İslam tarihinin en büyük savaşları!
İşte islam tarihini değiştiren savaşlar...
Bedir Muharebesi veya Bedir Savaşı; 14 Mart 624 (Hicrî: 17 Ramazan 2) tarihinde Müslümanlarla Mekke'nin Kureyşli gayrimüslimleri ile Müslümanların ilk savaşı olarak kabul edilir.
Müslümanlar açısından savaşın en önemli nedeni, Kureyşlilerin kendilerini hicrete zorlamaları ve hicretten sonra geride bıraktıkları mallarını yağmalamalarıydı.
Mekkeli Kureyşliler açısından bakıldığındaysa, Müslümanların Mekkeli Kureyşlilerin kervanlarını yağmalamalarıydı, zira Mekke'deki hemen her ailenin kervanlarda bir hissesi vardı.
Hicretten sonra Müslümanlar, geride bıraktıkları mallarının yağma edilmesine misillemede bulunmak için Kureyş kervanlarına saldırılar düzenlediler.
Bu saldırıların birinde Müslümanlar, içinde bin deve ve yarım milyon dirhem değerinde ticari mal bulunan bir kervanı hedef almak istediler.
Ancak kervanın lideri Ebu Süfyan, Müslümanların kervanı beklediğini öğrendi ve Mekke'ye haber yolladı. Ayrıca kervanın yolunu da değiştirdi.
Müslümanların kervana saldırmaya hazırlandığı haberini duyan Mekkeliler, Ebu Süfyan'ın tehlikenin atlatıldığını haber veren ikinci mesajına rağmen Müslümanların üzerine yürümeye karar verdiler.
Savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Mekke Müşrikleri Ebû Cehil dahil 70 ölü 70 esir bırakıp kaçtılar. Müslümanlar 14 kayıp verdiler.
Şu anki Arabistan'ın kuzeybatısında Medine'deki Müslümanlar ile Mekkeli Ebu Süfyan'ın ordusu arasında yapıldı.
Müşrik Orduları 11 Mart 625'de Mekke'den Medine'ye yürümeye başladı. Bu saldırı Mekkeliler tarafından Bedir Muharebesi'ndeki kayıplarının öcünü almak ve Müslümanların yükselen gücünü kırmak için yapıldı.
Müslümanlar muharebe için hazırlıklıydı ve bir süre sonra iki ordu Uhud'un bayırlarında ve düzlüklerinde karşılaştı.
Muhammed, iki ordunun karşılaştığı Uhud Dağı'ndaki dar bir geçidin iki tarafına okçularını yerleştirdi. Mekkelilerin Uhud Dağı'nın etrafından dolaşarak Müslümanlara saldırma ihtimalini önlemek istiyordu.
Okçularına, "Haber verilmeden yerinizi terk etmeyiniz." emrini verdi. İki tarafın kuvvetleri Uhud Dağı eteklerinde karşılaştı.
Müslümanların etkili taaruzlarıyla Mekke ordusu geri çekilmeye başladı. Bunu gören okçular, muharebenin kazanıldığını sanarak yerlerini terk etti ve Mekkelilerin bıraktıkları ganimetleri yağmalamaya başladı.
Bundan yararlanan Halid bin Velid, komutasındaki kuvvetlerle okçuların terk ettiği geçitten Müslümanlara saldırdı. Bu saldırı sonucu İslam ordusu güç kaybetti.
31 Mart 627 tarihinde gerçekleşmiştir. Mekkeli Müşriklerle Müslümanlar arasındaki üçüncü ve son muharebedir.
Bu muharebede Müslümanların 3.000 savaşanı, müşriklerin ise 10.000 savaşçısı ve 600 atlısı vardı. Sonuçta kazanan Müslümanlar oldu.
Mekkeli Müşrikler Uhud Muharebesi'nde kesin bir zafer kazanamamışlardı. Ayrıca Uhud Muharebesi'nden sonra Müslümanlar, Medine'nin doğusuna ve kuzeyine bazı seferler yaparak Mekke kervanlarının Mısır, Suriye ve Irak yolunu kapattırmışlardır.
Mekkeli Müşrikler kendi birliklerinin yanı sıra, Ehabiş, Kinane, Tihame, Gatafan, Fezare, Beni Esed ve Necd kabilelerinden de paralı askerler aldılar.
Sal dağında karargah kuran Müslümanlar, küçük gruplara ayrılarak hendeği korumaya ve muhtemel hendeği aşma girişimlerini engellemeye çalıştılar.
Bir iki girişim dışında Müşrikler hendeği aşmayı denemediler. Savaş karşılıklı ok atışlarıyla geçti.
Müşriklerin kuşatması 1 ay kadar sürdü. Soğukların artması, hatta çıkan bir fırtınanın çadırlarını dağıtması sebebiyle Müşrikler, kuşatmayı kaldırdılar.
Hudeybiye Antlaşması ya da Hudeybiye Barışı, 628 martında Medineli Müslümanlarla Mekkeli Müşrikler arasında yapılan barış antlaşmasıdır.
Hicretin altıncı yılıydı. İslam hızla yayılırken Mekkeliler korku ve çaresizlik içindeydiler. Hendek Savaşı'ndaki başarısızlıkları da bu korku ve çaresizliği derinleştirmişti.
Tam da bu sırada Peygamber Muhammed ve ashabı Beytullah ziyareti için Mekke'ye doğru yola çıktılar. Mekkeliler Müslümanların savaş için geldiklerini zannedip korkuya kapıldılar, anlaşma teklif ettiler.
Hudeybiye ismini imzayı attıkları yakın köyün isminden almıştır. Bu antlaşma ile Mekkeliler İslam Devletini hukuken tanımışlardır.
Yahudiler, Hendek Muharebesi'nde Mekkeli müşriklerle ittifak edip Müslümanların aleyhine dönmüşlerdi.
Bu durumu göze alan Muhammed beraberinde bulunan 1.600 kişilik ordusu ile Hayber'i kuşattı.
Hazırlıksız yakalanan Yahudiler, 10 günlük kuşatmadan sonra, bazı kaynaklara göre Ali'nin etkinliği, hatta kale kapısını tek başına söküp atması üzerine teslim oldular.
Muhammed, elde edilen ürünlerin yarısını vergi olarak vermeleri koşulu ile Yahudilere topraklarını iade etti.
Muharebe sonrası Şam ticaret yolunun kontrolü ve güvenliği kesin olarak Müslümanların eline geçti.
Daha sonra Muhammed orduya, kadın ve çocukları, yaşlıları öldürmemeleri; ağaçları, evleri ve kiliseleri yıkmamaları konusunda telkinlerde bulundu.
İslam Ordusu'nun Medine'den hareket ettiğini duyan Şürahbil, Bizans İmparatoru Heraklius'a haber gönderir. Bu arada kardeşi Sedus komutasındaki bir birliği de Müslümanları karşılamak üzere Vadi'l Kura'ya gönderdi. Burada yapılan çarpışmada Sedus öldürüldü ve ordusu bozguna uğratıldı.
Bizans Ordusu'nun 30 kata varan sayı üstünlüğünü göz önünde bulunduran Halid bin Velid, savaşa daha fazla devam edilmesini mantıklı bulmayıp Medine'ye dönme kararı aldı ve o gece geri çekildi.
Bizans Ordusu da çok fazla kayıp verdiğinden dolayı İslam ordusuna yönelik herhangi bir takip girişiminde bulunmadı.
Bir süre önce Müslümanlarla Mekkeli Kureyşliler arasında Hudeybiye Antlaşması yapılmıştı. Mekkeli Kureyşlilerin müttefiki olan Beni Bekir kabilesi bu antlaşmaya aykırı biçimde, Müslümanlar'ın himayesindeki Huzaa kabilesine saldırdı.
İslam peygamberi Muhammed Mekke'ye haber göndererek, öldürülenlerin kan bedellerinin ödenmesini veya Beni Bekir kabilesiyle olan ittifakın sonlandırılmasını, aksi halde Hudeybiye Antlaşması'nın bozulmuş sayılacağını ve savaşa mecbur kalacaklarını bildirdi.
Mekkeliler, teklifleri reddettiler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler. Mekkeliler daha sonra fikir değiştirip Ebu Süfyan'ı Müslümanları bir barışa ikna etmesi için Medine'ye gönderdiler. Ancak görüşmelerden hiçbir netice alınamadı.
11 Ocak 630 sabahı İslam Ordusu savaş pozisyonu aldı. İslam peygamberi Muhammed ordusunu 4 kola ayırdı ve ordusuna şu emri verdi: "Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça, hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz."
Muhammed hareket emri verdi ve Fetih Suresi'ni okuyarak Mekke'ye girdi. 3 kol herhangi bir direnişle karşılaşmazken Halid bin Velid'in komutasındaki 4. kol, İkrime bin Ebu Cehil önderliğinindeki küçük bir saldırıyı geri püskürttü.
Muhammed Mekke'ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde, kimseye dokunulmayacağını ilan etti.
Ardından içerisinde 360 put bulunan Kabe'ye yöneldi. İsra Suresi'nin 81. ayetini okuyarak putları birer birer devirdi. Daha sonra da beraberindeki Müslümanlarla Kabe'yi tavaf etti.
Huneyn Muhaebesi, Mekke'nin Fethi'nden sonra bu kez Taif şehrindekiler Müslüman olmayan kabileleri yanlarına aldılar.
Müslümanlarla savaşmaya hazırlandılar. Muhammed onların üzerine ordusunu gönderdi. Huneyn adı verilen yerde yapılan savaşı, Müslümanlar kazandı.
Taif kuşatması, 630 yılında, Huneyn zaferinden sonra Taif Müslümanlarca her taraftan kuşatıldı.
Şehir kuşatmaya direnemeyerek teslim oldu. Taif lideri, Urve bin Mesud, kuşatma sırasında Yemen'de bulunuyordu.
Tebük Seferi, Ekim 630'da Muhammed ve 30,000 kişilik İslam Ordusunun Tebük'te Bizans ordusuna karşı hücuma geçmesi sonucu meydana gelen olay.
REKLAM advertisement1