Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Bu havacının para kaynağı kim? - Makro Ekonomi Haberleri

        İşte buradayım!

        Sözü fazla uzatmadan, merhaba diyerek, icraata başlamak en güzeli. Son yıllarda kendi alanında farklılık oluşturarak liderlik koltuğunda oturan ve bu başarısını Ciner Yayın Holding kurumsallığıyla taçlandıran www.haberturk.com bundan böyle haber ve yazılarım için yeni limanım olacak. Çağın iletişim mecrası internet dünyasından, Habertürk ve Kanal 1 televizyonlarına ile beyaz cama uzanan ve oradan yazılı basına damga vuracak çalışmalar içinde olacağım. Evet kısa bir merhabayla 'vira bismillah' diyerek işimize koyulalım.

        Bu havacının para kaynağı kim?

        Geçen hafta yedinci defa kapılarını sivil havacılık sektörüne açan Airex 2008 Havacılık Fuarı'nda ilginç bir uçak siparişi verildi. Kamu oyunda adı pek bilinmeyen, havacılık sektöründe konumu tartışılan Bora Jet Exclusive Charter A.Ş. isimli bir şirket Koç'un Sabancı'nın Doğuş'un bile sahip olmadığı ultra uzun menzilli 58 milyon dolar değerinde bir adet Global Express XRS jeti siparişi verdi. Kısa süre önce de yine Kanadalı Uçak üreticisi Bombardier'e Challenger 605 siparişi veren Bora Jet'in sahibi ve Genel Müdürü olarak görünen Faruk Bayındır, müşterilerine sundukları hizmet seviyesini yükselteceklerini altını çizerken gizemli Amerikalı ortağını ise sır gibi saklıyor.

        Airex fuarında AK Partili üst düzey yetkililerle poz vermeyi ve fuarda onlarla gezerek nüfuzunu göstermeyi de ihmal etmeyen Faruk Bayındır, kısa süre önce de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan (TMSF), Uzanların Rumeli Havacılık'a ait Atatürk Havalimanı'ndaki iş jeti hangarı kiralayarak tartışmalara sebep olmuştu. Aynı zamanda Küçükçekmece Belediyesi'nde AKP Meclis üyesi olan Bayındır'ın iş hayatı geçmişi ise kayın pederi Ahmet Özbey'in TIR şirketiyle sınırlı.

        Daha önce Sindel Uçuş Okulu ile TIR'cılıktan havacılık sektöre adım atan, Mega Trans Ulus.Nak.ve Tic.ve San.A.Ş.'nin sahibi olan kayın pederi Ahmet Özbey ile yaşadığı sorunlar sebebiyle Sindel'den ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra Adana'da bulunan Tarkim Uçuş Okulu'nun devralan Faruk Bayındır, Tarkim adını Orhan Air olarak değiştirip İstanbul'a taşıdı. 2007 yılı sonlarına doğru aylık Türk Aviation isimli bir dergi çıkardı. 2008 yılı başında ise gizemli bir ortak bulduğunu belirterek Bora Jeti isimli bir şirket kurarak web sitesine 3 uçaklık bir filoya sahip olduğunu duyurmaya başladı.

        Merak edilen şu; Mega Trans ve Sindel Uçuş Okulu'ndan kayın pederi tarafından gönderilen Faruk Bayındır Türkiye'de kimsenin sipariş edemediği uçaklara sahip olacak parayı nerden buldu?

        Bulursanız kaçırmayın!

        Türkiye, meyve-sebze ihracatının üçte birini ticari ilişkilerinin en iyi olduğu Rusya'ya yapıyor. Ancak, Rusya'nın ziraî ilaç kalıntısı gerekçesiyle 7 Haziran'da bazı yaş sebze ve meyve ürünlerine ithalat yasağı koymasıyla meydana gelen tartışmada ise ülkemiz bir başka gerçekle bir kez daha yüzleşmek zorunda kaldı. Rusya'ya gönderilen tarım ürünlerinin bu coğrafyada yetiştirilenlerin en iyisi, en sağlıklısı olduğunu söylersek, iç piyasada tüketilenlerin ne olduğuna siz karar verin. Eğer Rusya için yetiştirilen ürünleri bulursanız çekinmeden tüketebilirsiniz. Çünkü, ihraç edilen ürünler denetlenirken iç piyasa sürülen tarım ürünleri ciddi şekilde denetleyen ve kontrol eden mekanizma yok. Daha kötüsü Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın tatmin edici bir çalışması ve vizyonu da yok.

        Konuyla ilgili bilgilerinden faydalandığım önemli bir kurumun başında bulunan bir yetkili, son yıllarda kanserli çocuk vakasında ciddi artış olduğunu bunun asıl sebebinin de Rusya'dan gelen itirazla örtüştüğüne dikkat çekti. Türkiye'de yaş meyve ve sebzelerde kullanılan tarım ilaçlarının kullanımı esnasında kontrol edilmediğini dolayısıyla üretilen meyve ve sebzelerin Türkiye içinde tüketiminde ciddi denetim ve kontrol mekanizması olmamasından dolayı kanser vakalarının artış gösterdiğini söyledi. Rusya'nın kabul etmediği zirai ilaç kalıntısı değerlerinin iç piyasadaki ürünlerle kıyaslanmayacak kadar iyi olduğunu belirten bu uzman ihraç edilen ürünlerin kimliği ve denetim detayları söz konusuyken iç piyasada böyle bir uyguluma olmadığının altını çizdi.

        Özetle, Türkiye'deki sera alanının sadece yüzde 1'inde ihracat sebebiyle kontrollü üretim yapılıyor. İç piyasa sunulan sebze ve meyvelerin durumu çok kötü. Bu sebeple ihraç ürünü meyve ve sebzeler gerçekten iç piyasa sürülüyorsa tavsiyemiz bunları bulun ve tüketin. Zira, hızlı ve bol ürün alarak çabuk köşeyi dönmek isteyen üreticiler ve buna seyirci kalan hükümetimiz maalesef genç nesilleri kalıcı müzmin hastalıklarla baş başa bırakıyor. Ne demek istediğimi merak edenler Lösemili Çocukları Vakfı ile irtibata geçebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ