Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Türk bilim insanından nadir hastalıkların teşhisinde önleyici yöntem | Sağlık Haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tersine beyin göçünün ülkemize kazandırdığı isimlerden biri olan Doç. Dr. Ogün Adebali, hücrelerin çalışma mekanizmasını anlamayı hedefleyen bir bilim insanı. Adebali yurt içi ve yurt dışında prestijli ödüllere sahip. 5 yıl önce, ülkesine hizmet verme tercihiyle ABD’den Türkiye’ye dönmüş. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor ve 10 kişilik araştırma ekibiyle bilime katkı sağlamak için durmaksızın çalışıyor. Onun işi hücre. Bu nedenle çalışmalarını anlatmaya oradan başlıyor ve “Hücrenin tüm genetik materyaline ‘genom’ adı verilir. Genomdaki bilgiler hücrelerin nasıl çalışacağına yön verir. Biz çalışmalarımızda genomun yaşamsal işlevlere nasıl komut verdiğini anlamaya çalışıyoruz. Bu komutları tam kavramak hücrelerin nasıl çalıştığını daha iyi anlamak demektir. Hücrelerin nasıl çalıştığını anlarsak sağlık alanında ne gibi önlemler alacağımızı ve hastalıklara ne tür çözümler getireceğimizi keşfedip yol gösterici olabiliriz” diyor.

        REKLAM
        Doç. Dr. Ogün Adebali
        Doç. Dr. Ogün Adebali

        NADİR HASTALIKLARIN ERKEN TEŞHİSİ MÜMKÜN MÜ?

        Ekibiyle gerçekleştirdiği çalışma alanlarından birinin de nadir hastalıkların erken teşhisi üzerine olduğunu söyleyen Adebali, “Her ne kadar nadir hastalıklar, ifade edildiği gibi ‘nadir’ de olsalar, sayılarının fazlalığı nedeniyle toplumun azımsanmayacak bir kesimini etkiliyorlar” diyerek devam ediyor; ”Nadir genetik hastalıkların büyük kısmının tedavisi yok. Gelişen teknoloji ile bazı hastalıkları erken yaşlarda çözmek mümkün olabilecekse de bazı genetik hastalıkların tedavisi mümkün olmayacak. ‘Bu konuda ne yapabiliriz’ sorusunun yanıtı, ‘hastalıkları oluşmadan engelleyebiliriz’ olabilir. Bunun için genetik testlere ihtiyacımız var. Ne yazık ki her hastalık için bir test geliştirmek mümkün ya da uygulanabilir değil. Buna karşın tüm genetik hastalıkların teoride “genom dizileme” ile teşhis edilmesi mümkün. Bir kişinin genomu dizilendiğinde ortaya çıkarılan varyantlar hastalıklarla ilişkilendirilebilse de bazı varyantlar kişiye özgü ve daha önce karşılaşılmamış olabiliyor. Bu varyantların hastalıkla ilişkili olup olmadığı ise bilinmiyor” diyor.

        NADİR HASTALIKLARI ÖNLEYİCİ ALGORİTMA

        Bu noktada genom varyantlarının etkisinin belirlenmesinde bir yönteme ihtiyaç olduğunu söyleyen ve ekip olarak böyle bir yöntem geliştirme konusunda çalıştıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Ogün Adebali’ye göre bu algoritma yakın gelecekte anne ve babadan alınan örneklerle nadir hastalık teşhisinde önleyici bir yöntem olarak kullanılabiliyor olacak.

        DEĞİŞİME UĞRAYAN GENLERİN ERKEN TESPİTİ MÜMKÜN MÜ?

        Bazı mutant genler kalıtsal olarak yeni nesillere aktarılırken bazıları anne ve babanın eşey hücrelerinde oluşan mutasyonlarla bir sonraki nesle aktarılıyor. Bir diğer deyişle, anne ve babaya zararı olmayan bazı mutasyonlar bir sonraki nesli etkileyebiliyor. Doç. Dr. Ogün Adebali, değişime uğrayan genler ne kadar erken tespit edilirse çözümün o kadar kolay olacağına dikkat çekerek, “Bana göre gelecekte tüp bebek yöntemiyle doğum oranları artacaktır. Bu yöntem sayesinde üremede genetik hastalıkların tespiti ve engellenmesi daha kolay gerçekleştirilebilir” diyor.

        REKLAM

        KANSER NASIL OLUŞUYOR?

        Doç. Dr. Ogün Adebali’nin çalışma alanlarından biri de “DNA hasarı ve onarımı”. DNA iç ve dış faktörlerle hasara uğruyor. Bu hasara hücre içerisindeki bazı olgular yol açabiliyor. “Ultraviyole ışın” ve “Mutajen kimyasallar” gibi faktörler de DNA'yı hasara uğratabiliyor. Bu hasarla başa çıkacak onarım mekanizmaları hücre içinde görev yapıyor. Bu onarım mekanizmaları etkin çalışmazsa hücrelerin hasarla başa çıkması zorlaşıyor ve hasar onarılmadığında ya hücre ölümüyle ya da mutasyonla sonuçlanıyor. Hücrelerde biriken mutasyonlar bir süre sonra hücrenin kontrolsüz bölünmesine yani tümör gelişimine neden olabildiği için bu durum kanser oluşumuna yol açıyor.

        DNA ONARIMININ DETAYLARINI BİLMENİN AVANTAJI

        Doç. Dr. Ogün Adebali, “Temel olarak DNA onarım mekanizmalarını biliyoruz. Ancak bu mekanizmaların hangi hücresel bağlamda ne kadar etkin çalıştığını ve bu etkinliğin hangi faktörlere bağlı olduğunu tam olarak anlayabilmiş değiliz. Eğer DNA onarımının tüm detaylarını bilirsek, bu mekanizma yeteri kadar etkin çalışmadığında onu etkinleştirebilecek bazı yöntemler bulabiliriz. Bu durum kanser oluşum riskini azaltabilir.

        DNA onarımının istenmeyen etkilere sahip olabileceği durumlar da vardır. Örneğin bir kanser hastasına verilen ilacın DNA hasarına neden olup kanser hücresini ölüme götürmesi beklenir. Ancak etkin bir DNA onarımı, bu noktada ters bir etki yapıp hasarı onarabileceği için kanser hücresi ilaçtan etkilenmeyebilir. Bu noktada kanser hücresinin DNA onarımını azaltacak bazı çözümler geliştirmek gerekecektir” diyor.

        HÜCRE İÇİ MEKANİZMALARDA GENETİK ETKİNİN YERİ

        Günümüzde her kanser türünün birbirinden farklı olduğu ve her bireyin genetik yapısının farklılık gösterdiği biliniyor. İki birey arasındaki DNA farkı binde bir gibi düşük bir oran da olsa, bu oran genomun büyüklüğü düşünüldüğünde yaklaşık 3 milyon nükleotide denk geliyor. Bu farklılıklar bizim nasıl göründüğümüzü, tenimizin rengini, bir noktaya kadar boyumuzu ve hastalıklara yatkınlığımızı belirliyor. Bu gibi fenotiplerde çevre de önemli bir faktör olarak değerlendiriliyor. Özellikle hücre içi mekanizmalarda genetik etkinin yeri oldukça fazla bulunuyor. İki kişi aynı hastalığa sahip olsa bile genetik yapılarının farklı olması nedeniyle aynı reçeteden farklı etkilenebiliyor. Bu durum bir reçetenin herkes için aynı etkinlikte çalışmayacağına işaret ediyor. Gelecekte, ilaç tepkileri ile genetik yapının eşleştirilmesi çalışmaları sonucunda kişiye özel reçeteler yazılacağı ve bu kişiselleştirilmiş tıp alanının ancak temel bilimin gelişmesiyle mümkün olacağı belirtiliyor. Doç. Dr. Ogün Adebali, “Hücre içi mekanizmaları çok iyi anlamak buna uygun sağlık çözümleri geliştirmemizi sağlayacaktır” diyor.

        GELECEK NELER GETİRECEK?

        “Bir bilim insanı olarak geleceğe yönelik öngörüleriniz hangi bilimsel gelişmenin sağlıkta çığır açacağını düşündürtüyor” sorusunu yönelttiğimiz Adebali, “Genom verisinde yapay zeka uygulamalarının çığır açacağını düşünüyorum. Yakın gelecekte teşhisler yarı otomatik bir hale gelebilir. Bunun dışında gen terapilerinin daha sık uygulanmaya başlayacağı inancındayım. ‘CRISPR-Cas’ teknolojilerinin daha da gelişeceğini, kullanılan enzimlerin daha ideal şekillerde çalıştırılacağını düşünüyorum. Patojenlerle mücadelede ‘COVID’ zamanında uygulanmaya başlayan ‘mRNA’ aşıları büyük olasılıkla, kolay programlanabilir olması nedeniyle bir norm olacak ve aşı geliştirme süreleri kısalacaktır” diyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ