Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Samsun'da

Milletin tarihi bir dönüm noktasını 16 Nisan'da geride bırakacağına işaret eden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bazen çok önemli olayları yaşarız. Yaşarken ne kadar büyük bir olay olduğunu anlayamayız. Aynı 2008'de cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini sağlayan referandumda olduğu gibi. O zaman cumhurbaşkanlığı sistemini kilitlediler, AK Parti'ye parlamentoda cumhurbaşkanı seçtirmediler, hatırlayın. Sonunda ne oldu? Millete gidildi. Millet kendi oylarıyla dedi ki 'Bundan sonra kapalı kapılar ardında cumhurbaşkanlığı seçimleri yok. Bundan sonra cumhurbaşkanını ben seçeceğim'. 2014'ün 10 Ağustos'unda da Allah'a çok şükür, Recep Tayyip Erdoğan'ı bu millet oylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı yaptı."

Bu sürecin 16 Nisan'da tamamlanacağını bildiren Kurtulmuş, cumhurbaşkanını halkın seçtiğini, şimdi cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde hükümetin başı olan cumhurbaşkanını da halkın seçeceğini, yönetimi milletin belirleyeceğini vurguladı.

- "Bir eliyle Adnan Menderes'in idam ipini tutanlar, öteki eliyle anayasa yazdılar"

"16 Nisan'da ayaklarımızdaki prangaları Allah'ın izniyle çıkartıp atıyoruz." diyen Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de ilk demokratik seçim 1950'dir. 1950'den sonra 10 yıl rahmetli Menderes ve arkadaşları gece gündüz harıl harıl çalışarak bu memlekete çok büyük hizmet ettiler. Ağzında cumhuriyet lafı olanlar, demokrasi lafı olanlar, halk iradesi lafı olanlar, hatta adlarında 'halk' bulunanlar maalesef Menderes'in iktidarını 10 yıl hazmedemediler. Sonunda maalesef merhum Adnan Menderes şehit edildi, idam edildi. Eski Türkiye'de bunlar var. Bir eliyle Adnan Menderes'in idam ipini tutanlar, öteki eliyle anayasa yazdılar 1961 anayasasında."

Eski Türkiye'nin karanlık günlerine gerçek ışık tutan bir şahsiyetin de hemşehrileri Ali Fuat Başgil Hoca olduğunu anlatan Kurtulmuş, şu görüşlerini paylaştı:

"Başgil, 1961'de, yani darbeden sonra bir şeyler yapılmasına inanıyor ve siyasi mücadele vermek üzere Samsun'dan, Adalet Partisi listesinden bağımsız senatör olarak seçiliyor. Arkasından cumhurbaşkanlığı seçimi olacak, darbeden sonra. Cumhurbaşkanı seçilmek için, yani aday olmak için Ali Fuat Başgil İstanbul'dan Ankara'ya gidiyor. Ankara Garı'nda koluna giriliyor, ensesine silahı dayıyorlar ve çok yakından tanıdığı bir generalin huzuruna çıkarıyorlar. Ali Fuat Hoca'ya diyor ki 'Hoca hoca, bana bak. Eğer cumhurbaşkanı adayı olursan seni ben bile kurtaramam. Hatta böyle bir şekilde Meclise gelir bir de yemin edersen hayati tehliken var. Seni biz koruyamayız'. Maalesef Ali Fuat Başgil Hoca küsüyor, yurt dışına gidiyor. 1965'te yeniden geliyor. İstanbul milletvekili olarak seçiliyor. 1967'de de vefat ediyor. 17 Nisan vefat tarihidir. Pazartesi günü vefatının 50. yılını hep beraber idrak edeceğiz. Allah rahmet eylesin. Önemli bir bilim adamı, önemli bir dava adamı, önemli bir siyaset adamıydı."

- "16 Nisan'da bu ve benzeri vesayet odaklarından Türkiye kurtulacak"

Kurtulmuş, Başgil'in hukuk, felsefe ve siyaset bilimi konusunda Türkiye'nin önemli ordinaryüs profesörlerinden olduğunu vurgulayarak, "Böyle bir adam cumhurbaşkanı adayı olacak aday olmasına ama müsaade etmiyorlar. Kim etmiyor? Eski Türkiye'nin vesayet odakları. Sırtına dayıyorlar silahı, marş marş gerisin geri gönderiyorlar. Aynı odaklar 2007'de yine vazife başındaydı. AK Parti cumhurbaşkanını seçecek, Mecliste yeter sayısı var. Yine aynı odaklar ortaya çıktı. Dediler ki '367 lazım'. Fetva verdiler ve AK Parti'ye cumhurbaşkanını Mecliste seçtirmediler. Olsun varsın. Allah takdir etti. Şimdi artık cumhurbaşkanını Meclis seçmiyor, millet seçiyor. 16 Nisan'da bu ve benzeri vesayet odaklarından Türkiye kurtulacak." diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, artık cumhurbaşkanlarının kapalı kapılar ardında seçilmeyeceğini, kararı milletin vereceğine işaret ederek, şunları söyledi:

"En son hatırlayın Ahmet Necdet Sezer'in nasıl seçildiğini. Beş partinin genel başkanı bir araya getirildi, 'Bizim dayımız Sezer'dir' dendi. Allah aşkına millet tanıyor muydu Sezer'i? Parti başkanları tanıyor muydu? Tanımıyor. Rahmetli Ecevit tanıyor zannediyorduk, meğerse o da tanımıyormuş. Kitapçık atma yüzünden birbirlerine girdiler. Bazı filmlerde var ya, karanlık odalar, sisli dumanlı odalar içinde baronlar oturuyor. Baronlar oturup, karar veriyorlar. Artık bu adamlar oturdukları yerden karar veremeyecekler. Kararın da sözün de yönetimin de ülkeninde sahibi sizsiniz, ülkenize sahip çıkıyorsunuz. Eski Türkiye'de kapatılan siyasi partiler var. 68 siyasi parti. AK Parti de kapatılma tehlikesi geçirdi mi? Geçirdi, direkten döndü. Bir yüksek yargıç daha dese ki 'Kapatılsın', bugün AK Parti diye bir parti yok. Milyonlarca insan oy veriyor, bir partiyi iktidara getiriyor. Siz kim oluyorsunuz da 3-5 tane yargıç bir araya geliyor partileri kapatıyorsunuz. İnşallah 16 Nisan'dan sonra eski Türkiye'nin siyasete müdahale eden bu tavrını da kaldırıp bir köşeye koyuyor muyuz? Allah'ın izniyle koyuyoruz. Eski Türkiye'de siyasi krizler var. Kavga eden cumhurbaşkanlarıyla başbakanlar var. Kavgalar, kavga edenlerin kötü olmasından değil, sistemden kaynaklanıyor. Bu insanlar kötü olduğu için değil, sistem kötü olduğu için kolundan tutup getirdikleriyle getirenler arasında kavgalar oldu. Şimdi 16 Nisan'da yönetimde çift başlılığı ortadan kaldırıyor ve Allah'ın izniyle sandık akşamı kim millet tarafından seçildiyse, ülkeyi onların yönetmesini sağlıyoruz inşallah."

(Sürecek)