Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Savaşın bile bir ahlakı, kuralı vardır. Sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Hollandalı gibi olursa açar. Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız. 8 bin Boşnağı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Kimse bize medeniyet dersi vermesin. Bu milletin aktır, ama onlarınki kapkaradır. Tarihe centilmenler savaşı olarak geçen Çanakkale Savaşı bunun sayısız örneğiyle doludur" dedi. Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e de tepki göstererek, "Viyana Sözleşmesi, AB kriterleri Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Çıkmış Almanya'nın şansölyesi 'Ben Hollanda'nın yanındayım'. Senin ondan farkın olmadığını biliyoruz. Onlar atlarıyla, itleriyle saldırıyor, sen de öyle. Hala Avrupa ülkelerinin destek vermesi manidardır" ifadelerini kullandı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Tıp Bayramı programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

        "İMDADA SİZLER YETİŞİYORSUNUZ"

        "Şu gerçeğin hepimiz çok iyi farkındayız. Sizler kara gün dostu ifadesinin müşahhas hale geldiği kutsal bir mesleği icra ediyorsunuz. Ağıtların, türkülerin mesajını en iyi sizlerin anladığını biliyorum. Sağlıkçılarımızdan çok daha fazlasının beklendiğini ifade eden şarkılarımız da var. İnsanın en çok çaresiz hissettiği o kritik zamanda imdada ilk kez sizler yetişiyorsunuz.

        14 MART'TA İKİ KRİTİK HADİSE

        14 Mart her ne kadar tıp camiamızın gurur günü olsa da, temsil ettiği anlam ve değerler tüm milletimize aittir. 14 Mart bu milletin, bu ülkenin okumuş gençliğinin bir iftihar beratıdır. Şimdi birileri hala 18-19-20-21-22-23-24 yaşındaki gençlerin parlamentoya girip girmemesini konuşuyor. Bunlar girmeyecek de kimler girecek? 14 Mart bizim tarihimize iki kritik hadiseyle güç katıyor. Birisi 1827 yılında Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire'nin kurulmasıdır. Modern anlamda ülkemizin ilk tıp mektebi olmuştur. İkincisi ise payitahtın işgali sırasında tıbbiyelerin beyaz önlüklerini adeta bayraklaştırarak başlattığı o tarihi direniştir. Tıbbiyeliler 14 Mart 1919'da okulun iki kulesi arasında büyün bir Türk bayrağı asarak öğrencileri toplantıya çağırmıştır. 14 Mart'taki bu hadise büyük bir direnişin kıvılcımını ateşlemiştir. Tıbbiyelilerin bir kısmı Anadolu'ya geçmiş Kuvva-i Milliye saflarına katılmıştır.

        15 TEMMUZ GECESİ

        Vatan müdafaası için, bağımsızlığımız için 98 yıl önce şaha kalkan direniş ruhunun bugün de aynı şekilde devam ettiğini görüyorum. 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız, şahit olduklarımız bunun en açık ispatıdır. Darbe teşebbüsü karşısında sağlık teşkilatımızın nasıl fedakarca çalıştığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben o cefakar, vefakar sağlık çalışanlarımızın terör bölgesinde nasıl çalıştıklarını da iyi biliyorum. Yine o gece hastanelerde görev yapan, görevli olmadığı halde evinden oraya gelen tüm personelimizi de biliyorum. FETÖ ihanet çetesi teröristlerin neler yaptığını, kendilerine ait özel hastaneleri nasıl safdışı bıraktıklarını da biliyoruz. Canilikle insanlarımıza saldıranlara karşı, onlar yaralı kardeşlerimize nasıl sahip olduklarını da iyi biliyoruz.

        "HOLLANDA'YI SREBRENİTSA'DAN BİLİRİZ"

        Savaşın bile bir ahlakı, kuralı vardır. Sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Hollandalı gibi olursa açar. Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız. 8 bin Boşnağı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Kimse bize medeniyet dersi vermesin. Bu milletin aktır, ama onlarınki kapkaradır. Tarihe centilmenler savaşı olarak geçen Çanakkale Savaşı bunun sayısız örneğiyle doludur. Vatanını 1 dolara satacak birisinde namus, onur, haysiyet kalır mı? Allah aşkına kendi silah arkadaşlarını dahi katleden bir caniden ne beklersiniz? Hainin ne insanlığı ne arkadaşlığı olur. Aklını hoca kılıklı bir şarlatana zimmetleyenin ne ahlakı kalır, ne namusu. Bir terör örgütüne militan olmayı, bu millete asker olmaya tercih edende onur da ilke de kalmaz. Bir insanda Allah korkusu yoksa, düşmanın dahi yapamayacağı ihanetleri, katliamları işlemekten bunlar çekinmez.

        "ALÇAKSINIZ, ADİSİNİZ"

        15 Temmuz gecesi buna defalarca şahit olduk. Sağlık görevlilerimize saldırıldı, ambulanslarımız kurşunlandı. O gece insanımıza kurşun sıkan, gözü ve gönlü kararmış bu tipler her gün mağduriyetten bahsediyor. İfadelerine bakarsanız, FETÖ'yi hayatlarında duymamış, örgütle hiç bağlantıları olmamış. Bunların yalanları da tek tek ifşa olacak. Kaçarken imha ettiklerini sandıkları kayıtlar, insanımıza acımasızca kurşun sıktıklarını ortaya koyuyor. Alçaksınız, adisiniz. Ne yaptı o polisler size? O savunmasız insanların ellerinde silah mı var? Onlar Türk bayrağıyla o yürüyüşü yaparken, şahadete o şekilde koşarken, onlar demokrasiye yürürken, onlar bombaları yağdırıyordu.

        "SİZLER AHDİNİZE SADIK KALDINIZ"

        15 Temmuz gecesi kayıtları, ülkemizin ve milletimizin nasıl büyük bir badire atlattığını gösterirken, nasıl önemli ve güçlü bir millet olduğunu göstermesi bakımından önemliydi. Böyle bir millete hizmet etme görevini bana lütfettiği için Allahıma hamd ediyorum. O görüntüler hepimize meselenin sadece darbe girişimi değil, ülkemizin işgal girişimi olduğunu hatırlatıyor. Fedakarlıklarınızı unutmak mümkün değil. Sizler bunu ahdinize sadık kalarak yaptınız. Birileri bunu yapmayabilirdi ama siz yaptınız. Tıpkı 14 Mart 1919'da bayrak açan tıbbiyeliler gibi bayrağımız, geleceğimiz için yaptınız.

        SAĞLIKTA YAPILANLAR

        14 Mart Tıp Bayramı hem iftihar vesikası, hem de tıp camiasına minnettarlığımızın ifadesidir. Her 14 Mart'ta hem bir yılın değerlendirmesini yapıyor, hem de 14 yılın bilançosunu çıkarıyoruz. 2002 yılında öncelik vereceğimiz dört alandan biri sağlıktır. Geçtiğimiz 14 yılda en büyük başarıyı gösterdiğimiz alanlardan iki üç başlıktan birisi sağlıktır. Türkiye'nin sağlıkta tarihinin en büyük dönüşümünü geçirdiğidir. Bu reform sürecinde insanı merkeze alan anlayışla yorumladık. Tüm kamu hastanelerini tek çatı altında toplayarak işe başladık. Büyük bir altyapı hamlesi başlattık. 2002 yılında 1156 sağlık tesisi sayısına 14 yılda 3480 tesis ilave ettik. 2002 yılında 378 bin olan sağlık çalışanımız 14 yılda 500 bin ilaveyle çok daha güçlendi. Sağlık üniversiteleri kurmaya başladık, fakülte yetmiyor. Bu sağlık üniversitelerinden hepsi yetişsin. 2002 yılında 481 olan 112 acil sağlık istasyonu sayısı 2401'e, 618 ambulans sayısı 4815'e yükselmiştir. Türkiye'de ilk defa helikopter ve uçak ambulansla sağlık dünyamız tanıştı. 17 adet helikopter, 3 adet uçak ambulans, 285 kar paletli ambulansla hastalarımıza ulaşabiliyoruz. 2002 yılında MR sayımız 58'di. Bugün 831. Bir röntgen çektireceksin 1-2 sene sonra gün veriyor.

        "AŞKIM GERÇEKLEŞTİ"

        Eskiden buradan Clevland'a gidiyorlardı. Şimdi herkes dünyanın her yerinden buraya gelecekler. A'dan Z'ye bizim doktorlarımız onlardan geri değil. Tüm dünyadan buraya gelen hastalarımız olacak. Yakın coğrafya buraya akıyor. 15-20 yıl öncesine kadar insanların çok basit ameliyatlar için yurtdışına giden ülkeden, dünyaya hizmet veren ülke haline geldik. Şehir hastanelerimizle Türkiye başkalarını takip eden değil, standart belirleyen öncü bir ülke seviyesine çıkıyor.

        Mersin Şehir Hastanesi'nin açılışında 'Rabbim şükürler olsun, aşkım gerçekleşti' dedim. 14 sene sonra ilk eser ortaya çıktı. Aynı şekilde Yozgat Şehir Hastanesi. Arka arkaya gelecek. Hedefimiz 30 büyükşehirde şehir hastanesinin kurulması. Toplamda 30 milyar lira yatırım tutarına sahip 29 şehir hastanesini 2019 yılına kadar hizmete almış olacağız.

        Denizin dibinden inci çıkarmak isteyen, vurgun yemeyi göze almalıdır. Bugüne kadar elde ettiğimiz hiçbir kazanım bize altın tepside sunulmadı. Sabotajlara, engelleme girişimlerine, tehditlere rağmen gerçekleştirdik. Krizden, kaostan beslenen asalakların direnişiyle karşılaştık. Vesayet odaklarıyla mücadele ettik. Türkiye düşmanı çevrelere taşeronluğa soyunan terör örgütlerine karşı mücadele ettik. Milletimizden aldığımız emaneti namusumuz bilip sahip çıktık. Bu ülkeyi ayakta tutan değerlerden asla taviz vermedik.

        "ONLARA RAĞMEN BİZ EVET DEDİK"

        Türkiye'nin büyümesi birileri için nasıl umut olduysa, bazılarının kabusu oldu; Hollanda, Almaya gibi. Dayanamıyorlar. Türkiye güçleniyor, dev şehir hastaneleri kuruyor. Olacak olacak, daha neler olacak. Birinci köprüye, ikinci köprüye hayır dediler, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi Köprsü'ne, Marmaray'a hayır dediler. Avrasya Tüneli hayır dediler. 18 Mart Çanakkale Köprüsü'ne de hayır derler. Onlara rağmen biz evet dedik ve yolu açtık. Dünyanın bir numaralı köprüsü. Avrupa'dan gelen araçlar hemen Tekirdağ, Eceabad, Gelibolu, Lapseki geçecek. Bunlar bize vakit nakittir anlayışından çok şeyler kazandıracak.

        Bir de dünyaya bir güçlü bir milletiz, biz Türk milletiyiz, bunu gösterecek. Özgüveni artan, güçlü bağımsız bir Türkiye. Batı'ya garnizonluk yapan, IMF'e el açanları şaşkınlığa uğrattı.Göreve geldik 23,5 milyar dolar IMF borç var. Adam ülkeyi nasıl yöneteceğimizi soruyor. Merkez Bankası'nın rezervi 120 milyar dolar. Bu güç onları ürkütüyor. Türkiye kaynaklarını çeşitlendirdi.

        "ÇIKMIŞ ALMANYA ŞANSÖLYESİ..."

        Züccaciye dükkanına giren fil gibi, insan haklarını, uluslararası hukuku yıkıp dökmeye başladılar. Bazı Avrupa ülkeleri ırkçı ve faşist partilerin oyuncağı haline dönmüştür. Avrupa ülkelerini meydanı faşistlere ve yabancı düşmanlarına bırakmamaları gerektiğini defaatle söyledik. Son bir haftadır yaşadıklarımız endişelerimizi ortaya çıkarmıştır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza gösterilen saygısızlık uluslararası diplomasiye yapılmıştır. Viyana Sözleşmesi, AB kriterleri Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Çıkmış Almanya'nın şansölyesi 'Ben Hollanda'nın yanındayım'. Senin ondan farkın olmadığını biliyoruz. Onlar atlarıyla, itleriyle saldırıyor, sen de öyle. Hala Avrupa ülkelerinin destek vermesi manidardır.

        "SAKIN BU İKİLİYE OY VERMEYİN"

        Bir tane ırkçı başa güreşiyormuş, bir de iktidardaki parti. Ben de buradan Hollanda'ya ve Almanya'ya sesleniyorum. Türkiye'ye düşmanlık güdenlere, oradaki tüm yabancılara, Müslüman kardeşlerime diyorum ki, gelin oylarınızı verirken bu ikiliye sakın oy vermeyin. Hayır kampanyası için oralara gidenler varsa bu tuzağa düşmeyin. Türkiye'ye, Türkiye'nin bakanına bu şekilde hareket edenler... Türkiye'deki büyükelçiliklere de, konsolosluklara da giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz. Dün Bakanlar Kurulumuz aldığı kararları açıkladı ama daha çalışacağız. Bu millet sıradan bir millet değil. Tanıyacaklar. Yapılan yanlışların bedelini özürle falan geçiştiremezler. Yapılacak daha çok şeyler var. Hollanda başta olmak üzere neo-nazi zihniyetine esir olanların hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır.

        Hollanda devlet terörüyle en büyük zararı Avrupa'ya ve Avrupa Birliği'ne vermiştir. AB kendisi ile işbirliği yapmak isteyenler için özgürlüğün sembolu olmaktan çıkmıştır. Tüm dünyayı daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Biz yapılanların hesabını hukukla, diplomasiyle soracağız. Kuru bir özürle paçayı kurtarmaya çalışanları nasıl bir yanlış içine düştüklerini görecekler. Tüm platformları kullanarak yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı mücadelesini yoğunlaştıracağız.

        16 Nisan'da yapılacak halkoylaması Türkiye düşmanlarına verilecek en güzel cevap olacaktır. Bir tarafta Kandil var, Kandil'in uzantıları var. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar milletimizin basireti onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Milletimiz hak ettikleri dersi sandık başında verecektir.

        2014 yılında sizlere vermiş olduğum bir söz vardı. 5 yıla 1 yıl yıpranma payı sözüm vardı. 2 gün sonra parlamento kapanıyor. 16 Nisan'dan hemen sonra biz bu yasal düzenlemeyi yapmak suretiyle bu yıpranma konusunu çözeceğiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ