Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Demet Cengiz ile son kitabı Aşk Olsun üzerine söyleşi

        “Aşk Seni Bulur” kitabıyla adından söz ettiren Demet Cengiz bu kez “Aşk Olsun” diyerek okurun karşısına çıkıyor. İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanan kitapta Cengiz, kendi içsel yolculuğunu aşkla buluşturuyor…

        Aşk Seni Bulur kitabının devamı niteliğindeki Aşk Olsun kitabında yazar, kendi hayatının kapılarını okurlarına açıyor. Yazar içindeki dervişe, şaire ve filozafa dışarı çıkma izni veriyor. Yaşadığı akıl almaz mucizeleri, günlük hayatın herhangi bir sıradanlığıymış gibi soğukkanlılıkla anlatıyor. Bir kuşa âşık oluyor, bir sineği evlat ediniyor. Her ne kadar içindeki şair, filozof ve derviş söz almış olsa da içindeki romantik fırlama da susmuyor. İşteYazar Demet Cengiz ile son kitabı Aşk Olsun üzerine söyleşi…

        * Evet, Demet Cengiz yeni bir kitap yazdı. Ne yazdı bu sefer?

        ‘Aşk Olsun’u yazdım. Bir önceki kitabım Aşk Seni Bulur gibi bu da otobiyografik kesit. Kendi hayatımdan aşağı yukarı bir yıllık bir dönemi anlatıyorum. Ne kitabı derseniz… İçinde aşk var, hayatın anlamını aramak var, içsel yolculuklar, bol bol seyahat var.

        * Neden yazdınız bu kitabı?

        Kitap yazmanın değilancak yazmanın nedenleri vardır. Dert! Olumsuz anlamda kullanmıyorum bu kelimeyi ancak derdi olan insanlar yazar. Tıpkı derdi olan insanların şarkı söylemesi, bir müzik aleti çalması, beste yapması, resim yapması gibi yazmak da bir derdi anlatır.

        * Sizin derdiniz neydi peki?

        REKLAM

        Bir bilsem. (Kahkahalar)

        * Ben yardımcı olayım. Bir kadın bir kuşa âşık olmuş. Sahi nasıl oldu bu? Kuş bir metafor mu?

        Kuş bir metafor değil. Bir adam! Aşk Olsun kitabımda anlattıklarımı anlatmak kolay değil. Kitabı okuyan herkesin anlayacağını da düşünmüyorum. İnsan zihniyle, algısıyla kavrayamayacağımız deneyimleri paylaştım.

        * Ben de anlamadım. Bu adam kim? Kuş ne? Ne alakaları var?

        Bir gün bir adamla karşılaşıyorsun ve ruhunun onu hatırladığını anlıyorsun. Ve bir zamanlar onun bir kuş olduğunu, Tanrı Dağları’nda onu kolunda taşıdığını hatırlıyorsun.

        * Bu gerçek mi?

        Dedim ya herkesin inanmasını beklemiyorum. Kitap kapağında bir kadın elinde bir kuş taşıyor. Nedeni bu.

        * Aşk Olsun’la ilgili bir kritikte mucizelerden söz ettiğinizi okumuştum. Mucize bu mu?

        Bu ve başka şeyler (Gülüyor). Bu dünyada insan formunda bulunuyorum şu anda. Ve içinde yaşadığımız bu binalardan yani bedenlerimizden daha fazlası olduğumuzu biliyorum. Ruhumuz hep vardı. Hep olacak da! Ruhun daha önceki karşılaşmalarını hatırlaması neden tuhaf olsun ki? Zaten hayatımıza giren kimsenin tesadüfen girdiğini düşünmüyorum.

        REKLAM

        * Bu kitabı bir adam için yazmışsınız. Diğer röportajlarınızı okudum. Hiçbirinde bu adamdan söz etmiyorsunuz. Tuhaf değil mi?

        Bu kitabı bir adam için yazmadım.

        * E ama bir adam neden olmadı mı yazmanıza?

        Oldu. O neden oldu ama onun için yazılmadı. Biliyorum bu söylediğim kulağa tuhaf geliyor ama bu kitabın, kitaptaki diğer ana kahramanla hiçbir ilgisi yok. Yazarken vardı ama o kitap bittikten sonra hiçbir ilgisi kalmamıştı artık.

        * Nasıl yani?

        Şöyle düşün ki bir odaya girip düğmeye basıyorsun ve ışık yanıyor. O ışık kimindir? Düğmeye basan s ensin diye senin midir? Hayır. O ışık oda kiminse onundur. Sen sadece bir aracısın, vesile oluyorsun.

        * Yine de ondan hiç söz etmemeniz ilginç.

        Ben anlatacağımı bir kitap yazıp anlatmışım. Kitabı anlatamam. Kitabı okura yazdım. Haklısınız söyleşiler genel olarak kadın-erkek ilişkileri ve aşk üzerine oluyor. Böylesi daha güzel. Kitap kendi hikayesini anlatıyor zaten.

        REKLAM

        * Ona kızgın mısınız?

        Değilim. Kimseye karşı olumsuz bir his beslemek istemem. Bir kedinin kendini temizlemesi gibi temizler dururum kendimi. Olumsuzluk hissi yok olana kadar yalanırım yani (Gülüyor). Biliyorum yine kulağa tuhaf gelecek ama öyle biri hiç olmamış gibi.

        * Kendi hayatınızdan bir bölüm yazarken başka insanları da anlatıyorsunuz. Örneğin Bay Kuş’u. Onun iznini aldınız mı?

        Bir önceki kitabım çıkmadan önce o kitabın kahramanını bilgilendirmiştim. Onunla öyle bir hukukumuz vardı. Bay Kuş ile öyle bir hukuk yok. Zaten onları hep gizleyerek yazıyorum. Tanınmamaları için değiştiriyorum. Benim orada anlattığım o veya onun hikayesi değil, kendimle ilgili bütün her şey. Ancak Bay Kuş’a da yazdığımı söylemiştim. Şok edici bir bilgi değil sonuç olarak.

        * Okumuş mudur kitabı? Ne düşünmüştür sizce?

        REKLAM

        Bilmiyorum, okumuş olabilir. Ben olsam okurdum. Ben birkaç kere okurdum herhalde (Kahkahalar).

        * Bence de okur. Bir kitap yazılmış adama nihayetinde.

        Döndük en başa. Tekrar mı edeyim ona yazılmadı (Kahkahalar). Zaten bu kitabı kendime adadım. Bir öncekini okuyana “Sana” diyerek adamıştım, bunu “Bana” diyerek kendime.

        * Peki aşkı çözdünüz mü?

        Aşkı çözen evreni de çözecek zaten. Gerçekten aşk evremdeki tüm gizemin, tüm sırrın kapısını açan bir anahtar… Çok yüce bir duygu. Her bünyedeki tesiri farklı. Bu yüzden tanımı farklı.

        * Kitapta birinci kadınlar ve ikinci kadınlar diye bir tanımınız var. Bu nedir?

        Evli erkeklerin eşleri birinci hanımlar oluyor. Bir de dışarıdaki ikinci kadınlar var. Ben de iki balkon konuşması yapıyorum. Biri birinci hanımlara ki onların kürkçü dükkanı sendromu var. “Adam benim, nasıl olsa buraya dönecek” diyorlar. Diğer balkon konuşmam ise saadetini birinci kadının gidişine bağlayan ikinci kadınlara. Bu iki kadının arasındaki mücadeleden erkek aklanarak çıkıyor. Her iki kadın da birbirini suçluyor, sanki adam masum.

        REKLAM

        * Aldatma oranı yüksek mi Türkiye’de?

        Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün araştırması var. Ülkemizde aldatma oranı yüksek. Hem erkekler de yüksek hem de kadınlarda. Zaten bu iki oran birbirinden çok farklı olamaz. Mümkün değil!

        * Neden farklı olamaz. Erkekler daha çok aldatmıyor mu?

        Daha fazla aldatıyordur da hep mi bekar kadınlarla aldatıyor? Matematik bize diyor ki bu iki rakam birbirine eşit olmalı.

        * Erkekler de aldatılıyor yani?

        Evet! Ancak onlar biz kadınlar kadar yaygara yapmıyor. Biz kadınlar ağlıyoruz, anlatıyoruz, içimizi döküyoruz. Pek çok erkek var kalbi kırılan veya başka bir erkek için terk edilen.

        * Onlar yaygara yapmıyor mu?

        Yok genellikle yapmıyorlar ama bazen çok kötü bir şey yapıyorlar. Bu durumu kabullenemeyip şiddete baş vuruyorlar.

        * Kitapta ‘Erkekler neden aramaz?’ diye bir bölüm var. Biraz bahsetmek ister misiniz?

        REKLAM

        Bir önceki kitabım daha matraktı. Bu kitapta da hayatımda olağanlaşan absürtlükler var ancak daha duygusal, daha şiirsel… İçimdeki şaire, dervişe ve filozofa engel olamadım. Biraz komiklik olsun diye kadınların o en merak ettiği sorunun peşine düştüm ve oluşturduğum erkekler kuruluna ilk randevudan sonra neden aramadıklarını sordum. Komik ama acı cevaplar geldi. Aramıyorlar çünkü bir ilişki istemiyorlar. En yaygın cevap bu oldu.

        * Bugünlerde ilişkileri sorunlu kılan ne?

        Bencillik ve özensizlik… Her şeye kolayca erişmenin getirdiği şımarıklık ve tatminsizlik sonucu zahmete girememe.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ