Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Haberin Var Mı? Kemal Kılıçdaroğlu tartışmalı soruları cevapladı - Haberin Var Mı? Haberleri

        Yavuz SEMERCİ-HT GAZETE

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kocaeli ve Adana mitinglerini izledim. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ile birlikte Türk Hava Kurumu’na ait uçakla seçim gezilerine katılıyor. Uçakta sohbet etme imkânı buldum. Pazar günü Habertürk’te söyleşisi yayınlandığı için özetini bugüne bıraktım. Tartışmalı konularda sorduğum sorulara verdiği yanıtları aktarayım.

        “Bin liranın altında emekli maaşı alan 8 milyon kişi var” sözünüz eleştiriliyor. Başbakan Davutoğlu, sizi eleştirdi. Sayı yanlış olabilir mi?

        O zaman doğru sayıyı çıkıp açıklasınlar. Kendi bakanları hem de sizin kanalınızda 8 Mayıs idi yanılmıyorsam, “1100 TL’nin altında 8.5 milyon emekli var” dedi. İktidar bin TL’nin altında bulunan emekli sayısının sembolik olduğu algısını yaratmaya çalışıyor.

        Peki yoksul sayısını 17 milyon olarak açıklıyorsunuz. Bu sayıyı nereden çıkardınız?

        Bunun için de yalan diyorlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, düzenli ve süreli yardım alan hane sayısını 3 milyon 750 bin olarak açıkladı. Çok merak ediyorlarsa Şanlıurfa’ya baksınlar. Ankara varoşlarına gidip görsünler. Sayı küçük-büyük tartışması yanlıştır, ayıptır. 13 yıldır iktidardasınız, çözseydiniz.

        İktidarın taksici esnafa yönelik vaatleri dikkat çekti. Siz düşünemediniz mi?

        Birkaç yıl önce taksici cinayetleri olduğunda biz önerdik, kabul etmediler. Şimdi bizim vaatlerimizi görünce bunu gündeme getirdiler. İktidara geldiğimizde bu konuda adım atacağız elbette.

        Kredi kartı borcunu ödemeyenlerin borcuna devletin kefil olması doğru mu?

        Devlet ödemeyecek ki... Banka alamadığı borcu, varlık yönetim şirketlerine devrediyor. Net rakam vereyim. Bankalar 19 milyar liralık alacağını, bu şirketlere 2.8 milyara devrediyor. Bu şirketler de vatandaştan 19 milyar lirayı tahsil etmeye çalışıyor. Bankalar neredeyse 17 milyar liralık borcunu silmiş. Biz bankalara diyeceğiz ki, “Kardeşim arada biz olacağız, sen doğrudan vatandaşa bu indirimi yap”. Devlete tek kuruş maliyet getirmediğimiz gibi bankaları da zarara uğratmayacağız.

        Bu arada işsiz sayısını yanlış, hatta yalan söylemekle suçlanıyorsunuz...

        Ben devletin resmi kurumu TÜİK’in rakamlarını kullanıyorum. İşsiz sayısı 3.2 milyon gösteriliyor, oysa ayrıca 3.6 milyon insan da iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçmiş. Yani iş olsa çalışacaklar. Bunlara eksik istihdam kaleminde gösterilenleri eklerseniz toplam 6.8 milyon işsiz var. Onlar iş bulma umudunu kaybetmiş insanları işsiz saymayabilirler. Ben sayıyorum. Ve bu konuyu da Başbakan ile tartışmaya hazırım.

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği mitinglerde taraflı davrandığı gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulu’na çağrı yapıyorsunuz. YSK ne karar alabilir ki?

        Cumhurbaşkanlarının sorumsuz olması, aslında cumhurbaşkanlarının sorumluluğunu artıran bir noktadır. Bu nedenle tarafsızlık yemini ediyor. “YSK’nın bir yaptırımı yok” demek doğru değil. Durumu tespit etmesi bile bir karardır. Devletin parasıyla, vatandaşlara AKP’ye oy vermeye çağırıyor. Bu doğru mu?

        DOSYALAR KAPANMAYACAK

        Mitinglerinizde yolsuzluğa hiç değinmiyorsunuz?

        Bakın vatandaş çok dertli. Eve ekmek götürüp götüremeyeceğini düşünüyor. Size bazı veriler vereyim. AKP’nin kalesi olan illerde bile batık kredi miktarları artıyor. Vatandaşın böyle bir yakıcı sorunu varken ana odağımız yolsuzluklar olabilir mi? Bakın tüketici kredileri ve kredi kartlarında son bir yılda yüzde 22 artış var. 13 milyar 700 milyona çıkmış. Ama Siirt’te yüzde 68.7, Şırnak 51.9, Bingöl, Muş, Hakkâri, Gümüşhane’de yüzde 40’ların üzerinde. Kayseri’de yüzde 28.

        Bu tespit, geçmiş seçim politikalarınızın yanlış olduğu itirafı sayılır mı?

        Hayır. Ekonomik sorunlar o yıllarda bu kadar derin değildi. Üstelik o dönemin atmosferi de farklıydı. 17-25 Aralık olayları vardı. Kabul edelim ki, dünyanın her yerinden sıcak para akarken, Türkiye’de hiçbir alanda tutarlı bir politika izlenmedi. Kendi haline bırakıldı. Yoksul sayısı ortaya çıktı, işsiz sayısı ortaya çıktı. “Ekonomide istikrar” diyorlardı. İstikrar olan ülkede 6 milyon işsiz mi olur?

        İktidara geldiğinizde bu dosyaları açacak mısınız?

        O dosyalar hiç kapanmadı ki, kapanması da mümkün değil. Toplumun vicdanı var. Birilerinin hesap vermesi lazım.

        'SURİYELİLER TAMPON BÖLGEYE YERLEŞTİRİLMELİYDİ'

        Suriyeli göçmenler meselesini sıklıkla gündeme getirmeye çalışan bir gazeteciyim. Yeteri kadar bu konuyu dile getirmediğinizi görüyorum. Özellikle mi kaçınıyorsunuz?

        Hayır, aslında konuya değiniyorum. Bu konuda maalesef bir devlet politikamız yok. Dış politikamız çok kötü. Yeniden ele almalıyız. Bakın Batı’nın böyle bir derdi yok. Geçmişi hatırlayın. Kürtler, Saddam rejiminden kaçıp bize sığındı. Fransa’dan Bayan Mitterrand geldi, konuştu, birkaç yüz Kürt sığınmacıyı aldı ve gitti. Batı’nın tek derdi var: Bu kişiler Avrupa’ya gelmesin, “Siz ne yaparsanız yapın” diyorlar. Türkiye sağlıklı bir dış politika izleyebilseydi, tutarlı olsaydı, bu tabloyla karşı karşıya kalmazdık. Daha en başından beri sınırda tampon bir bölge oluşturulabilir ve Suriye’den gelenler oraya yerleştirilebilirdi. Şimdi sınır diye bir şey kalmadı. Yolgeçen hanı oldu sınırlarımız. Bakın şu anda pek çok yerde Suriyeliler ile yerel halk arasında sürtüşmeler yaşanmaya başlandı.

        Seçim sonrası kötü senaryo nedir?

        Kötü senaryo, AKP’nin tek başına iktidarıdır. Hem ekonomik hem siyasal Türkiye yeni bir krize hazırlanmalıdır. Siyasal olarak iç ve dış politikada tükenen iktidar, uluslararası arenada da varlığını sürdüremez. Çünkü tümüyle güven ve itibar kaybı yaşanıyor. İç politikada müthiş bir güvensizlik ve ayrışma var. Ekonomi zaten çok başlı, kimin ne yaptığı belli değil. İstikrar bozulmaya başlamış. Seçim sonrasına kadar her şey kesilmiş bir anlamda. Duruyor.

        İyi senaryo da “CHP’nin iktidarı” diyeceksiniz sanırım.

        CHP’nin iktidarında yeni bir dış politika. İçeride hukukun üstünlüğünü de sağlarsak en az 30-40 milyar dolar doğrudan yatırım için yabancı sermaye gelir. Can ve mal emniyetinin sağlanması, güzel bir Anayasa’nın yapılması lazım. Aslında Anayasa kadar önemli; bizim hukuk sisteminin, yargı sisteminin yeniden düzenlenmesi lazım. Devlette liyakat sisteminin yeniden oluşması lazım. Şu an benim partimden, benim düşüncemden diye insanları bir yere atayıp yönet diyorlar. Olmaz böyle bir şey. Yeterli olanın siyasi görüşüne bakılmaz. Atarsınız... Bunu yeniden devreye almak gerekir. Bakın, üzerinde durmadığımız önemli bir şey var. Devleti devlet yapan kurumlardır. O kurumların oluşturduğu kültürdür. Türkiye’de hangi kurumun kültürü var? Bakın ABD’deki kurumlara; vergi idaresi IRS’e, FED’e, CIA’ya. Bir de bizimkilere bakın. Orada, sıcak siyaset, oradaki kurumlara müdahale ettiğinde kurumlar tepki verir. Türkiye, tek parti döneminden çok parti dönemine geçti; AKP ise çok partili rejimden tek partili rejime sürüklüyor ülkeyi ve kurumları.

        İktidara gelirseniz önceliğiniz ne olacak?

        Ekonomiye can suyu verecek tedbirleri hemen alacağız. İlk olarak; seçim sonrasında emeklilere ikramiyenin hayata geçirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacak. Arkasından asgari ücret komisyonu toplanacak ve ücretler artırılacak. Üçüncü olarak, vergi ve prim borcu için yeni bir sayfa açacağız. Asgari ücretten vergi muafiyeti için de düzenleme yapılacak...

        Vergi ve prim borcuna yönelik yeni bir sayfa demek, yapılandırmak anlamına mı geliyor?

        Siz geçmişteki yapılandırmalara karşı çıkmıştınız. Mutlaka bir düzenleme yapmamız gerekeceğini düşünüyorum. Çünkü son birkaç yıldır yeni bir durum oluştu. Borçlara yönelik bir düzenleme şart oldu. Ama vergisini düzenli ödeyenleri de teşvik edecek düzenlemeler yapılacak... ‘Suriyeliler sınırda tampon bölgeye yerleştirilmeliydi’

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ