Geçtiğimiz hafta Sotheby's Londra'da gerçekleşen çağdaş sanat müzayedesi, sanat dünyasının gündemini yeniden değiştirdi. Yapay zeka tarafından geliştirilmiş bir sanat eseri ikinci kez açık arttırmaya çıktı. Kadın ve erkek portreleri üreten Memories of Passersby 1, Alman sanatçı Mario Klingemann'a ait... Retro tarzda ahşap bir kutu ve iki ekrandan oluşuyor. 40 bin sterline (280 bin TL) alıcı buldu. Ekim'de Fransız sanat kolektifi Obvious tarafından geliştirilen bir diğer yapay zeka sanat eseri, tahmini 10 bin dolar değer biçilmişken, Christie's'de 40 katına, 432 bin 500 dolara satılmıştı. Satış sonucu, Banksy'nin kendini parçalayan eseri ile gündeme gelen Sothebys'e karşı Christie's'in zekice uyguladığı spekülatif bir hareket olsa da, yapay zeka ile üretilen eserlerin uzun bir süre daha tartışma konusu olacağı kesin.

Mario Klingemann-Memories of Passersby 1
Mario Klingemann-Memories of Passersby 1


Yapay zekanın ürettiği eserlerle birlikte gelen en büyük soru: 'Sanat mı teknoloji ürünü mü?'

Tabii, bu durumun ortaya çıkardığı yeni bir tartışma daha var: 'Eser sahibi kim?'

Christie's müzayedesinde satılan eserin imza kısmında sanatçı kolektifinin ismi yerine, bir algoritma yazıyor.
Hal böyle olunca, izleyici şiddetle sanatçı tanımını sorguluyor. Pek çok insan için yapay zeka sanatı bir bilim kurgu ürününden öteye gitmiyor. Oysa, "Bu eseri yapay zeka yaptı" demek, bir fotoğrafın sahibinin fotoğraf makinesi olduğunu iddia etmeye benziyor. Makine zekası sanatçı için bir araç; fotoğraf makinesinden farksız. Bazen de araçtan öte, sanatçının işbirlikçisi olarak konumlanıyor. İnsana ve makineye ait özellikler birleşerek bir eser ortaya çıkıyor. Makine dediğimiz ürünü de, robotu da, insan elinin ürettiği unutulmamalı elbet! Bir yandan kavramsal sanata da benzetiyorum yapay zeka sanatını. Fizikselin ötesinde, zihinsel emek göz ardı edilemez.

Bugün, yapay zeka konusunda bilim ve teknoloji alanında çığır açacak ilerlemeler söz konusu. Kodlamanın gelecekteki önemi şüphesiz. İlkokul çocuklarına, kodlama ve algoritmik düşünme becerileri dersleri veriliyor. Sanatın hiçbir dönemde dünyadaki gelişmelere tepkisiz kalmadığı düşünülürse; yeni sanatçı jenerasyonunun fırça ve boya yerine kodlar ve algoritmaları tercih etmesi olağan... Eserin yeni teknolojilerle veya yapay zekayla üretilmiş olması o işin eser statüsünü değiştirmiyor. Mario Klingeman'ın çalışmaları Metropolitan Müzesi, MoMA ve Centre Pompidou gibi dünyanın en önemli müzelerinde sergileniyor. İzleyiciyi her türlü sistemin iç işleyişini sorgulamaya, anlamaya ve hatta yıkmaya davet ediyor. Estetik teorisi ve insan algısıyla ilgileniyor; otonom hareket eden algoritmalar yaratıyor. Klingeman'la aynı kod mimarisini kullanan bir başka isim, Anna Ridler. Royal Academy, Oxford Üniversitesi ve London School of Arts mezunu. Var olan görsel imgeleri kullanmak yerine kendi çizimlerinden veri setlerini oluşturuyor. Eserleri Tate Modern, Victoria & Albert müzelerinde... Yeni Zelandalı sanatçı Tom White ise "Yaratıcı kodlama" konusunda uzman. Üretiminin yanı sıra Wellington Üniversitesi'nde bilişimsel tasarım dersleri veriyor.

Nasıl ki Monet ya da Pablo Picasso'nun kendi estetik biçimlerini yaratmasıyla birlikte empresyonizm, kübizm akımları doğduysa, ileride ortaya çıkacak yeni yaklaşımlara da işte bu isimler öncülük edecek.

Refik Anadol-Eriyen Hayaller
Refik Anadol-Eriyen Hayaller

Yeni akımının öncülerinden biri de Refik Anadol. 1985 doğumlu sanatçı, bugün sanat tarihinde küresel bir akımın öncüsü olarak anılabilecek tek Türk sanatçı. Sanat, teknoloji ve bilimi birleştirdiği işleriyle uluslararası başarılara imza atıyor. Geçtiğimiz yıl İstanbul'da "Eriyen Hatıralar" sergisinde kuyruklar oluşmuştu. Los Angeles'ta, Frank Gehry imzalı Walt Disney Konser Salonu'nun dış cephesinde, Charlotte Douglas International Havalimanı'nda gösterildi. Şu an Los Angeles'ın en büyük alışveriş merkezi Beverly Center'ın duvarında. Alışveriş merkezini bir cazibe merkezine dönüştürmüş durumda! Geçtiğimiz ay Frieze Sanat Fuarı süresince birebir şahit olma fırsatım oldu ki; yüzlerce insan yalnızca Anadol'un eserini görebilmek için Beverly Center'a geliyor. Gurur verici...

Teknolojinin sınırlarını zorlayan yapay zeka, önümüzdeki dönemde sanatı bambaşka bir boyuta taşıyacak. Yeni ifade biçimlerini beraberinde getirecek, biz de yeni tartışmalara şahit olacağız anlaşılan.. Geçtiğimiz yüzyıl başında Duchamp'ın hazır yapım pisuarı 'sanat eseri' olarak sergilemesiyle başlayan tartışmaların, yeni yüzyıl versiyonu uzun yıllar bizi bekliyor...

 

YORUM YAP 0
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ
300