Öğrencileri okula "ev ortamı"yla bağlıyorlar

Sınıfta öğrencilerin rahat ders işleyecekleri bir ortam oluşturma kararı alan öğretmenler, ilk olarak aldıkları destekle zemine parke döşetti. Sınıflara ayakkabıyla girmeyen öğrencilerden bazıları minder üzerinde bazıları da özel olarak hazırlanan sandalyelere oturarak dersi dinliyor. Her sınıfa adeta küçük kütüphane kuran öğretmenler, öğrencilerin rahat bir şekilde kitap okuması için koltukların bulunduğu okuma köşeleri yaptı.

Bazı derslerin konularını duvarlara çizen öğretmenler, aynı zamanda dünya ve gezegenlerin yer aldığı fotoğraflar, sınıfların bulunduğu koridorun zeminine de rakamlar yapıştırdı. Zil çaldığı zaman ise dışarıya çıkmak istemeyen öğrenciler, zeka oyunlarıyla sınıfta vakit geçirmeye başladı.

Öğretmenlerden Serpil Ceylan, AA muhabirine, okulun dezavantajlı bir mahallede olması ve ailelerin çocukları düzenli bir şekilde okula göndermemesinden dolayı öğrencilerin derse yeterince ilgi göstermediklerini fark ettiklerini söyledi.

- "Ev ortamını buraya taşıdık"

Geleneksel eğitim sisteminin bu tür öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerde yeterli olmadığını tespit ettiklerine dikkati çeken Ceylan, şunları kaydetti:

"Yaşayarak öğrenme dediğimiz Montessori Eğitim sistemini uyguladık. Öğrencilerde sonuç aldığını gördük. Çocuk, eline vermediğiniz bir şeyi öğrenemiyor. Burası dezavantajlı bir bölge. Aileler ne yazık ki çok ilgilenmiyor. Ev ortamı oluşturuyoruz çünkü çocuklarda okul fobisi var. Ev ortamını buraya taşıdık. Parke üzerinde ayakkabılarını çıkartıp çalışıyorlar. Kendi çocuklarımız gibi onlarla ilgileniyoruz. Burada bir çocuğa teşekkür etmeyi öğretebiliyorsam bu bana çok büyük mutluluk veriyor."

- "Dokunarak ve yaşayarak öğrenmelerini sağladık"

Sibel Arazsu da sınıfları bu hale getirmek için çok çaba harcadıklarına dikkati çekerek, "Köyümüz zor bir yer. Bu çocukların her şeye ihtiyacı var. Çok zor şartlarda kendi imkanlarımızla bunları yaptırdık. Duvar boyalarını kendimiz çizip parkeleri kendimiz yaptırdık. 4. sınıfta hala okuma yazma bilmeyen öğrencilerimiz vardı. Dokunarak ve yaşayarak öğrenmelerini sağladık. Elleriyle dokunmadığı bir şeyi öğrenemeyeceklerini biliyoruz o yüzden ev ortamı oluşturduk. Bu iş tamamen vicdan işi. Bir öğretmeni mutlu edecek en güzel şey geri dönüş almaktır. Biz de bunu almayı başardık." diye konuştu.

- Çocuklar artık okula severek geliyor

Çocuklarda öğrenme güçlüğü olduğu için ilk olarak ev ortamı oluşturduklarını ifade eden Hatice Erez ise çocukların yerde ders çalıştıklarını, sıkıldıklarında oyun köşesine geçip oyun oynadıklarını ya da kitap okuduklarını kaydetti.

Erez, "Burada ne yazık ki öğrencilerin okula devamı konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Bu çalışmalarımızla onların okula severek gelmesini sağladık. Tek düze ders yapmaktansa materyallerle öğretmeye çalıştık. Onlar oyun oynadıklarını sanırken aslında birçok şeyi öğreniyorlar." dedi.

- "Birinci sınıfta ismini bilmeyen öğrencim vardı"

Arzu Pala Ünal da birinci sınıfta ismini bilmeyen öğrencisinin olduğunu, bunu hayatı boyunca unutamayacağını belirterek, "Onlara bir şeyler öğretince ciddi anlamda evime çok mutlu gidiyorum." dedi.

Öğrencilerden Dilber Öge, derslerinin çok güzel geçtiğini, ev ortamında dersi dinlediği için mutlu olduğunu söyledi.

Abdulsamet Güner de minder üzerinde ders dinlemenin, kitap okuma köşelerinde kitap okumanın çok eğlenceli olduğunu ifade etti.