Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Enerji Elektrik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Elektrikte fiyat ayarlaması maliyete bağlı - Enerji Haberleri

        Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, artan döviz kurları ve petrol fiyatları nedeniyle elektrik fiyatlarında yeni düzenleme-artış olup olmayacağı konusunda, "Fiyat ayarlaması için maliyetlere bakacağız. Maliyetler neyi gerektiriyorsa yapmamız gerekiyor" dedi. Bakan Dönmez, tüketimi az olan konut ve küçük esnafa düşük tarife uygulaması üzerinde çalıştıklarını da açıkladı. ABD'nin İran'a uygulayacağı ambargo konusunda Türkiye'nin teknik ve hukuki yükümlülükleri, zorunlulukları bulunduğunu vurgulayan Dönmez, bir grup gazeteciyle bir araya geldiği toplantıda şunları söyledi:

        100 GÜNLÜK EYLEM PLANI

        Temmuz 10'u itibariyle yemin ettik başladık. Bugün itibariyle 2 ayı bitirdik, üçüncü aya giriyoruz. Bizim bir de ev ödevlerimiz var; 100 günlük eylem planı. Arkadaşları da sıkıştırıyoruz. Bakanlığımızla alakalı 17 civarında hedefimiz var; ilk 100 gün içerisinde yetiştirilmesi gereken. İnşallah onları da zamanında yetiştireceğiz. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen kabine toplantısındaki talimatları ile ikinci 100 güne hazırlanıyoruz.

        ELEKTRİKTE FİYAT AYARLAMASI

        Fiyat ayarlaması için maliyetlere bakacağız. Maliyetler neyi gerektiriyorsa yapmamız gerekiyor. İki tane fiyat ayarlaması yaptık. Orada da özellikle maliyet artışları, kur ve petrol fiyatlarındaki artış, onları zorunlu kıldı. Şimdi biz elektriğimizin aşağı yukarı yüzde 30-35'ini hala doğalgazdan elde ediyoruz. Doğalgazda da dışa bağımlıyız. Doğalgaz fiyatlarını da petrol fiyatları etkiliyor. Şimdi son iki yılda petrol fiyatları 40-45 dolardan 70-80 dolar bandına geldi. Kur, neredeyse iki kat arttı. Onun etkisiyle doğal gaz fiyatları ve neticesinde elektrik fiyatlarına yansımış oldu. Bu da tüketiciye yansımış oldu. Ama biz bunu yine minimumda tuttuk.

        REKLAM

        ENERJİ VERİMLİLİĞİ

        Aslında bizim şimdi önemli bir etkinlik alanımız var, enerji verimliliği konusu. Bu ayarlamaların etkisini azaltmanın yolu enerjinin verimli kullanılmasıdır. Sadece bilinçlendirme ile yapabileceğimiz şeyler var; bir kısmını da biraz harcama yaparak... Tüketicilerimiz konutlarını yalıtmak suretiyle veya elektrik tarafında daha verimli makineler kullanmak suretiyle yapmamız gerekiyor. Bizim Türkiye olarak bir iş üretebildiğimiz enerji tüketimini azaltmamız gerekiyor. Başka bir deyişle de enerji yoğunluğunu azaltmamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek bu etkilerden daha az etkilenmiş oluruz. Avrupa ile kıyasladığımızda hem elektrikte hem doğalgazda en düşük maliyetler bizde. Her şey dahil kapı teslim fiyatlar, vergiler de dahil; 7 Euro/cent civarında şu anda Türkiye'de. Avrupa ortalaması 20.56. Herşey dâhil kıyaslamamızda konutlar için. Gazda da Avrupa ortalaması kilovat saati 7.62; bizde 2 cent. Avrupa'nın en ucuzu.

        AZ TÜKETENE FARKLI TARİFE

        Bugünkü koşullarda fiyat ayarlamalarını kimse isteyerek yapmıyor. Bu zorunluluktan kaynaklanıyor. Küçük tüketiciler yani konut ve küçük esnaf gibi orada daha düşük tarifelerle ilerlemeyi, daha profesyonel iş dünyasındaki sanayicilerimiz, işletmelerimiz açısından da... Piyasa artık serbestleşiyor. Bizim yıllık 300 terabayt saatlik bir tüketimimiz var. Kamu olarak bir bunun yaklaşık üçte birini üretiyoruz. Üçte birini ürettiğimiz bir yerde, tamamını verme şansımız yok. Piyasa serbestleşecekse böyle. Bizim yapmak istediğimiz kamu üretim kaynaklarını korunması gereken küçük tüketiciye yönelik kullanmak. Diğer profesyonel iş dünyasının, sanayicinin, işletmelerin ihtiyaç duyduğu elektriği de artık serbest üreticiler var; onlarla pazarlığınızı yapın. Bir sanayicinin ham madde tedariğinde izlediği yol, yöntem neyse artık elektrikte önemli bir unsursa aynı mantıkla hareket etmesi gerekiyor. Böyle bir çalışma yapılıyor, gündemimizde yapılıyor. EPDK bir çalışma yapıyor. Dağıtım sektörü ile görüşüyorlar. Tüketiciyi daha verimli kullanmaya itmesi açısında böyle bir kademelendirme çalışması düşünüyoruz.

        İRAN AMBARGOSU

        2013'teki yaptırımlarda doğalgaz dışarıda tutulmuştu; sadece petrol vardı. Hatta belli oranda azaltarak gitmiştik. Şimdi bu yeni yönetim doğalgazda var mı yok mu onlar da tartışıyorlar. Biz bu meseleye şöyle bakıyoruz: Teknik açıdan değerlendirdiğimizde biz yaklaşık 10 milyar metreküp doğalgaz alıyoruz. Ülkenin arz güvenliği açısından ihtiyacımız var. İkincisi; hukuki açıdan baktığımızda, ortada bir kontrat var o kontrata göre satıcının da alıcının da yükümlülükleri var. Yani o benim istediğim miktarda gazı vermek, ben bedelini ödemek zorundayım. Bu arada orda al ya da öde maddesi de var. Eğer gazı almazsanız bedelini ödemek zorundasınız. Bir de hukuki böyle durum söz konusu. Mesela geçmişte tersten oldu onların veremediği zaman biz ceza maddeleri uyguluyoruz. Bu iki yönden baktığımızda zaten bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.

        HER YIL BİN MEGAWATT

        Rüzgarda ve güneşte her yıl 1.000 MW kurulu gücümüzü artırmak gibi bir hedefimiz var. Biliyorsunuz yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme kanunumuz var bizim, YEK dediğimiz. Orada onların bir alım garantisi var; 10 yıl süreli. Eğer Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle uzatılmazsa 2020'de son bulacak ama biz YEKA'lara devam edeceğiz.

        OYUNU DEĞİŞTİRECEK HAMLE

        Hakikaten yüzde 100 yenilenebilirle tüm dünya elektrik enerjisi ihtiyacını karşılar mı? Herkes buna çalışıyor. Eğer elektrik enerjisi depolama teknolojileri hızlı gelişirse ve maliyetler düşerse açıkçası biz o zaman güneş olduğunda fazlasını depolarız; rüzgâr estiğinde fazlasını depolarız. Suda rezervuarlıysa hidrolik potansiyeli bir miktar tutabiliyoruz. Bu anlamda işin teorisine çalışanlar var açıkçası. Çok kısa vadede teknolojik olarak mümkün gözükmemekle birlikte bu çalışılıyor.

        DEPOLAMA ŞARTI

        Elektrik depolama ile ilgili YEKA ihalelerimizden bir tanesini güneşle ilgili kısmen depolama şartı getirdik. Onun ilanlarına çıkacağız. 1000 MW'lık geçen sene yaptığımız Konya Karapınar'dakine benzer yapıyoruz. 3 bölgede yapacağız. Niğde Bor, Urfa ve Hatay'da yer seçtik. 90-100 MW'lık bir batarya teknolojisiyle burada üretilenin depolanması ve akşam saatlerinde şebekeye verilmesiyle alakalı bir çalışma da yürütüyoruz.

        YERLİ BATARYA YAZILIMI

        Batarya management software dedikleri batarya yönetim sistemi var; yazılımla bunlar denetleniyor. Onun Türkiye'de yerlileşme imkânı var. Ayrıca bunun paketlenmesi, soğutma-ısıtma sistemleri vesaire arkadaşlar çalışıyorlar. En azından yarısını yakalayalım dedik. Donanımla yazılımla beraber olabilir gibi gözüküyor. Bu batarya teknolojisi sekiz on teknolojiyi daha drive ediyor. Bizim elektrikli otomobil projemiz var onlara da dedik ki bu işe girerlerse kendi projeleri açısından bir start up proje olarak da olabilir diye düşünüyoruz; zaman gösterecek. Bizim bir şekilde bu batarya teknolojisini Türkiye'ye kazandırmamız lazım.

        ÇATI CEPHE UYGULAMASI

        Küçük işletmeleri işin içine dâhil etmek için bizim lisanssızda kurguladığımız aslında buydu. Küçük yatırımcıyı da sayarsak bizim elektrik tarafında 4-5 bin tane üreticimiz oldu. Şimdi yeni bir kararnameyle düzenledik; tekrardan tarla bahçe uygulamasını kaldırıyoruz. Çatı cephe uygulamasına doğru gidelim dedik.

        ENERJİ ÜRETENE TEŞVİK

        Kamu özel ayrımı yok. Hastaneler de dahil buna. Burada depolama zorunluluğu yok. 10 KW ürettiniz 5 KW tükettiniz geri kalan 5 KW'ı şebekeye satmış oluyorsunuz. Aylık bazda her saat ne kadar aldınız- sattınız, çıkartıyoruz. Örneğin toplamda satış miktarınız 500 KW çıktı; onun bedelini alıyorsunuz ya da daha fazla tüketmişsiniz o zaman da farkı elektrik faturasıyla ödemiş oluyorsunuz. Konutlar için 10 KW. İşyerlerimizin şebekeye bağlantı gücü sınırına kadar üretilebilir; 1 MW'ı aşmamak kaydıyla üretim yapabilir.

        15-20 BİN DOLARA ÜRETİM

        Çatılarda normal klasik güneş paneli kullanabiliyorsunuz. Ölü cephelerinizde de kullanabilirsiniz. Işığı geçiren teknolojiler var; biraz paha lı açıkçası ama çatı tipi olanlarda 1 MW'lık olanlar için 1 milyon dolardı. Konutlar için düşünüldüğünde 10 KW'lık bir sistem tahmin ediyorum 15-20 bin dolar civarında bir bedelle yapılabilir. Normalde bizim evlerimizin ihtiyacı 5-6 KW tek daire için. 10 KW'ya kadar gelir vergisinden muaf. Satış bedeliniz enerji bedeli olarak kaç kuruştan alıyorsanız aynı bedel üzerinden satma hakkınız var. Haziranda yaptığımız araştırmaya göre Ankara'da ki bir ev için ortalama 7 senede sistem kendisini geri ödüyor ancak rakamların güncellenmesi lazım.

        SOÇİ ZİRVESİNİN SONUÇLARI VE NÜKLEER

        Gayet olumlu geçti; her alanda olumlu görüşmeler yapıldı. Rusya ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Biliyorsunuz, nisanda temelini atmıştık. Şu anda orada temelle alakalı ve projenin diğer safhaları ile alakalı, yani inşaat faaliyetleri daha henüz reaktör aşamasına gelmedi, çalışmalar devam ediyor. Dün de ifade ettiler, teyit ettiler. 2023 yılına, inşallah bir aksilik olmazsa, Cumhuriyetimizin 100. yılında orada ilk reaktörü işletmeye alma hedefimiz var. Sinop'ta Japonlar ile çalışmalarımız var. Şimdi onlar fizibilite çalışmasını yapıp sundular. Bizim ekibimiz, o fizibiliteyi inceliyorlar. Üçüncü santralde de büyük ölçüde Trakya gibi gözüküyor. Orada Çinliler ile görüşmemiz devam ediyor.

        TÜRK AKIMI

        Türk Akımı iki hattan oluşuyor. Bir tanesi doğrudan Türkiye'deki tüketime dönük bir hat. Yaklaşık 16 milyar m3 yıllık taşıma kapasitesi var. Yine benzer bir hat daha var. O da ikinci hat. Şimdi birinci hattın su altı boru işlemleri bitti. İkinci hatta da sanıyorum yüzde 60'ını bitirdiler. O yapım işini biliyorsunuz Gazprom, karşı taraf üstlenmiş durumda. Birinci hattın "reciving terminal" dediğimiz bir öl çüm kontrol istasyonu var orada da çalışmalar başladı. Bu hattın bizim iş şebekemize olan, BOTAŞ yapıyor onu da. Aşağı yukarı 70 km'lik bir bağlantı noktası var. Onun da ihalesini yaptık. Önümüzdeki yıl sonundan önce gaz geldiğinde bizim şebekeye basılabilir hale gelmiş olacak. İkinci hatta Gazprom'un çalışması devam ediyor.

        ENERJİDE ERTELENECEK YATIRIM YOK

        Daha çok finansmanımızı kendi kaynaklarımızla karşıladığımız işler. Dış finansman olan yerlerde zaten uzun dönemli olduğu için, bunlar o kısıtların dışında kalıyor. Bir de bu santraller zaten, yap işlet santraller. Kamu olarak biz sadece belli bir süre alım garantisi veriyoruz. Onun için bir finansman yükü, yükümlülüğü doğrudan kamuya gelmiyor. Şu anda bizim büyük, başladığımız projelerden henüz böyle bir durumda olan yok. Hazine Maliye tarafı ile arkadaşlarımız görüşüyor. Prensipte şuna anlaştık: Kamu şirketlerimiz yapacaksa, kendi kaynakları varsa yürüyebilirsiniz dediler. Ya da kendi kaynağı değil, dış kaynak kullanabiliyorlarsa, uzun dönemli finansman, yine orada da ilerleme yapılabilir denildi. Bizde o kapsamda şu anda takılan bir şey gözükmüyor.

        ARAMA ÇALIŞMALARINA HIZ VERDİK

        Oyunun rengini değiştirecek tek unsur, bunu yerli ve milli olması açısından söylüyorum, bizim doğal gaz veya petrol bu topraklarda veya denizde bulmamız. Onun için hem Türkiye Petrolleri'nde hem özel sektörde hidrokarbon arama faaliyetlerine hız veriyoruz. Bu kapsamda Güneydoğu'da bir takım güvenlik gerekçesiyle arama yapılamayan yerler vardı; teknik olarak gidilmesi uygun olmayan. O kapsamda aramaları artırdık. Şu anda hem Hakkâri'de hem Siirt'te yeni arama bölgelerimiz, sondajlarımız var; ümitliyiz. Ancak bugünden bir beklenti doğurmak da istemiyoruz, çünkü ne çıkacağını bilmiyoruz. Denize gelince, hem Karadeniz'de hem Akdeniz'de bizim sismik çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etti. Akdeniz'de inşallah planımız önümüzdeki ayın içerisinde ilk sondajımıza başlamak istiyoruz. Bu, Antalya açıklarında olacak; lokasyon hemen hemen belirlendi. Biliyorsunuz geçtiğimiz yıl bir gemi satın almıştık. Şimdi onun tabi ekipmanları kontrol edildi, tamamlandı. İlk defa orada kendi gemimizle başlamış olacağız. Niyetimiz bu gemi ile her yıl iki tane yeni sondaj yapmak. Karadeniz'de daha önce bir 4 sondajımız vardı bunlar yabancı yerli Türkiye Petrolleri ile. Henüz daha bir gaz bulabilmiş değiliz. Ümitli olduğumuz bir iki yer daha var, oralarda yoğunlaşıyoruz. Karadeniz'de de sondajlara başlayabiliriz. İkinci geminin alımı ile ilgili belirli bir noktaya geldi, şimdi onun finansmanı ile alakalı görüşmelere başladık. Biraz tabi bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığımızla da görüşüyoruz. Onu da bağlarsak ikinci gemiyi de almış olacağız inşallah.

        HAVADAN MADEN HARİTASI

        Madende de ciddi atılımlarımız var. Bu yeraltı rezervlerimizin ekonomimize bir şekilde kazandırmamız lazım. Orada yürüyen önemli bir projemiz var. Havadan jeopolitik haritalama diye bir çalışmamız var. Bunu biz iki tane uçak temin edip, uçaklara son teknolojik teçhizat yüklenerek havadan yeraltındaki madenlerin varlığını keşfini yapmaya çalışıyoruz. Bu, bir nevi havadan film çekmek gibi bir şey. MR'ını çekmek gibi bir şey. Aşağı yukarı 1000 metreye kadar görebiliyor. Şu anda hemen hemen yüzde 60-65'inde havadan jeofizik görüntülemesini yaptık. Şimdi o veriler işleniyor, işlendikten sonra da bu sondaj işleri başlayacak. Geçen yıl 1 milyon metre sondaj yaptık, bu sene de inşallah 1.5 milyon metreyi hedefliyoruz.

        BOR HAMLESİ

        Boru hammadde olarak satıyoruz. Yarı mamül de var. Şimdi uç ürün işlemek arzusundayız. Mesela, boru tek başına kullanılmayıp demin bahsettiğim ürünlerde kullanıyoruz. Şimdi seramiğe kattığımızda içinde borlu seramik satıyoruz başka bir deyişle. Cam ciddi miktarda bizim ihracatımız var. Uç ürünlerde şunu teşvik etmek gerekiyor. Sanayici benden hammaddeyi alsın, işlesin, katma değer üretsin ve öyle satsın. Savunma sanayiinde zırh malzemesinin temeli aslında bor. Biz bunu bugüne kadar ithal ediyorduk. Bir anlaşma yaptık Çinlilerle; fabrikanın da inşallah bu sene içerisinde temelini atmaya çalışacağız. Bor karbür üreteceğiz. Bor karbür zırhta, gerek giyilebilir zırh, gerekse askeri araçların dışında kullanılan bir malzeme. O zaman bizim tonunu diyelim ki 400-500 dolara sattığımız boru, akıllandırınca tonu 40 bin dolara çıkıyor.

        ALTIN ÜRETİMİ ARTACAK

        Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, gazetecilerle buluştu.

        KÖMÜRDE YENİ STRATEJİ

        Şu anda Türkiye'de kömür rezervimizin toplam miktarı son keşiflerle birlikte 18 milyar tona çıktı. 2.5 sene önce bu 15 milyar tondu. Bu bahsettiğimiz aramalardan sonra bunun üstüne bir 2-3 milyar ton daha rezerv ekledik. Tabi yerin altındaki maden çıkmayınca kimseye faydası yok dedik. Şimdi TTK ve TKİ bakanlığımıza bağlı iki KİT'imiz. TKİ linyit kömürleri işletiyor, diğeri de taşkömürü. Geçtiğimiz hafta da Zonguldak'taydık. Taşkömürü de orda çok kaliteli ama hakikaten olağanüstü zor koşullarda ürettiğimiz bir alan. Sırf orda 1.5 milyar tonluk taşkömürü rezervimiz var. Bizim orda kamu özel yıllık üretim miktarımız ortalama 1 milyon ton . Bu hızla 1500 yıla bitmez. Geçtiğimiz yıl kanunlarımızda bir iki değişiklik yaparak şunu başarmış olduk, TTK kendisine verilmiş olan ruhsat sağlığını kendisinin işletmediği kısımda kalan bölümlerinin ruhsatlarını devir ihalesine çıkmak suretiyle üretim ve istihdam artışı hedefliyoruz. Bu kapsamda da bizim orda üç tane sahamız vardı. Üçünün ihalesini de yaptık. Özel sektör de girdi. Kazan- kazan mantığıyla; yani oradaki üretiminden TTK'ya bir ruhsat payı olarak diyelim bir miktar ayni veya nakdi bedel ödemiş olacak. Ama orada TTK'ya ait bu sahalarda biz yıllık 3 milyon ton civarında bir kömür üretimini gerçekleştirmiş olacağız. Bu arada TTK kendi alanına odaklanacağı için orada da bir üretim istihdam artışını da hedefliyoruz.

        DIŞARIDAN GETİRMEYİN

        Bizim şu anda en büyük kısıtlarımızdan birisi taşkömürü ithalatı da var biliyorsunuz. Özellikle hem sanayimiz kullanıyor, hem de elektrik santrallerimiz. Bizim ortalama 30 milyon ton civarında yıllık bir kömür ithalatımız var. Bunun nerden baksanız 20 milyon tonunu s antrallerimiz tüketiyor. Şimdi biz baktık ki Zonguldak'taki kömürümüz aslında bu santrallerimiz için uygun. Şimdi o ithal kömüre dayalı santral kuran firmaların sahiplerini de çağırdık dedik; siz uzun dönemli bir anlaşma yapın burada taşkömürleriyle size bir kömür tedarik garantisi de sağlanmış olsun, uzun dönemli bir fiyat anlaşmasıyla bundan sonra dışarıdan getirmeyin. Onlar dedi ki; "seve seve kabul ederiz." Fiyatlar belli zaten küresel ölçekte. O fiyatlardan uzun dönemli anlaşmalar yoluyla yerli kömürün kullanımını teşvik etmiş olduk. Biz şöyle söyleyeyim; yıllık 2017 yılında 5 milyar dolar maden ithalatımız var, bunun 4 milyar doları da kömür. Yani bu kadar kömür zengini bir ülkede kömür ithal ediyor olmamız doğrusu eleştirilecek bir şey ben de katılıyorum. Onun için de burada bir adım atmamız gerekiyordu. Sadece kamu eli ile de bunu yapma şansımız yok. Ayrıca TKİ'nin Soma'da linyit sahalarımız vardı onları biz orda bir sahayı kendimiz işletiyoruz diğerleri küçük işletmeciler var yine bu modellerle orda da ihalelerimizi yaptık 3 tane de orda yaptık. TKİ Tunçbilek'te yaptı bir ihale; ne oldu? Toplam 7 ihalemizi yapmış olduk. Önümüzdeki günlerde de bunların imza töreni olacak. Sahiplerine vermiş olacağız.

        ENERJİDE ÖNCELİKLER

        Bu dönemde belirlediğimiz üç önceliğimiz var: Finansal Sürdürülebilirlik, Politik Sürdürülebilirlik ve Katılımcılık. Temel amacımız yatırımların sürdürülebilirliğidir. Türkiye'ye güvenen ve yatırım yapan bütün yerli ve yabancı yatırımcılar bizim yatırımcılarımızdır. Politik sürdürülebilirlik ise Milli Enerji ve Maden Politikası'nın devamıdır. Ar-ge, teknoloji, yerli üretim, nükleer, maden, yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi stratejimizin temelini oluşturan bütün unsurlarda ortaya konulan politikaların sürdürülmesidir. Katılımcılık ise bütün paydaşların sürece dâhil olmalarını sağlamaktır. Örneğin, önümüzdeki ay ilk defa Enerji Tüketici Konferansı düzenleyeceğiz. Böylece enerjide hem üretenin, hem tüketenin, hem de düzenleyicinin bir araya geleceği bir etkinlik yapacağız.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ