Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Prof. Dr. Mustafa Koç, “Tatil bir anlamda bir yıl boyunca birikmiş zehrin dışarı atılmasıdır. Bunun için de ihtiyaç duyduğumuz bizi anlayan, bizi bilen, bizi seven ve böylece bizi bize sevdiren insanlarla birlikte olmaktır” dedi.

        Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koç, özellikle çocukların tatil dönemini nasıl geçirmeleri ve ailelerin bu konudaki sorumluluklarının neler olması gerektiği hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

        Tatilin; belirli bir süreliğine başka yerlere gitmek, gezmek ve eğlenmek olarak algılandığını belirten Prof. Dr. Mustafa Koç, “Aslında tatil, etkin dinlenme dönemidir. Tatile gidip dönen insanlarla konuştuğunuzda, geçen süreyi ne kadar yoğun ve dolu dolu yaşadıklarını anlatırlar. Fakat sonunda şunu söylerler ‘yorulduk ama değdi’ Başka yerlere gitmediğimiz zaman, bulunduğunuz yerde zamanı dolu dolu yaşayabileceğimiz bir formatta değerlendirilmediğinde tatil, bizi dinlendirmek yerine yoran bir zaman dilimi haline gelmektedir. Günümüz ekonomik şartları göz önüne alındığında, herkesin tatilde yeni bir yerlere gitmesi, daha önce görmediği yerleri görmesi ve böylece tatilini değerlendirmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bunun için biz o cennetlere gidemiyorsak, bulunduğumuz yeri cennete çevirmeye bakalım. Tatil bir anlamda bir yıl boyunca birikmiş zehrin dışarı atılmasıdır. Bunun için de ihtiyaç duyduğumuz bizi anlayan, bizi bilen, bizi seven ve böylece bizi bize sevdiren insanlarla birlikte olmaktır. Çünkü insanın zehrini insan alır ve bunu ancak yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip insanlar yapabilir” şeklinde konuştu.

        “Tatilde en çok sıkıntıyı çekenler çocuklar”

        Tatilde en çok sıkıntıyı çekenlerin çocuklar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Koç, “Onlar gönüllerince bir şeyler yapmak isterler. Çünkü enerjilerinin boşalması gerekir. Eğer tatile de gidilemiyorsa alışılagelmiş çevrede alışılagelmiş işleri yapmaktan daha sıkıcı bir şey yoktur. Çünkü aynı şeyleri, aynı şekilde, aynı yerde yapmak çok sıkıcıdır. Bu bağlamda çocukların tatildeki yaşantılarını zenginleştirerek enerjilerini boşaltmak ve aynı zamanda bu etkinliklerle de çocuğa sosyal yaşam için gerekli becerileri ve tutumu kazandırmak yetişkinlerin elindedir. Çocukların yapacağı etkinlikler yerel yönetimler tarafından desteklenmeli ve hatta organize edilmelidir. Çünkü genetik yeteneklerimiz ancak doğru gelişimsel deneyimlerin uygun zamanda, uygun şekilde yaşanmasıyla orta çıkar” diyerek tatil döneminde yapılması gereken faydalı etkinlikler hakkında tavsiyelerde bulundu.

        İlk olarak ailelere çocuklarla birlikte kamp yapmalarını öneren Prof. Dr. Mustafa Koç, “Kamp çadırınızı, uyku tulumlarınızı hazırlayın ve kamp yapmaya çıkın. Gidecek bir yer bulamazsanız bile evinizin bahçesinde bunu deneyin. Zeki çocukların en temel özelliği, çok fazla uyarıcıya ihtiyaç duymadan gerekli ilişkilendirmeleri yapabilmeleridir. Çadır ortamında dahi ev yaşamındaki gibi gerekli olan davranışları ve sorumlulukları yerin getiren bir çocuk, yetişkin yaşamda değişen şartlara ve ortamlara zorlamadan uyum sağlayabilecektir. Kamp şartlarında beklenmeyen durumlarla başa çıkma becerisi, yetişkin yaşamda krize müdahale edebilme becerisinin de temelini oluşturacaktır” dedi.

        Bir canlının bakımını üstlenmenin ve onun yaşaması için gerekli olan işlerin yapılmasına ilişkin sorumluğu almanın, sosyal yaşam için gerekli olan birçok tutumun da temelini atmak olduğuna işaret eden Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Koç, böyle bir etkinliğin çocuğa; empati kurma, sorumluluk alma, planlı olma, haddini bile, dürtü kontrolü ve paylaşma becerileri için mükemmel bir temel oluşturduğuna dikkat çekti.

        “Uçurtma uçursunlar”

        Prof. Dr. Koç çocuklarla yapılacak etkinlikler ile ilgili bililer vererek “Öncelikle çocuğa nasıl uçurulacağını öğretin. Bunun için önce siz yapın. Öncesinde, anında ve sonrasında ne yapması gerektiğini model olarak ona gösterin. Bu etkinlik, çocuğun hem büyük hem de küçük kas gruplarını etkin bir şekilde kullanmasına katkı sağlayacaktır. Bu da çocuğun kontrol algısını güçlendirecektir. Kontrolün kendisinde olduğunu düşünen çocuklar, sosyal yaşam için olmazsa olma ‘bağımsızlık’ duygusunu kazanırlar. İzin verin ateşböceği yakalasınlar. Sonrasında tekrar doğaya bıraksınlar. Ateşböceğini yerine kendilerini koysunlar. Yakalanınca neler hissettiklerini soralım. Daha sonra serbest kalınca neler hissettiklerini soralım. Bu iki etkinlik sonrası hissedilen duyguların bizi nasıl etkileyeceğini tartışalım. Bu etkinlik çocuğa yaşam için el freni olan bitmemiş işlerini bitirmenin en işlevsel yolu olan affedicilik yönü kazandıracaktır“ dedi.

        “Çocuklarla birlikte yürüyüş yapın”

        Çocukların gelişim sürecinin kritik evrelerinde kazanmaları gereken birtakım gelişimsel özellikler olduğunu dillendiren Mustafa Koç, “Bu gelişimsel özelliklerin kazanılması, ancak doğru gelişimsel deneyimlerle olabilir. Yani çocuk yürümeyi öğrenmesi için belirli bir zaman diliminde elinden tutmak gerekir. Eğer bu gelişimsel deyim olmaz ise çocuk hayata karşı uygun duruş koymayı öğrenemez. Bu bağlamda çocuk yerinde, zamanında ve dozunda ertelemeyi, vazgeçmeyi ve savaşmayı öğrenmek zorundadır. Yürüyüş esnasında çocuk, bazen dinlenmeyi erteleyecek çünkü dinlenirse programın gerisinde kalacak. Bazen de bundan vazgeçecek çünkü vazgeçmezse zarar görecek ve bu şartlara dayanmayı öğrenecek. İşte çocuk bu etkinlik sayesinde, yetişkin yaşamda ruh sağlığını koruyacak en temel iki anlayışın da temelini atmış olacaktır. Bunlardan birincisi sahip olduklarının farkında olarak ‘şükretmek’, ikincisi de gelecekte belirlemiş olduğu hedefe ertelemeden ve vazgeçmeden ulaşmak için çalışmak ki bu da sabretmektir.”

        “Çocuklar kendi aralarında su savaşı yapsınlar”

        Suyun hem sesinin hem de kendisinin insanı iyi hissettiren ve iyileştiren bir yönü olduğunu belirten Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Koç, “Su savaşı etkinliği suyun bu iki özelliği yanında, çocukların sahip oldukları negatif enerjinin uygun bir şekilde dışa vurumunu sağlayabilmesi açısından önemlidir. Uygun zaman diliminde çocuğun bu saldırganlıkla ilgili enerjisini bu şekilde dışa vurması onun ileride iş birliğine, birlikte yaşama, paylaşma ve sorumluluk almak gibi olumlu özelliklerin kazanılmasına katkı sağlayabilecektir” ifadelerini kullandı.

        “Limonata Satsınlar”

        Koç paylaşma ve işbirliği öğrenmeleri için ise şunları tavsiye etti; “Aileler yerel yönetimlerle iş birliği yaparak ‘Limonata Yapmak Bizden Satmak Çocuklardan’ adı altında, uygun yerlerde çocukların sorumluluk almasını ve bunun sonuçlarına katlanmasını sağlamak amacıyla böyle etkinlikler düzenleyebilirler. Yalnız bu etkinliği asla çocukların kendi aralarında yapacakları bir yarışa dönüşmemesi gerekiyor. Bunu önlemenin en temel yolu, limonata satma konusunda birbirilerine yardım etmeleri, birbirilerinin limonatalarını övmeleri ile mümkün olur. Bu etkinlik çocuğa yaşamı bir yarış içinde değil, paylaşma ve iş birliği içinde yaşama anlayışı kazandırması açısından önemlidir. Görsel izlenimlerin düşünce sürecini etkilemesini engellemenin en işlevsel yollarından biri de hayal kurmaktır. Çocuklara belirli konularda, belirli zaman diliminde hayal kurmaları, bu hayallerini yazmaları ve uygun bir zamanda da bir araya gelerek paylaşmaları istenebilir. Bu durum çocuğa bir başlatma, sürdürme ve sonlandırma fırsatı ve bunun sorumluluğunu alabilme cesareti verebilecektir. Bu aynı zamanda çocuğa yetişkin yaşamda kendi sorumluluğunu alabilmek için müthiş bir hazır bulunuşluk sağlayacaktır. Kazandıkları paranın bir kısmını kendilerine, bir kısmını ailelerine ve bir kısmını da yardıma muhtaç çocuklara versinler. Bu etkinlik aynı zamanda çocuğun bireyselleşmesi ve sosyalleşmesi için uygun gelişimsel yaşantı oluşturabilir. Gerçek dünyayı sanal bağlamda öğrenen çocukların uyum sorunları yanında, birçok gelişimsel sorunlar da yaşayabilir. Araba yıkamanın ve bahçe sulamanın çocuğun ezberlenmiş olan bu yaşam tarzına ilişkin zinciri kırmak için uygun bir etkinlik olacak. Kuşların yemeleri için uygun yerlere kuşyemi koymanın ve onların gelip o yemi yemelerini beklemenin, çocuğa büyük bir huzur ve mutluluk verecektir. Çocuklara; duygularını doğru kişiye, doğru şekilde, doğru yerde ve doğru zamanda dışa vurabilmeyi öğretmek ona verilebilecek hediyelerden en büyüğüdür denilebilir. Çünkü duygularını bu şekilde yaşayarak kendini düzenlemeyi öğrenebilen bir çocuk, kendini sevmeyi başarmış demektir.”

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Düzce haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Düzce Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler