Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Nobel Ödüllü Aziz Sancar Habertürk'e konuştu - İş-Yaşam Haberleri

        Meltem ERSOY / GAZETE HABERTÜRK

        Fotoğraflar: Mehmet KAÇMAZ

        Mardin’in bir ilçesinde 8 kardeşli bir ailede başlayıp, 2015’te Nobel Kimya Ödülü’ne uzanan hikâyeye hayran olmamak mümkün değil. Aziz Sancar’ın hayatının ilerleyişi; puntoları büyük, içeriği zayıf hikâyelere inat kendi başına bir gurur kaynağı. Bir haftadır Türkiye’de olan Sancar’ın özellikle Atatürk devrimlerine, Cumhuriyet’e duyduğu saygı kendi ağzından ifadelerle çok yazıldı, tartışıldı. Hem tekrara düşmemek adına hem de ekonomi gazetecisi olma refleksiyle, ben Sancar ile kısıtlı zamanımızda “Bilim ve para arasındaki ilişki ne olmalı, kaynak olmadan, sadece merakla bilim olur mu” konularına odaklandım. İşte Sancar ile İTÜ’de gerçekleştirdiğimiz sohbetten öne çıkanlar:

        -Gençlere bilim yapmalarını öneriyorsunuz, çok güzel, fakat Türkiye’de bilim adamı olmak geçinememek, parasızlık vaat eden bir gelecek gibi algılanıyor. Bilimle para arasındaki ilişki ne olmalı sizce?

        İşin doğrusu, örneğin ben bilim yerine başka bir şey, iş seçseydim, şimdi milyarder bir adam olurdum. Bilim gönül işidir, fedakârlık işidir, merak işidir, memleketine-insanına hizmet işidir, yani bilime para kazanmak için girilmez. Onu öyle kabul etmek lazım.

        CRISPR ÖRNEĞİ GÜZEL ANLATIYOR

        • Sancar, “Türkiye bilimde 10 misli ilerlemiş. Hükümet büyük yatırımlar yapmış, bu işe gönül vermiş. O kadar çok para vardı ki TÜBİTAK verecek adam bulamıyordu, diyorlar. Gelecekten çok ümitliyim” diyor.

        Mesela ben kendime idealist demem, memleketime, aileme büyük sevgi duyarım, o ayrı. Ama bu işin temelinde merak lazım. Tabiatın sırlarını çözmeye ilgi, istek lazım. Beni de, diğer bilim adamları gibi, bilim işine girmek için harekete geçiren bu oldu. Bu işe girdiyseniz böyle oluyor. Çünkü işin ekonomisi bakımından bakarsanız iş değişir, mesela bir örnekle anlatayım: Şu an CRISPR diye bir şey var, bu aslında DNA genomunu değiştirmek için kullanılan bir metod. Bu temel bilimin alanına giriyor, bakterilerle uğraşan birkaç bilim adamı tarafından geliştirildi. O bilim adamlarına 5 yıl önce sorduğunuzda “Bunun ne faydası olacak, ne para kazanacaksınız?” diye, size “Hayır, biz bundan para kazanmayız, biz sadece bu işin sırrını çözmek istiyoruz” diyorlardı. Ama şimdi bu iş 10 milyar dolarlık bir iş oldu. O bakımdan temel bilim yapma işine girdiğiniz zaman bunları hem göze alıp hem düşünmemeniz lazım.

        ‘ÖDÜLLE HAYATIMDA MADDETEN HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ, MAAŞIM HÂLÂ AYNI, BEN İŞÇİYİM’

        -Nobel Ödülü kazandıktan sonra maddeten ve manen hayatınızda neler değişti?

        (Gülerek) Maddeten hiçbir şey değişmedi. Maaşım aynı kaldı. Manevi olarak ise memleketimde büyük bir sevinç oldu. Gençler beni tanıdı, benim işimle, yaptıklarımla ilgilenmeye başladı. Benim için manevi kazanç budur ve her şeyden değerlidir. İşçi adamım ben. Benim en çok değer verdiğim şey çalışmak.

        NOBEL ÖDÜLÜ'NÜN PARASI CAROLINA TÜRK EVİ'NE

        Para ödülü 325 bin dolar. Bu paranın masraflar çıktıktan sonraki 315 bin dolarını Carolina Türk Evi’ne bağışladım. Benim gayem bu evi yaşatmak. Bu isteği duyan Cumhurbaşkanı Erdoğan destek olmak istediğini söyledi.

        'BAŞA GÜREŞMEK ŞU AN ÜÇÜN İMKANSIZ'

        -Bilim yatırımları yeterli mi sizce? Bugünkü şartlarda olsaydı ABD’ye gitmeme gerek kalmazdı noktasında mısınız?

        Hayır. Şu an hâlâ, ben eski terim kullanıyorum, başa güreşemezdim burada olsaydım. Başa güreşecek derecede bilim yapmak zor şu anda. Ama 5 yıl sonra umarım ki mümkün olacak. Mesela şunu söyleyeyim: Bir ay önce ABD’de doktorasını yapmış bir Türk kardeşimiz benim yanımda çalışmak için müracaat etti. Eğitim için geldi, konuştuk, “Bitirdikten sonra ne yapmak istiyorsun?” dedim, “Hocam, ben Türkiye’ye dönmek istiyorum” dedi ve devam etti: “Ben biliyorum ki Türkiye’ye dönünce Nobel seviyesinde bilim yapamayacağım, ama ben Nobel alabilecek derecede bilimle uğraşacak insan yetiştireceğim.” Bu bana çok dokundu. O kadar mutlu oldum ki... Onlar ülkelerine geri döndükçe Türkiye ileriye gidecektir. İnşallah 10 yılda Avrupa ve ABD ile yarışır noktaya geliriz.

        'İÇİMİZDEKİ 'ARI'DA 2 BİNİ AŞKIN AR-GE PROJESİ YÜRÜYOR'

        Sancar’ın İTÜ ziyareti sırasında Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca da hazır bulundu. Fırsattan istifade kendisiyle de sohbet etme fırsatı bulduk:

        -İTÜ, iş hayatıyla, endüstriyle entegre olma konusunda ne noktada?

        İTÜ; Türkiye’de Ar-Ge çalışmaları yapan pek çok şirkete ev sahipliği yapıyor. İTÜ sadece eğitim alanında değil, üniversite ile sanayi arasındaki işbirliği çerçevesinde de önemli bir örnek. 3’üncü nesil üniversite konsepti çerçevesinde endüstri 4.0 dönemine hazır durumdayız. Arı Teknokent’te toplam Ar-Ge proje sayısı 2 bin 500’ün üzerine çıktı. Öncelikli hedeflerimiz, ülke ihracatına katkı sağlayacak yeni teknoloji girişimlerine destek vermek ve firmaları bir adım daha öteye taşıyarak uluslararası markalara dönüştürmek. İTÜ Çekirdek adı altında çok önemli bir proje başlattık. İTÜ Çekirdek ticarileştirilebilir bir teknoloji fikri ya da projesi olan girişimcilerin teknoloji şirketlerini kurup geliştirmelerine olanak tanıyacak her türlü desteği sunan bir proje. Bu tür projelerimizi daha da artıracağız.

        ‘NADİR’ SERGİ GEZDİ

        İTÜ ziyareti sırasında Rektör Mehmet Karaca, Aziz Sancar’a üniversite bünyesindeki Nadir Eserler Sergisi’ni gezdirerek bilgi verdi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ