Acil kalp ameliyatı olması gereken hastaların oranında büyük düşüş var
Covid-19 sürecinde acil opere edilmesi gereken hastaların ameliyatlarında ciddi oranda azalma oluşu "alarm" olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar bunun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını İngiltere'den İtalya'ya dünyanın pek çok ülkesinde aynı sorunla karşılaşıldığını söylüyor. En çok kalp-damar hastalıklarında rastlanan bu çok ciddi sorunların tedavisinde yaşanabilecek gecikmeler komplikasyon ve ölüm oranlarında artış demek. İşte uzmanların görüşleriyle Covid-19'dan kaçarken acil kalp ameliyatlarını erteleyen hastaları bekleyen o büyük riskler. Ceyda Erenoğlu'nun özel haberi...
Covid-19 sürecinde acil ameliyat edilmesi gereken hastaların ameliyatlarında ciddi oranda azalma meydana geldi. İşte uzmanların görüşleriyle Covid-19’dan kaçarken acil kalp ameliyatlarını erteleyen hastaları bekleyen o büyük riskler. Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu’nun özel haberi...
Acıbadem Altunizade Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selim İsbir
O HASTALARIMIZIN ÇOĞU HEMEN ÖLÜYOR
İçinde bulunduğumuz Covid-19 sürecinde kalp - damar hastalıklarının tedavisinde tüm dünyada ve ülkemizde önemli aksaklıklar olduğunu düşünüyorum. Sürecin başlaması ile ‘elektif’ olarak adlandırılan acil olmayan ameliyatları durdurduk. Ancak bu süreçte kalp - damar hastalıklarının acil cerrahi müdahale gerektiren patolojilerinde hastaneye başvuruda ciddi azalmalar gözlemledik ve gözlemlemeye devam ediyoruz. Geçen hafta katıldığım uluslararası bir webinar’da benzer şekilde İngiltere’den bir cerrah meslektaşım da aynı gözlemleri paylaşarak geçen ay Londra’da sadece 50 civarında kalp ameliyatı yaptıklarını söyledi. Bu rakam normal süreçle karşılaştırıldığında son derece az. Benzer söylem bir İtalyan meslektaşımızdan da geldi. İstanbul’da da aynı süreçten geçiyoruz. Kalp cerrahisinin en acil vakası olan ‘Aort diseksiyonu’ denilen patolojide bile ameliyat sayılarında azalma var. Bu sorunda, hastalarda ani ortaya çıkan göğüs ağrısı ve takibinde hastanın kendini kaybetmesi söz konusu olur. Hastaların çoğu o an hayatını kaybederken hastaneye başvuranlarda bile hastanın ilk saatlerde acil opere edilmemesi halinde ölüm oranı çok yüksektir. Benzer durum kalp krizinde de geçerlidir. O nedenle bilinen kalp ve damar hastalığı olan ve ameliyat olması gereken hastaların Covid-19 nedeni ile tedavilerini ertelemeleri uygun değildir. Bu konuyu mutlaka kendilerini takip eden hekimleri ile görüşmeleri gerekir. Ayrıca ani başlayan göğüs ağrısı ve nefes darlığı olan hastalar mutlaka bir sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir. Covid-19 sürecinin kontrol altına alınmaya başladığını görüyoruz. Kendi hastanemizde şu an tüm kalp ameliyatlarını güvenli bir ortamda yapabilecek durumdayız. Covid-19 ile ilgili tecrübelerimiz arttı. Buna paralel olarak nasıl davranmamız gerektiğini öğrenip bulaşa karşı tüm önlemlerimizi aldık. Bu noktadan sonra kalp ve damar hastalarımız çekinmeden hastanelere başvurabilirler. Aksi takdirde kalp - damar hastalıklarının tedavisinde yaşanabilecek gecikmelere bağlı komplikasyon ve ölüm oranlarında artış olacağı düşüncesindeyim.
Prof. Dr. Cengiz Köksal - Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı
ACİL HASTALAR HASTANEYE GİTMEYE KORKUYOR
51 yaşında borsacı erkek hastam sol bacağında 10 gündür mevcut yaygın şişlik ve ağrı olmasına rağmen şikayetiyle ilgili doktor arayışına ancak bir hafta sonra başlamış. Bize başvurduğunda sol bacakta uyluk ve baldırda yaygın ve ağrılı şişliği vardı. Hastanın çekilen sol bacak toplardamar ultrasonunda ana iliak ven yani sol kasık üstünden itibaren toplardamarlarının tamamen tıkalı olduğunu saptadık. Bu aciliyet gerektiren bir durumdu. Çünkü toplardamarlarda kasığının üstüne kadar çıkmış olan pıhtı oluşumu her an akciğerlere atma ve ani ölüm riski taşıyordu. Toplardamardaki pıhtının akciğerlere atması sonucu meydana gelen “akciğer embolisi” dünyada en sık görülen ölüm nedenidir. Hastamız pıhtı akciğerlerine atmadığı için şanslıydı ve hemen işleme alındı. Önce pıhtının akciğerlere atmasını önlemek için sağ kasıktan bir filtre yerleştirildi ardından sol bacak toplardamarlarındaki pıhtı temizlendi. İşlem sonrası bir gün yoğun bakımda takip edilen ve pıhtı eritici ilaç verilmeye devam edilen hasta ertesi gün servise alınarak pıhtı önleyici ilaçla taburcu edildi. Bacağındaki ağrı ve şişlik tamamen geçmiş ve rahatlamıştı. Sonrasında hastaya bu durumun ciddiyeti anlatıldı ve hastaneye neden daha erken başvurmadığı soruldu. Yanıt,"Covid-19 kapmaktan çekindiğim için” oldu. Bizim hastamız şanslıydı ama bu korku nedeniyle hastaneye başvurmayıp ciddi kalp ve damar hastalığı bulunan hastaların akıbetini bilmiyoruz. Gelecekte, sessiz geçirilmiş kalp krizi sonrası kalp yetmezliği ile veya tıkanmış damar nedeniyle kısıtlanmış hastaları hastanelerimizde görmek şaşırtıcı olmayacaktır.
