Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Erdoğan: 14 yıl boyunca Türkiye'yi alacakaranlık kuşağından uzak tutmak için mücadele ettik

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz 14 yıldır Türkiye'yi alacakaranlık kuşağından uzak tutmak için mücadele ettik. Birilerinin aklının fikrinin eski Türkiye'de kalmasını engelleyemedik. 16 Nisan birilerinin umutlarını kapatıyor. O yüzden böyle hırsla, gözü dönmüş şekilde saldırıyorlar.Yeni Anayasa değişikliğiyle getirilen Cumhurbaşkanlığı sistemi tüm gücü milletimize teslim edince feverana başladılar. Biliyorlar ki bu millette karşılıkları yok. Bunların itirazı sisteme değil, millete. Bunlar Tayyip Erdoğan'a karşı değil, milllete karşı" dedi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan,Kahramanmaraş'ta Müftülük Meydanı'nda toplu açılış törenine katıldı.Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:

        "SÜTÇÜ İMAMIN ATTIĞI O İLK KURŞUNLA..."

        "Türkiye'nin sigortasıdır Maraş, garantisidir. Çünkü bu şehir, düşman işgaline karşı kimseden yardım beklemeden, destek beklemeden kendi başına direnmiş bir şehirdir. Bu şehrin insanları kendi iradeleriyle organize olmuş, kendi bilekleri ve yürekleriyle düşmanı 12 Şubat 1920'de bağırlarından söküp atmıştır.

        Türk Milleti Sütçü İmam'ın attığı o ilk kurşunla, Rıdvan Hoca'nın harladığı hürriyet ateşini, her saldırıda yeniden yükseltmiştir. Bugün de ülkemizin ve milletimizin başına bir musibet bela olursa buna ilk ve en güçlü tepkilerden birisi Kahramanmaraş'tan gelir. Nitekim 15 Temmuz'da İstanbul'da, Ankara'da sokaklarda, meydanlarda Sütçü İmam'dan bayrağı devralan zeybekler, efeler, uşaklar, dadaşlar, gakkoşlar kol geziyordu. Dün ülkemizi işgale gelen İngilizin, Fransız'ın, onların maşaları olanların karşısına sadece yüreğimizle, bileğimizle karşı çıkmıştık. 15 Temmuz'da da günümüzün işgalcilerinin FETÖ ve yandaşlarının, onların maşası, kölesi olarak halkıma silah çekenlerin karşısında aynı mücadeleyi verdik. 248 insanım şahadete yürüdü. Onlar F-16'larla, tanklarla, helikopterlerle saldırdı. Ama benim o gururlandığım milletim, kardeşlerim, halkın, vatandaşım halkım meydanlara yürüdü. Benim kardeşlerim tankların karşısına çıktılar, F-16'lar bomba yağdırdı şehit oldular, helikopterler bomba yağdırdı şehit oldular, tankların altında benim kardeşlerim paramparça oldular ama onlar şahadete yürüdüler, cennete yürüdüler. 2 bin 193 gazimiz de şahadet için yollardaydı. Rabbim inşallah bizlere de o makam-ı ilahiyi nasip eder. İnşallah bu ülkeyi bizler muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracağız; isteseler de istemeseler de çıkaracağız.

        "İDAM KONUSU GÜNDEME GELECEKTİR"

        569 milyon lira bedeli olan eserlerin resmi açılışını yapıyoruz, hayırlı olsun. Şimdi hedef 16 Nisan'da "evet" oylarını halletmek ve bunun arkasında parlamentoda inanıyorum ki, bu konu (idam konusu) gündeme gelecektir. Parlamentodan bunun geçeceğine de inanıyorum. Bu bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Çünkü, bunu onaylamak boynumun borcudur. Şehitlerimize bunun hesabını veremem. Allah'a bunun hesabını veremem. Bir katili affetmek devletin yetkisinde değildir. Avrupa Birliği, Hans, Corc böyle diyor, bunlar beni ilgilendirmiyor; Ahmet ne diyor, Mehmet ne diyor, Ayşe ne diyor, Fatma ne diyor, Allah ne diyor beni o ilgilendirir.

        "2002'DEN BERİ AYNI ÇARPITMAYI YAPIYORLAR"

        Yeni ve tarihi bir kararın arifesindeyiz. Kökleri oldukça eskiye dayanan, ancak Cumhuriyet döneminde de hiç bitmeyen yönetim sistemi araşyışında yeni bir yola giriyoruz. Artık hükümeti seçtiği cumhurbaşkanı vasıtasıyla doğrudan millet kuracak. Milli iradenin tecellisinin üzerinde kara bir bulut gibi dolaşan vesayet güçlerinin devri, şahıslara bağlı olarak değil, sistem olarak tamamen kapanıyor. Birilerinin 16 Nisan'da yapılacak halkoylamasına bambaşka anlamlar yüklemeye çalışması kafanızı karıştırmasın. Onlar Kasım 2002 seçiminden beri aynı çarpıtmayı yapıyorlar. Tekrar ve tekrar aynı hezeyanları ortaya saçmaktan geri durmuyorlar.

        "ÜLKEMİZİ GERİ GÖTÜRDÜLER"

        Biz geldiğimizde iktidara 30 yaşında seçilme hakkı vardı. Seçme 18, seçilme 30. Dedik ki, seçilmeyi 25'e indirdik. Seçilme yaşı her yerde 18, bizde niye olmasın? Genç, dinamik, üretken bir parlamento olacak. Şimdi son günlerde ne diyorlar, 'Eski Türkiye bugünden daha iyiydi' diyorlar. Onların hayalindeki Türkiye'de hükümetler, 25 günlük hükümetler kuruldu. Biz gelene kadar hükümetlerin ömrü 16 ay. 16 aylık hükümetlerle bir ülke ayakta, dik durabilir mi? İşte o Türkiye bizi bitirmiştir. Siyasi çekişmelerin, ekonomik krizlerin anamızı ağlattığı o günleri unutmadınız değil mi? Benzin, ekmek, gaz yağı kuyruklarını unutmadınız değil mi? İşte o Türkiye tek parti döneminin Türkiyesidir. Siz bu ülkede parti il başkanlarının valilik yaptığını bilir misiniz? Şimdi böyle bir şey gündeme gelse kıyamet kopar değil mi? Bu ülkeyi bunlar ileri götürür müydü? Ülkemizi patinaj yaptırmanın ötesinde geri götürdüler.

        "TÜRKİYE'Yİ ALACAKARANLIK KUŞAĞINDAN UZAK TUTMAK İÇİN MÜCADELE ETTİK"

        Şimdi Meclis'te varlığı pamuk ipliğine bağlı zayıf bir hükümet olsun istiyorlar. Bu puslu havayı kendilerine ikbal devşirmek için kullanmak istiyorlar. Biz 14 yıldır Türkiye'yi alacakaranlık kuşağından uzak tutmak için mücadele ettik. Birilerinin aklının fikrinin eski Türkiye'de kalmasını engelleyemedik. 16 Nisan birilerinin umutlarını kapatıyor. O yüzden böyle hırsla, gözü dönmüş şekilde saldırıyorlar.Yeni Anayasa değişikliğiyle getirilen Cumhurbaşkanlığı sistemi tüm gücü milletimize teslim edince feverana başladılar. Biliyorlar ki bu millette karşılıkları yok. Bunların itirazı sisteme değil, millete. Bunlar Tayyip Erdoğan'a karşı değil, milllete karşı.

        "BU SİSTEM ŞAHSIMIN PROJESİDİR"

        Bizim derdimiz, bu kubbede hoş bir seda bırakmak istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemi, şahsımın projesidir. Belediye başkanlığımdan bu yana savunduğum bir reformdur. Şayet, milletimiz 16 Nisan'da "evet" derse, Türkiye cumhurbaşkanlığı sistemine geçecek. Bundan sonraki ilk seçimlerde de milletimiz kimse teveccü ederse, bu sistemin ilk cumhurbaşkanı olacak.

        Birileri çıkıp diyor ki, 'İstediğiniz ne yapamıyorsunuz da sistemi değiştiriyorsunuz' diyor. Mesele, insan meselesi ama bunun yanında sistem güçlü olursa, insanla sistemi birleştirdiğiniz zaman pik yaparsınız. Biz çok engellendik. Bir dönem aynı partiden başbakan ve cumhurbaşkanı olunca hızlandık, ama öncesinde engellendik. Bunlara rağmen buralara geldik. Bu işler şahıslara bağlı olmasın, ülkenin geleceği kişilerin gayretlerine endekslenmesin diye bu sistemi istiyoruz.

        "CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ MUCİZE DEĞİL"

        Bundan sonra milletimi, Türkiye'nin yönetimini kendisinin ve evlatlarının geleceği için programı olanlara, aşkı, sevdası olanlara teslim edecektir. Ülkenin ve milletin başına musallat olanlar kendisine yer bulamayacaktır. Cumhurbaşkanlığı sistemi bir mucize değildir. Sihirli değnek de değildir. Bu sistemin en net özelliği, ülkemizin demokrasisi ve ekonomisi için lazım olan güven ve istikrar ortamını eskisine göre daha hızlı tesis edecek olmasıdır. Eski sistemin zayıflıkları nedeniyle Türkiye sık sık ekonomik krizlere maruz kalıyordu. Yeni sistemde yürütmeyi cumhurbaşkanına bağlayarak 5 yıllık garanti altına alıyoruz. Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetecek, Meclis kanunları çıkaracak, yargı kanunların işlemesini sağlayacak. Eski Türkiye'de sık sık şahit olduğumuz kavgaları, çekişmeleri inşallah yaşamayacağız. Ekonomide atılması gereken adımları cumhurbaşkanı ne gerekiyorsa onu yapacak. Terörle mücadelede aynı şekilde.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ