Şırnak'taki terör saldırısı

Şehidin eşi Neşe Maytalman, tabutun başına gelerek, "Gurur duyuyorum, iyi ki eşim oldu. Çok üzgünüz ama şerefli, gururlu bir şekilde gitti. Eşimle gurur duyuyorum. Allah'ıma emanetsin, ahirette buluşmak dileğiyle. Şehitliğinin başımızın üstünde yeri var. Şehit eşi olmaktan, senin eşin olmaktan gurur duyuyorum. Rüyalarıma gel, orada haberleşelim seninle." dedi.

Törene katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, AK Parti Milletvekilleri Metin Gündoğdu, Ergun Taşçı ve Fuat Köktaş, Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Çoruh, AK Parti Ordu İl Başkanı Uğur Çelenk, İl Garnizon Komutanı Albay Sedat Sarıkaya, İl Emniyet Müdürü Caner Tayfur ve vatandaşlar katıldı.

Kurtulmuş, protokol üyeleri ve diğer ilgililer, şehidin yakınlarına taziyelerini iletti.

İl Müftüsü Mustafa Kolukısaoğlu'nun kıldırdığı cenaze namazının ardından, şehit Maytalman için dua edildi.

- "Bütün terör örgütlerine, darbecilere karşı millet olarak tek yumruk olduk"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, namazın ardından tören alanındaki vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, şehide Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı diledi.

Aziz vatanın, her türlü şer odağının ortak hedef olarak seçtiği taarruzların altında olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Allah bu ülkenin, bu devletin, bu bayrağın düşmanlarını kahr-ı perişan eylesin. Dört koldan bütün güçleriyle ülkenin birliğini, dirliğini, istikbalini ve istiklalini yok etmek için çalışıyorlar. Bütün bu terör örgütlerine, darbecilere karşı millet olarak tek yumruk olduk. Bir tarafta FETÖ, bir tarafta PKK, bir tarafta DAEŞ. Hepsine karşı millet olarak, 79 milyon olarak tek yumruk, tek yürek olarak devam edeceğiz. Allah'ın izniyle bu millete diz çöktürmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir." diye konuştu.

Kalabalığın içinde şehit Harun Maytalman'ın ruhen var olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bütün şehitlerimizin aramızda olduğunu biliyoruz. Harun kardeşimiz, Allah'ın takdiriyle çok anlamlı bir günde şehitlik mertebesine ulaştı. 26 Ağustos, Anadolu topraklarının İslamlaşmaya başladığı günün başlangıcıdır. Hiç kimse tereddüt etmesin, bu topraklar kıyamete kadar Müslüman Türk milletinin toprağı olacaktır. Bu topraklarda düşmanlarımız asla payidar olamayacak, asla beklediklerine ulaşamayacaklardır. Allah, dirliğimizi ve birliğimizi muhafaza etmeyi nasip etsin. Allah, bu milletin düşmanlarını kahr-ı perişan eylesin. Allah şehitlerimize rahmet eylesin."

Konuşmanın ardından Kurtulmuş ile şehidin yakınları ve meslektaşları tabutu cenaze nakil aracına taşıdı.

Maytalman'ın cenazesi, Beylerli Mahallesi'ndeki aile kabristanlığında toprağa verildi.

- "Oğlumu polis ya da asker olarak yetiştireceğim"

Şehidin eşi Neşe Maytalman, gazetecilere yaptığı açıklamada, hainlere inat "Dik" duracağını belirterek, oğlunu polis ya da asker olarak yetiştireceğini belirtti.

Maytalman, şehidin acı haberini evinde aldığını ve o esnada Şırnak'a taşınmak için eşyalarını topladığını vurgulayarak, eşiyle en son yüz yüze 28 gün önce görüştüğünü anlattı.

Eşinin kendisine, "Sabırla beklemek zorundasın." dediğini ifade eden Maytalman, "Ben de şu an eşimin bu dediğini yapıyorum. Ağlamayacağım ve kimseyi kendime güldürmeyeceğim. Şehitlerin başımın üstünde yeri var. Şehidim benim namusumdur. Ölene kadar onu taşıyacağım ve öldükten sonra da inşallah beraberiz." dedi.

Maytalman, eşinin, oğlunun doğum gününde şehit düşmesinin çok acı verici olduğunu belirterek, "Allah'ın takdiri. Oğlumun doğum gününde eşimin şehit olması çok acı ama ne yapalım? Sabredeceğim ve metanetli olacağım. Eşim pek müsait olamadığı için telefonda konuşamıyorduk. Sadece mesajlaşabiliyorduk. Eşim beni Şırnak'a götürecekti. Evimdeki eşyalarımı toplamıştım. O gün halılarımı topladım ve yıkamacıya verecektim. Maalesef acı haberi aldım, vatan sağ olsun." diye konuştu.

Şehidin kayınpederi Şenel Pürçek ise damadının emanetlerine en iyi şekilde sahip çıkacağını vurgulayarak, damadının, bilerek ve isteyerek doğuya gittiğini kaydetti.

Pürçek, "Harun, ne Cemal ağabeyin ne de benim oğlumdu. O devletin oğluydu. Devletini çok seviyordu ve bu Cizre'ye dördüncü gidişiydi. Biz korktuğumuzu söylediğimizde bize 'Ben korkmuyorum ki. Ölürsem bile devletim için şehit olurum.' diyordu. O hainlere inat torunumu polis ya da subay yetiştireceğim ve kanını yerde bıraktırmayacağım." dedi.