Halk oylamasına doğru

Baykal, halk oylamasının Türkiye'nin kaderi için önemli olduğuna işaret ederek, yeni anayasa ile milletin egemenliğinin ortadan kaldırılacağını ileri sürdü.

Buna herkesin karşı durması gerektiğini savunan Baykal, yeni anayasa ile başta ekonomi olmak üzere bütün yetkilerin tek bir kişini iki dudağı arasında olacağını iddia etti.

Baykal, şöyle konuştu:

"Başkanlık rejimi derli toplu bir rejimdir. Başkanlık rejiminin kendi iç dengeleri, frenleri vardır. Amerika'da başkanlık rejimi var. Amerika'da başkan 'Milletin yarısı bana oy verdi, seçildim, öyleyse ben istediğimi yaparım.' diyebiliyor mu? Bakanını dahi atayamıyor. İstediği kararı geçiremiyor. Burada getirilmek istenen öyle bir anayasa mı? Hiç alakası yok. Hiç kimse soru dahi soramaz. Meclis, cumhurbaşkanına yazılı ya da sözlü soru soramaz. Parayı istediği yere harcar. İsterse gösterişli yapılar, anıtlar yapar, heykeller diker, isterse, 'Suriyelileri vatandaş yaptım, onları maaşa bağladım.' der. Hiç kimsenin sesi çıkamaz, haberiniz bile olmaz. Böyle bir devlet düzeni kabul edilemez. Koca Türkiye'ye bir kişinin çıkıp hükmetmesi doğru değil. Dünyada böyle bir şey hiçbir ülkede yok. 200 ülkede böyle bir anayasa görmedik."

- "Bu anayasa çıkarsa Türkiye mahalli lige düşer"

"Bu anayasa bizi şahsi, keyfi otoriterlerin egemen olduğu, güneyimizdeki coğrafyada tanığı olduğumuz devlet düzenlerinin içine çeker." diyen Baykal, bunun çok büyük bir tehlike olduğunu söyledi.

Baykal, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde ciddi ekonomik ve siyasi sonuçlarının olacağını ifade ederek, "Bu anayasa çıkarsa Türkiye dünyadan kopacak, Orta Doğu ülkelerine doğru gidecek. Şu anda dünya süper ligindeyiz. Bu anayasa çıkarsa Türkiye mahalli lige düşer." dedi.

Ben böyle yapıyorum diye bana ve vatandaşlarıma terörist diyenin de alnını karışlarım." diyen Baykal, il il kasaba kasaba dolaşıp, vatandaşları halk oylamasında, "hayır" demeye çağırdığını bildirdi.

- "Barışı hep birlikte gerçekleştireceğimize inanıyorum"

Baykal, şöyle devam etti:

"Daha önce 'hayır' çıkarsa çok sevineceğime ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştum. 'Sanki 23 Nisan 1920'deki Meclis'i ilk kez o gün açmışız gibi, 29 Ekim 1923'te ilk kez Cumhuriyeti o gün ilan etmiş gibi sevineceğim ya da Anadolu'yu işgalden, istiladan kurtardığımız gün ne kadar sevindiysek o kadar sevineceğim.' diyordum. Sayın Cumhurbaşkanı buna alınganlık göstermiş. Tehlikeli yollardan geçiyoruz. Bir tarafımız uçurum, engebeli, inişli, çıkışlı bir yol. Yani balans ayarı önemli."

Siyasetin işlemesinin şiddet ve silahın susması anlamına geldiğini vurgulayan Baykal, şiddetsiz siyasetin bulunması gerektiğini savundu.

Baykal, "Yeni bir siyaset dönemini açmak zorundayız. Sevgi, saygı, dostluk ve dayanışma içerisinde, şiddetsiz, silahsız, terörsüz ve barışçı bir siyaset anlayışı ortaya koymamız gerekiyor. Hedefimiz barış, yöntemimiz de barış olacak. Silahlı yöntemle ulaşacağımız yer barış olmaz, buna çok dikkat etmeliyiz. Barışı hep birlikte gerçekleştireceğimize inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Baykal, daha sonra eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ü, Derik ilçesinin Atlı köyündeki evinde ziyaret etti.

"Burada bir arkadaşlık bir dostluk buluşması gerçekleştirdik." diyen Baykal, Mardin'i ziyaretinin siyasi boyutu da olduğunu belirtti.

Baykal, "Yıllar önce 12 Eylül'ün karanlık günlerinde yine burada Sayın Ahmet Türk ile bir araya geldik. O dönemin şartları içinde memleketin durumu ve gidişatıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Türkiye'nin bir daha böyle olaylara sürüklenmemesi için hepimiz bir değerlendirme yapma ihtiyacı hissettik." diye konuştu.

Ülkenin yine sıkıntılı bir dönemde olduğunu ileri süren Baykal, Türkiye yeni bir başlangıç yapmak zorunda olduğunu aktardı.

Baykal, şunları kaydetti:

"Bundan sonra artık şiddeti, terörü dışlayan herkesin birbirine değer verdiği saygı duyduğu, herkesin hukukunu önemsediği bir anlayış içinde yeni bir siyasi şekillenmeye ihtiyacımız var. İnşallah ülkemiz bakımından hayırlı bir sonuç 16 Nisan’da ortaya çıkar. İnşallah güzel günler görürüz. Buraya böyle sıkıntılı dönemlerde değil, mutlu, aydınlık günlerde de ziyaretler yaparız."

Türk de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Ülkede bir demokrasi mücadelesi verildiğini savunan Türk, "Mesele siyasi partiler olayı değil. Vicdan muhasebesini herkes yapmak zorunda." ifadelerini kullandı.