Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Danıştay 147 yaşında

        Güngör, Danıştayın kuruluşunun 147. yılı ve İdari Yargı Günü dolasıyla konferans salonunda düzenlenen törende, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olduğunu belirterek, "İdari yargı yetkisinin hukuka uygunluk denetimiyle sınırlı olmasının, idareye tanınan takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilmemesini zorunlu kılar" diye konuştu.

        İdari eylem ve işlemin hukuka uygunluk denetimi sınırının tespitinde idari yargı yerinin, subjektif değerlere göre hareket etmemesi gerektiğini vurgulayan Güngör, şunları kaydetti:

        "Bir idari işlem ve eylemin hukuka uygun olup olmamasıyla yerinde ve yararlı olup olmaması farklı şeylerdir. İdari yargıç, bir idari işlemi hukuka aykırı olmadıkça, sadece yerinde ve yararlı olmadığı için iptal edemez. Takdir yetkisinin tanınması idare etmenin şartıdır ancak takdir yetkisi, kamu hizmetinin etkin ve verimli yürütülmesi amacının dışına taşarak, hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak şekilde kullanılmamalıdır."

        İDARELERİN TAKDİR YETKİSİ

        Güngör, bu çerçevede idarelerin, takdir yetkisini kullanırken yargı kararlarıyla geliştirilen hukuk ilkelerini göz önünde bulundurması gerektiğine işaret etti.

        Güngör, istikrar kazanmış yargı kararlarının idarece emsal olaylara uygulanması ve böylece aynı konuda benzer davalar açılmasının önlenmesi yönündeki beklentilerini de dile getirdi.

        Gerek idarenin takdir yetkisinin kullanım sınırları, gerekse işlem tesis ederken uyulacak usul kurallarının emsal olaylara uygulanmasındaki ilkeleri belirleyen "Genel İdari Usul Yasası"nın bir an önce çıkartılmasını isteyen Güngör, "Bu hususlarda yöneticilere inisiyatif verecek düzenlemelerin, acil ihtiyaç olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim" dedi.

        YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI

        Güngör, yeni anayasa tartışmalarına da değinerek, milletin, özgürlükçü, çağın gereklerini karşılayan, demokrasi talebine daha çok cevap veren sivil anayasaya ihtiyaç duyduğunun tartışmasız olduğunu söyledi.

        Güngör, bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, bireyi önemseyen, hukukun üstünlüğü ilkesini ve toplumsal barışı güçlendirecek, modern kamu yönetimini pekiştiren, evrensel hukuk değerlerini benimseyen anayasanın milletin temsilcileri tarafından hazırlanmasının kamuoyunun ortak beklentisi olduğunu vurguladı.

        Kurucu sözleşme niteliğindeki anayasayla düzenlenen konulardan birinin de yargı olduğunu belirten Güngör, şunları dile getirdi:

        "En ilkelinden en gelişmişine kadar tüm devletlerde var olan yargının, yapılanması, görevi ve hangi organlar tarafından temsil edileceği, toplumların kendi deneyimlerine ve gelecekten beklentilerine göre şekillenmektedir. Ülkemizde uygulanmakta olan idari rejimin, hukuk devleti ile temel hak ve özgürlüklerin kökleşmesinde, idarenin hukukla sınırlandırılmasında, ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmasında yadsınamaz katkıları olmuştur."

        DANIŞTAY VE İDARİ YARGININ VAROLUŞ NEDENLERİ

        Güngör, yeni anayasa çalışmalarında Danıştay ve idari yargının varoluş nedenlerinin güçlü şekilde sürdüğü gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

        "İdari eylem ve işlemlerin ilke, yöntem ve teknik olarak özel hukuk ilişkilerinden farklılığı, idarenin işleyişini, yapısını, sorunlarını bilen yargı düzeninin varlığını gerekli kılmaktadır. İdarenin yargısal denetiminde uzmanlaşan ve büyük tecrübeler edinen Danıştayın mevcudiyeti, hem yargı sistemimizin sağlam zeminde durması hem de bireyin hukukunun etkin şekilde korunması bakımından zorunludur. 1868 yılında Şura-yı Devlet'in kurulmasıyla başlayan 147 yıllık deneyim ve devleti yönetenlerin hukuk sınırlarında kalmasını sağlamak için gösterilen dirayet, idari yargının anayasal güvence dışında kalamayacağını göstermektedir.

        Ayrıca, hukuki sorunların yargıya gidilmeksizin çözümüne katkı sağlayacak tedbir olarak Danıştayın danışma ve inceleme işlevinin etkinleştirilmesi yönündeki dileğimizi tekrar ifade etmek isterim. Böylece bireylerin ve kamunun kaynak ve enerjisinin gereksiz yere tüketilmesinin önüne geçilebilecektir."

        ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK DENGESİ

        Zerrin Güngör, bireylerin temel hek ve özgürlüklerinin, kamu güvenliği oluşturulmadan korunamayacağını belirterek, güvensiz ortamda, bireylerin maddi ve manevi varlıklarını koruması ve geliştirmesinin mümkün olmadığını söyledi.

        Demokratik-sosyal hukuk devletinin asli görevinin bu hassasiyetleri korumak olduğunun unutulmamasını isteyen Güngör, şöyle devam etti:

        "Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde, ölçülülük ilkesi gözetilerek kamu güvenliğinin sağlanması amacıyla atılacak adımların desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Cumhuriyet reformlarıyla hayatın her alanındaki kadınlarımızın insan olarak Anayasa'mızla ve devletimizin imzaladığı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarının, toplum vicdanında asla kabul görmeyen, insan onuruyla bağdaşmayan şekilde ihlal edilmesi, kadınlarımızın ve çocuklarımızın istismara ve şiddete maruz kalması, uğradığı şiddet nedeniyle hayatını kaybetmesi, ne yazık ki ülkemiz gündeminde son zamanlarda ağır bir sorun olarak yer almaktadır."

        Üzülerek ve endişeyle izledikleri, insanlık onurunu yok eden bu olumsuzlukların sona erdirilmesi için sosyo-ekonomik, psikolojik ve kültürel sebeplerin incelenmesi ve etkili çözümler üretilmesi gerektiğini aktaran Güngör, bu hususta ilgili devlet kurum ve kuruluşları başta olmak üzere, toplumun her ferdinin sorumluluğu bulunduğunu anlattı.

        Güngör, her türlü şiddete sebep olanları ve şiddeti meşrulaştırma gayretine girenleri kınadı.

        İDARİ YARGIDA İSTİNAF

        Danıştay Başkanı Güngör, Anayasa'daki "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" kuralını anımsatarak, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamamasının, yargıya güveni etkileyen en önemli unsurlardan olduğunu vurguladı.

        Güngör, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde ifade edilen, adil yargılanma hakkı içinde değerlendirilen "makul sürede yargılama" ilkesinin, yargılamanın gecikmeden yerine getirilmesini gerektirdiğinin altını çizdi.

        Türkiye'de gelişen ve değişen hukuki ilişkilerin ortaya çıkardığı farklı ve çok sayıda ihtilafın, dava dosyalarında sayısal ve niteliksel artışa yol açtığına dikkati çeken Güngör, bu sorun ve ortaya çıkardığı ihtiyaç üzerine önce adli yargıda, geçen yıl yapılan yasal düzenlemeyle de idari yargıda istinaf kanun yolunun, yargılama hukukuna dahil edildiğini belirtti.

        İstinaf kanun yoluyla ilgili yasal altyapı hazırlanmış olmasına karşın, teknik ve fiziki altyapıdaki eksiklik nedeniyle her iki yargı alanında da uygulanmasına başlanamadığını kaydeden Güngör, şöyle konuştu:

        "Bu yıl içinde tüm noksanlıkların giderilerek istinaf kanun yolunun yargılama sistemimiz içinde yerini almasını bekliyoruz. Ülkemizde bölge idare mahkemelerinin 33 yıldır faaliyette olduğu dikkate alınırsa, istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin idari yargı açısından kolaylıkla gerçekleşebileceği kanısındayız. İstinaf mahkemeleri kurulmadan önce, ilk derece idari yargı yerlerindeki hakim ve kalem personelinin tecrübeli ve ehil kimselerden seçilmesi, gerekli hizmet içi eğitimin verilmesi, yargılamanın uzamasını önleyen tedbirlerin alınması, Danıştay ve istinaf mahkemelerince verilen kararlara herkesin erişebilmesi de son derece önemli ve yararlı olacaktır."

        DANIŞTAY KARARLARINA ERİŞİM

        Başkan Güngör, gelişmiş ülkelerde yüksek yargı kararlarının kamuoyunun bilgisine sunulduğunu ifade ederek, böylece mahkeme kararları aracılığıyla adalet sistemi ve işleyişin toplumsal beğeniye veya eleştiriye açık hale geldiğini söyledi.

        Bugüne kadar Danıştayın sınırlı sayıdaki kararını kamuoyuyla paylaştığına işaret eden Güngör, başta barolar ve üniversiteler olmak üzere çok sayıda kişi, kurum ve kuruluştan bu durumun değiştirilmesi için yoğun talep aldıklarını belirtti.

        Danıştay kararlarının kamuoyuna açılmasının çok önemli olduğunun farkında olduklarını dile getiren Güngör, "Ulusal Yargı Ağı Sistemi'nin verdiği olanakları da kullanmak suretiyle kararların kamuoyuna açılmasına ilişkin süreci başlatmış bulunmaktayız. Çok yakın zamanda kararlarımızın erişime açılacağının müjdesini şimdiden vermek isterim" bilgisini paylaştı.

        ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE DANIŞTAY

        Güngör, Türk Danıştayının 2013-2016 dönem başkanlığını yürüttüğü "Uluslararası Yüksek İdari Yargı Mercileri Derneği" Genel Kurulu'nun 2016'da Türkiye'de toplanacağını ifade etti.

        Toplantının dünyadaki idari yargı gündeminin Türkiye'ye taşınması anlamına geldiğini vurgulayan Güngör, ilk kez bu denli büyük organizasyona ev sahipliği yapılacağını sözlerine ekledi.

        NOTLAR

        Törene Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu katılmadı. Geçen yılki törende uzun konuşması nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tepkisiyle karşılaşan Feyzioğlu'nun bu yıl da davet edildiği ancak programda konuşmasına yer verilmemesi nedeniyle törene katılmadığı öğrenildi.

        Danıştayın tanıtım filminin gösterildiği törende, Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu konser verdi.

        Başkan Güngör'ün konuşmasının ardından Danıştay'dan emekli olan Başkan Hüseyin Karakullukçu, daire başkanları, üyeler ve personele plaket verildi.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ