Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Galatasaray Fenerbahçe maçı yazar yorumları - Yazarlar Galatasaray Fenerbahçe derbisi için ne dedi? - Galatasaray Haberleri

        FATİH ALTAYLI: HEP YİYEN YEMEDİ, HEP ATAN ATAMADI

        İki kötü teknik direktörü birbiriyle toplarsan, çıkanı iki kötü teknik direktörün karesiyle çarparsan ne sonuç elde edersin?

        Cebir soru gibi görünse de aslında matematiğin en basit kuralını bilirseniz sonucu bulmanız mümkün!

        Sıfırı sıfırla toplayıp, iki sıfırın karesiyle çarparsan elde edeceğin rakam sıfırdan başka bir şey olmaz.

        Bu yüzden de bu maçın sonucu sizi hiç şaşırtmasın.

        Günlerdir beklenen derbi başladığı zaman sahadaki görüntü şuydu:

        Fenerbahçeli futbolcular, “Karşı takım bizden daha güçlü ve kaliteli. Üzerlerine gitmeyelim başımıza iş almayalım” diyordu.

        Galatasaraylı futbolcular ise “Hoca maçtan önce beraberlik iyi sonuçtur diyor. Üstlerine gitsek biz bunları belki yeneriz ama sakata gelmek de var. Pek de ısrarcı olmayalım”

        Maç bu havada başlamışken, Fenerbahçe’nin golü geldi.

        Serdar Aziz kendini savunma oyuncusu değil de, seyirci yerine koyunca gol oldu ama hakem faul dedi.

        Var mıydı, yok muydu emin olamadım doğrusu.

        Sonrası Türkiye Süper Ligi’nin en kalitesiz futbolu.

        Galatasaray Gomis’le tek, Fenerbahçe Janssen’le tek pozisyon, maçın ilk yarısı bitti.

        Galatasaray “Bilmediği” bir futbol oynuyor, Feghouli ile Belhanda sahada kaybolmuştu ilk yarı.

        Onlar olmayınca Galatasaray da yoktu.

        Hakem ise çok kolay çıkardığı sarı kartlarla kırmızı kartlara alt apı hazırlıyordu sanki.

        İkinci yarı başlarken açıkçası Tudor’un, Belhanda’yı oyundan çıkarıp yerine Selçuk’u alacağını umuyordum ama bunu yapmak için teknik direktör olmak lazımdı.

        Belhanda kötü oynamanın yanı sıra göz göre göre kırmızı kart için aranıyordu.

        İkinci yarı da tatsız tuzsuz devam ederken, arada bireysel yeteneklerle birileri bir şey yapmaya çalışıyordu ama bu da asla pozisyona dönüşemiyordu.

        İki titrek teknik direktör, “Aman maç böyle bitsin” diye dua ediyordu.

        Türkiye’nin en büyük iki takımına hasbelkader teknik direktör olmuş bu adamlardan Tudor, Belhanda’yı çıkarmamakta ısrar ediyor, Kocaman ise Giuliano’nun yerine Alper’i almamakta ısrar ediyordu. Ben bunu düşünürken, Belhanda ceza alanı içinde penaltı almaya çalıştığı sırada atılarak Tudor’un ne kadar kötü bir teknik direktör olduğunu kanıtlarken, imdadına Kocaman yetişti ve o da Giuliano dururken oyundan Valbuena’yı çıkararak Alper’i oyuna aldı.

        Galatasaray yine bir derbide eksik duruma düşmüştü ama asıl eksik kulübedeydi.

        Tudor adlı zavallı bir şeyler yapma ihtimali olan tek kişi Gomis’ken oyundan Gomis’i çıkarıp, yerine Eren Derdiyok’u oyuna soktu.

        Eren’in derdi yoktu ama Galatasaray’ın çok açık bir şekilde Tudor diye bir derdi vardı.

        Sahada görünen çok açık bir şey vardı. Fenerbahçe yetenek olarak yetersizlikten oynayamıyordu; Galatasaray ise berbat bir teknik direktöre sahip olduğu için oynayamıyordu.

        G.Saray sezon başından beri başarılı olduğu sistemi bırakmış, aptalca bir futbol oynuyor; Fenerbahçe ise bu aptallıktan dolayı rahat, yeteneksizliğinin sıkıntısını yaşamıyordu.

        Yemin ediyorum, maçtan bir gün önce Tudor gitse ve yerine Florya’nın çaycısı Vahit gelse ve takıma “Geçen haftalarda nasıl oynadıysanız çıkın aynısını oynayın”dan ibaret bir taktik verse Galatasaray maçı kazanabilirdi.

        Sonuç olarak berbat bir doksan dakikanın ardından Süper Lig’in her maç gol atan takımı maçı gol atamadan, Süper Lig’in sezon başından beri gol yemeden maç tamamlamayan takımı ise maçı yemeden tamamladı.

        Bu rezil maçı boşverin.

        Ben size başka bir şey söyleyeyim. Galatasaray’ın işi zor.

        Belli ki, Tudor denilen yeteneksiz adam Başakşehir, Beşiktaş gibi büyük maçlarda bu takımı taşıyamayacak.

        Bu da bu maçların tamamında en az iki puan kaybı demektir.

        Tudor’un bu takıma yapacağı en büyük iyilik, iyi antrenman yaptırıp maç taktiklerine karışmayıp “Çıkın bildiğiniz gibi oynayın” demektir.

        Oyuncu değişikliklerine de saha içindeki oyuncular kendi aralarında karar verirse ya da tribünde oylama yapılırsa Galatasaray rahat şampiyon olur.

        Yoksa bu Tudor’la iş gerçekten çok zor.

        Normal şartlarda bu maçı kazanan Galatasaray, Fenerbahçe’yi ligin dışına atıp rahatlayacak, puan farkıyla korku tüneline başlatmış olacaktı.

        Şimdi önünde Trabzon, Başakşehir ve Beşiktaş maçları var ve 3 puan çıkarırsa iyidir diyeceğim neredeyse.

        Hakeme gelince...

        Maçın sonucundan memnun olanlar arasına onu da koymak lazım.

        Maçın skoruna açıkça etki etti.

        Fenerbahçe’nin golünü, Galatasaray’ın penaltısını yedi.

        Kart kullanmakta ise ne kadar beceriksiz olduğunu gösterdi.

         Galatasaray'ın derbi galibiyeti hasreti sürüyor
        Galatasaray'ın derbi galibiyeti hasreti sürüyor Geride kalan 2 sezonda hiç derbi müsabakası kazanamayan Galatasaray, bu sezonun ilk derbisinde de istediği sonucu alamadı. Üst üste 9. derbisinde galibiyete ulaşamayarak kötü bir seri elde eden sarı-kırmızılı takım, 5 yenilgi ve 4 beraberlik elde edebildi.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: KAYBEDEN TUDOR TÜKENEN ÇAKIR

        Hiç uzatmadan söyleyeyim: Derbide dağ fare doğurdu. En çok kaybeden futboldu tabi. Ama onun dışında oyunun 3 ana unsurunu paragraf paragraf ele almak istiyorum:

        CÜNEYT ÇAKIR: Hakem bir maçın unsurudur. Ne yazık ki bu hakem 2 yıldır ülkenin en kötü hakemi haline geldi.

        * Maçın başında Janssen’in Serdar Aziz’den çaldığı topta attığı buz gibi golü yedi. Bu Çakır 2 sezondur F.Bahçe’nin nizami gollerini yiyor. Aynı Çakır aynı hakem Kadıköy’de bu pozisyonda gol verirdi. Vermişliği var. Eboue-Webo pozisyonunda da Serdar Aziz-Josef de Souza penaltısında da Çakır düdük çalmıştı. Farkı Kadıköy’de olmasıydı. Yüzde yüz golü vermeyince o pozisyonda ezildi. Ozan’a, Roman’a yüzde yüz sarı kartları veremedi. Denayer’i atamadı. 2. yarıda G.Saray’ın 2 penaltısını vermedi. Neto’nun açık eline gelen top da penaltıydı ama Feghouli- HAK mücadelesi tartışmasız penaltıydı. Belhanda kırmızısı hariç neredeyse doğru kararı yoktu. Sonrası yine eyyam üstüne eyyam. Cüneyt Çakır’ın tükenişi bu maçtır.

        GALATASARAY: İgor Tudor hem korkmuş hem de gerilmiş. 3’lü savunma tamamen doğru giden işi bozmaya yönelik ‘korku dağları bekler’ taktiğiydi. Maçın başından sonuna kadar ev sahibi ‘atak takımı’ G.Saray, Feghouli-HAK penaltı pozisyonu dışında tek bir pozisyon üretemeden; Kameni’yi zorlayamadan maçı bitirdiler. Şimdi,

        * Tudor stres yükseldikçe stresi taşıyabilecek mi?

        * Zorluk seviyesi yüksek ilk maçta dağıldılar. Bundan sonra ne yaparlar?

        * Belhanda bu takımın 10 numarası mı? gibi sorular sorulacaktır. Bildiğim tek şey şu ki; Tudor gergindi ve takımını da gerdi.

        FENERBAHÇE: Bu ülkenin derbi uzmanı bu takım. Sakin kaldılar ama sinmediler. Sakinliği sinmek, agresifliği gerginlik sanmayan tek takım F.Bahçe. Bence JansSen’in golü net goldü ama Hollandalı, maçın en önemli ve tek net pozisyonunda golü atamayarak ‘ah vah’ dedirtti. Ama 2. yarıda F.Bahçe de durdu. Belki beraberlik devam ederken oyundaki düşüş makul karşılanabilir ama son 10 dakikada rakip tamamen çekilmişken pozisyon üretilememesi gerçekten olmadı. Kocaman son saniyedeki Aatif değişikliği dışında takımını iyi idare etti. F.Bahçe’nin ön tarafında bir kalite eksikliği de var. Evet çizilmiş oyun planları üretme sorunu hocaya yazabilir ama sorumluluk alamayan, şut dahi deneyemeyen Soldado-Giuliano- Dirar da hücumda kalite sorununu ortaya koyuyor.

        SONUÇ: F.Bahçe özgüven artırdı, G.Saray özgüven kaybetti. F.Bahçe’de kalite sorunu bariz. Derbilerde yabancı hakem şart oğlu şart.

        KOREOGRAFİ

        Taraftar da iyi değildi. Yardımcı hakeme saldırı da tuz biber oldu. Tek güzellik koreografiydi.

        GİULİANO

        İstediği gibi 10 numara pozisyonunda oynadı. Hiçbir şey yapamadı. Bu oyuncu ile ilgili soru işaretlerim giderek artıyor.

         Galatasaray'a karşı seri 6 maça çıktı
        Galatasaray'a karşı seri 6 maça çıktı Fenerbahçe, Süper Lig'de Galatasaray'a karşı oynadığı son 6 maçta da yenilmedi. Sarı-lacivertliler, rakibine son olarak 3 yıl önce 18 Ekim 2014'te Türk Telekom Stadı'nda 2-1 yenilmişti. Daha sonraki 6 maçta sarı-lacivertliler, Galatasaray'a karşı üçer galibiyet ve beraberlik elde etti.

        FAİK ÇETİNER: FENERBAHÇE HAVLU ATMADI

        Fenerbahçe maçına gelene kadar Galatasaray için methiyeler düzülmüştü. Öyle ya... Sarı-Kırmızılı takım 8 maçta tek beraberlikle ligin zirvesindeydi. F.Bahçe ise genelde bugüne kadar “topa tutulmuştu”. Görülen tablo ve yapılan yorumlara göre G.Saray maçın mutlak favorisiydi. Ancak her zaman söylediğimiz gibi: Ezeli rakiplerin aralarında yaptıkları maçlara kesin yorum getirmek zordur.

        Dünkü maçın ilk 45 dakikasında G.Saray saha ve seyirci avantajıyla mücadeleye çok hızlı başladı. F.Bahçe ise böyle maçlara iyi konsantre oluyordu. Rakibine önde baskı yapan, orta alanı kalabalık tutan ve sakin olan taraf Sarı-Lacivertliler’di. Bu yarıda G.Saray kadar da pozisyon buluyordu. G.Saray’ı gerçek manada test edeceğimiz oyunun ilk yarısı, adeta kora kor ve kafa kafaya geçti. F.Bahçe’nin önde baskı yaptığı dakikalarda G.Saray oyun kurmakta zorlanıyor, çareyi uzun toplarda arıyordu. Muslera, her topu oyuna hatalı sokup rakibe pozisyon yaratırken, Kameni çok kritik toplara müdahale eden kaleciydi. G.Saray ümidini Belhanda, Feghouli ve Gomis’e bağlamışken, F.Bahçe’de takımı ateşleyen yine Valbuena’ydı. Janssen’in attığı sayılmayan gol ve devre biterken kaçırdığı pozisyon ilk yarının en çok tartışılanlarıydı.

        Oyunun ikinci yarısı da ilk devrenin kopyası gibiydi. İki takım da orta alanda yığılıp kaldılar. Oynamaktan çok oynatmamayı düşündüler. G.Saray’da hem tribünler hem sahadakiler 8 puan farka rağmen inanılmaz gergindiler. Anlaşılır gibi değil. Feghouli, Belhanda ve Gomis hiç patlama yapamadılar. Hatta Belhanda bir de hakemi aldatmaya yönelik hareketten kırmızı kart görünce G.Saray iyice bocalamaya başladı. Aykut Kocaman’ın son 20 dakikaya girilirken yaptığı hamleler de çok tartışılır. Janssen-Soldado değişikliği evet de sahanın en iyisi Valbuena’yı dışarı almak neyin nesiydi?

        Son 15 dakika 10 kişi oynayan G.Saray kapandı, F.Bahçe yüklendi. Yüklenmek ise sözde yüklenmeydi. Maçtan önce bu sayfalarda “F.Bahçe yenilmez” demiştim. Doğru çıktı. Ancak ben rakibin 10 kişi oynayacağını hesaplamamıştım. Son 15 dakika da olsa 10 kişilik G.Saray’ı elinden kaçıran F.Bahçe mi, Aykut Kocaman mıydı? O da tartışılır. Her şeye rağmen lige ve zirve yarışına havlu atmadığı için F.Bahçe karlı sayılır.

        KAMENİ

        Sezon başında Vardar maçında yediği gollerle takımının elenmesinde başrol oynayan Kameni, dün gece sahanın iyilerindendi. Çok kritik toplara müdahale eden F.Bahçe kalecisi yerini de sağlamlaştırıyor.

        SİNİR GAZI

        Dün 8 puan geride olmasına rağmen F.Bahçe sahada daha sakin taraftı. Bu tür oyunlarda F.Bahçe rakibini önce sinirlendiriyor. Sonra da istediğini elde ediyor. Gerçekten sanki bu takımın elinde sinir gazı var.

         Cimbom stop!
        Cimbom stop! Süper Lig’e muhteşem bir giriş yapan ve hücumdaki etkinliği ile dikkat çeken Galatasaray dün adeta kontak kapattı. F.Bahçe’nin katı savunması karşısında pozisyon bulmakta zorlanan Sarı-Kırmızılılar, bu sezon ilk kez bir maçı gol atamadan tamamladı. Dünkü derbiye kadar sahasında 4’te 4 yapan Aslan, evindeki ilk puan kaybını da yaşamış oldu.

        ERHAN TELLİ: TUDOR ŞANSINI FAZLA ZORLUYOR

        Tudor, kumar oynamayı seven bir teknik direktör. Bunu artık anladık... Belli ki şansına da oldukça güveniyor. Hatta gereğinden fazla zorluyor... Öyle olmasa, 8 haftada ligin tozunu atan bir takımı bozup böylesine önemli bir derbide üçlü savunma taktiğiyle Denayer’i oynatarak gereksiz bir maceraya kalkışmazdı...

        ‘Şansına güveniyor’ dedik ya, biraz açalım. Örneğin maçın hemen başında Serdar’ın sakatlanıp çıkması ve Latovlevici’yi oyuna almak zorunda kalışı, yanlışı doğruya götüren anlardan biri oldu onun için.

        O dakikaya kadar savunmanın solunda bocalayan Serdar’ın yerine, gerçek bir sol bek olan Latovlevici’nin oyuna dahil oluşu, Tudor’un intihar teşebbüsüne son veren bir panzehirdi...

        Fenerbahçe tam da sol kanattaki madeni bulmuştu ki, bu sakatlık oyunun şablonunu da kaderini de bir anda değiştirdi. Özellikle ikinci yarıda Galatasaray, o alışılageldik 4’lü savunma düzenine dönmek zorunda kaldı... Galatasaray aslında oyuna o beklenen coşkusuyla başlamıştı. Ama bu kıvılcım sadece 5-10 dakika kadar sürdü.

        İlk yarım saat boyunca Gomis’in girdiği bir pozisyon dışında, ne rakip kale önünde baskı kurabildi, ne de başka pozisyona girdi.

        Maçtan önce herkes kendi seyircisi ve evinde doğal olarak Galatasaray’ı favori görse de, maç başladıktan sonra açıkça görüldü ki, ne aradaki puan farkının ne de geçtiğimiz haftalarda alınan sonuçların hiçbir hükmü kalmadı. Fenerbahçe’nin oyunda dengeyi sağlayıp pozisyon bulduğu dakikalarda, “Derbilerin favorisi olmaz” sözü bir kez daha doğrulanıyordu. Karşılaşma öncesinde, Fenerbahçeli oyuncular için beraberliğin iyi bir sonuç olacağını düşünüyordum. Açıkçası, nağmağlup unvanını korumak isteyen Galatasaraylı oyuncular için de ‘yenemezsen asla yenilme’ düşüncesi mutlaka B planı olarak bir köşede duruyordu.

        Netice itibarı ile her iki takım için de ‘ne şiş yansın ne de kebap’ sonucu gibi bir maç oldu. Bana göre Galatasaray da öyle sanıldığı gibi büyük bir yara almadı.

        Sadece kendi evinde rahatlıkla galip gelebileceği bir maçta, böylesine büyük maçlar için halâ tecrübesiz olan hocasının da katkısıyla ayağına kadar gelen büyük bir fırsatı kaçırdı.

        BELHANDA

        Belhanda yine beklenenin çok altında bir futbol oynadı. Maçın gerilimini de kaldıramadı. Derbinin Galatasaray adına en büyük hayal kırıklığı oldu.

        CÜNEYT ÇAKIR

        ‘Ne şiş yansın ne kebap’ sözünün kendi adına da uygulayıcısı oldu. ‘Maç berabere bitsin de kurtulayım’ der gibiydi. Yaptığı kritik hatalarla maça damgasını vurdu.

        BÜLENT YAVUZ: ÇAKIR ÇUVALLADI

        Derbinin her zaman kaybedeni hakemdir. Kazananın tuzu kurudur. Mağlup olan, puan kaybeden faturayı hakeme keser. Bu derbide iki taraf da şikayetçi. Cüneyt Çakır, “Avrupa’da iyi, Türkiye’de kötü yönetiyor” savını dün haklı çıkardı. Bakalım Çakır, 90 dakikada neleri doğru, neleri yanlış yapmış:

        DAKİKA 5: F.Bahçe’nin, Janssen’le bulduğu gol iptal edildi. Hakem, F.Bahçeli oyuncunun Serdar Aziz’den topu faullü aldığı kanaatindeydi. Görüntülere bakınca pozisyon karışık. İşin içinden çıkılması da hayli zor. Gol de verse, iptal de etse aynı tartışmalar olacaktı.

        İKİ POZİSYONDA DA PENALTI YOK

        İlk yarıda Serdar Aziz, ikinci yarıda da Fenerbahçeli Neto’nun eline gelen toplar kesinlikle penaltı değildi. Hakemin devam kararları yerindeydi.

        DAKİKA 24: Denayer’in, Janssen’e kayarak müdahalesi hem şiddet içeriyor hem de tehlikeliydi. Ayak bileğine yapılan, tamamen sakatlayıcı bir eylem. Çakır, böyle pozisyonları Avrupa’da hiç es geçmiyor. Sarı yetersiz, Denayer kırmızı kartla ihraç edilmeliydi.

        DAKİKA 53: Fernando rakibe dokunmuyor, topa temas ediyor. Faul yok. Çıkan sarı kart yanlıştı.

        DAKİKA 58: Feghouli’nin önündeki topu yerdeki Hasan Ali resmen eliyle kesiyor. Bazı aklı evveller, ‘Hasan Ali’nin destek eli’ diyecekler. Tamam kabul ediyorum. Ama top eline geldiği zaman, bir zahmet elini çekse de elle oynamadığını hakeme gösterse. Hasan Ali bilerek ve isteyerek elle kesiyor, kesinlikle G.Saray lehine penaltı olmalıydı. Hakem bu pozisyonu, kanaatimce hiç göremedi. Yardımcısına başvurdu. Taraftarlar da çirkin bir eylemle öfkelerini Tarık Ongun’dan çıkardı.

        DAKİKA 73: Belhanda, kaleci Kameni’nin topuğuna basarak dengesini bozuyor. Sonra da soluyla kalecinin ayağına net şekilde vuruyor. Kaleci düşerken, Belhanda da düşüyor. Burada çok açık kaleci lehine faul var. Ancak sarıyı gerektirecek müdahale değil. Eğer hakem aldatmadan sarı verdiyse, bu kadar yoğun temaslı mücadelede asla aldatma olmaz. Hakemin ikinci sarısı yanlış.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ