Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Çocuk Ebeveynler neden hayır diyemiyor?

        Eğitmen Hatice Boşça, “Kendi sınırları işgal edilmiş, kendi benliğinin farkında olmayan anne babalar sınır koymakta zorlandıkları için çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görürler. Bu sağlıklı olmadığı için şiddet öfke patlaması küsme gibi davranışlar gösterirler" diyor.

        Eğitmen, Koç ve Sihirli Benekler Çocuk kitabının Hatice Boşça, sınırlar illa koyulmalı mı? Çocuklarımıza sınırlar çizerken katı mı oluyoruz? Sınırlar ebeveyn ve çocuğun ilişkisini ne zaman çözümsüz bir sorun haline getiriyor? Ebeveynler neden hayır diyemez? Gizli 'hayır'lar çocuklarda nasıl bir etki yapıyor? sorularını yanıtladı.

        Sınır dediğimiz nedir?

        Bir birey olarak hepimizin sınırları vardır. Çocuklukta sağlıklı sınır geliştiremeyenler kendi zamanlarına, paralarına, sağlıklarına sahip çıkamazlar. İlişkileri problemlidir. Çocuğa zorla yemek yedirmek onun sınırına müdahaledir. “Sen doyduğunu bilmiyorsun, ben senin bedenini senden daha iyi bilirim.” mesajını yerleştirir. Daha bunun gibi pek çok mesajla başkalarının kendisinden daha iyi bildiği kanaatine varan çocuk, yetişkinlikte de kendi hayatına sahip çıkamaz. Hayatında yapamadıkları için de hep başkalarını suçlar ve ne acı bir döngüdür ki bu kalıplardan çıkıp istediklerini yapma cesareti de yoktur. O yüzden çocuklukta sağlıklı sınır geliştirmesine destek olabilmek bir ailenin çocuğuna verebileceği en kıymetli şeylerden biridir.

        İlla bu sınırları koymalı mıyız?

        Genellikle sınır deyince insanların aklına ceza, bağırma ve şiddet geliyor. O yüzden sınır gerekli mi derler. Oysa ki insanın kişiliğine saygı duymakla ilgili bir mevzudur sınır. Kendi sınırları işgal edilmiş, kendi benliğinin farkında olmayan anne babalar sınır koymakta zorlandıkları için çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görürler. Bu sağlıklı olmadığı için şiddet öfke patlaması küsme gibi davranışlar gösterirler. Sınır deyince bu zehirli iletişim metotları akıllarına gelir. Oysa sınırdan kastımız çocuğum oynamak istediğinde yorgunsam “Ben şu anda çok yorgunum, seninle oynayamam. Bir saat sonra dinlenmiş olacağım. Seninle o zaman oynayabilirim.” demektir. Çocuk oyuncak istediğinde sakince 'Biz sana haftada bir oyuncak alıyoruz. Bugün oyuncak günümüz değil.” diyebilmektir. Çocuk zaten bir süre sonra bu kurala alışır. Şefkatle konan gerçekçi, uygulanabilir kurallar ve sınırlar çocukları güvende hissettirir.

        Çocuklarımıza sınırlar çizerken katı mı oluyoruz?

        Yirmi yıllık eğitimcilik hayatımda gözlemlediğim katı olmaktan ziyade tutarsız olduğumuz. Örneğin; çocuğuna tablet için günlük 30 dakika kullanım sınırı koyan bir anne yorgun olduğunda çocuğunu saatlerce tabletle baş başa bırakabiliyor. Ya da aile büyüklerinin yanında sorun çıkmasın diye çoğu zaman sınırlarımıza sahip çıkamıyoruz. “Ben çocuğuma işlenmiş şeker vermiyorum ama anneannesi veriyor.” diyen çok anne gördüm. Bu da aslında anneannenin, annenin sınırlarına müdahalesine bir örnektir. Bu da çocuğa tutarsız mesajlar veriyor. Çocuk her durumda ebeveynlerinin kendisini koruyacağını bilmek ister. Böyle tutarsız durumlarda bu güven sarsılır.

        Sınırlar ebeveyn ile çocuğun ilişkisini ne zaman çözümsüz bir sorun haline getiriyor?

        Bebeklikten yetişkinliğe kadar bu her zaman bir sorun. Hepimizin birey olarak sınırlarımıza saygı duyulmasına ihtiyaç var ama çocuk iki yaşından itibaren konuşmaya başladığı için hayır diyebiliyor ve çatışma iki yaşından itibaren başlıyor.

        Burada neye dikkat etmeliyiz?

        Öncelikle anne baba bir birey olarak kendi sınırlarının farkına varmalı. Ben neye tahammül edebiliyorum, neye edemiyorum? Benim neye ihtiyacım var? Çocuğumun neye ihtiyacı var? Bu ihtiyaçlarımızı en sağlıklı biçimde nasıl giderebiliriz? İhtiyaçlarımızı gidermek için kimden, nasıl destek alabiliriz? Sorularını kendilerine sormalılar.

        Örneğin; beslenme, uyku, dinlenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bir anne, kendi sınırlarının üstünde bir iş yapmaya çalışıyordur. O yüzden yorgun ve öfkelidir. Çocuğuna gerekli sabrı gösteremez. Kendi sınırlarına sahip çıkmadığı için çocuğunun sınırlarına saygı göstermesi de zorlanır. Anne sınırlarını aşan konularda destek istemekte zorlanıyor. Çünkü anneden insan üstü bir performans bekleniyor. Bu beklentiyi içselleştirmiş anne yetersizlik yaşıyor. “Herkes mükemmel anne ben yapamıyorum diye düşünüyor.” Bu konu da söylenecek çok şey var ama kısacası annelerin de insan olduğu unutulmamalıdır.

        Ebeveynler neden hayır diyemiyor?

        Bunun pek çok nedeni var ama bir tanesinden bahsedebilirim. Çocukluğunda itiraz etmesine izin verilmemiş, hayır demediğinde onaylanmış ve sevilmiş yetişkinler genellikle çocuklarına da hayır demekte zorlanırlar.

        Peki evet deyip ertelemek, yani gizli 'hayır'lar çocuklarda nasıl bir etki yapıyor?

        'Hayır' diyemeyen; 'Bakarız, yaparız, düşünürüz' deyip, sonuçta yapmayan ebeveynlerin mesajını çocuk alır. “Zaten bunu da söyler, 'Bakarız dedin anne demek ki izin vermeyeceksin' ya da erteleyip yapıyorsa 'Düşünelim' dedin demek ki yapacaksın.” der ve kendi dünyasında bizim net olmamamıza karşı bir çözüm üretir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ