 2 arkadaşımızın tanık sıfatıyla ifadelerine başvurdu. 27 Temmuz'da askeri inzibat birliğe geldi ve bizi gözaltına aldı. 5 gün spor salonunda kaldıktan sonra 1 Ağustos'ta tedbiren tutuklandık."

        Suçsuz olduğunu belirten Yıldız, beraatını istedi.

        - "Yanımıza silah ve mühimmat almadık"

        Salih Eyüp Özkaraca da darbe girişimini televizyondan öğrendiklerini, nakil için gelen helikopterlere binmek istemediklerini, helikopterlere binmeleri için kendilerini tehdit eden yarbayın, Yüzbaşı Kenan Baştuğ'a "dediğimi yapacaksınız" anlamında rütbesini gösterdiğini söyledi.

        Darbeden haberdar olmadıklarını belirten Özkaraca, "Ankara'ya gelirken hiçbir şekilde yanımıza silah ve mühimmat almadık. darbeden haberimiz olsaydı yanımıza silah ve mühimmat alırdık. 15 Temmuz günü eğitimden dönerken kamuflaj ve botumuzu yanımıza almadık, darbeden haberimiz olsa kıyafetlerimizi yanımıza alırdık. Helikopterlere binmemek için direndik. 12 gün boyunca Kara Harp Okulunda kaldık, hiçbir yere ayrılmadık." dedi.

        Sanıklardan Furkan Yiğit, üzerinde bulunan 2 adet bir dolara ilişkin, "Darbeden 3 gün sonra internetten terör örgütü mensuplarının 1 dolar kullandığını öğrendik. F serisi diyorlardı. Bende 1 dolar vardı. Bir arkadaşım 'Bende de 1 dolar var' dedi. Karşılaştırdık, seri numaraları farklı. Biz de parayı tekrar cebimize attık" dedi.

        Sanık İsmail Dede, darbe girişiminin ardından sabah dışarı çıkmak istediklerini ancak halkın askerleri linç ettiği söylentilerini duydukları için korkup çıkamadıklarını belirterek, "Hiçbir suçumuz yok. TSK'ya hizmet için harbiyeye girdik. Bugün bize vatan haini denmesine çok üzülüyoruz" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "Sen daha yargılanıyorsun. 15 Temmuz bu millet üzerinde ciddi bir travmaya yol açtı. Bu milleti korumak için teslim edilen silahların milletin üzerine döndüğünü gördük. 'Yaşananları hak etmedim' diyorsun ama bu millet ciddi bir şok yaşadı. Bu millet de bu muameleyi hak etmedi, milleti, meclisini soysuzca bombalayan insanlarla karşılaştı" diye konuştu.

        Öğle arasının ardından duruşmada, sanık ifadelerinin alınmasına devam ediliyor.

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler