Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Bülent Tezcan: Mini anayasa çalışmasında direndiğimiz her şeyi koymuşlar

        AK Parti ve MHP’nin Anayasa değişikliği teklifini nasıl buldunuz?

        Bu, bütün devlet güçlerini tek bir elde toplamayı planlayan bir teklif. Cumhurbaşkanı kadiri mutlak bir yere oturuyor ve o, o noktadan her alanı düzenleyebiliyor.

        Herkese dokunan ama kendisine dokunulamayan bir Cumhurbaşkanı yaratılıyor. Buradan demokrasi çıkmaz. Bu bir başkanlık rejimi de değil çünkü başkanlık rejiminde az çok denge denetleme mekanizmaları vardır. Bunda hiç yok.

        Ama AK Parti ve MHP “Cumhurbaşkanı şu anda sorumsuz, hakkında vatana ihanet dışında hiçbir suçtan işlem yapılamıyor. Oysa yeni sistemde her suçtan yargılanabilecek” diyorlar.

        Yok, bu, kaçamak ve durumu gizlemeye dönük bir cevap. MHP buna niye “Evet” dedi, bilmiyorum. Cumhurbaşkanı’nın yargılanmasıyla ilgili şu anki hükümden farklı bir hüküm olduğu doğru. Fakat bu, Cumhurbaşkanı’nın yargılanabilmesi imkânını sağlamıyor.

        Bugün Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın ve Bakanlar Kurulu’nun yetkilerini kullanmıyor. Doğal olarak Anayasa’da buna göre bir sorumluluk tarif edilmiş. Oysa önerdikleri sistemde, hem bunlardan daha fazla yetki kullanan bir Cumhurbaşkanı ve onun atayacağı bakanlar var hem de Yüce Divan’a sevk edilmeleri çok zor.

        Mevcut durumda Meclis’in yüzde 10’unun önergesiyle Meclis soruşturması istenebiliyor. Yeni sistemde bu yüzde 51’e çıkıyor. Meclis’in soruşturma kararı verilebilmesi için de 5’te 3, Yüce Divan’a sevk içinse 3’te 2 gerekecek. Oysa şimdi basit çoğunluk ve salt çoğunluk yetiyor.

        Ama buna karşılık “Eğer bu oranları getirmezsek hükümette istikrar kalmaz. ABD’de de bu iş zorlaştırılmıştır” diyorlar.

        ABD sisteminde böyle bir şey yok. ABD Başkanı, federal mahkemeye bir tane yargıç tayin edemez. Oysa bizde Cumhurbaşkanı Yargıtay Başsavcısı’nı, Başsavcıvekili’ni, YÖK üyelerini, AYM üyelerini, HSYK’nın yarısını tayin ediyor.

        Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, Meclis’in yaptığı bütün işi yapıyor. Bu yetkilerin hangisi ABD’de var? Önerilen sistemde Meclis’in, bakanları ve hükümeti güvenoyuyla ya da gensoruyla denetleme yetkisi yok. Ama Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i feshetme yetkisi var.

        ‘HİÇBİR ÜLKEDE DEVLET BAŞKANINA VERİLMEYEN YETKİLER VERİYORLAR’

        Ama Cumhurbaşkanı TBMM’yi feshederse kendi seçimini de yenilemek zorunda... O, sadece durumu kurtarmaya dönük. Meclis o yetkiyi ancak 5’te 3 çoğunluk ile kullanabiliyor.

        Oysa şu anda Meclis’in erken seçim kararı alması için basit çoğunluk yetiyor. Buna karşılık Cumhurbaşkanı, hiç- bir gerekçe göstermeden kendisiyle beraber Meclis’i feshedebiliyor, seçimlerin yenilenmesini isteyebiliyor. Milletin seçtiği Meclis’i, “Ben sevmedim” deyip nasıl feshedebilir?

        Bugüne kadar hiçbir ülkede devlet başkanına verilmeyen yetkiler veriliyor. Kimsenin aklıyla alay etmesinler. Ayrıca “Meclis kanun çıkarırsa, Cumhurbaş- kanı kararnamesi düşüyor” diyorlar. Peki, Cumhurbaşkanı Meclis’in çıkardığı kanunu veto ettiği zaman, Meclis o kanunu bir daha basit çoğunlukla geçirebiliyor mu? Hayır. Salt çoğunluk, yani 301 oy gerekiyor. Bu da Cumhurbaşkanı’na, Meclis’in kanun yapma yetkisini bloke etme imkânı veriyor.

        ‘AKP HSYK ÜYELERİNİ İSTEDİĞİ GİBİ BELİRLER, MHP BUNU NASIL FARK ETMEDİ?’

        Bu pakette iyi bir şey var mı?

        Bir tane var.

        Nedir o?

        “Mahkemeler bağımsız ve tarafsızdır” dediler. O da benim üçlü komisyona önerdiğim maddeydi, koymuşlar.

        OHAL kararnameleriyle ilgili düzenlemede de CHP’nin mini Anayasa paketi görüşmelerindeki önerisinin benimsendiği doğru mu?

        Hayır, biz OHAL KHK’larına Anayasa Mahkemesi’nin yolunun açılmasını istemiştik ama kabul edilmedi.

        Ama yeni düzenleme Cumhurbaşkanı kararnamelerine Anayasa Mahkemesi yolunu açıyor.

        Mecburen açıyorlar, çünkü şu anda da kanun hükmünde kararnameler, Anayasa Mahkemesi’ne gidebiliyor. Bu OHAL’de mümkün değil. Biz “Onlar da açılsın” demiştik, yapmadılar.

        “HSYK üyelerinin seçiminde kura yönteminin benimsenmesi, CHP’nin önerisiydi” diyorlar...

        Değil. AKP isterse, MHP’ye ihtiyaçduymadan 12 üyenin 12’sini de belirler. MHP bunu nasıl fark etmedi? Biz o dönemde HSYK konusunda “3’te 2 nitelikli çoğunluktan kesinlikle vazgeçilmemeli. 3’te 2 çoğunluk sağlanmazsa bütün adaylar arasında kura çekilmeli” dedik.

        AKP, şimdi getirdiği sistemi o zaman da önermişti. “3’te 2 olsun, olmazsa 5’te 3 olsun. O da olmazsa en çok oyu alan 2 kişi arasında kura çekilsin” demişlerdi. Kabul etmemiştik.

        ‘CHP’NİN GÖRÜŞLERİ DE YANSIDI DEMEK YANLIŞ’

        Ne mahsuru var bunun?

        Adaylar, TBMM Adalet ve Anayasa komisyonlarından oluşan karma komisyonda belirleniyor. Karma komisyonda AKP’nin 30, CHP’nin 12, HDP’nin 6, MHP’nin 4 milletvekili var. AKP’nin 30 milletvekili, istedikleri 2 adaya 15-15 oy verirse en çok oyu alacakları belirliyor zaten.

        Kura 2’sinin arasında yapılacağı için AKP kimseye ihtiyaç duymadan 6’sını da belirler. Güya kamuoyunda “CHP’nin görüşleri de buraya yansıdı” düşüncesi yaratmaya çalışıyorlar. Mini Anayasa paketindeki 7 madde ile bu paketin hiçbir ilgisi yok. Hatta o zaman ısrarla direndiğimiz ne varsa koymuşlar.

        Sadece Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kaldırılmasında anlaşmıştık. Buna bağlı olarak, 142. madde değişiyor. Bunun dışında, MHP’nin o dönemde masada bizimle beraber itiraz ettiği şeyleri de koymuşlar.

        Nedir onlar?

        Birincisi, partili Cumhurbaşkanlığı. MHP de biz de karşı çıktık. Partili Cumhurbaşkanlığı, disiplinli parti sistemleri olan ülkelerde, genel başkan vasıtasıyla yasama organını kontrol etme imkânı verir.

        Demokrasi, güçlerin birbirini denetleyebildiği rejimdir. Uyum için denetimi feda ederseniz, demokrasiden vazgeçmiş olursunuz. Şimdi insanlar, Cumhurbaşkanı’na Twitter’da bir şey yazdı diye içeri giriyorlar. Niye? Çünkü ona karşı vatandaşı koruyacak bir sistem yok. Şimdi bu sistemi Anayasa’ya yazıyorlar.

        ‘YEDEK MİLLETVEKİLLİĞİ MİLLİ İRADEYİ SINIRLAR’

        Yedek milletvekilliği uygulamasını nasıl karşıladınız?

        Yedek milletvekilliği getirmek, milli iradenin denetim yetkisini sınırlamaktır. Eğer 5 yıl erken seçim olmazsa, milletin bir daha kendi seçtiklerini denetleme imkânı, sandığa gitme imkânı olmaz.

        Ara seçimler, milli iradeye bir kere daha sorma imkânı veriyordu. Bunun tarihimizde çok önemli bir örneği vardı. Bülent Ecevit’in iktidarda olduğu dönemde, CHP parlamentonun en güçlü partisiydi. 5 milletvekilliği boştu. Ara seçime gidildi, CHP kaybetti. Ecevit, “Bu, bana güvensizlik oyudur” diyerek hükümetten istifa etti.

        Hükümeti Adalet Partisi aldı. Siz istikrar adına her türlü farklı seçim ve her türlü farklı denetim mekanizmasını ortadan kaldıran bir sistem arzu ediyorsanız, o sistem, başka istikrarsızlıklar yaratır.

        ‘MHP’NİN AKP’YE ‘EVET’ DEMESİNİN SIRRI ERKEN SEÇİM KORKUSU’

        MHP, “AK Parti’nin önerisini olabildiğince hukukileştirdik. Çeşitli konularda belli bir çizgiye çektik. Masaya oturmayıp CHP gibi yapsaydık, AK Parti bir dahaki seçimden sonra istediği gibi bir sistem dayatabilirdi. Şu anki fiili durumdan daha iyisini getirdik” diyor.

        Bu, sistemi düzeltmek değil, sistemi bozanlara koltuk değneği olmaktır. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nı yargılama imkânı mı getirdiler? Tam tersi, daha yargılanamaz hale getirdiler. Bir de yetkilerle donattılar. Üstüne üstlük bakanları da ilave ettiler. Korkuları nedir, merak ediyorum.

        AKP 330’u sağlamasaydı ne olacaktı? Erken seçime gidecekti. Gitsin. MHP’nin “Evet” demesinin sırrı, erken seçim korkusu. Bir siyasi parti, erken seçimden korkarak diktatörlüğe teslim olmaz. Bu kadar açık. Çünkü getirdikleri hiçbir şey, o riski ortadan kaldırmıyor. Tam tersine, bütün alanları teslim etmişler.

        Yani 24. dönem uzlaşma komisyonunda AKP’nin verdiği teklifi alın, söylediklerinin % 99’unu getirmiş- ler. % 1’i de Cumhurbaşkanı’nın bir kanunu veto etmesi halinde 5’te 3 yerine, salt çoğunluk getirmeleri. Başka bir şey yok...

        BÜLENT TEZCAN DİYOR Kİ...

        “AKP’nin önerdiği sistemde Cumhurbaşkanı;

        *Parti başkanı olacak,

        *Parti başkanı olarak milletvekilleri adaylarını belirlemek yoluyla Meclis’i denetleyebilecek,

        *Başbakan kalkacak ve onun bütün yetkilerini kullanacak,

        *Bakanların bütün yetkilerini kullanacak,

        *Bütün bürokrasiyi atayabilecek,

        *Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarak yasama yetkisi kullanabilecek, böylece Meclis’in yetkisine ortak olacak,

        *HSYK’nın yarısını kendisi belirleyecek, geriye kalanı da partisi vasıtasıyla kontrol ettiği Meclis grubunun seçme imkânı olacak,

        *Bakanlıkların kuruluş kanunlarını ve kararnamelerini düzenleyecek,

        *Daire müdürlükleri kuracak, YÖK’e atama yapabilecek...

        Kısacası, bugünkü Başbakan ve bakanların kullandığı yetkiden daha fazla yetki kullanacak. O halde en az Başbakan ve bakanların sorumluluğu kadar sorumluluk sistemi kurmak lazım. Bugün Başbakan ve bakanlar, işlediği suçlar nedeniyle üye tam sayı- sının salt çoğunluğu olan 276 ile Yüce Divan’a sevk edilebiliyor.

        Oysa yeni sistemde soruşturma sonunda Yüce Divan’a sevk için 3’te 2 gerekiyor ki bu da 401 milletvekili ediyor. Yani yeni sistemde yargılanmaları neredeyse imkânsız.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ